Haber fotoğrafı: Golda rolünde Oscar ödüllü ünlü aktris Helen Mirren

25 Ağustos’ta vizyona giren ‘GOLDA’ filminin yönetmeni Guy Nattiv, kendisiyle yapılan bir söyleşide, İsrail’in ilk kadın başbakanına yöneltilen eleştirilerin altında, kadınlara karşı duyumsanan düşmanlık olduğunu belirtti. Nattiv, Golda Meir’in anısını nasıl derinleştirmeye çalıştığını ve Oscar ödüllü ünlü aktris Helen Mirren’in, Meir rolü için neden biçilmiş kaftan olduğunu açıkladı.

İsrail’in ilk ve tek kadın başbakanı Golda Meir’e atfedilen en ünlü esprilerden biri, ezici bir çoğunlukla erkek olan siyasi arenada kadın olmanın nasıl bir duygu olduğuna verdiği yanıttı. Sık sık, “Bilmiyorum” dediği aktarılır, “Hiçbir zaman erkek olmayı denemedim.”


Golda filminin yönetmeni Guy Nattiv

Meir, tartışmasız bir şekilde, görünmez ama kalın (o zamana kadar hiç kırılmamış) cam bir duvarı kırmayı başardı ve kendisini erkeklerin dünyasında buluverdi. Ancak, kesinlikle benimsemediği bir etiketle-feminizmle dikenli bir ilişkisi vardı. Yönetmen Guy Nattiv, yine de Meir’in kariyerinin gidişatının, (özellikle de 1973’te gerçekleşen Yom Kipur Savaşı’nda, İsrail’in verdiği ağır askeri kayıplar nedeniyle, kamuoyunda kendisine yöneltilen suçlamaların doğasının) onun cinsiyetiyle büyük ölçüde bağlantılı olduğunu savunuyor. Nattiv, “Kesinlikle” diyor, “eğer kadın olmasaydı tamamen farklı bir şekilde sonuçlanırdı.”

Nattiv’in, Helen Mirren’in başrolde olduğu ‘Golda’yı yönetmekten keyif aldığını söylemesinin nedenlerinden biri de şu: “Bu film ile, birçok İsraillinin büyük bir kararsızlıkla hatırladığı ve en genç kuşağın ise para birimindeki bir resim olarak veya popüler bir dondurma zinciriyle aynı ismi paylaştığı için tanıdığı bir ‘kadının’ imajını yeniden şekillendirme şansını yakaladım.”

Guy Nattiv 1973’te İsrail’de doğdu. Aynı yıl, Yahudi takviminin en kutsal günü olan Yom Kipur’da, ülkesi ile Mısır ve Suriye liderliğindeki Arap devletlerinden oluşan bir koalisyon arasında savaş çıktı. Nattiv’in babası da bu savaşta görev aldı.


Yönetmen Nattiv filmde, savaşın ilk birkaç gününde İsrail’e büyük askeri kayıplara mal olan istihbarat başarısızlıklarından kimin sorumlu olduğunu incelemesinin yanı sıra, sert görünümüne rağmen şüphe ve endişeyle boğuşan bir Meir’i sunmaya çalışıyor.

O dönemde art arda sigara içen lider, lenfoma kanseri nedeniyle gizli tedavi görüyordu. Golda Meir, istihbarat başarısızlıklarının doğrudan sorumluluğundan aklanmış olmasına rağmen, savaşın devam eden etkilerinin ortasında 1974’te istifa etti. Dört yıl sonra da 80 yaşında öldü.

“Skin” adlı filmi ile, 91. Akademi Ödülleri’nde en iyi kısa film dalında Oscar kazanan ve ABD’de yaşayan ünlü yönetmen röportajında Meir, Mirren ve ‘Golda’ ile neyi başarmaya çalıştığını anlattı…
Golda “efsanesi”ne karşı, bir realiteden bahsediyorsunuz. Aktarmak istediğiniz realite nedir?
Öncelikle Golda, Yom Kipur Savaşı’nın günah keçisiydi. İsrail’de, komutanlarının tüm hataları için onu suçlamak gerçekten çok kolaydı. Hiç kimse bir şey yapmazken, suçu üstlendi ve istifa etti. Kötü bir kamuoyunda yer aldığı için adının kirletildiğini düşünüyorum. İstifa etti ve tarihin çöplüğüne düştü. Ancak 10 yıl önce gizli savaş protokolleri ortaya çıktığında, olayların başka bir anlatımı olduğunu anladık.

Bir kadın suçu üstlenirken, onun etrafındaki erkekler bunu üstlenmedi! Cinsiyetin, olayların gidişatında bir rol oynadığını mı düşünüyorsunuz?
Elbette, kesinlikle; eğer Meir kadın olmasaydı tamamen farklı bir şekilde sonuçlanırdı. Sorumluluk almayan tüm liderlere bakın, istifa etmiyorlar … ya da politikaya geri dönüyorlar. Ancak bu, “Hayır, bir daha asla, (bu) kadın liderimiz olmayacaktı” gibi bir şeydi. Kesinlikle kadın düşmanı bir bakış açısı.

Şüphe, kaygı ve üzüntüden mustarip bir kadın imajı gösteriyorsunuz. Bu, halkın bildiği bir yönü müydü?
Kesinlikle hayır. Bakın, ben bu savaşın içinde doğdum. Ancak, Golda hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Çünkü kimse bize bir şey söylemedi. Onu insan olarak hiç görmedim. O bir görüntüydü. O, para banknotlarının üzerinde bir resimdi ve şimdi (adı) bir dondurma zincirinde yer alıyor. Yani bu film, onun sadece savaştaki hikâyesini anlatmıyor, bir karakteri gösteriyor, sadece sığ bir imajı değil.


Rotem Keinan (solda) ve Golda Meir rolünde Helen Mirren

Filme nasıl dahil oldunuz?
Senaryoyu Nicholas Martin yazdı. Diğer yönetmenlerle yarışıyordum. Senaryoyu okuduğumda %80’i savaş filmi, %20’si Golda idi. Burada benim fikrim şuydu: “Hey, hadi buradaki dengeyi değiştirelim. %80 Golda ve %20 savaş olmalı. Amacım, temelde kanın olmadığı bir savaş filmi yapmaktı. Golda’nın yaşadığı gibi, savaşı odaya taşımak… Golda cepheye gidemedi. Yaşlı ve hastaydı, böylece orada çok izole kaldı, savaşı sesli alıntılarla deneyimledi.

Golda Meir’in aile üyeleri, film ve Helen Mirren hakkında ne hissettiler, ne düşündüler?
Bana, “Helen’i büyükannem olarak görüyorum” diyen, Golda’nın torunu Gideon Meir idi: “Onu bubbe (Yidiş dilinde büyükanne) olarak görüyorum.”
Pandeminin ortasında, oturma odamda Mirren ile üç saat boyunca oturup konuştuk ve sanki annemle, ve de Golda olmanın ne anlama geldiğini, İsrailli olmanın ne demek olduğunu gerçekten anlayan biriyle konuşuyormuşum gibi hissettim.  Mirren 29 yaşındayken İsrail’e geldi. Ülkeyi gezdi, bir kibutzda gönüllü olarak çalıştı ve gerçekten bu yıl İsrail’de deneyim sahibi oldu.

Sizce Mirren’in, bir oyuncu olarak hangi nitelikleri onu etkin kıldı?
Mirren, her şeyden önce çağımızın en iyi oyuncularından biri. Bu tabi çok önemli! Ancak, aynı zamanda Mirren’in mizah anlayışı, duyguları, zekâsı, gücü ve insanlığı da önemli. Helen, bu beş özelliğini Golda’ya taşıdı ve aslında bunlar Golda’da vardı.


Golda Meir (Helen Mirren) ve ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger (Liev Schreiber)

Filmi Kudüs’te gösterime sundunuz. İsraillilerden nasıl geri dönüşler aldınız?
Asıl tartışma şu: Olan bitenin sorumlusu kimdi? Bazıları, ‘Hey, Başbakan o değil mi? O zaman o sorumlu. Suçu üstlenmesi gerekiyor. Komutanların onu yüz üstü bırakması önemli değil’ diyor. Bazıları ise şöyle diyor: ‘Hayır, yeni anlatılar, yeni protokoller onun hiçbir yanlış yapmadığını söylüyor. Biliyorsunuz, (filmde Liev Schreiber’in canlandırdığı) dönemin ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ile yaptığı görüşmeler yoluyla, ABD’den gelen sevkiyatları, uçakları ve silahları güvence altına alarak bizi kurtardı.’

Yani sorumluluk konusunda bir tartışma var. Bu tartışma her zaman olacaktır.

Kaynak:
Sfgate.com, The Times of Israel