Sağlığımızla ilgili olarak doğada hali hazırda bulunan nimetlerin etkilerine yönelik araştırmalara her gün bir yenisi ekleniyor. Son olarak yapılan ilginç bir araştırma üzümün güneş yanığını azaltmasındaki etkisini ortaya koydu.

Üzüm gerek yaş meyve olarak gerekse de kuru üzüm olarak sıkça tüketilen bir besindir. Bilinçli olarak üzüm yetiştiriciliğinin yaklaşık 8.000 yıl önce başladığı düşünülmektedir. Kendi kabuğunda doğal olarak bulunan maya sayesinde insanoğlunun en eski içeceklerinden biri olan şarap yapımı bulunmuş ve bu, içeceğin ötesinde bir kültür halini almıştır. Yaş meyvenin içeriğine baktığımız zaman %81 su, %18 karbonhidrat, %1 protein içerdiğini görürüz. Ancak bunların dışında onun sağlığa faydalı etkilerini sağlayan diğer bileşenleri unutmamak gerekir.


Sağlığa faydalı etkileri
Resveratrol, içerikte bulunan en çok araştırılmış olanıdır. Antioksidan özelliği olan bu madde beyin sağlığı, kan basıncı, özellikle kılcal damar duvarlarına etkisi gibi potansiyel sağlık yararları ile ilişkilendirmiştir. Ancak bunun yanında bulunan diğer bileşenler araştırma konusu olmaya devam etmektedir. Bu maddelerin insan mikrobiyomunda (vücudumuzda bizlerle zarar vermeksizin yaşayan mikroorganizmalar) ve metabolomunda (metabolizma sırasında hücreler tarafından üretilen maddeler) yaptığı olumlu değişimler dikkat çekicidir.

Yapılan yeni çalışmada üzümlerin bazı insanlar için güneş yanığı olasılığını azaltabileceği bulundu. İlk bakışta üzümü krem gibi cilde sürmek mi gerekecek gibi bir fikir akla gelse de buradaki olay, yenen üzümün bahsedilen mikrobiyom ve metabolom üzerine etkisidir. Güneş yanığının nedeni büyük ölçüde güneşten gelen ultraviyole (UV) radyasyondur ve bu cilt kanserlerinin gelişiminde rol oynar.

Olayın sarsıcı yanı ise sadece ABD’de günde 9.500’den fazla cilt kanseri vakası teşhis ediliyor. Her saat en az iki kişi cilt kanserinden ölüyor. UV radyasyona aşırı maruz kalma nedeniyle bazal ve skuamöz hücreli tipteki kanserler başta olmak üzere melanom adı verilen daha tehlikeli bir cilt kanseri gelişebilmektedir.

Çalışma, iki haftalık bir ön diyet dönemini içeriyordu. Bunu, katılımcıların her gün iki adet 36 gramlık kuru üzüm yediği iki haftalık bir çalışma dönemi izledi. Katılımcılar, ilk diyet döneminin sonunda ve bir ay sonra dışkı, idrar ve kan örnekleri verdiler. Araştırmacılar bu periyodlarda UV ışınlama duyarlılık testleri uyguladılar. Sonuçta bazı katılımcılarda üzüm yeme döneminin sonunda UV maruziyetine karşı azalmış hassasiyet gösterdikleri ortaya kondu. Tabi ki, farklı cilt tiplerinde farklı sonuçlar alınabiliyordu.


Çalışmada da kullanılan kuru üzümün ise coğrafyamızda ayrı bir önemi var. Yapılan araştırmaya göre 2021-22’de dünyada en fazla kuru üzüm üretimi 353.167 ton ile ülkemizde yapıldı. Yaş meyvedeki oranların aksine %15 su, %79 karbonhidrat (%4 lif dahil), %3 protein içermektedir. 100 gramı 299 kilokalori ve çeşitli mineralleri ve vitaminleri bulundurmaktadır. Şu an değişik tip üzümlerin kuru halleri olsa da kuru üzüm olarak akla gelen ilk cins bu coğrafyadan köken alan Sultana’dır.

Doğada bulunan meyve ve sebzeler sadece keyif vermez, metabolizmamızın eksiklerini tamamlar ve koruyucu etki sağlar. Üzümü yaş, kuru ya da şarap olarak tüketebiliriz. Ancak ideali her halini ölçülü ve yerinde tüketebilmektir. Sağlığa katkısı nedeniyle o zaman üzüm için kadehimizi kaldıralım; “Lehayim !”

Kaynakça:
Pezzuto JM. Antioxidants 2022, 11(12), 2372