Aralıklı oruç kavramı günümüzün popüler konularından biridir. Sağlık alanında faydalarını gösteren bilimsel yayınların hızla artışı yanında getirdiği kalori kısıtlaması sayesinde yaşattığı kilo kaybı konuyu ilgi çekici hale getiren unsurlardır. Çünkü metabolik dengenin pek çok organı etkileyecek şekilde bozulması anlamına gelen metabolik sendrom ve obezitenin hem bireysel hem de toplumsal olarak büyüyen bir sorun olduğu bir gerçektir.

Metabolik sendrom
Ülkemizde yapılan çalışmalara göre erkeklerde 40-49 yaş grubunda %44, kadınlarda ise 60-69 yaş grubunda %56 gibi yüksek oranlarda metabolik sendrom görülmektedir. Gelişen insülin direnci ve kan şekeri düzenlenmesinde bozuklukların ön planda olduğu bu sendromda, zamanla böbrekten kalbe tüm organlar etkilenmekte ve işlevleri sekteye uğramaktadır. İnsülin direnci ile başlayan şeker hastalığı, yani tip 2 diyabet, metabolik sendromun önemli bir dönüm noktasıdır. Koruyucu tedavilerdeki amaç, bu aşamaya gelmeden vücuttaki dengeyi düzeltmek, daha doğru anlamıyla, korumaktır. Zira ABD’de yapılan bir araştırmaya göre yetişkinlerin yaklaşık %35’inde prediyabet denilen başlangıç aşaması vardır ve bunların %15-30’unda, müdahale olmadığı takdirde 5 yıl içinde tip 2 diyabet gelişecektir. Bunun da büyük ölçüde sorumlusu rafine gıdaların ağırlıklı olduğu dengesiz ve aşırı beslenme durumudur. Toplumsal önlemler yanında kişinin kendi bünyesini korumak amacıyla gündemine aldığı aralıklı oruç işte bu sebep sonuç ilişkisini kırmayı amaçlamaktadır.


Aralıklı oruç
Aralıklı oruç, içerisinde belli diyet rejimleri de bulunabilen ve dönemsel açlık ve yeme periyotlarını tanımlayan bir terimdir. Açlık periyodu günlük 12 saatlik bir süreden, haftalık planlanan ardışık günlere kadar sürebilir. Kabul ve yer etmiş bazı tipleri arasında modifiye açlık veya 5:2 diyeti (haftanın 5 günü normal beslenirken diğer 2 günü kısıtlı alım), dönüşümlü açlık (oruç geçen bir günün sonrası serbest yemek yenen günler) ve zaman sınırlı beslenme (günlük 12-20 saatlik oruç dönemi dışındaki zamanda kısıtlamasız yemek) sayılabilir. Bunlar arasında, zaman sınırlı beslenme en popüler olanıdır. 16:8 modelinde her gün 8 saatlik bir pencerede yemek yeme ve 16 saat boyunca açlık muhtemelen en çok önerilen modeldir.

Orucun en fazla temas ettiği kavramın vücudun sirkadiyen ritmi olduğu söylenebilir. Sirkadiyen ritim, vücuttaki 24 saatlik metabolizma döngüsünü açıklayan kavramdır. Bunun içinde, metabolik faaliyetler yanında uyku-uyanıklık döngüsü, kan basıncı, ruhsal değişimler ve hormonal denge bulunur. Yapılan bir araştırma, gün içinde uzun süreli ve çok yemek yeme alışkanlıklarının sirkadiyen ritmi bozabileceğini ve kalp hastalığı, kanser ve tip 2 diyabet riskini artırabileceğini öne sürmektedir. Özellikle zaman sınırlı beslenme aracılığıyla gün içinde harcanan yemek zamanını azaltmak ve gece boyunca açlık periyodunu uzatmakla olası problemlerin önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Bu durum krono-diyet olarak tanımlanmıştır.

Bakıldığı zaman oruç kavramının dinî ve kültürel bir ritüel olarak Yahudi gelenek ve uygulamalarında da yer aldığını görüyoruz. Ancak unutulmamalı ki, bu davranış kalıplarının yüzyıllar içinde oturmasında sadece kuralları yerine getirme inancı değil görülen faydalar da etken olmuştur. Yom Kippur’daki oruç, en aşina olunan ve tutulandır. Tisha B’Av orucu ise nispeten daha az bilinmekte ve uygulanmaktadır. Bu, tarihsel anlamda bazı felaketlere dayanan bir gündür. Süleyman Tapınağı’nın Yeni Babil İmparatorluğu tarafından ve İkinci Tapınağın Kudüs’teki Roma İmparatorluğu tarafından yıkıldığı döneme işaret etmektedir. Tisha B’Av, zor günler arasındaki üç hafta döneminin (Bein ha-Metzarim) sonunu belirtmektedir ve Yahudi takviminin en hüzünlü günü olarak kabul edilir. Tisha B’Av, değişen günlerde olmak üzere temmuz veya ağustos ayına denk gelir.


Aralıklı orucun değişik faydaları
Aralıklı orucun değişik faydaları bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Toplam kolesterolü, trigliseritleri, LDL kolesterolü veya “kötü” kolesterolü azaltma potansiyeline sahiptir ve HDL kolesterolü veya “iyi” kolesterolü artırabilir. Bilindiği gibi yüksek total kolesterol, LDL kolesterol ve trigliserit seviyeleri, kalp hastalığı için risk faktörleridir. Yine tip 2 diyabetli erişkin erkekler üzerinde yapılan araştırmalar, aralıklı açlığın bir tedavi yaklaşımı olarak değerlendirilebileceği ve insülin tedavisine duyulan ihtiyacı azaltabileceğini göstermiştir.

Birçok çalışma ortalama 8 hafta süresince aralıklı oruç sayesinde vücut ağırlığında %3-7 arasında bir kaybın elde edilebileceğini göstermiştir. Araştırmalar ayrıca bu yöntemin yağ kaybına neden olabileceğini belirtmiştir. Ancak sadece kilo verme amacıyla yapılan uygulama beraberinde riskli durumları da getirebilir. Açlık hissiyle gelen sinirlilik, kötüleşen ruh hali, yorgunluk ve konsantrasyon zorluğu sıkça karşılaşılan ve iş ve özel yaşamı etkileyen durumlardır.

Sözlerimizi modern Batı tıbbının Hipokrat ve Galen ile birlikte üç babasından biri sayılan Paracelsus’un sözleri ile bitirelim: “Oruç en büyük çaredir, içimizdeki hekimdir.”

Kaynakça:
Vasim I. Nutrients. 2022 Jan 31;14(3):631