Ekvator’un başkenti Quito’ya gelen her turistin “anlı-şanlı” kıvamında ziyaret ettiği hedeflerden en önemlisi 00 enlemi… Ekvator çizgisi! Tabii ki ülkenin bu adla anılması asla rastlantı değil!

Ekvator’da araştırmacıların önemli bir bölümü kendilerini And Dağları’nın astronomik / arkeolojik mirasının keşfine adamış durumda. Bu konunun kâşifleri, peşinde oldukları bilgiye ulaşmakla kalmayıp bunun tüm dünyaya yayılmasını da hedefliyor.

Yerli halk “Quitus”ların yaşadığı, daha sonralarında da İnkaların dinî ve ticari merkezi olan Quito’dayım.

Bolivya La Paz ile Kolombiya Bogota’dan sonra dünyanın en yüksek üçüncü başkentinde, 2.850 metredeki Quito’dayım…

1534’te İspanyol Conquistador’larının, yani İspanyol istilacıları tarafından ‘San Francisco de Quito’ olarak adlandırılan…

Güney Amerika’nın en iyi muhafaza edilmiş kolonyal kenti addedilen Quito, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde.

Quito ziyaretini takiben başkentin kuzeyinde bulunan Ekvator çizgisine yöneliyoruz. Dünyanın tam ortası anlamında olan “La Mitad del Mundo”, on sekizinci yüzyılda Fransız kâşif ve bilim adamı Charles Marie de la Condamine ile Ekvatorlu Pedro Vincente Maldonado tarafından hesaplanmış. Anıtı, müzesi, değişik ziyaret noktaları ve sayısız kafe-turistik satış yapan dükkânlarıyla çok sayıda ziyaretçisini ağırlıyor.

Dünya Ortası ve 00 enlemi

Daha az ziyaret edilen Quitsato’ya gelince…

Dünya Ortasını ve 00 enlemini işaret etmek amacıyla inşa edilen dev Quitsato Güneş Saati’nin bulunduğu mekândayım.

Oradayım, tam tamına 00 enleminde! Burada bulunan dev güneş saatinin Fransız keşiflerinden çok daha öncelerine dayandığı biliniyor. Yerli halkın bu noktayı çok daha öncelerinden hesapladıklarının bir göstergesi olarak gururla sergileniyor. Güneş saatinin on metre yüksekliğindeki silindir şekilli gölge çubuğu olan ‘gnomon’ (güneş saati mili) tam olarak Ekvator’un üzerinde yerleştirilmiş.

Yola çıkış amaçları

Quitsato Projesi’nde çalışan, ziyaretçilerine açıklamalar veren bir araştırmacı ile sohbet ediyor, maceranın esasını anlamaya çalışmadan önce yola çıkış amaçlarının beni çok ilgilendirdiğini sorduğumda, yanıtı şöyle geliyor:

Bu bizim atalarımızdan gelen mirasımız…” diyor ve şöyle devam ediyor: “Aidiyetlerimize sahip çıkmanın yegâne yolu bu!

Tüm tarihsel, etnik, arkeolojik ve konum astronomisinin – hizalamasının peşinde sayısız araştırmacı yıllar boyu hiçbir dış kaynağa başvurmadan, araştırmalar yürütüyor.

Sonra da düşünüyorum…

Zamanların en başlarında burada, bu bölgede “Tanrı” kavramıydı, GÜNEŞ.

Yüzyıllarca ona ibadet idi, her girişim!

Cenovalı kâşif-gezgin, sömürgeci Kristof Kolomb öncesinde İnkalar Güney Amerika’nın üç büyük imparatorluğundan biriydi. İmparatorluk kültü olarak güneş kültü benimsenmişti. İnkalar güneşin oğullarıydı - kendi lisanlarında İnti veya Tahuantinsuyu

Quitsato Projesi

Tapınmak amacıyla çeşitli güneş kültü yapıları inşa eden İnkaların ardından günümüzde evrenin güneş ile ilişkilendirilen astronomik uyumunun arayışı, galaksinin ve ışık efektlerinin keşfi…

Tüm bunlar hayli yaman bir serüven değil mi?

Atalarının kültürünü keşfetmek, Ekvator yerlisi bir araştırmacının neden başlıca hedefi olmasın ki?

Öncelerinde dogmalar, efsaneler, masal kahramanlarıyla dopdolu öyküleri vardı, yöre halkının. Açığa kavuşturulan arkeolojik alanlarla Ekvator’un geçmiş tarihi daha da anlaşılır oldu.

Halkının aşina olduğu İnka tarihine ulaşmak, Ekvator And Dağları’nın zamanımıza yeterince ulaşamamış arkeolojik mirasını tamamlayacak işlevsel bir kültürel arayışla mümkün olacaktı. 15 yıldan bu yana Quitsato Projesi çalışanları geçmişlerinin ayak izinin takibindeler.

Göksel mekanik ve kadim efsaneler

Anlı şanlı İnka geçmişlerine ait kültürün keşfedilerek kurtarılması, tanınması-bilinmesi ve tabii ki, turizm yoluyla dünyada da yaygınlık kazanması Ekvatorlu için gerçek bir onur meselesi. Arayışlarının felsefesi ise yaşamın dengesi… Ve şüphesiz ki, bu dengenin ekvatoral kültür için yaşamsal değeri. Göksel mekaniği anlamağa çalışmak Quitsato Projesi çalışanları için çok önem taşıyor…

Kadim efsaneler uzay teknolojisiyle birleştirildi

Kadim efsanelerin anlatıları, yüzyıllar boyunca geliştirilen bilgiler, bölgenin farklı ölçeklerinde haritacılık, akademik arşivler, arkeolojik çalışmalar, bibliyografya, erken ve geç kronikler… Tüm bu bilgiler uydu ve uzay teknolojisine dayalı ölçüm cihazları kullanılarak elde edilen verilerle birleştirildi.

Quitsato Güneş Saati anıtı

Quitsato Güneş Saati, tam olarak Ekvator veya Sıfır Paralel Hattında bulunan Dünya Anıtı’nın ve yegâne “Mitad del Mundo yani Dünya’nın Yarısı”...
Anıt, büyük bir takvimin yanı sıra bir güneş saati olarak çalışır; böylece Güneş’in görünür hareketlerini, mevsimlerin nasıl çalıştığını, takvimin tarihini, tarım takvimini ve farklı astronomik coğrafi yönlerini anlamak için dünyanın en iyi yeri haline gelir.
Quitsato Güneş Saati, yalnızca uydu konumlandırması için değil, aynı zamanda farklı renklerden beri platformu uydulardan gözlemlenip işlenebildiğinden, uzay teknolojisi ile ilgili olarak inşa edilen Dünyadaki ilk anıttır. Güneş saatini çevreleyen mozaiği oluşturan taşların farklı sıcaklıkları vardır ve beyaz taşlar daha serindir, çünkü güneş ışığını yansıtırlar, koyu renktekiler ise güneş ışınımını emdikleri için doğal olarak daha sıcaktır.

Anıt, sadece altyapının yatay ve yerde olduğu dairesel bir platform gibi benzersiz tasarımı nedeniyle dikkat çekmekle kalmaz, aynı zamanda inanılmaz manzarası için, bu noktadan itibaren çeşitli arkeolojik alanlar da izlenebilir. Ekvator And Dağları’nın dağları ve her şeyden önce, Ekvator’un kardan geçtiği “Ekvator” adlı buzul tarafından dünyadaki tek yer olan Cayambe Yanardağı’nın heybetli varlığı. Cayambe, aynı zamanda dünyadaki ekvatordaki en yüksek bölgedir.

Anladım ki… Toplumun özsaygısını böylesi bir algılama, duyumsama, tarih bilinci, kısacası farkındalık yöntemiyle kazanılması amaçlanıyor…

İntiNan Güneş Müzesi’ni geziyoruz. İlk uğraklarımızdan biri olduğundan merakımız zirvede! Sımsıcak bir ekvator ikliminde, lakin yağmur serpiştirme arzusunda… Burada yumurtayı çivi üzerinde durdurma, ekvator çizgisinin mucizevî mıknatıs gücünü sergileyen suyun akış yönü deneyi, Coriolis Kuvveti’nden (merkezkaç kuvveti) dolayı ekvatorda ağırlık azalması, güneş saati gibi birçok eğlenceli deneyler yaptık.

Bu arada 200 yıl önce ekvator çizgisini 200 metre yanlış hesaplayan Avrupa medeniyetleri, 1000 yıl önce yerlilerin doğru noktaya - Quitsato’ya yaptıkları anıtın kalıntılarını hemen yakındaki dağın zirvesinde bulunca çok şaşırmışlar.

GÖKBİLİM

Gökbilimi, en eski çağlardan beri insanlığın ilgi duyduğu bir alandı. İnsanoğlu kendisini evrende ve zamanda konumlandırmak için gökyüzünde izlediklerini referans almıştı. Tarih öncesinde avlama - toplama faaliyetleri ekinokslar, mevsimler ve uzayıp kısalan günler arasındaki ilişkileri incelemişlerdi.

İlk çiftçiler ekim ve hasat zamanlarını yıldızların konumlarını gözlemleyerek kararlaştırmışlardı. Denizciler de okyanuslarda yıldızların konumlarını inceleyerek yol almışlardı.

Hava kirliliğinin henüz bir mani oluşturmadığı antik çağlarda, gözlemler çıplak gözle yapılırdı. Sıradan halk da astronomiye meraklıydı, gök cisimlerinin yeryüzünde yaşananları etkilediği inancı hâkimdi. Geçmiş deneyimlerin referansıyla gelecekteki olayların kehanet veya öngörüsünün amaçlandığı astroloji de antik birçok medeniyette astronominin parçası olarak addediliyordu.

Antik dönemde astronomların başlıca ilgisi olan astrometriyi - yani yıldızların ve gezegenlerin konumlarını ölçmeyi hedeflemişlerdi.

Çin, Sümer, Mısır gibi antik medeniyetler astronomide hayli ilerleme kaydetmişti.

Hinduizm’in kutsal metinleri; takımyıldızlarından ve gök kürede on iki burcun eşit aralıklarla yer aldığı kuşak - Zodyak’tan söz eder. Mayalar teleskop olmamasına rağmen Venüs’ün evrelerini ve tutulmasını gözlemleyebilmişti. Antik Yunan’da astronomlar yıldızları logaritmik sayı ölçeği, yani büyük sayıları temsil eden küçük sayılar ölçeği olan Kadir ölçeği uyarınca sınıflandırmaya çalışmışlardı.

İnkalar matematik, tıp eczacılık ve astronomi alanında ilerlemiş bir uygarlık olup hem Ay, hem de Güneş Takvimi’ni geliştirmişti.

İNKALAR

XI. ila XIV. yüzyıllar arasında Güney Amerika’nın And Dağları’nda yerleşerek büyük bir imparatorluk kurmuş olan İnkaların çevreye dağılmadan öncesindeki başlangıç noktası Peru - Bolivya arasındaki Titicaca Gölü çevresi olarak bilinmekte. Ekvatorun her mevsim sıcak, nemli, yağışlı olan bu bölgelerindeki yüksek kesimleri, elverişli yaşam alanı olarak seçmişlerdi.

Tarım ve hayvancılık ile hayatlarını sürdürürken başlıca ürünleri patates, mısır, ananas, kakao idi. Gelişmiş bir sulama ve teraslama yöntemiyle tarım yapmışlar, Güney Amerika’ya has hayvanlar olan lamaları yetiştirmişler; dokumacılık, çanak-çömlek uygarlığın ana faaliyet alanlarındandı. İnka medeniyetinde kuyumculuk ileri düzeydeydi.