Ana yarışma filmlerinden “Megalopolis” 77. Cannes Film Festivali’nin en büyük ödülüne ulaşırsa, yaratıcısı Francis Ford Coppola festival tarihinin üç Altın Palmiyeli yönetmeni olacak. Daha önce “Kıyamet / Apocalypse Now” (1979) ve “Konuşma / The Conversation” (1974) filmleriyle iki kez Altın Palmiye Ödülünü kucaklayan F. F. Coppola, merakla beklenen epik bilimkurgu - dram yeni filmiyle bir ilki yaşamayı deneyecek. Yarışmadaki en büyük rakibi “Nezaket Türleri / Kinds of Kindness”ın yaratıcısı, “Zavallılar / Poor Things” ve “Sarayın Gözdesi / The Favourite”in yönetmeni Yorgos Lanthimos. Fransız Jacques Audiard “Emilia Perez” ile büyük ödüle ulaşırsa, Cannes’ın Çifte Altın Palmiyeli Yönetmenleri kulübünün yeni üyesi olacak. David Cronenberg’in “Kefenler / The Shrouds”u, Paolo Sorrentino’nun dram - fantezisi “Parthenope”u, Paul Schrader’in “Oh Canada” draması Cannes ana yarışmasının ağır topları arasında.



Seçkinin en merak edilen filmlerinden biri, Fransız belgesel ustası Yolande Zauberman’ın özel bir gösterimde sunulacak “La Belle de Gaza” adlı, Gazze’deki Filistinli transseksüellerin yeni kimliklerini yaşamak üzere Tel Aviv’e gitmelerini anlatan filmi.

FESTİVALİN AĞIR TOPLARI
Francis Ford Coppola’nın senaryosunu yazıp yönettiği, yapımcılığını üstlendiği “Megalopolis” ana yarışmadaki filmler arasında ilan edilen ilk ağır top oldu. Film, yıkıcı bir felaketin ardından New York’u bir ütopya olarak yeniden inşa etmek isteyen, Adam Driver’in oynadığı bir mimarın hikâyesini konu ediyor. Ancak onun isteklerinin gerçekleşmesi, belediye başkanlığının planlarıyla çeliştiği için pek kolay olmayacağı açığa çıkıyor. Coppola’nın 1980’li yıllardan beri düşlediği rüya projesi “Megalopolis”, 120 milyon dolarlık bütçesi ve ünlülerden oluşan kalabalık oyuncu kadrosuyla yılın en iddialı filmlerinden biri olmaya aday. Bir başka Amerikalı dev yönetmen, George Lucas festivalin Kapanış Galasında Onursal Altın Palmiye Ödülünü alacak. “Star Wars” serisinin yaratıcısı, “Indiana Jones”un fikir babası, “Pixar” animasyonlarının başındaki Lucas, son yarım asırda Hollywood’a damgasını vuran bir sinema adamı.

77. Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyeri yapan prestijli filmlerden biri, yarışma dışı gösterilecek “Furiosa: A Mad Max Saga” olacak. Avustralyalı George Miller’in 45 yıla yayılan beş filmlik serisi, toplumsal ve çevresel çöküşün eleştirisi olan bir mit karakter üzerinden bir mitoloji yarattı. 1979’da başlayan serinin ilk üç filminde Avustralyalı aktör Mel Gibson, kariyerinin henüz ikinci yılında uluslararası üne kavuşmuş, sonraları aralarında iki Oscar, bir Altın Küre bulunan 40’ın üzerinde ödülün sahibi olmuştu. Dördüncü Mad Max filminde Furiosa karakterini canlandıran Charlize Theron, kariyerinin en parlak performanslarından birini çıkarmıştı. “A Mad Max Saga”da Furiosa’nın daha genç bir versiyonunu Anya Taylor-Joy oynuyor. G. Miller Mad Max serisiyle, izleyiciyi soluksuz bırakan kurgusu ve yarattığı post apokaliptik dünyanın portresini ortaya koyma becerisiyle, aksiyon sinemasının mihenk taşlarından biri olduğunu kanıtladı. 79 yaşındaki yönetmenin “Neşeli Ayaklar” ile 2006’da kazanılmış En İyi Animasyon Filmi Oscar Ödülü var.

Cannes’da yarışma dışı gösterilecek diğer bir prestijli film Kevin Kostner’in epik western’i “Ufuk, Bir Amerikan Destanı / Horizon, An American Saga” olacak. Kevin Kostner’in senaryo yazılımına katıldığı, yönettiği ve başrolünü oynadığı film dünya prömiyerini Cannes’da yaptıktan aylar sonra vizyona girecek. İç Savaştan önce ve sonrasında 15 yıllık bir süreci kapsayan film, Batı’ya genişleme, doğal unsurlardan bu topraklarda yaşayan yerli halklarla etkileşmelere ve bu toprakları kolonileştirmeye çalışan acımasız kararlılığa kadar birçok zorluklarla dolu olduğunu anlatıyor.

ULUSLARARASI FESTİVALLERİN EN ÖNEMLİSİ
23 yıldır Cannes Film Festivali’nin 1 numaralı sorumlusu olan Genel Direktör Thierry Frémaux geçen Ekim ayında İstanbul’a yaptığı ziyarette sinema yazarlarıyla bir toplantı talep etti. Frémaux on sinema yazarıyla yaptığı sohbette Cannes Film Festivali ve çalışma yöntemleri üzerine etraflı bilgiler verdi. Anlattıklarından Cannes’ın neden “dünyanın en prestijli film festivali” ünvanını koruduğunu anladık. Örnek vermek gerekirse, geçen yıl Cannes’da dünya prömiyerlerini yapan birkaç filmin katettikleri gelişmeye bir göz atalım. 2023’ün Altın Palmiye’li filmi “Bir Düşüşün Anatomisi / Anatomie d’une Chute” katıldığı çeşitli yarışmalardan 100’ü aşkın ödülle döndü. Bunların arasında Fransız filmi, Oscar yarışında beş adaylıktan birini, En İyi Senaryo dalında ödüle çevirdi. Altın Küre’de yine Justine Triet eşi Arthur Harari ile yazdığı senaryo ödülle taçlandırıldı; film ayrıca Yabancı Dilde En İyi Film Ödülünü kucakladı. Cesar Ödüllerinde aralarında En İyi Film’in olduğu altı ödülün sahibi oldu.

Cannes 2023’te Jonathan Glazer’in özgün Holokost filmi “İlgi Alanı / The Zone of Interest” Jüri Büyük Ödülü ve Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FİPRESCİ) Ödülünü kazanmıştı. Film Oscar yarışında beş adaylığın ikisini ödüle çevirmeyi başardı: En İyi Uluslararası Film ve En İyi Ses ödülleri. “İlgi Alanı” Bafta’da En İyi İngiliz Filmi dahil üç ödül, bir Avrupa Film ödülü, toplamda 50’nin üstünde ödül topladı. Cannes’da dünya prömiyerini yapan Martin Scorsese’nin “Dolunay Katilleri / Killers of the Flower Moon” toplamda yüz yirmi ödül ve on Oscar Adaylığı aldı. Merve Dizdar’ı Cannes Festivali tarihinin ödüllü ilk Türk kadın sanatçısı yapan Nuri Bilge Ceylan’ın “Kuru Otlar Üstüne”si Sinema Yazarları Derneği’nin (SİYAD) ödüllerinden tamamına yakınını (dokuz) topladı, ülkemizi Oscar’da temsil etti.




KADIN JÜRİ BAŞKANI: GRETA GERWIG
Bu yıl Cannes Film Festivali’nin ana yarışma bölümüne bir kadın yönetmen başkanlık edecek. Hem de Cannes’da Jüri Başkanlığını üstlenen ilk Amerikalı kadın yönetmen olacak. Henüz 40 yaşında olan Greta Gerwig, 31 yaşında jüri başkanlığı yapan Sofia Loren’den sonra bu göreve gelen en genç kişi oluyor. Gerwig 1965’teki Olivia de Havilland’dan sonra jüri başkanı olan ikinci Amerikalı. Gerwig, 2014’teki Jane Campion’dan sonra Cannes’ın ikinci kadın yönetmen jüri başkanı olacak. Jane Campion, o yıl gururumuz Nuri Bilge Ceylan’a “Kış Uykusu” için Altın Palmiye Ödülü’nü elleriyle takdim etmişti.

Bu yıl 1,4 milyar dolar hasılat ile yılın gişe rekorunu kıran “Barbie” filminin yaratıcısı Greta Gerwig için Cannes Film Festivali Başkanı Iris Knobloch ile Genel Delege Thierry Frémaux: “Greta Gerwig statükoyu sarsan bir yönetmendir. Modern zamanların bir kahramanı olan Gerwig son derece katı olan bir sinema endüstrisi ile daha fazla sorgulamaya ihtiyaç duyan bir çağ arasındaki statükoyu sarsıyor. Kendisi sinemanın yenilenmesini cesurca temsil ettiği için, türleri harmanlayarak zekayı ve hümanizmiyle bir çağın temsilcisi olarak karşımıza çıktığı için bu göreve getirildi dedi. Kariyeri boyunca Oscar ve Altın Küre Ödüllerine dörder kez aday gösterilen Greta Gerwig, yılın kendisinden en çok bahsettiren filmlerinden “Barbie” ile, sinema tarihinin gişede milyar doları aşan ilk yönetmeni sıfatını kazandı.

Gerwig festival başkanlığı konusunda ilk açıklamasında şunları söyledi: “Filmleri seviyorum; onları yapmayı seviyorum, onlar hakkında konuşmayı seviyorum. Bir sinemasever olarak Cannes sinemanın evrensel dilini olabildiğinde zirve noktası olmuştur. Kırılganlığın olduğu yerde, yabancılarla dolu karanlık bir salonda olmak, yepyeni bir film izlemek için en sevdiğim yer. Cannes Film Festivali Jürisinin Başkanı olarak görev yapmaktan dolayı şaşkınım, heyecanlıyım ve onur duyuyorum. Hepimizi hangi yolculukların beklediğini görmek için sabırsızlanıyorum.” Senaryo yazarı, yönetmen, oyuncu Greta Gerwig, daha önce hayat arkadaşı Noah Baumbach ile Cannes’a katıldı ancak festivalde kendi filmlerinden birini sunmadı. Geçen yılın başında “Barbie”nin Cannes’da gösterilmesi konusunda erken görüşmeler olmuş ancak zamanlama konusundaki sıkıntılar nedeniyle planlar gerçekleşememişti.

On beş yıldan kısa bir süre içinde Greta Gerwig uluslararası arenada adını duyurdu. Aslen Sacramentolu, evlat edinmiş bir New York’lu olan, oyun yazarı olmayı hayal eden sanatçı, riskli olduğu kadar tutarlı bir yol izleyerek sinemada karar kıldı. Naum Baumbach ile birlikte “Frances Ha”, “Mistress America”nın senaryolarını yazdı, başrollerini oynadı. “Lady Bird” ile En İyi Yönetmen dahil beş dalda Oscar’a aday gösterildi. Küresel bir kültür fenomeni haline gelen “Barbie” sıradan cinsiyetçiliği ve stereotipleri ince hiciviyle vurguladı.




BELİRLİ BİR BAKIŞ JÜRİSİ BAŞKANI: 
XAVIER DOLAN
Henüz 20 yaşındayken ilk filmi “Annemi Öldürdüm / J’ai Tué Ma Mère” ile Cannes Festivali’nde ödül kazanan, Kanada sinemasının harika çocuğu Xavier Dolan, bu yıl festivalin Belirli Bir Bakış Bölümü’ne Jüri Başkanlığı yapacak. Yönetmen, senaryo yazarı, oyuncu olarak katıldığı dokuz Cannes yarışmasından yedi ödülle dönen Dolan’ın, bu festivalin tüm bölümlerinde filmleri gösterildi. Bu ödüller arasında bir Jüri Büyük Ödülü (“Juste la Fin du Monde”), bir Jüri Ödülü (“Mommy”) var. Xavier Dolan’ın bekar bir annenin oğlunu büyütürken yaşadığı zorlukları anlatan “Mommy” Altın Palmiye favorileri arasındaydı; ancak “Kış Uykusu” başyapıtıyla yarışma gibi bir talihsizlik yaşamıştı. Bazı filmlerinin sanat yönetmenliğini, kurgusunu, yapımcılığını da üstlenen Dolan, beş yıldır yönetmen olarak bir suskunluk dönemi yaşarken oyunculukla yetiniyor.

Xavier Dolan, Jean-Luc Lagarce’ın tiyatro oyunundan uyarladığı “Sadece Dünyanın Sonu / Juste La Fin du Monde” genç bir şairin bir gününü anlatmıştı. Yazar 12 yıllık bir ayrılıktan sonra ailesine ölüme yaklaştığını söylemek için gelmiştir. Dolan, Xavier Giannoli’nin yedi Cesar Ödüllü “Illusions Perdues”sünde En İyi Yardımcı Erkek Ödülüne aday gösterilerek aktör olarak oyun gücünü kanıtladı. 2022’de ilk TV dizisi “La NuitLaurier s’est Réveillé”yi yönetti.

2015’te Coen Kardeşler başkanlığındaki Cannes jürisi üyesi Dolan, festivale başkan olarak dönüşünü şöyle yorumladı: “Prestijli Belirli Bir Bakış bölümünün Jüri başkanı olarak dönmekten büyük onur ve mutluluk duyuyorum. Yetenekli yönetmenlerin çalışmalarını keşfetmek, kendim film yapmaktan öte, hem kişisel hem de profesyonel yolculuklarımın her zaman merkezinde yer aldı. Bana verilen sorumlulukla, jüri üyeleriyle birlikte sinema sanatının doğru anlatılan hikayelerine odaklanma fırsatını bulacağız.”