Bu kış grip tekrar Avrupa’nın birçok yerlerinde ortalığı kırıp geçiriyor. Sıhhi korunması en mükemmel bir memleket olan İngiltere’de bile bu salgın hastalık şimdiden birçok ölüm vukuatına sebep oldu. Şiddeti hiçbir taraftan azalmıyor. Bu müthiş hastalığa şimdi Avrupa’da ‘20. Asrın en büyük afeti’ adı verilmiştir. Mikrobunun belli olmaması ve sirayet yollarının çok olması ve korunması güç bulunması bu afetin dehşetini bir kat daha artırmaktadır.



Akşam Gazetesi’nin 23 Ocak 1937 tarihli sayısında, gripten işte böyle bahsediliyordu. Günümüzde bu anlatılanlardan çok da bir şey değişmedi. Ancak etken olan virüsler ortaya kondu ve tedavi konusunda adımlar atıldı. Ayrıca mevsimsel grip etkeni olan İnfluenza virüsüne karşı aşılar geliştirildi. Fakat, salgınlar ve özellikle bağışıklık sistemi nispeten düşük olan kişilerde, grip nedenli ölümler halen devam ediyor. Havalar değişirken yeniden dikkatli olmamız gereken günler başlıyor.

Sıkça karşılaşılan durumlardan biri de burun akıntısı, kırıklık, baş ağrısı gibi durumlarda grip ve soğuk algınlığı terimlerinin birbiri yerine rahatça kullanılmasıdır. Halbuki bunlar etkenleri ve bazı bulguları farklılık gösteren iki ayrı hastalıktır. Benzer klinik tablolar olsa da grip daha az görülen bir durumdur. Halbuki erişkinler yılda ortalama iki ya da üç kez soğuk algınlığı geçirirler. Çocuklarda ise bu sayı daha fazla olabilmektedir.

Grip daha az görülür ama daha ölümcül olabilmektedir. 1918-1920 yılları arasında gerçekleşen İspanyol Gribi salgını 18 ay içinde 50 milyon kişinin ölümüne yol açmıştır. Dönem 1. Dünya Savaşı yıllarına denk geldiği için korunma ve tedavi yöntemleri aksamış ve yayılım hızla artmıştır. İşin ilginç yanı, adını İspanya’dan alsa da İspanya’dan çıkması diye bir durum söz konusu değildir. Sadece savaş nedeniyle diğer Avrupa ülkeleri bu hastalığı dönemin medyasında sansür veya diğer nedenlerle gündeme almamış, İspanya ise savaşa girmeyen bir ülke olduğu için hastalıkla ilgili haberlere sıkça yer vermiş, gündemde tutmuştur. Yalnız Avrupa değil tüm dünya etkilenmiştir. Örneğin, Hindistan’da 17 milyon kişi grip nedeniyle hayatını kaybetmiştir.

İnfluenza ve diğer virüsler
İnfluenza virüsü grip etkenidir. Soğuk algınlığında ise sorumlu başta rinovirüs ve bazı tip koronovirüsler olmak üzere 200’ü aşkın virüs tipidir. Bu derece çeşitlilik olduğu için soğuk algınlığına karşı aşı üretimi zorluklar barındırmaktadır. Grip için influenza türlerine karşı aşılar geliştirilmiştir ama virüs, nükleik asit yapısında sıkça varyasyonlar yapabilmektedir. Bu nedenle bir dönem geçerli olan aşılar bir sonraki dönem boşa atılan bir silah gibi olmaktadır.

Bulguları benzer olmakla beraber hekime ipucu verebilen bazı farklılıklar vardır. Gripte olan 37,8’i geçen birkaç günlük ateş, soğuk algınlığında enderdir. Kas ağrıları, güçsüzlük, baş ağrısı ve titreme gripte daha yoğun ve sık gözlenmektedir. Ancak burun akıntısı, dolgunluk hissi ve boğaz ağrısı benzer sıklıkta görülmektedir. Klasik bilgi olarak soğuk algınlığı belirtileri daha yavaş ortaya çıkarken grip belirtileri aniden başlar ve daha şiddetli olma eğilimindedir. Kusma, ishal gibi durumlar ise soğuk algınlığında gözlenmez. Bunlar varsa, özellikle de çocuklarda ortaya çıkmışsa grip akla gelmelidir.

Etkisini azalarak da olsa halen devam ettiren COVİD enfeksiyonu tecrübesi sonrası grip ve soğuk algınlığına küçümsenerek bakılıyor olabilir. Ancak unutulmamalı ki, 2018-2019 yıllarında sadece grip nedeniyle ABD’de 35 bin ölüm gerçekleşti. O yüzden riskli grupların aşılanmasına, pandemiden elde ettiğimiz korunma yöntemlerinin uygulanmasına azami dikkat gösterilmelidir. Bulguların ilk iki gününde olan veya tanı almış kişilerle teması olan kişilere verildiğinde hastalığı yenmede etkisi kanıtlanmış olan tabletler ise muhakkak doktor reçetesi ile alınmalıdır.