Haber Fotoğrafı: Shaharzad Akbar

Shaharzad Akbar: Biz Afganistanlı aktivistler, tüm kayıpların ardından, acıların ve bölünmelerin ortasında yeni bir yol çizmeye çalışırken, Hrant Dink’in güçlü sözlerini hatırlayacağım: “Gelin önce birbirimizi anlayalım. Gelin önce birbirimizin acılarına saygı gösterelim. Gelin önce birbirimizi yaşatalım.”

Dünyada 100 kadına 101 erkek düşüyor. Verilere bakarak diyebiliriz ki, denklik sadece sayılarda, evde-sokakta-işte ise hakkaniyetten eser yok. Kadınların mücadelesi kimi yerde ev işini paylaşmayı, eşit işe eşit ücreti almayı çok aşıyor ve bir hayatta kalma savaşına dönüyor. Biz kadınlar burada da şiddetin yabancısı değiliz ve dünyanın her yerinde verilen mücadelenin ne kadar değerli olduğunun farkındayız.

Bu yıl 14. Uluslararası Hrant Dink Ödülü’nü Türkiye İnsan Hakları Vakfı ile paylaşan Afganistanlı kadın hakları savunucusu Shaharzad Akbar’ın bu konuda söyleyecek çok şeyi var. Akbar, Hrant Dink’i, “Farklılıkları tanıyan, onurlandıran ve çatlaklar arasında köprü kuran” bir aktivist olarak tanımlıyor. “Hrant Dink bana, insan hakları aktivisti ve gazeteci olan babamı hatırlatıyor” cümlesi öylesine söylenmiyor, arkasındaki uzun ve meşakkatli mücadeleyi hayal edebilecek tecrübemiz var. Bayrağı devralan Shaharzad Akbar sorularımıza cevap verirken, bizi birleştiren bağlardan da söz etti. Onun incelikle ortaya koyduğu asıl “sorun”un cevabı hepimizde: Biz ne yapabiliriz?


Akbar’ın okuduğu yazarlar arasında Yaşar Kemal, Aziz Nesin ve Nazım Hikmet de var 

Hrant Dink sizin açınızdan neyi simgeliyor?
Hrant Dink’in hayatı, benim için adalet ve eşitlik adına, bitmek bilmeyen, merhamet dolu bir mücadeleyi temsil ediyor.

İnsanların kendileri yaşamadan bir şeyi anlama becerisi sınırlı; sizse savaş ve mültecilik nedir biliyorsunuz. Bilmeyenlere nasıl anlatıyorsunuz, anlattıklarınızın ne kadarı anlaşılıyor? Aradaki boşluk size ne hissettiriyor?
Savaş tecrübesinden, özellikle savaşın çocukluğumu nasıl etkilediğinden, daha sonra arkadaşlarımın ve meslektaşlarımın çatışmada nasıl öldürüldüğünden bahsetmek çok zor. Yaralar derinlere uzanıyor, bu tecrübeler hakkında konuşmak son derece acı verici. Yine de bu konuda konuşuyorum, çünkü bence Batı’da yaşayan birçok insan için savaş televizyonda gördükleri çok uzak bir gerçeklik ve sıklıkla yüceltilmekte. Hepimizin evlerimizde, toplumlarımızda ve ülkelerimizin dış politikalarında barışı teşvik etmek için bir şeyler yapabileceğimizi hatırlamak önemlidir. Aynı şey, hayatlarını ve toplumlarını geride bırakmak ve mülteci olarak yeni bir başlangıç yapmak zorunda kalanlara karşı, şefkat ve dayanışma söz konusu olduğunda da geçerlidir. Onların acılarını hayal etmek hiç kolay değil. Mülteciler ve göçmenlerle ilgili giderek artan düşmanca siyasi söylemler yüzünden, toplumlar bizi insan yapan birleştirici bağları unutuyor.


Yaklaşık 50 kadının öldüğü Hazara kıyımını protesto eden kadınlar


Afganistan’daki kadınlar büyük baskı altında. Ülkenizden uzakta kadınların sesi oluyorsunuz. Size nasıl haberler geliyor, her olup biteni duyabiliyor muyuz? Orada mücadele nasıl yürüyor?
Afgan kadınlar, temel hakları için sürekli mücadele ediyor ve ne yazık ki her gün yeni bir kötü haber geliyor. Son zamanlarda, Taliban yetkilileri, üniversitede okuyan genç kadınlara gazeteciliği, ziraatı ve diğer birçok disiplini yasakladı. Kadınların yalnızca öğretmen ve sağlıkçı olabileceğine inanıyorlar. Bu, kızların orta öğretim almalarına yönelik daha önceki yasağı, istihdam ve kadın hareketine ilişkin kısıtlamaları takiben gerçekleşti. Artan baskılara rağmen hem ülke içinde hem de dışındaki Afgan kadınlar direniş ruhlarını hiç kaybetmediler; kadınlar Birleşmiş Milletlerin, Batı’daki ve bölgedeki hükümetlerin desteğiyle protestolar düzenleyerek, gizli okullar ve kütüphaneler açarak, Taliban’a direniyorlar. Cesaretleri inanılmaz, özellikle Afganistan’da Taliban kurallarına meydan okuyan kadınlarınki...

Her tür ayrımcılık ve şiddete karşı duruş, sabır gerektiren uzun vadeli bir mücadele gerektiriyor. Aktivistlik bu anlamda boyundan büyük yükleri, uzun mesafelere taşıyan karıncalara benzetilebilir mi?
Kesinlikle. Aktivizm sabır, yaratıcılık ve umut gerektirir. Sanırım benim için en büyük zorluk, umudu canlı tutmak ve güvende olmanın, yeterince birşey yapmamanın yarattığı suçluluk duygusunun beni felç etmesine izin vermemek. Mücadelemiz uzun; gerçekleştirmek için çalıştığımız değişimleri, yaşamımız boyunca göremeyebiliriz.


1962’de Tıp öğrencileri 

SHAHARZAD AKBAR
Shaharzad Akbar 1987’de, Afganistan’da dünyaya geldi. 1996-2001 arasındaki Taliban iktidarı sırasında Pakistan’da mülteciydi. 2009’da ABD’deki Smith College’dan Antropoloji alanında lisans, 2011’de Oxford Üniversitesi’nden Kalkınma Çalışmaları alanında yüksek lisans derecesi aldı.
2010 yılında Kâbil’de QARA Danışmanlık Şirketinde görev yaptı. Hür ve Adil Seçimler Vakfında analist, BBC Afganistan’da gazeteci olarak çalıştı. 2014-2017 arasında, Açık Toplum Vakıflarının Afganistan ofisinin yöneticisi olarak barış inşası, insan hakları ve hoşgörüyü teşvik etme perspektifiyle sivil toplumu ve medyayı destekleme yönünde çalışmalar yürüttü. 2017’de Dünya Ekonomik Forumu’nun Genç Küresel Liderler listesinde yer aldı. 2017-2018’de Yüksek Kalkınma Konseyi’nde Afganistan Devlet Başkanı’nın danışmanı olarak çalıştı. 2019-2022 arasında Afganistan Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu’nda başkanlık; 2018-2019 yıllarında UNESCO Afganistan’da Danışmanlık ve Ulusal Güvenlik Konseyi’nde Barış ve Sivil Koruma Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Ağustos 2021’de Taliban’ın yönetimi ele geçirmesinin ardından ülkesinden ayrılmak zorunda kaldı.
Washington Post, Newsweek, El Cezire ve CNN dâhil, çeşitli yayın organlarında, Afganistan medyasında ve akademik dergilerde yazıları yayımlandı. Hâlen, İngiltere’deki Chatham House Uluslararası İlişkiler’de Liderlik Akademisi üyesi olarak görev yapıyor ve Afganistan odaklı yeni bir insan hakları örgütü kurmak için çalışmalar yapıyor.
Shaharzad Akbar, Taliban rejiminin, insan hakları, eğitim, sağlık, çalışma hakları, cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakları ve ayrımcılıkla mücadele alanlarında süratli bir gerileme yaşattığı Afganistan’da, kadınların ve kız çocukların seslerini bütün dünyaya duyurmak, cinsiyetçi ayrımcılığa son vermek ve kadınlar arası küresel dayanışmayla uluslararası toplumu harekete geçirmek için çalışıyor

ULUSLARARASI HRANT DİNK ÖDÜLÜ
Her yıl Hrant Dink’in doğum günü olan 15 Eylül’de, biri yurtiçi, biri yurt dışından iki kişi ödül için seçiliyor. Uluslararası Hrant Dink Ödülü, insanlara mücadeleye devam etme yolunda ilham ve umut veren, ayrımcılıktan, ırkçılıktan, şiddetten arınmış, daha özgür ve adil bir dünya için çalışan, bu idealler uğruna bireysel risk alan, ezber bozan, barışın dilini kullanan kişi, kurum veya gruplara veriliyor. Amaç, bu yönde çaba gösterenlere, seslerinin duyulduğunu, yaptıklarının görüldüğünü ve yalnız olmadıklarını hatırlatmak, onlara destek olmak, tüm insanları idealleri uğruna mücadeleye teşvik etmek.

Kaynak:
https://m.bianet.org/bianet/kadin/267536-afganistan-daki-kadinlar-hayal-edebilecegimizden-bile-fazlasini-yapti
https://tr.wikipedia.org/wiki/Cinsiyet_oran%C4%B1
https://hrantdink.org/tr/uluslararasi-hrant-dink-odulu/odul-sahipleri/son-yilin-odul-sahipleri/3792-2022-yili-odul-sahibi-shaharzad-akbar