Bir orkestra şefi, besteci, piyanist, televizyon yıldızı, aktivist, eğitimci Leonard Bernstein hakkında yakın zamanda yapılan “Maestro” filmi Oscar Töreni’nden eli boş olarak dönse de, kanımca sinematografik olarak başarılı, içerik olarak da çarpıcı bir iş ortaya çıkmış. Tabii anlatılan Leonard “Lenny” Bernstein’ın hayatı, derinliği olunca “her şeyi” iki saatte anlatmak mümkün olmamış ve yedi sene bu proje üzerinde çalışan Bradley Cooper, onun hayatından bir kesiti bizlere sunmayı seçmiş. Bunu yaparken de gerek karakter analizleri gerekse önemli yaşam olayları ile bu büyük müzik adamının hayatını, iki saatten çok daha uzun bir zaman dilimine taşımayı başarmış.


Leonard Bernstein ve eşi Felicia Montealerge 


Oyuncular: Bradley Cooper ve Carey Mulligan

Cooper, bu rol için çok çalışmış. Doğru aksanla konuşmak için uzun zaman ders almış. Philadelphia Orkestrası müzik direktörü ve Maestro danışmanı Yannick Nézet-Séguin Netflix’e verdiği demeçte, “Vücudumun her parçasıyla, omuzlarımla, bileklerimle, dizlerimle hareket etmem gerekiyor” demiş plan Bernstein’ı alıntılayarak. Cooper’ın Bernstein’ı gerçekten yakaladığını söylüyor ve “Mahler’in 2. No’lu Senfonisini yönetirken her jesti, her yüz ifadesi delice iyiydi” sözleriyle onayını veriyor.



Film boyunca siyah beyaz geçişler, “Lenny”nin karmaşık duygusal dünyasına tuttuğu ışık, karısı Felicia, çocukları ve erkek arkadaşları ile olan ilişkisi, yaratıcı yeteneği, üretkenliği, entelektüel merakı, heyecanı izleyiciye hem yalın hem içsel bir dil ile aktarılıyor.

Müzik, adlandırılamayanı adlandırabilir ve bilinmeyeni iletebilir.”

Kuşkusuz Bernstein, son 100 yılın en büyük müzisyenlerinden biri ve 20. yüzyılda bir Rönesans Adamı. Ukraynalı, Yahudi göçmeni bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen sanatçının, entelektüel ve felsefi derinliğinin temellerinde Harvard’da aldığı eğitimin olduğuna kuşku yok, özellikle de meraklı olduğu “Estetik” derslerinin…

Bir sanat eseri sorulara cevap vermez, onları kışkırtır; ve temel anlamı çelişkili cevaplar arasındaki gerilimdedir.”

New York Filarmoni Orkestrası’nın Şef Yardımcısı olarak ilk daimî şeflik görevine 25 yaşında atanan, ve hastalanan şef Bruno Walter’ın yerini alması için sadece birkaç saat önce haber verilen Leonard Bernstein’ın yıldızı bu performansı ile hayatı boyunca bir daha gölgelenmeyecek şekilde 14 Kasım 1943’de Carnegie Hall konserinde parlıyor. Film de onun kariyerini bu noktadan başlatıyor.

Broadway bestecisi olarak başarılı olmak için Yahudi veya gey olmalısınız. Ben ikisiyim.”



1951’de evlendiği Şilili oyuncu ve piyanist Felicia Montealegre, 1951 veya 52 senesinde kocasına yazdığı mektupta onun eşcinsel ilişkilerinden haberdar olduğunu ve kabul ettiğini “Seni olduğun gibi kabul etmeye hazırım” dediğini biliyoruz. Filmde, Leonard Bernstein kızı ile olan konuşmasında, karısının isteği üzerine eşcinselliğini ret etse de aslında onun genç yaşlardan itibaren, cinsel eğilimini açıklıkla yaşamak istediğini, bu konuda düşündüğünü, konuştuğunu, danışmanlık aradığını da okumuştum. Eşinin cinsel eğilimlerini bilip kabul etmesine rağmen belki de bir noktada kıskanan ya da öfkelenen Felicia, Lenny’nin Tom Cothran isimli genç bir müzisyene âşık olup onun yanına taşınması ile 1976 senesinde ayrılır. Bu ayrılık Felicia’ya şu satırları yazdırır: “Acılı ve yalnız bir yaşlı adam olarak öleceksin.” Belki bir lanet, belki de bir kehanet, Bernstein, Felicia’nın onun yüzünden öldüğü fikrini içinden atamaz.

Bir günü müzik dinlemeden, çalmadan, çalışmadan veya düşünmeden yaşayamam.”

O, Amerikalı bestecilerin savunucusu, Copland’ın eserlerinin tümünü kapsayan programlar hazırlayan, Mahler’i belki de en iyi anlayan ve dünyada onun bestelerine tekrar ilgi uyandıran, en önemli müzik insanlarıyla -mesela Maria Callas ile- iş birliği yapan, La Scala’daki ilk Amerikalı olan, pek çok öğrenci yetiştiren bir müzisyendi. Film onun öğretmen kimliğine de kısa ancak güçlü bir şekilde yer veriyor. Kariyerinde 11 Emmy Ödülü kazandı. Pek çok dile çevrilen yazılar yazdı.

1978’de, İsrail’e olan bağlılığının anısına bir festivale sponsor oldu. İsrail Filarmoni Orkestrası da ona 1988’de Ömür Boyu Ödüllü Şef unvanını verdi. Japonya’nın Sapporo kentinde Asya’da türünün ilk örneği olan ve hâlâ devam eden Pasifik Müzik Festivali’ni kurdu.

Şiddete cevabımız bu olacak: müziği her zamankinden daha yoğun, daha güzel, daha özverili hale getirmek.” 

Dünya barışı Bernstein’ın özel bir endişesiydi. Yaptığı konuşmalarda küresel uyum vizyonunu anlattı. 1985 yılında Avrupa Topluluğu Orkestrası ile Atina ve Hiroşima’ya yaptığı “Barış Yolculuğu” turnesinde anmıştı. Berlin Duvarı yıkılırken, “Berlin Kutlama Konserleri”ni gerçekleştirdi. Kuruluşundan itibaren Uluslararası Af Örgütü’nü destekledi.


Bernstein’ın müzikte ve müzik yolu ile başardığı işleri buraya sığdırmak mümkün değil.
Bana, Bernstein’ı en çok nasıl hatırlarsın, diye sorulsa, pek çoğunuz gibi unutulmaz “Batı Yakasının Hikâyesi” cevabını veririm.

Büyük bir sanatçının gizeminin anahtarı, bilinmeyen nedenlerden dolayı, sadece bir notanın diğerini takip ettiğinden emin olmak için enerjilerini ve hayatını vermesidir.”

Evet, “Maestro” filmi hiç Oscar alamadı ama filmi izlemediyseniz, bence izleyin. Arkasına da Shakespeare’in Romeo ve Juliette’inden esinlenen “Batı Yakası’nın Hikâyesi”nin 1961 yapımı 9 Oscar’lı filmini de ekleyin. Böylece, hep beraber, şu anda New York’taki Green Wood Mezarlığı’nda Mahler’in 5. Senfoni’sinin notalarıyla birlikte sonsuzluk uykusundaki Leonard Bernstein’a kalpten bir selam verelim ve dünya için yaptıklarına teşekkür edelim, çünkü Nietzche’nin dediği gibi, “Hakikaten ölmemek için sanat var.”