VEDA – Aron Ender

Yakup Almelek (1936 - 2023)


Yakup, kuzenimdi ve kendimi bildim bileli hep yanımdaydı. 1940-50 yılları biz çocuklar için zorlu yıllardı. Zamanımızı eğlenceli geçirebilmek için yaratıcı olmamız gerekirdi. Ankara’daki çocukluğumuz şu anda capcanlı gözümün önünde. Oyuncaklarımız doğanın hediyeleri idi. Ağaçlardan dal keser ok ve sapan yapar, belli mesafedeki hedeflere nişan alırdık. Toprak bilyelerle oynar, mahallemizde top koştururduk.

“Varlık Vergisi” çocuklarıydık. Ailelerimizin olanakları son derece kısıtlıydı ve bizler daha lüks bir hayat tanımıyorduk, ama mutluyduk. Sonraki yıllarda spora odaklandık. Her pazar, Ankara 19 Mayıs Stadı’na gider o günün milli sporcularını antrenmanda görür onlara benzemeye imrenirdik. Biz de o koca stadyumda koşu ve uzun atlama yapar, birbirimizle yarışırdık.

12 yıllık okul hayatımız boyunca hep birlikte olduk. Lise öğrenimimizi  TED Ankara Koleji’nde tamamladıktan sonra Yakup İstanbul’a, ben ise yurt dışına gitmiştim.

Aradan 6-7 yıl geçmiş, İstanbul’da yeniden görüşmeye başlamıştık. O, bir iş adamı ben de imalatçı olmuştuk. Karar almıştık; her Salı öğlen vakti beraber yemek yer geçmişe ve geleceğe dair konuşur dertleşirdik. Bu adeti böylece yıllar boyu sürdürdük.

Yakup’un ticari başarılarını gördükçe çok takdir ettiğim bir iş adamı olarak çalıştığı matbaacılık dalında sektöre çok faydalı işler ürettiğini biliyorum. Bir müddet Viyana’da bulunmuş işlerini oralara kadar genişletmişti.

Ticari becerilerine ilaveten Yakup tam bir kalem adamıydı. Lisede dahi ben Fen bölümünü seçerken o Edebiyat bölümünü seçmişti. Tiyatro oyunları yazar, senaryolarını hazırlardı. Ankara Koleji’nin 1955 mezunları olarak 2005’ten itibaren her ay sınıfça buluşup yemek yerdik. Günün birinde Yakup elinde disketlerle gelmiş, her birimize birer tane vermişti. “Bu, şu anda New York Broadway’de sahneye konmuş olan oyunum ‘BUSINESSMAN’in kopyasıdır” demişti. Ne yani, bizim Yakup, “Broadway”de! Yakup işte!

Yeteneklerini kurduğu ailesine de yansıtmış, çocukları da onu takip etmişlerdi.

Yakup ‘self made’ bir insandı. O dönemin çocukları olarak ailenin desteğinden mahrum, kendi olanaklarımızı kendimiz yaratarak hayatta belli yerlere gelen kuşağız biz. Varlık Vergisi, babalarımızın ve ailelerimizin varlıklarını ve de geleceklerini gasp etmişti. Ancak biz bir sonraki kuşağın kendini ispat etmesine de yol açmıştı.

Sevgili Yakup kuzenim, sevgimi verdiğim yol arkadaşım! Seni yolcu ediyoruz, ışıklar içinde olasın!