Bir pastanesi yok, herhangi bir lokanta veya otelde çalışmıyor, buna karşın Tal Spiegel günümüzde Paris’in en önde gelen pasta şeflerinden biri sayılmakta. Tal, Fransa’da pasta ve çikolata dünyasının zirvesine çıkmayı nasıl başardı? Bu sorunun yanıtı, krem patisyer ve makaronların yanı sıra ayakkabılar ve tabii ki, Instagram ile ilintili…

Bir reklam şirketinde sanat tasarımcısı olarak çalışan Tal Spiegel 30 yaşında ‘şef patisye’ olma hayalini gerçekleştirmek üzere Paris’e gider. Bu başlangıçtan tam beş yıl sonra, günümüzde Tal bir hayalini yaşıyor ve iki büyük tutkusunu, pastacılık ile grafik tasarımını birleştirdiği ve hep aynı açıdan görüntülediği tatlılarını, eklerlerini, her türlü pastalarını ‘Desserted in Paris’ adlı çok popüler Instagram sayfasında paylaşıyor. Bunlar hamur ve şekerden yapılmış, müthiş bir yaratıcılıkla ortaya çıkan tasarımlar. Bu iştah açıcı pastaların her biri renk ve şekil olarak uyumlu bir çift ayakkabı ile sunuluyor Instagram’da… Pasta ve ayakkabıların görüntüsü birbirini tamamlıyor.

Tal Spiegel her gün yeni bir fotoğraf paylaşıyor… Sağ eliyle sunduğu pasta ve hemen altında bir çift ayakkabı… Bu fotoğraflarda hiçbir zaman Tal’i görmek mümkün değil. Resimle ilgili yazdığı açıklamalarda, sunduğu tatlının hangi malzemelerden oluştuğu ve ayakkabıların nerede bulunabileceği bilgileri yer almakta. Tal’in, Instagram’da 200 binin üzerinde takipçisi var.

Önce annesinin mutfağında başladı

Tal Spiegel’in başarı öyküsü bir trajedi ile başlıyor. Babası öldüğünde Tal henüz üç yaşındaydı. Anne, yedi günlük yas dönemi boyunca ve sonrasında eve gelecek misafirler için pastalar yapar. Pastaların insanları mutlu ettiğine inanıyordu genç kadın. Tal da annesine yardım ediyordu mutfakta. Pastacılık ve tasarım ta o yaştan çocuğun ilgisini çekti. Biraz büyüdüğünde çizime de yeteneği ortaya çıktı. Sürekli çizdi, pastalar fırınladı…

Bakın, Tal Spiegel bu konuya yönelmesini nasıl anlatıyor: “Pastacılık ile ilgim Paris’e gelmemden çok önce başladı. Yirmili yaşlarımda New York’ta yaşarken pastanecilik okumayı düşündümse de o zaman buna tam olarak hazır değildim. Shenkar’da görsel iletişim bölümüne kabul edildim. Eğitimini almaktan çok zevk duyduğum bir alandı bu. Zamanla hayatta ne yapmak istediğime dair düşüncelerim kesinleşti. Hatta eğitim yıllarımda zamanımın çoğunu mutfakta geçirdim diyebilirim.”

Kesin kararını vermiş olmasına karşın Tal, lisans eğitimi gördüğü süreç içinde reklam sektöründe çalışarak deneyim kazandı. Facebook’ta profil resmini her gün farklı bir sanatsal kontekst ile bileştirmesi dikkat çekti, ABD merkezli McCann Erickson şirketinden teklif aldı. Bu cazip konumdan pastacılığa geçişi, Tal şu sözlerle dile getirmekte: “Bu geçiş yaptığım en güç şey oldu. Çünkü bir yerlere varmayı başarmıştım, stüdyom, müşterilerim, arkadaşlarım ve işim vardı. Artık yerleşmiş bir düzenim vardı. Ama hayalim başkaydı. Zamanı gelince hayalimin peşinden gittim.”

2014 yılında Tel Aviv’li grafik tasarımcı Tal Spiegel, her şeyi ardında bırakarak pastacılığı öğrenmek üzere Paris’e gitti. Paris’e varır varmaz Tal, kentin efsanevi pastacılık akademisi Ferrandi School of Culinary Arts okulunda eğitim görmeye başladı. Tasarımcı olmanın avantajı ile diğer öğrencilerden çok daha yetenekli olduğunun farkına vardı. Eğitim döneminde, pastaneleri ve pasta şeflerini tanıma amacıyla her birini ziyaret ediyordu.

Saint-Germain des Prés’de, makaron ve çikolata evinin şef pastacısı Gérard Mulot’nun yanında çalışırken, kariyerinde dönüm noktası olacak bir deneyim yaşadı. Bir gün bir pastanın fotoğrafını çekerken ayakkabıları ile benzerlik olduğunun farkına vardı ve her şey böyle başladı. ‘Desserted in Paris’ adlı Instagram sayfasının başarılı olmasının kaynağında tasarımcı kimliğinin rolü olduğuna inanıyor Tal ve şöyle diyor: “Shenkar’daki eğitimimin, hayatımda çok olumlu ve belirleyici bir etkisi oldu. Tasarım, moda ve pastaneciliğin uyumlu birleşimi bence çok doğal.”

Pasta ve moda

Instagram’da tanıtacağı pastaları Tal öncelikle görsel çekiciliklerine göre belirliyor, “Sunduğum tatlının tadı ikinci planda önem taşıyor, çünkü Instagram’da damak tadımız değil göz zevkimiz önemli…” diyor.

Zamanla, yaptığı tatlılar için ayakkabı uydurma aşamasından, parlak ve renkli ayakkabıları için özel tatlılar bile yapmaya başlamış Spiegel.

Paris’te çok sayıda nitelikli pastane var. Ancak Tal, pastacılığı sanata dönüştürenler, yenilik getirmeyi başaranlarla çalışmayı yeğliyor. Az tatlı ve hafif ekşiyi sevdiği için armut, elma ve limon onun en favori tatları arasında yer alıyor. Paris’te tatlılar, mevsimine göre değişiyor. Örneğin kestane, karamel, kahve ve çikolata sonbahar ve kışı, meyveli tatlılar bahar ve yazı simgeliyor. Böylece mevsimine göre görsel farklılıklar oluşuyor.

Spiegel’in Internet hesabında paylaştığı görsellerde tatlı ile aşağıda görünen ayakkabılar arasında müthiş bir şekil ve renk uyumu var. Ayakkabı koleksiyonunda 200 çift ayakkabı bulunmakta.

Tatlı ile bir çift ayakkabı arasında uyum sağlama konseptinin çıkış noktası neydi? Tal’in açıklaması şöyle: “Paris’e gelmeden çok önce bir ayakkabı koleksiyonuna sahiptim. Pastacılık alanında araştırma yaptığım süreçte her pastayı sonradan anımsamak amacıyla deneyimlediğim ilginç bir belgeleme yöntemi aradım. Çok sayıda denemeden sonra günün birinde pastam ile ayakkabımın aynı tarz ve renkte olduğunun farkına vardım.”

Les Pâttiseries de Paris

Tal Spiegel’in Marabout yayınlarından çıkan ‘Les Pâttiseries de Paris’ adlı 192 sayfalık bir kitabı var. Bu kitap Paris’in gastronomi ve moda alışverişi için bir rehber olma niteliğini taşıyor. Kitabın son sayfalarında Tal Spiegel’in, evinizde hazırlayabileceğiniz bazı tarifleri yer almakta. Tahmin edileceği gibi kitabı, pastalarla uyumlu ayakkabıların rengârenk fotoğrafları süslüyor.

Peki, başlangıç noktası ne? Önce pasta mı, ayakkabı mı? “Tabii ki önce pasta… Ayakkabıları pastaya uydurmak daha kolay…” diyen Tal Spiegel, bu uyumun, mesleki başarısında büyük rol oynadığı kanısında. Çünkü o hem damağa, hem de göze hitap ediyor. Pastane çalışmalarına ek olarak, Spiegel sosyal medyada etkinliğini sürdürüyor: “Ne yaparsam yapayım, bir ayağım mutfakta, bir ayağım dışarıda sokakta olmaya devam edecek. Hoşuma giden şeylerin dengesini böyle buldum.”