Haredi toplumunda var olan her şey ile hemfikir olduğum söylenemez, orada da düzeltilmesi gereken çok şeyler var. Böyle bir toplumun var olduğu konusunda bile hemfikir değilim, sanki bireylerin hiç bulunmadığı geniş bir genelleme “toplum” gibi geliyor kulağa. Sanki orada meydana gelen münferit bir olay böylesi binlerce vakanın temsilcisi gibi gösteriliyor. Bir Yahudi vergi kaçırmışsa tüm Yahudilere vergi kaçakçısı yaftası koymak gibi bir şey bu.



YORUM - Rabbi Mendy Chitrik*

Satmar toplumunun ideolojisi ile hemfikir değilim; ben Satmar ile kökten farklı olan Chabad toplumunda büyüdüm. Chabad Lubavitch düşünce tarzı, “Komşunu kendin gibi seveceksin” (Vayikra 19:18) üzerine kuruluyken, Satmar düşünce tarzı “Komşun günah işlerse onu uyaracaksın” (Vayikra 19:17) görüşüne daha yakındır.
Görüyorsunuz ki, kimse birbirinin aynı değil, dünyada tıpatıp aynı düşünen veya davranan iki kişi yoktur.  Ben, birinin, bir azınlık grubunu parmakla işaret edip onların yaşam biçimiyle alay etmesini garip buluyor ve hayretler içinde karşılıyorum. Sanki uzun zaman önce Montaigne, “Biz alışkanlıklarımıza uymayan her şeye barbar gözüyle bakarız...” dememiş gibi.
Genelde, cemaat veya toplum ifadelerini sevmem. Sonuçta, hepimiz bireyiz. Seçimlerimizi yaparız; ben her gün seçimlerimi yaparım. Size yabancı gelebilecek bir yaşam tarzına bağlı kalma seçimi de yapabilirim. Ama bu toplumsal değil bireysel bir seçimdir.
Düşünce tarzını reddettiğim Satmar toplumunda çok güzel şeyler vardır: Yoksullara yemek vermek, başkalarına yardım etmek ve evet Tanrı’ya hizmet etmek konularına kendilerini gerçek anlamda adamak. Daha net ifade etmek gerekirse, bu bireyler T-nrı’ya birlikte hizmet etmek konusunda toplum olarak bir araya gelirler.
Kısacası, T-nrı’ya hizmet her daim devam etmekte olan bir süreçtir. Bir kişinin yapmayı seçtiği ve yapıp tamamladığı bir iş değildir. Her gün yapılan bir tercihtir. Hatta her dakika. Her bakışta ve her lokma öncesinde yapılan bir tercih.
Ve ne ben, ne de etrafımdaki kimse mükemmel olamaz. Biz insanız. Ve hatalarımız ve başarısızlıklarımız var. Bu, bizim kendi yapıyor olduğumuz bir seçim, benim kendi yapıyor olduğum bir seçim. Yaptığım değil, yaşamımın her günü yapıyor olduğum bir seçim...
Kendi ailemi nasıl seviyorsam, içinde bir birey olmaktan gurur duyduğum güzel Ultra-Ortodoks toplumunu da aynı şekilde seviyorum. Karmaşıklığını takdir ediyorum, eksiklik ve kusurlarına kızıyorum. Kardeşlik ve güvenlik duygusunu seviyorum, belli kuralların dayatılmasına benzer şeyleri sevmiyorum. Ama günün sonunda, bunun bir parçası olmak benim seçimim, sürdürdüğüm bir seçim, bu yüzden T-nrı yardımcım olsun. Bazılarının bu seçimi yaşamlarının belli bir evresinde durdurabilmelerini de anlıyorum. Ama umarım bunu sevdiklerine zarar vermeyecek bir şekilde yapıyorlardır.
Bu yüzden, Unorthodox dizisini izlemeyeceğim. Hahamların zamanlarını başkalarına yardım etmek ya da Tora öğrenmekle geçirmeleri gerektiği için değil, stereotipleştirilince kızma, iltifat edilince sevinme oyununa katılmayı reddettiğim için bütün bunların hiç umurumda olmamasından dolayı izlemeyeceğim.
Ama ortodoksluk ile ilgili tüm bilginiz Unorthodox dizisinin bölümleriyle sınırlıysa bu diziyi seyretmemem size gerçekten “gayri-ortodoks”, yani alışılmışın dışı, gelebilir.

* Aşkenaz Cemaati Hahamı