Türkiye’de bağımsız tiyatro yapan oyuncu Simge Günsan bir yeniliğe daha imza atarak, Urla’da Alan Pa isimli bir sanat merkezi açtı. Geçtiğimiz ay yoğun ilgiyle karşılanan alternatif bir alan olan Alan Pa’yı ve sahnelediği iki oyunu Günsan’a sorduk…
Sizi kendi sözlerinizle tanıyalım… Sanat arzusu ne zaman düşmüştü içinize?
Küçükken çok konuşur, çok şarkı söyler ve taklitler yaparmışım. Sanırım oralar hayata yorum katmanın başladığı yerlerdi benim için. Hayata, olaylara, insan davranışlarına sanatsal bakış açısı geliştirmek beraberinde sanatın içine çekti beni.
Ya eğitim hayatınız?
Müjdat Gezen Sanat Merkezi/Tiyatro, İstanbul Bilgi Üniversitesi/Performans Sanatları ve The Commedia School/Fiziksel Tiyatro mezunuyum. Tam bir giriş, gelişme, sonuç diyebilirim. Gelenekselden moderne, oradan da komediye uzanan ilgi alanımı besleyeni yapmak istediğim şeyleri anlamlandıran bir eğitim hayatı. Hepsi birbirinden ilginçti.
Nasıl bir öğrenciydiniz?
Genelde öğretmenlerimin ‘değişik’ olarak tanımladığı bir öğrenciydim. Akademiye ise saygıyla bakıyorum. Derslerde şok olup, anlama kısmını sonradan yaşarım genelde.
Akademisyen olmayı düşündünüz mü?
Hayır. Eğitmenliği çok seviyorum ama kendimi akademisyen olarak hayal edemiyorum. Konuk eğitmenlik, kısa workshoplar şimdilik favorim.
Tiyatro eğitimi alanlara ne önerirdiniz?
Bolca denemelerini, tiyatrodan korkmamalarını, cesur ve dürüst olmalarını, birbirlerini desteklemelerini öneririm.
Hem uyarlayıp, hem oynadığınız Macbeth Mutfakta ve Lear Mutfakta beklediğiniz ilgiyi görüyor mu?
Evet beklediğim kadar bir ilgiyi görüyor. Seyircinin sayısı değil de orada olanların sahnede olup bitene ilgisi ve alakası beni çok mutlu ediyor.
Neden mutfak?
Hem tesadüf hem değil. Evimde en donanımlı yer mutfaktı. Bir kek yaparım, börek yaparım, lazım olur diyerek doldurduğum mutfak dolapları Shakespeare’e kısmet oldu. Bir de annem şef.
Bu oyunlarla gezdiniz de… Nasıl oralarda durumlar?
Festivaller çok önemli, özellikle de sanatçıları birbiriyle buluşturmak açısından. Genelde güzel ve keyifli organizasyonlarda bulunuyorum. Oyunlarımızın gerçekleşmesi için teknik ihtiyacımız az olduğu için turnelerimiz mutlu ve huzurlu geçiyor.
Hiç unutmadığınız bir seyirci tepkisi?
“İşte… Bir gün hepimiz böyle menemene malzeme olacağız...”
Mersin Gülnar Köyü’nde biri böyle söylemişti. (Gülüyor.)
Özel tiyatro olmanın birçok zorluğu var. Nasıl aşacağız?
Bilmiyorum, her ekibin ihtiyaçları farklı. Ülkemizde zorluk zaten yiğidin kamçısı. Her şey o kadar zor ki öyle olması normal geliyor.
Şimdi de Urla’da yeni bir girişim içindesiniz. Alan Pa, biraz da özel tiyatroların ve bağımsız sanat yapanların çektiği sıkıntılara alternatif çözüm üretme derdinde gibi?
Size böyle yansıması çok mutlu etti. Halen inşa halinde, inşa hali etkinlikleri düzenliyoruz. Gelen, destek olan, proje sunan insanlar var. Bir şeyleri çözer miyiz bilmem ama üretim ve paylaşımın şimdiden bol olduğu bir yer. Bekleriz.
Ne zamandan beri hayalinizdi bu ve neler planlıyorsunuz?
Hayalim değildi. Mekânın kendisi ilham verdiği için oluştu. Sanatsal üretim ve performans alanı olacağını, disiplinler arası çalışmalar gerçekleşeceğini düşünüyoruz. Sahne olarak kullandığımız bir alanımız var, resim-heykel atölyemiz, ofis, kafeterya ve yaşam alanları inşa ediyoruz.