100. yıl doğum günün kutlu olsun büyük Usta!

Bir liberal; daha iyi bir güne, daha sakin bir geceye ve parlak, sonsuz bir geleceğe bakan bir erkek veya bir kadın veya bir çocuktur.” 

Leonard Bernstein

Piyanist, besteci, orkestra şefi, yazar Leonard Bernstein, 25 Ağustos 1918’de Lawrence, Massachusetts’te doğdu ve 14 Ekim 1990’da 72 yaşında New York’ta yaşama veda etti.

Doğduğu yer olan Amerika’da eğitimini aldı ve dünya çapında tanınmış ilk orkestra şeflerinden yerini aldı. Öldüğünde, The New York Times Bernstein için “Amerikan tarihinin fevkalade yetenekli ve en başarılı müzisyenlerinden biriydi” dedi.

Sanatçı, uzun yıllar New York Filarmoni Orkestrası’nın müzik direktörlüğünü yaptı ve dünyanın önde gelen orkestralarını yönetti. Çok bilinen Batı Yakasının Hikâyesi eserinin yanı sıra Candide, Wonderful Town, On the Town ve Mass müzikalleri için müzik besteledi. 

Büyük müzisyen ve yazar Bernstein, 1954 yılından başlayarak ölümüne kadar klasik müzik üzerine bir dizi televizyon konferansı veren ilk orkestra şefi oldu. Piyano konçertolarını çalarken aynı anda orkestrayı da yöneten yetenekli bir piyanistti. Tutkulu bir şekilde ilgi duyduğu, geç-romantik döneme imzasını attı, 19-20. yüzyılın büyük bestecisi Gustav Mahler’in müziğinin modern bir şekilde tekrar canlandırılmasında önemli bir figür oldu.

Bir besteci olarak senfonik, bale, film ve tiyatro müziği, koro eserleri, opera, oda müziği ve piyano eserlerini içeren birçok stilde eserler yazdı. Yapıtlarının çoğu dünyanın her tarafında bugün bile düzenli olarak seslendirilmekte. Çok popüler olmuş ve toplumsal bir örgüyü anlatan harikulade güzellikteki eseri West Side Story ise New York’taki Metropolitan Operası’nın ve New York Filarmoni salonunun yer aldığı Lincoln Center’ın kurulmasına ilham kaynağı oldu.

Louis Bernstein adıyla, Ukrayna asıllı Yahudi ebeveynleri Jennie ve bir kuaför malzemeleri toptancısı olan Samuel Joseph Bernstein’ın oğlu olarak Massachusetts’te doğdu.

Büyükannesi ilk isminin Louis olması konusunda ısrar etti, ancak ailesi her zaman onu tercih ettikleri Leonard ismiyle çağırdı. Adını, büyükannesinin ölümünden kısa bir süre sonra on beş yaşındayken Leonard olarak yasal yolla değiştirdi. Arkadaşları ve diğer birçok kişi için “Lenny” olarak biliniyordu.
Babası Sam Bernstein, Lawrence şehir merkezinde bir saç ürün mağazasının sahibi idi. Sam başlangıçta genç Leonard’ın müziğe olan ilgisine karşı çıktı. Buna rağmen, zaman içinde oğlunun yeteneği ve bitmez hevesine karşı koyamayarak müzik eğitimini destekledi.
Leonard çok genç bir yaşta, gittiği bir piyano resitalinden hemen büyülendi. Daha sonra ailesi, kuzeni Lillian Goldman’ın istenmeyen piyanosunu satın aldığında, bu işi daha fazla ciddiye almaya başladı. Çocukken, kız kardeşi Shirley’e çok yakındı ve piyanoda birlikte sık sık operaları veya Beethoven senfonilerini baştan sona çalarlardı. Gençliğinde, sonradan sekreteri olan Helen Coates de dâhil olmak üzere, çeşitli piyano öğretmenleri oldu.

 

1935 yılında Boston Latin Okulu’ndan mezun olduktan sonra Bernstein, Harvard Üniversitesi’ne kabul edildi ve başka öğretmenlerinin yanı sıra Edward Burlingame Hill ve Walter Piston ile müzik çalışmalarına devam etti. Büyük müzisyen, aynı zamanda büyük bir aktivistti de. 1939 yılında, Harvard’daki son senesinde “Irk Unsurlarının Amerikan Müziğine Absorbe Edilmesi” başlıklı tezini yazdı.

Bernstein, aynı dönemde şef Dimitri Mitropoulos ile tanıştı. Hiç öğretmeni olmamasına ve stillerinin tamamen farklı yönlerde olmasına rağmen, Mitropoulos’un karizması ve müzisyen olarak gücü, Bernstein’ın müzikal üslubunda zaman zaman nihai kararlar alma konusunda büyük bir etkiye sahip oldu.

Harvard’dayken tanıştığı diğer önemli kişi ise besteci Aaron Copland’dı. Takip eden yıllarda Bernstein, kendi besteleri hakkında ondan tavsiyeler alacak ve Copland’ı “tek gerçek kompozisyon öğretmeni” olarak tanımlayacaktı.

1939 yılında Harvard’daki çalışmalarını tamamladıktan sonra Philadelphia’daki Curtis Müzik Enstitüsü’ne kaydını yaptı. Curtis’de geçirdiği süre boyunca hocası Fritz Reiner’le, Isabelle Vengerova’yla, Richard Thompson ve Randall Thompson’la çalıştı ve daha sonra New York’a taşındı. Greenwich Village’da sahne alan “The Revuers” adlı komedi grubunda Green, Betty Comden ve Judy Holliday’e eşlik etti. Bir müzik yayıncısıyla anlaşarak çeşitli uyarlamalar yaptı ve Lenny Amber takma adı altında düzenlemeler yaptı. Bernstein’ın Almanca kelime karşılığı Amber olduğundan bu ismi seçmişti.

1940 yılında, Boston Senfoni Orkestrası’nın yaz okulu Tanglewood’da, orkestra şefi Serge Koussevitzky’nin derslerine devam etti. Lukas Foss’un da içinde olduğu sınıftaki öğrencilerle ömür boyu sürecek dostlukları burada başladı. Koussevitzky Bernstein’a belki çok temel şeflik tekniklerini öğretmedi ancak, ona bir tür baba figürü oldu ve belki de Bernstein’ın müziği yorumlamanın duygusal yolu üzerindeki en büyük etkisi oldu. Bernstein daha sonra Koussevitzky’nin şeflik asistanı oldu ve “Anksiyete Yaşı” adlı senfonik eserini ona adadı.

Kasım 1943’te, New York Filarmoni Orkestrası’nda Artur Rodziński’nin asistanlığına atandı. Konuk şef Bruno Walter’ın gribe yakalanması üzerine, çok kısa bir süre içerisinde hiçbir prova olmaksızın orkestrayı yönetti. Ertesi gün, The New York Times, hikâyeyi ilk sayfasına taşımıştı: “Bu iyi bir Amerikan başarı öyküsü. Bu sıcak dostluk zaferi Carnegie Hall’u doldurdu ve hava tüm seyircilere yayıldı.” Konser, CBS Radyosu’nda yayınlanınca Bernstein ülke çapında ünlendi ve birçok ABD orkestrasının konuk şefi olarak görülmeye başladı.

1945’ten 1947’ye kadar New York Senfoni’nin Müzik Direktörlüğü görevini üstlendi. Orkestra, Belediye Başkanı’nın desteğiyle, modern programlar yaparak daha ucuz biletlerle New York Filarmoni’den farklı bir hedef kitleye yöneldi.

Bir şef olarak tanınan Bernstein aynı zamanda bir besteci olarak da ortaya çıktı. Ocak 1944’te Pittsburgh’taki Jeremiah Senfonisi’nin galasını yaptı. Koreografisini Jerome Robbins’in üstlendiği Fancy Free adlı baleyi 1944 Nisan’ında New York’ta sahneye koydu.

Bernstein astım hastası olduğundan II. Dünya Savaşı sırasında orduda görev yapmadı. Savaştan sonra Bernstein’ın kariyeri uluslararası platformda gelişmeye başladı. 1946 yılında Prag’da bulunan Çek Filarmoni Orkestrası’nı yönetti. 4 Temmuz 1946’da, Londra’daki Royal Opera House Balesi ile “Fancy Free”nin Avrupa prömiyerini gerçekleştirdi. 1946’da Tanglewood’da, Benjamin Britten’ın eseri “Peter Grimes”in Amerika prömiyeri yaptı. Aynı yıl Arturo Toscanini, Bernstein’ı, Ravel’in “Piyano Konçertosu”nu bu kez solist olarak seslendirmek üzere, NBC Senfoni Orkestrası ile iki konser vermesi için davet etti.

Bernstein, ilk defa 1947’de, İsrail ile yaşam boyu sürecek bir ilişkinin tohumlarını attı. 1948’de, Arap-İsrail savaşı sırasında çölün ortasında, Beerşeba’da, birlikler için açık hava konseri düzenledi. 1957’de Tel Aviv’de bulunan Mann Oditoryumu’nun açılış konserini düzenledi ve daha sonra burada pek çok kayıt gerçekleştirdi. 1967’de Kudüs’ün yeniden birleşmesini anmak için Scopus Dağı üzerinde bir konser verdi. 1970’ler boyunca Bernstein, senfonilerini ve diğer çalışmalarını Deutsche Grammophon için İsrail Filarmoni Orkestrası ile kaydetti.

10 Aralık 1949’da ilk televizyon programını, Carnegie Hall’da Boston Senfoni Orkestrası ile şef olarak yaptı. Aynı zamanda Eleanor Roosevelt’in de bir konuşmasını içeren konser, BM Genel Kurulu’nun İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin onaylanmasının ilk yıldönümünü kutladı. Sir Laurence Olivier’nin BM Sözleşmesi’ni okuduğu konserin programında aynı zamanda, Aaron Copland’ın “Başlangıç” adlı eserinin ilk seslendirilişi yer aldı. Konser, NBC Televizyon Ağı tarafından yayınlandı.

1949’da Boston Senfoni Orkestrası ile besteci Olivier Messiaen’ın Turangalîla adlı Senfonik eserinin dünya prömiyerini gerçekleştirdi. Konserin provasının bir kısmı orkestra tarafından kaydedildi ve yayınlandı. İki yıl sonra şef Koussevitzky öldüğünde ise Bernstein şef oldu.

Bernstein, 1951-1956 yılları arasında Brandeis Üniversitesi’nde misafir müzik profesörü oldu ve 1952’de orada Yaratıcı Sanatlar Festivali’ni başlattı. 2005 yılında festival, “Yaratıcı Sanatlar Leonard Bernstein Festivali” adını aldı. 1953’te La Scala’da, Cherubini’nin Medea’sında Maria Callas’ı idare eden ilk Amerikalı şef oldu. Bu konser, şüphesiz verimli bir işbirliğini kanıtladı ve Callas ile Bernstein birçok kez birlikte performans göstermeye devam etti. Aynı yıl, kısa bir süre önce müzikal “Wonderful Town”a şarkılarını yazan Comden ve Green ile çalıştı. 1954’te, CBS sanat programı Omnibus için televizyon konferanslarının ilkini yaptı.

* * *

Büyük müzisyen ve yazar Bernstein’ın müzik dünyasına yaptığı katkılar ve girişimci kişiliği ile verdiği armağanları anlatmak için sayfalar yetmez şüphesiz. Müzisyenliğinin ustalığı kadar aktivist kişiliğinden de aynı kuvvetle söz ettirir Bernstein, açık sözlü politik görüşleri ve daha fazla toplumsal değişime olan güçlü arzusuyla. Sosyal değişime dair ilk istekleri, daha öğrenci yıllarında Marc Blitzstein yönetimindeki yasaklanmış opera olan “Cradle Will Rock” adlı eserde çalışırken, üst sınıf ile çalışan sınıf arasındaki eşitsizliği daha derinden fark etmesiyle belirgin hale geldi. Blitzstein’a adanmış ilk operası olan “Trouble in Tahiti”nin, özellikle Amerikan uygarlığını ve banliyö üst sınıf yaşamını eleştiren güçlü bir sosyal teması vardı. Kariyerine devam ederken Bernstein, “Amerikan Müziği”nin etkilerinden batı nükleer silahlarının silahsızlandırılmasına kadar her şey için savaşmaya devam etti.

Arkadaşları ve meslektaşlarının çoğu gibi Bernstein da 1940’lardan itibaren çeşitli solcu hareketlere ve örgütlere katıldı. 1950’lerin başlarında ABD Dışişleri Bakanlığı ve CBS tarafından kara listeye alındı ancak diğerlerinin aksine kariyeri büyük ölçüde etkilenmedi ve “House Un-American Activities Committee” önünde asla ifade vermedi. 14 Ocak 1970’te, Manhattan’daki apartman dairesinde bir toplantıya ev sahipliği yaptığı için basında yer aldı. Bernstein ve eşi; Black Panther partisinin bazı üyelerinin yapılan bazı değişikliklere karşı çıkmalarını destelemek, farkındalık yaratmak ve para toplamak üzere bu etkinliği düzenlemişlerdi. The New York Times, ilk başlarda bu toplantıyı bir yaşam tarzı olarak yansıttı, ancak daha sonra Bernstein sert ve olumsuz bir tepki aldı. Bu tepki Haziran 1970’te gazeteci Tom Wolfe’nin New York dergisinin kapağında yer aldığı bir makale “Radikal Chic: Lenny’deki Parti” ile doruğa çıktı. Makale, Black Panther’lerin politikalarıyla Bernstein’ların dünyanın en pahalı mahallelerinden birindeki rahat yaşam tarzını karşılaştırdı. Bu, “radikal şıklığın” eleştirel bir terim olarak yaygınlaşmasına yol açtı. Hem Bernstein hem de karısı Felicia, bunları sığ bir arzuyla değil, sivil özgürlüklere olan ilgileriyle motive olduklarını iddia ederek eleştirilere cevap verdiler. 

Bernstein, “Kırmızı Kanallar: Radyo ve Televizyonda Komünist Etki Raporu” (1950) isimli kitapta, Aaron Copland, Lena Horne, Pete Seeger, Artie Shaw ve sahne sanatlarının diğer önemli isimleri ile birlikte Komünist olarak isimlendirildi.

 

Bernstein, hayatı boyunca kazandığı birçok ödül arasından bir tanesini, hayallerinden birini gerçeğe dönüştürmek için kullandı. Uzun zamandır, sanatın eğitime entegrasyonunu teşvik etmek için uluslararası bir okul oluşturmak istiyordu. 1990 yılında kazandığı “Japonya Sanat Derneği Ödülü Premium Imperiale” ile birlikte verilen 100.000 doları, Nashville’de böyle bir okul inşa etmek için kullandı. Ne yazık ki, okul, Bernstein’ın ölümünden kısa bir süre sonra açılabildi.

Tanrı vergisi yeteneğini hiç yılmadan çalışarak, sanata ve insanlığa armağan eden büyük müzisyen, aktivist ve yazar Bernstein emekliliğini 9 Ekim 1990’da açıkladı ve beş gün sonra yaşama veda etti. 72 yaşındaydı. Uzun ve yoğun sigara geçmişiyle, 50’li yaşlarının ortalarından itibaren amfizemi ile savaşmıştı. Manhattan sokaklarında gerçekleşen cenaze töreninde, inşaat işçileri şapkalarını çıkardılar ve “Hoşçakal, Lenny”yi söylediler.

Bernstein, Brooklyn-NewYork’ta bulunan Green-Wood Mezarlığı’nda, karısının yanında, kalbinin üzerinde Mahler’in Beşinci Senfonisi’nin bir kopyası ile yatmakta.

 

100. yıl doğum günün kutlu olsun büyük Usta!