“Rough Diamonds” (Ham Elmaslar), Netflix platformunda geçen haftalarda yayınlanmaya başladı. Belçika’nın Anvers (Antwerp) kentinde geçen yapımda, elmas işiyle uğraşan Yahudi bir ailenin çocuklarının intiharı üzerine, İngiltere’den gelen diğer oğullarının buna yol açan sebepleri araştırmasıyla gelişen olaylar anlatılıyor. Dizi sayesinde Ortodoks Yahudi yaşam tarzına ait yansımalar da ekrana yansıtılıyor. Zira Anvers kenti en büyük Ortodoks Yahudi topluluklardan birine sahiptir ve neredeyse tamamı elmas işiyle uğraşmaktadır.



Yahudilerin Belçika’ya gelmesi
Kıta Avrupası’nın en kuzey kesimlerinden biri sayılabilecek Belçika’ya Yahudilerin gelmesi Roma döneminde başladı. M.S 53-57 yıllarında gerçekleşen fetihler sonrası ilk yerleşimlerin olduğu düşünülse de, yazılı kanıtlar ancak 13. yüzyıldan itibaren bulunmaktadır. Yahudiler bölgede çoğunlukla azınlık olarak kaldılar ve ilk büyük felaket de, 1309 yılında Haçlı Seferleri sırasında vaftiz olmayı reddetmeleri üzerine yaşanan katliam oldu. Kara Veba’nın 1348 yılında başlaması sonrası Yahudiler hastalığın sebeplerinden biri olarak damgalandılar. Hastalıktan ölmeyen Yahudiler halk tarafından, ya da onları vebaya neden olmak için kuyuları zehirlemekle suçlayan yetkililer tarafından katledildi.

Elmas işine giriyorlar
Yahudilerin elmas işine girmesine ise 16. yüzyıl başlarında rastlanmaktadır. İspanya ve Portekiz’den gelen Sefaradlar bölgeye değerli taş ticareti bilgilerini de getirdiler. Belçika, 1831’de bağımsızlığını kazanmasıyla Yahudiliği resmen tanıdı ancak Fransız etkisinde kalan Brüksel asimilasyon eğilimine devam ediyordu. Yiddiş ve Flamanca’nın ağırlıkta olduğu Anvers ise Yahudi yaşam biçimine saygı duydu ve nüfus burada artmaya başladı. 1871’de Güney Afrika’daki Kimberley elmas bölgesinde keşfedilen yeni bir elmas kaynağı Belçika’da elmas endüstrisinin canlanmasına yol açtı. Anvers’in Yahudi cemaati 1900’de 8.000 kişiden 1939’da 50.000’e kadar yükseldi.



Bir süre Amsterdam ile elmas işlenmesi konusunda yarışan Anvers, iç karışıklıklar nedeniyle 17. yüzyıl sonunda bu işi oraya kaptırdı. Amsterdam uzun süre dünyanın elmas arzının kontrolünü ele geçirdi ve kendi elmas kesicileri için en iyi taşları elinde tuttu. Anvers’e ise sadece düşük kaliteli elmaslar gidiyordu. Ancak bu durumu fırsata çeviren Anversli Yahudi elmas kesiciler, düşük kaliteli işlenmemiş elmasları ince cilalı değerli taşlara dönüştürmek için yeni yöntemler geliştirdiler. Elmas ticareti liderliği yeniden Anvers’e geçtiğinde sadece alım satımı değil, ham taşı işlemeyi de en iyi bilen bir zanaatkârlar topluluğu oluşmuştu. Malum olaylarla, II. Dünya Savaşı sürecinde aksamalar olsa da günümüzde bölge hala bu konuda liderliğini devam ettirmektedir.

Hasidik Yahudiler
Dizide olabildiğince objektif yansıtılan Hasidik Yahudiler ise Ortodoks inancın önemli toplumlarındandır. Geleneksel değerlere bağlılıkları ve modern toplumun bazı uygulamalarını kabul etmemeleriyle her zaman ilgi çekmişlerdir. Israel Ben Eliezer (Baal Shem Tov), inancın kurucusu kabul edilir. Bugünkü Ukrayna topraklarında 17. yüzyıl başında doğan Eliezer’in liderliğini yapmış olduğu Hasidizm hakkında, kurucusunun doktrinleri kadar önemli olduğu başka bir Yahudi mezhebi olmadığı söylenebilir. Doktrini takip eden büyük kitlelerin zaman içinde Orta Avrupa’dan batıya doğru göçü, Anvers’in de aralarında olduğu bazı batı Avrupa kolonilerinin oluşmasını sağlamıştır.



Günümüzde Anvers’te Diamond Quarter (Diamantkwartier) olarak bilinen alan, dünya elmas ticaretinin kalbi konumundadır. Dünyadaki işlenmemiş elmasların yaklaşık %84’ü muhakkak bu bölgeden geçer, işlenir veya ticareti yapılır. Ayrıca, yine her yıl işlenmemiş elmasların yaklaşık yarısı, kesim ve cilalama için Anvers’e geri döner. 400’e yakın elmas atölyesi 1.500 civarı şirket için işlem yapmaktadır. İşlenmemiş elmasların ise yılda yaklaşık %80’den fazlası Anvers’te satılmaktadır. Anvers’teki Yahudi nüfusunun %80’den fazlasının elmas ticaretinde çalışıyor olması da uzun yıllar Yiddiş’in elmas ticaretini ana dili olmasını sağlamıştır. 1960’larda dünyada başlayan ucuz iş gücü arayışı bu sektörü de etkiledi ve Hindistan, elmas işlenmesinde bir merkez olmaya başladı. İhracat açısından bakıldığında Hindistan 2015 yılından sonra liderliği ele geçirmiştir.


Dünyanın en büyük elması Cullinan elması

En değerli madenlerden biri
Elmas günümüzde hala en değerli madenlerden biridir. İşlenmesi sonucu kazandığı mücevherat kimliği onu gücün, zenginliğin, sevginin ve ihtişamın sembolü yapmıştır. 1905 yılında keşfedilen Cullinan elması 3.106,75 karat (621,35 gr) ile şimdiye kadar bulunan en büyük ham taş kalitesinde elmastır. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse Topkapı Sarayı’nda bulunan gözbebeğimiz Kaşıkçı Elması 86 karat (17 gr) büyüklüğündedir.
Elmaslara verilen isimler çoğunlukla bulunduğu yer veya sahibinin adıyla anılsa da bazen ilginç adlar da alabilmektedir. Örneğin, eski Sovyetler Birliği’nde bulunan 342 karatlık elmasa, dönemde gerçekleşen olaydan dolayı “Sovyetler Birliği Komünist Partisi 26. Kongresi” adı verilmiştir.
Dünya’da pek çok kişinin hayatını etkilemiş olan elmas, bir toplumun ana mesleği, uğraşı ve yaşam şekli olmuştur. Uğruna soygunlar, savaşlar ve ölümler gerçekleşmiştir. Bilinen son büyük olay yine Anvers’te 2003 yılında gerçekleşmişti. Hırsızlar, değeri 100 milyon doları aşan elmas, altın, gümüş ve diğer mücevher türlerini son derece iyi korunan bir merkezden çaldılar. Tutuklamalar yapılmasına ve zaman geçmesine rağmen çalınan elmasların çoğunun izine sonrasında rastlanılmadı.
Bölgedeki yaşamı ve elmasa bakışı biraz olsun tanımak isterseniz Rough Diamonds dizisi bunu, işin içine biraz aksiyon sosu da katarak başarılı bir şekilde sunuyor. Yapımcıları arasında İsrail’in önde gelen bir şirketinin de olması sayesinde, Hasidik Yahudi yaşam tarzının gereksiz ve tartışmaya yol açabilecek abartılara kaçmaksızın sunulması ise önemli avantajlarından. Yazımızı Konfüçyüs’ün unutulmaz sözü ile bitirelim; “Elmas nasıl yontulmadan kusursuz olamazsa, insan da acı çekmeden olgunlaşamaz.”