Biliyor musunuz? 2020’yi yeni bir astrolojik çağın başlangıcı olarak görenler var…

Üstelik bu yılın bir eşik vazifesi göreceğinden, aynalara bakarak yoğunlaşacağımız, aynı zamanda kendimizle yüzleşerek sorgulayacağımız bir dönem olacağından dem vuruluyor.

Kehanetlere göre içinde nefes alıp verdiğimiz doğa ile (ve tabii ki gezegenimizle) barışarak en yakınlarımızdan başlayarak bütün çevremizdekilerle yeni akitler oluşturmak yolundayız. 

…Ve bu yeni paylaşımlarla edinilecek deneyimler ışığında kendi içimizde de dönüşüm geçireceğimiz öngörülüyor.

***

Bu satırların yazarı, aynı zamanda da DERGİ’nin yayınını yönetirken okurlarına evrensel bir duyarlılıkla ‘farklı’ olanı yansıtma arzusunu taşıyor. 

Neden mi önceliğim ‘farklı’ olan?

Çünkü…

İnanıyorum ki, bilgi (ya da inanç) dağarcığımız ne kadar çok farklılık tanırsa o denli bildik kalıplardan, yoz klişelerden, artık gına getiren şablonlardan, ulusal/toplumsal dayatmalardan, hatta geçmişe ait bellek kayıtlarından sıyrılabileceğiz.

Yeni bir dünyaya ancak böylesi bir anlayış içinde adım atabileceğimize inanıyorum. 

Böylelikle yeni yıldan beklentilerimizi öncelikle zihnimizde sıraladıktan sonra hayatımıza katacaklarımızı, değiştirebileceklerimizi değerlendirerek harekete geçebiliriz.

***

Onca savaş, dökülen kan, ülkeler arası güç kavgaları, tarihin çarpıtılmış anlatılarıyla, içte-dışta manipülasyonlar arasında sıkışmış iken…

İnsanlar arası menfaat çatışmaları, haz düşkünlüğü, doyumsuzluk… 

Empati yoksunluğu, insana ve doğaya giderek duyarsızlaşma, öğrenmeye-bilgiye kayıtsızlık… 

İnanıyorum ki bunlar özde giderilmesi gerekenlerin en başında gelenlerden. 

Öne çıkan gündemlerden biri de kişisel gelişim. 

Herkesin ağzında “enerji” olgusu… 

Kanımca iletişim çağının bu pozitif çağrısı son derece önemli. Lâkin bunun bir “moda” söylemiymişçesine yüzeyde, yani salt sözde kalmayıp derinlemesine bir arayışa dönüştürülmesi çabasının gerekliliğine inanıyorum.

“Bilgelik” manevi dünyayı çalıştıracak önemli bir araç. Fiziksel dünyamızda doğal bilimleri sadece 5 duyumuzla algılıyor olsak da dünyayı ve evrenin çalışma mekanizmasını bütünüyle anlamayı deneyimlemek için duyularımızla algılayamadığımız bir âlemin gizine ulaşabilmek için (yaşlanmayı beklemeden) araştırma aracıdır, bilgelik…

Şüphesiz ki, hepimizin yeni yıl için olsun, yarınları için olsun özel dilekleri vardır.

Tüketim çağında maddeye, mala ilgi onca coşkun bir gösteriye dönüşmüşken… 

Erich Fromm’un, kerameti adından menkul “Sahip Olmak ya da Olmak” adlı eserinde varoluş biçimlerine işaret ettiği gibi…

Fromm: “Mala, mülke, şöhrete SAHİP OLMAK demek, onları ele geçirmek, kendine mal etmek, onlara egemen olmak ve dilediğimizce kullanmaktır,” diyor.

Ve şöyle devam ediyor, Fromm:

“Oysa OLMAK, ‘sahip olmak’ın karşıtıdır. Olmak her şeyi kendi bütünlüğü, canlılığı, kendi gelişimi içinde sevmek demektir.”

 

Dileğim… 

Kişiyi değerli ve anlamlı kılan maneviyatın ve OLMAK bilincinin eşliğinde yepyeni etiklerin bilgelikle devreye girip gündem yapması…

***

 …Ve tabii ki, ufukta görünen 2020’nin rakamı kadar ilginç bir denge ifade edeceği umudunu her daim yüreklerde taşıyalım. 

 …Ve tabii ki, 14 Şubat gününde aşkları, sevdaları dolu dolu yaşayalım, her ânımızı SEVGİ ile dolduralım.

Sevgiyle kalın