81 yıllık bir serüven, 91 ülkede aynı modelden 21,5 milyon adet satan tek otomobil… İkinci Dünya Savaşı’nı kaybeden Almanya’nın moral kaynağı, Müttefikler’in bombalayıp yok ettiği, İngilizlerin yeniden yaşama döndürdüğü, düzene karşı koyan hippilerin kendi kimliklerini buldukları, Herbie the Love Bug filmiyle karakteri olan bir canlıya dönüşen Vosvos’un “nostalji” ile eşanlamlı güzel bir hikâyesi var.

Vosvos’un doğuşu, kendi de Avusturyalı bir Nazi sempatizanı olan Ferdinand Porche’nin (evet, bildiğimiz Porche) savaş sonrası çok fakir duruma düşmüş Avrupalıların çok basit ve ucuz bir arabaya ihtiyacı olduğunu hayal etmesi ile başlar. Eşzamanlı olarak, 30’lu yılların başında Hitler, Amerika’daki Ford mucizesinin Alman versiyonunu hayal etmektedir. Autobahn adını verecekleri otoyollarda gidecek düşük bütçeli otomobiller düşlemektedir.

Uzun yıllar Daimler için çalıştıktan sonra kendi tasarım ekibini kuran mühendis Porche’yi çağırır ve bu otoyollarda 100 kilometrede en fazla 7 litre benzin yakacak hava soğutmalı bir halk otomobili tasarlamasını, maliyetinin ise en fazla 1.000 German Reichmark olmasını ister (o günlerde bu tutar bir Alman’ın 35 haftalık kazancına eşdeğer).

Porche ve ekibi işe koyulur…

İlk olarak 1934’te Tip 32 rumuzu ile iki prototip yaparlar: biri kabriyole (üstü açık) diğeri ise bildiğimiz tosbağa. 1934 senesindeki Berlin Auto Show’da Hitler “Volk’s Wagen” projesini coşkulu bir şekilde Alman halkına sunar. “Halk arabası” projesi aslında bir Nazi projesi olmasına karşın, o güne kadar bu fikirle birçok dizayn ve patent üretmiş olan Joseph Ganz adındaki Alman Yahudisi bir mühendisin tasarımlarının Porsche tarafından yoğun bir şekilde kullanıldığı da pek bilinmeyen bir gerçektir.


Joseph Ganz ve Standard Superior tasarımı - 1935

Hitler görevi Daimler’e verir

Fabrika’nın yeri Saksonya eyaletinde nakliye açısından kanallara yakın bir yerde konumlanmış olan Wolfstadt olarak belirlenir. O zamanlarda üretim know-how’ı sadece Daimler’de olduğu için Hitler bu görevi Daimler’e verir. 1938’de fabrika kurulur. Daimler 30 otomobil üretir ve bu araçları birkaç sene boyunca toplam 2,9 milyon kilometre kullanarak test ederler. 1938 ve 39’da toplam 94 araç daha üretilir ve denenir. Bu arada, ‘Ari ırkın üstünlüğü’ vizyonuna paralel olarak şehrin adı KDF Stadt olarak değiştirilir. KDF, Kraft Durch Freude, yani Mutlulukla Gelen Güç anlamına gelmektedir. Yatırım 1939’da tamamlandığında, tek çatı altında Almanya’nın en büyük fabrikası olur. Ne var ki, kısa süre sonra İkinci Dünya Savaşı patlak verir. Halk otomobili, savaşla birlikte engebeli arazide asker ve silah taşımaya yarayan Kübelwagen ve amfibik çalışan Schwimmwagen modellerine dönüş yapar. Hitler’in halk otomobili hayali ile başlayıp askeri araç üretimine dönüşen hayali 1943 senesinde Müttefik Kuvvetler’in fabrikayı bombalanarak imha etmesi ile sona erer.

Kübelwagen

İlk sipariş İngiliz Ordusu’ndan

Savaş bittikten sonra Müttefik Kuvvetler Almanya’da ciddi bir ulaşım sorunu olduğunu görürler. Almanya’yı silah üretme kapasitesinden arındırma hedefi çerçevesinde VW fabrikasının İngiltere’ye taşınması planlansa da İngiliz otomobil üreticileri bu vasıtanın hiç talep görmeyeceğini ve üretimine soyunmanın bir “ekonomik felaket” olacağını söylerler ve ellerini taşın altına koymaktan çekinirler. Bunun üzerine İngiltere Ordusu kendisi de bir mühendis olan Albay Ivan Hirst’i VW fabrikasını ayağa kaldırmak üzere görevlendirir. İlk sipariş 20 bin adetle İngiliz Ordusu’ndan gelir. 1946’da tek tip, griKübelwagen dan 7.500 adet üretilir. Üretimin giderek hız kazanması üzerine, 1949 senesinde fabrikanın sahipliği tekrar Almanya’ya devredilir ve başına Vosvos’un efsanevi başarısının mimarı olacak olan Heinrich Nordoff getirilir.

Seri imalat

Nordoff, ilk hayale uygun bir maliyet ile Vosvos üretimini seri imalata geçirmeyi başarır. Önceleri 1 litre daha sonra 1136 cc olarak imal edilen motorlar için Hanover’de bir fabrika kurulur. Motorun arkada olması (transmisyon gerektirmediğinden) maliyeti aşağı çeken önemli bir fark yaratmaktadır. Araçlar sağlam ve kolay tamir edilebilir özellikleri ile çok rağbet görür. İlk yıllarda bir bayilik teşkilatı dahi oluşturulmaz; o kadar ki, insanlar fabrikaya gidip sipariş ettikleri arabaları kendileri bizzat teslim alırlar.

O günlerde halkı yanıltan reklamların cezai sorumluluğu olmadığından, tabiri caizse, reklamlarda biraz “uçarlar”. Bir reklamda Vosvos’un yolda kalan bir yolcu otobüsünü yokuş yukarı çektiği; başka bir reklamda ne kadar çok yolcu alabildiğini vurgulamak için, bir Vosvos’un içinden onlarca şapkalı ve pardösülü insanın çıktığı gösterilir. Yine bir başka reklamda, Alp Dağları’nın yokuşlarında su kaynatan Mercedes’lerin yanından büyük keyifle geçen hava soğutmalı Vosvoslar gösterilir.

Bir milyonuncu Vosvos

1954 senesinde 1 milyonuncu Vosvos büyük bir tören ile fabrikadan teslim edilir.

20 senede değişen arka cam tasarımı

Wolfsburg şehri ile etrafındaki yerleşimler adeta bir ekonomik mucize yaşamaktadır. 1961’de 1500 cc motor ilave edilir; öte yandan, bütün bu süre içinde gövde tasarımında yapılan değişiklik sadece arka camların genişletilmesi olmuştur. 1965 senesinde 1 milyon Vosvos satılır. Vosvos, kısa sürede Almanya’nın savaşın mağlubiyeti ile gelen büyük yoksulluktan çıkmasının ve Alman halkının kırılan gururunu tekrar kazanmasının en önemli lokomotifi olur.

Almanya dışında da üretim

Vosvos’un hikâyesinde onun bir kült haline gelmesindeki en önemli faktörlerden biri de bu sempatik görünümlü arabanın uluslararası arenada elde ettiği başarıda yatar. VW Almanya dışındaki ilk fabrikasını 1951 senesinde Güney Afrika’da kurar. Buna 1953’te Brezilya, 1955’te Meksika ve 1957’de Avustralya’da kurulan fabrikalar eklenir. O günlerde, Detroit merkezli Amerikan otomobil endüstrisi altın yıllarını yaşamaktadır. ABD’de tüketim toplumu özendirilmekte, insanlara daha büyük evlere ve daha büyük arabalara sahip olma içgüdüleri pompalanmaktadır. Yayla gibi geniş olan bir 1955 Chevrolet Impala veya bir Chrysler Plymouth’un uzun kuyrukları ve kromdan yapılmış kocaman radyatör kafesleri ile etrafta yarattığı gösteriş ve zenginlik havasına karşın, ön paneli dahi bulunmayan basit bir Vosvos’un otomobil sektöründeki ana arterde başarılı olması neredeyse imkânsızdır.

Efsane reklam kampanyası

İmkânsızı başaran bugün Dünya’nın en iyi bilinen reklam ajansları arasında yer alan DDB’nin kurucusu Yahudi asıllı Bill Bernbach olur. Bernbach, o günkü ana akım reklam çizgisine tamamen zıt bir kampanya tasarlar ve gösterişe önem vermeyen, akıllı, fonksiyonel, mantıklı ve hesaplı insanları hedefler. Bernbach’ın reklam sektöründe bir efsane olmasına yol açan bu zıtlık stratejisi “zayıf yönünü ön plana çıkararak güçlü kılmak” şeklinde özetlenebilir. Vosvos kısa sürede Bernbach’ın çizdiği kimlik üzerinden özgürlükçü, israf ve sistem karşıtlarının kimlik arayışlarına cevap veren bir yerde konumlanır.

Amerikan endüstrisine rakip

1967 senesinde bir Ford Mustang 2.700 Dolar iken, bir Vosvos’un fiyatı 1.600 Dolar mertebesindedir. Uygun fiyatı, sempatik görünümü ve dayanıklı yapısı ile Amerikan otomobil endüstrisinin ilk önemli rakibi olmayı başarır.

Rakip otomobil üreticileri her sene yeni bir model tasarlayıp tüketiciyi cezbetmeye çalışırken, 1934’te tasarlanan bir araba modelinin küçük değişiklikler ile 1978’e kadar satılabilmiş olmasında Vosvos’un özgün kimliği başrolü oynamaktadır.

Filmlere de konu olur

Vosvos’un sempatik karakteri Hollywood’un gözünden kaçmaz ve 1968’de Herbie the Love Bug filmi ile beyazperdeye konu olur. 2005 yılına kadar 5 Hollywood filmi daha çekilir.

Herbie the Love Bug

Vosvos’un tasarım alanındaki başarısının altında aynı şasi üzerine tamamen farklı kullanım amaçları için tasarlanmış modelleri yaratma becerisini görürüz. Bunlardan en önemlisi efsane Transporter serisiyle başlar.

Küçüklüğümde…

Küçüklüğümde yakın arkadaşlarımıza ait yeşil beyaz renkli bir Transporter’e birkaç aile doluşup Yeşilköy yolundaki Ömür Restaurant’a veya Sultansuyu’na giderdik. Transporter’in Dünya’da bizim gibi yüzbinlerce ailenin çoluk çombak özgürce dolaşarak mutlu anılar biriktirmesinde çok önemli payı olduğunu düşünürüm. Vosvos’un hikâyesini öğrendikçe orijinal bir Transporter’le dolaşmayı çok istediğimin farkına vardım.

 

Ve “Golf” devreye girer

“Hiçbir uçak havada kalmaz,” derler. Vosvos’un 1938’de başlayan ve 2003 senesinde biten hikâyesinde tepe noktası 1960’ların sonunda geçilmeye başlar. ABD pazarında Toyota Corona, Ford Pinto, Honda Civic ve Austin Mini gibi modellerden gelen rekabet Vosvos’un satışlarından yemeye başlar. 1971’de Amerikan Doları’nın altın ile konvertibilitesinin sonlandırılması ve Alman Markı’nın Dolar’a karşı yüzde 40 değer kazanması Alman üreticiler açısından ABD’deki rekabet şartlarını ağırlaştırır. Bunu gören VW, 1974 senesinde bugün 7. nesline giren Golf modelini (ABD’de Rabbit) devreye sokar. Vosvos dediğimiz Beetle modeli 2003’e kadar Brezilya ve Meksika’da üretilmeye devam eder. 2003 senesinin Haziran’ında 21.529.464’üncü Beetle büyük bir törenle ve ilk üretiminden tam 65 yıl sonra, VW’nin Wolfsburg’daki müzesine teslim edilir (Última Edición).

Vosvos’un kimlik boyutu

Vosvos’un uzun yaşam hikâyesini öğrendiğimizde başka hiçbir arabada görmediğimiz bir kimlik boyutunun farkına varmaktayız. Bu kimlik, birçok farklı özellikle ve zamanla oluştu: Gösteriş yerine ihtiyaca odaklanan bir vizyon, seri üretimdeki mühendislik başarısı, düşük maliyet, muazzam bir pazarlama dehası ve, uzun süre giyip vazgeçemediğimiz eski kazaklarımızın verdiği konfor ve güven hissinde olduğu gibi, zamana direnebilme yeteneği.

Bugün Volkswagen firması bir Dünya devi ve Porche, Audi, Bentley, Skoda gibi önemli markaların sahibi. Ama hiçbir markanın Vosvos’unki kadar kimlik ve insancıl değerler barındırdığını söyleyemeyiz. Hiçbirinin “dili olsa da konuşsa” diyebileceğimiz bir arkadaşlığından söz edemeyiz.

Vosvos artık bir kült. Facebook’ta fan kulüpleri var, “En Cici Vosvos” yarışmaları var, halen yedek parçalarını bulabileceğiniz on-line alışveriş siteleri var, hatta her yıl en az 10 değişik sosyal etkinlik düzenleyen “Volkswagen Kaplumbağa Otomobil Derneği” var. Bu kulübe üye olmak için 200 ila 300 bin TL’yi gözden çıkarıp çok iyi durumda ve elden geçmiş ikinci el bir Vosvos sahibi olabilir ya da, yıllarını saklamayan bir Vosvos bulup onu aşk ve sabırla tamir edebiliriz. Sanırım ikincisi daha değerli olur.

Vosvos’un hikâyesi 20. yüzyılın küçük bir özetini barındırıyor. Hayatımızı her boy ekrana bakarak geçirdiğimiz şu günlerde Vosvos sanki bizi çimenlerde yalın ayak yürümeye davet ediyor…