Yakın zamanda Portekiz’e gitme imkânım oldu. Bundan önce gittiğimde yaz aylarıydı ve Lizbon haliyle çok sıcaktı. Bu nedenle gidecek olanlara sonbahar ve sonrasını tavsiye ederim. Hele Lizbon’un yürüyerek gezilecek bir şehir olduğunu düşünürsek hava sıcaklığı gerçekten önemli bir faktör. Bir de... şehir yokuş dolu. Devamlı Galata ve Pera’da yürüdüğünüzü farz edin. Lizbon böyle bir yer. Lizbon dışında Nazaré ve Coimbra’ya gittik. Nazaré dünyanın sörf merkezi. Oldukça sade bir tatil kasabası. Ancak sörf dalgalarıyla son senelerde çok popüler olmuş. Biz tabii sörf yapmadık. Coimbra ise bölgenin eski başkentlerinden. Oldukça sempatik ve tarihî bir şehir. Yine yürüyerek gezilecek bir yer.

Neyse, asıl konumuz yemekler
Gitmeden önce Michelin Guide ve Condé Nast Traveller dergisinden birkaç yer seçtik. Michelin yıldızlı restoran seçmektense, lokal olan Bib (Bibendum) tavsiyeli mekânları denemeye karar verdik. İlk önce genel birkaç izlenimimden söz etmek isterim. Portekiz mutfağı gördüğüm kadarıyla çok zengin ve rafine bir mutfak değil. Deniz ürünleri oldukça fazla ama gelişmiş bir mutfağın sosları ve teknikleri yok. Daha basit hazırlanmış ızgara, kızartma ve güveç türü sunumlar var. En meşhur balıkları Bacalhau. İngilizcede “cod” diye tercüme ediliyor, Türkçede ise kimi yerde mezgit kimi yerde morina balığı karşıma çıktı. Sonuç olarak beyaz löp etli bir balık.


Askıda kurutulmuş Bacalhau

Portekiz’de bunu genelde tuzda kurutarak pişiriyorlar. Tuzda kurutmaları sanırım eski denizcilerden gelme bir yöntem çünkü bu şekilde, soğutma sistemleri yokken uzun gemi yolculuklarında saklanabilir. Önce tuzunu atmak için suda bekletiliyor sonra da çok kısa bir ısıtma ile güveç ve yahni tarzındaki soslu yemeklerde kullanılıyor. Zaten tuzda pişmiş olduğundan bu ikinci işlem daha ziyade ısıtmak ve soslar ile tatların birleşmesini sağlamak için. Denemenizi tavsiye ederim ama denk gelmez ise (ki bu oldukça düşük bir ihtimal) fazla bir şey kaçırmazsınız. Bir de Pastel de Nata diye bir tatlı turtaları var. Bunun karşınıza çıkmamasına imkân yok. Milföy hamuru içinde creme anglais (pastacı kreması) ile fırınlanmış minik turtalar. Oldukça lezzetli… Kahvaltıda kahve ile veya bir öğlen sonrası molasında keyifli oluyorlar. Bu arada, İstanbul’da Bebek ve Galata’da bu tatlıya rastladım ve oldukça başarılı yapıyorlar. Zaten aslına bakarsanız zor bir şey de değil.


Pastel de Nata (tatlı turta)

Gittiğimiz restoranlara gelince…
İlk olarak 15 dakika merdiven çıktıktan sonra Lizbon’da Carnal isminde bir Meksika restoranına gittik. Neden Meksika diyecek olursanız bu mutfağı çok sevmemden dolayı ve İstanbul’da bulamamla ilgili, ancak maalesef Lizbon’da da umduğumuzu bulamadık. Yemekler ufak porsiyonlarda biraz “nouvelle cuisine” tarzındaydı. Denemek için ilginç olabilir ama benim beklentim daha klasik Meksika mutfağı idi. Sonuç olarak beklentimiz karşılanmadı.

Ancak başka bir akşam Chutnify isminde bir Hint restoranına gittik ve çok memnun kaldık. Hint denemek isteme nedenimiz, Portekiz’in o bölgede kolonileri olması (Goa) ve bu yüzden belli bir Hint asıllı nüfus bulunması. Buraya gitmek için de çok merdiven çıktık ama bu kez değdi. Yemekler, orijinal tatlarına sadık ve acı oranı isteğe bağlı bırakılmış. Diğer baharatlar keskin ve taze. Ancak Hint mutfağını tavsiye ederken çok önemli bir nokta var, sevmeyen için güzeli bile bir şey ifade etmez. Genelde benim tecrübem Türk damak tadına hiç uymadığı, o yüzden ancak daha önceden tecrübe ettiyseniz ve beğendiğiniz bir mutfak ise gidin derim.

Çok merdiven çıkarak gittiğimiz bir diğer restoran Principe Real bölgesindeki A Cevicheria idi. İsminden de anlaşılacağı gibi ceviche ağırlıklı bir mönüsü var. En çok ton balığı ile yapılmış tako ceviche’sini beğendim. Diğer tattıklarımız ceviche türevleriydi diyebilirim, hoşunuza gidebilir de gitmeyebilir de. Keyifli ve popüler bir mekân, zaten ikinci gidişimdi.

Lizbon’da yemek için tavsiye edeceğim çok merkezi ve pratik bir mekân daha var: Time Out Market. Burada pek çok restoranın şubeleri mevcut, fazla zamanınız yoksa hepsini bir arada görmek ve tatmak için keyifli bir fırsat.


Mercearia Na Tabua’da ançües tapas

Sonuç olarak Lizbon’da çok fazla yerel yemek yemedik, farklı tatlar peşindeydik. Yerel yemekleri başka yerlerde iki farklı restoranda tattık. Eğer Nazaré’ye gitme fırsatınız olursa, Lizbon’a araba ile 1,5 saat, mutlaka sahilde Mercearia Na Tabua’yı deneyin. Klasik bir tapas mekânı. Klasik ile demek istediğim fazla yenilikçi, füzyon tarzı tapasları yok ama ne varsa çok lezzetli. Burada belki hayatımda yediğim en güzel ançüez balığını tattım. Basit bir zeytinyağlı tost üzerine közlenmiş biber ve ançüez. Basit ve mükemmel idi. Bir diğer tapas, ton tartar ve avokado. Yine sade ama lezzet dolu bir tabak. Niçoise salata ise güney Fransa’dan daha farklı ve daha zengin. Ançüezler bir kere çok lezzetli, ton balığı konserve değil, ek olarak vinegret sosunda pancar ve muhtelif közlenmiş biberler. Gerçekten yerel bir beyaz şarap ile uzun bir öğlen yemeği için harika bir yer. Sahibi İsviçreli, Portekizli eşi ise mutfakta tapasları hazırlıyor. Size sadece 3 tapastan söz ettim çünkü hepsini yazmak için maalesef yerim yok. Ama en sevdiğim yemek türüydü diyebilirim, ispatlanmış taze ve yöresel tatlar, gereken özen ve malzemeye saygı ile hazırlanmış.

Nazaré’ye yakın Casinha Velha isminde bir başka yerel restorana gittik. Burası daha çok av ürünleri, bölgesel peynirler, bölgesel şaraplar sunuyordu. Şarap mahzeninde 1.000 üzeri çeşit var ve somelye her tabak eşleşmesi için sizinle özenle ilgileniyor. Yani şarapları bilmek zorunda değilsiniz, haliyle bizim yerel üzümler ve şaraplar hakkında bilgimiz yoktu. Casinha Velha’da da malzemeye saygı ve sadelik ön plandaydı. Yine öyle şatafatlı, komplike yemekler yoktu ama tatlar ve kullanılan malzemelerin birbiri ile uyumları harikaydı.

Sonuç olarak Portekiz’de farklı mekânlar tatma imkânımız oldu. Gittiğimiz yerel restoranlardan çok memnun kaldık. Ancak yazımın başında dediğim gibi çok zengin ve çeşitli bir mutfak beklemeyin ama malzemeler çok kaliteli ve lezzetli. Doğru yerlerde çok güzel tatlar var, standart yerlerde de düzgün ve kaliteli yemekler yer etmiş.