Misyonumuz Türkiye’de yaşayan farklı toplumların doğru algılanmasını sağlamak.

Türkiye’de bir İLK! Evet, ilk! Tarih sürecinde azınlıkların da muhtelif yayınları olduğu bilinir ama yönetim kadrosunun tamamı, yani Genel Yayın Yönetmeni, Yazı İşleri Müdürü, Satış ve Pazarlama müdürlerinin kadın olduğu ilk azınlık dergisi Paros!
Yolları İstanbul Üniversitesi’nde kesişen üç arkadaş; Talin Etyemez, Elenka Eldek ve Mayda Saris on yıl önce basın sektöründeki geçmiş deneyimleriyle dergicilik alanına çok kültürlü bir yaşam dergisi, yeni bir soluk getirebilmek üzere bir araya geliyorlar. Üç aydın, enerjik üstelik de güzel kadın. Derginin adı PAROS. Uluslararası bir kelime. Fransızca Phare, Ermenice Paros, Yunanca Faros (Fener), ismi ve logosu ile de tam misyonlarını yansıtan bir ad olmuş.
Bazen düşünüyorum da, girişimcilik özel bir yetenek olmalı. Özellikle de bilmediğin bir alanda, işin neresinden başlarsın, nasıl kurarsın sistemini, nasıl onu “turn key” (faaliyete hazır) duruma getirirsin... Ama Paros’u Paros yapanlardan biri olan Genel Yayın Yönetmeni Mayda Saris, evet çok zorlanmış ama hiç ayağına çelme takacak bir süreçten geçmemiş, çünkü o, kademeli olarak zaten basının muhtelif mecralarından yoğrularak gelmiş. Kader nasıl ağlarını örüyor, buyurun kendi ağzından dinleyelim:
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Filolojisi Bölümü’nde öğrenim görürken, Mimar Sinan Üniversitesi’nde de konuk öğrenci olarak Çağdaş Sanat Tarihi derslerine katılıyordum. Bunun yanı sıra moda tasarımı eğitimi alıyordum.

Sanata ilgim ağır basınca ünlü antikacı Raffi Portakal’ın sahibi olduğu Portakal Sanat ve Kültür Evi’nde plastik sanatlar, antikacılık, felsefe ve sanat tarihi alanlarında da eğitim aldım ve araştırmalar yaptım. Yani gazetecilikten önce sanat ağır basıyordu. ‘Milliyet Sanat’ gibi sanat dergilerine free-lance olarak dışarıdan yazılar yazmaya başlamıştım. Müzayedeleri de kaçırmamaya çalışırdım. Bir müzayede öncesi Portakal Sanat ve Kültür Evi’nde düzenlenen bir tanıtım sergisinde Hrant Dink’le tanışmam ve onun, Agos’a da kültür-sanat yazıları yazmamı ve sanat danışmanı olmamı teklif etmesi ile on yıl süresince Agos gazetesinde Yayın Koordinatörü ve Kültür Sanat Editörü olarak çalıştıktan sonra 2011’de ayrılıp Paros’u kurdum.”

Yayımlanan pek çok kitap ve makalesi bulunan, birçok sergiye danışmanlık ve küratörlük yapan Mayda Saris, Paros Yayıncılık’tan çıkan kitapların da editörlüğünü üstlenmekte. Mayda, çok donanımlı ve ayakları yere sağlam basan bir kadın.
Sanata olan ilgisi göz önüne alınınca insan merak ediyor…

Neden bu meslek?

Çocukken hatıra defteri tutar, şiir yazar ve çok okurdum. Hobim işim oldu diyebilirim çünkü okumak ve yazmak benim her yaşta vazgeçilmezim oldu. Sanata olan tutkum nedeniyle zamanla kültür sanat yazarlığına evrildim.

Yenilikçi ve araştırmacı bir karaktere sahip olmam, keşfetmeye olan tükenmez açlığım beni bu yola itti. Gazetecilik hüznü, sevinci, heyecanı, yani tüm duyguları bir arada yaşayabileceğiniz, her zaman hareket halinde olacağınız ve geniş çevre edinebileceğiniz bir alan.
Ardından da dergicilik alanına giriyoruz. İnternetle her habere, her bilgiye kolaylıkla ulaşıldığı bu zamanda ‘yazılı basın’ın geleceği var mıydı?
Büyük özveri ve sabır gerektiren bir iş dergicilik. Bu şartlarda kesintisiz uzun süre yayın yapmak başarı demek olsa da, bize göre bir derginin kıymeti sadece yıllarla ölçülemez. Paros ekibi olarak, her şeyden önce, yayın hayatına yeni genç isimler kazandırmaya özen gösteren bir ilke benimsedik. Dergicilik aynı zamanda keyifli bir uğraş ama şu kriz döneminde ilanlar giderek azalırken bütçeyi denkleştirmek oldukça zor. Günlük gazete dönemi ise artık bitti bitecek gibi.

Gazeteler artık internetten okunur oldu. Ancak dergi ve kitaplar için en azından şimdilik aynı şey söz konusu değil. Saatlerce bilgisayar başında olmanın bünyeye verdiği zarar da düşünülürse, şimdilik bu alanda gerileme olacağını düşünmüyorum.

Bizim de internet yayınımız var ama şimdilik satışı engellemiyor. İnsanların tercihi, kitap ve dergi gibi yayınları ellerine alıp keyifle okumaktan yana.

Genç okuru kaybetmemek için Paros’un web sitesini yeniledik. Dijital abonelik başlattık. Turkcell Dergilik’e de girdik. İsteyen Paros’un her sayısını anında indirip telefon veya tabletinden de okuyabiliyor artık. Dergi günlük gazeteye göre daha özgür olabiliyor. Fark yaratan konuları işlemek ve bunu yaparken objektif kalabilmek günlük siyasi gazetelere nazaran daha kolay.

Ekonomik koşulları da basının objektif olmasını engelleyen etkenler arasında saymak gerekir. Paros, siyasi olmayan kültürel bir dergi olmanın yanı sıra, hiçbir kuruma bağlı olmadığından, her kesimi kucaklayan objektif bir yayın yapabiliyoruz.

Paros’un yolculuğu…

Türkiye farklı dinî ve etnik grupların yaşadığı çok kültürlü bir toplum. Bu derginin de hedefi, farklı kimliklerin doğru algılanmasını sağlamak, sosyal, kültürel, sanatsal yaşamını belgeleyerek görünür kılmak; sadece azınlıkların değil, tüm Türkiye’nin dergisi olmak. Bunu kısmen başardık diyebilirim.

Bu süreçte Paros, Fransa Marsilya Basın Kulübü’nün ‘İfade Özgürlüğü’ ödülüne layık görüldü. Ayrıca Selim İleri ve Rıfat Bali gibi değerli yazarların kitaplarına konu olmanın yanı sıra, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Kültürel Direncin Gündelik Yaşam Üzerinden Okunması Bağlamında Azınlık Medyası: Paros Dergisi” başlığıyla tez konusu oldu.

Bizleri yüreklendiren ülkemizin çok kültürlü yaşamına katkı sağlamayı sürdürürken özellikle sanata ve sanatçıya destek olmayı her zaman görev bildik. Yurt içi ve yurt dışından pek çok ünlü ressamı Türkiyeli sanatseverlerle buluşturuyoruz, kültür gezileri düzenleyerek, topluma değerli miraslarımızı yakından görüp tanıma imkânı sunuyoruz.

Bir Genel Yayın Yönetmeni ne yapar?

Söz konusu Paros ise, Genel Yayın Yönetmeni her şeyi yapar. Yazı işlerinin yanı sıra, gündemi takip eder, görev dağılımı yapar, ortaya çıkan işleri kontrol eder, şirketin bütçe yönetimini ve reklam departmanını izler, eksiklere ve ihtiyaçlara yönelik çözümler üretmeye çalışır.

Kısıtlı imkânlarla çalıştığımız için fazla eleman istihdam edemiyoruz maalesef. Paros Dergisi’ne basın bültenleri, röportaj teklifleri, fotoğraflar ile sürekli bir bilgi akışı oluyor zaten. Haber takip eden muhabirlerimizin yanı sıra, yurt içi ve yurt dışından çeşitli haber kanallarımız, yazarlarımız var. Her birimle ayrı ayrı yeni fikirler üretmek için sık sık bir araya gelmeye çalışırız çünkü takıma ruh kazandırıp sinerji oluşturmak çok önemli. Haber koordinasyonu internet sayesinde çok kolaylaştı.

Doğru görev paylaşımı sayesinde bu güne kadar hiç işleri aksamamış. Paros, on yıldır bayilerine düzenli olarak ulaşmış, dağıtıma çıkmış. 80 kişilik kadrolarında tabii ki erkek çalışanları ve yazarları da var…

Yazarlarımızı seçerken etik değerlere saygılı olmalarına dikkat ederiz, çünkü getirisi düşük olduğundan hem basın sektöründe, hem de azınlık basınında çalışmak büyük özveri gerektiriyor. İyi bir ekip oluşturmak, ancak işini seven ve yeri geldiğinde fedakârlıktan kaçınmayacak, bu işe gönüllü insanların bir araya gelmesi önemli.

Gelecekte derginizi nerede görüyorsunuz?
Alanında bir ilk olan dergimizin en önemli misyonu, Türkiye’de yaşayan farklı toplumların sosyal, kültürel, sanatsal yaşamını belgelemek ve değişik kimliklerin doğru algılanmasını sağlamak. Ancak daha önce de vurguladığım gibi, dergi baskısında kullanılan tüm malzemeler ithal olduğu için son yıllarda gerçekleşen döviz artışları bizi çok etkiledi. Finansal açıdan zorlanmaya başladık. Umudumuz bu kriz döneminin en az kayıpla atlatılması ve en önemli gelir kaynağımız olan reklamların yeniden yeterli sayıya ulaşması.

Paros ailesi olarak, bu yıl 10. yılımızı kutlamaktan gurur duyuyoruz. Paros Türkiye’nin dergisi oldu ancak gelecekte nerede olacağı ülke şartlarına da bağlı, umarım son dönemde basını özellikle de ekonomik yönden sıkıntıya sokan sis perdesi dağılır, biz de Paros Ailesi olarak yine aynı heyecanla sürekli büyüyüp gelişerek ülkemize kültürel katkı sunmaya devam ederiz.

Aynı istikamette yol aldığımız bir kardeş dergi olarak biz de Paros’a bol şans diliyoruz...

Mayda Saris’in yayınlanan kitapları

“Başlangıcından Günümüze Ermeni Resim Sanatı” kitabı, İngilizce olarak da basıldı. (Agos Yay., 2003 ve 2005)

“Bir İstanbul Ressamı: Mıgırdiç Civanyan” adlı çalışması, İngilizce ve Türkçe olarak yayımlandı. (Portakal Sanat ve Kültürevi, 2006)

“Jean Kéhayan’ın L’Apatrie” adlı romanını “Vatansız” adıyla Türkçeye çevirdi. (Aras Yay., 2006)

2001-2007 yılları arasında yaptığı 30 söyleşiyi yeniden ele alarak geliştirdi ve “İzi Kalır Hatıraların” adlı kitapta bir araya getirdi. (Aras Yay., 2007)

Osmanlı döneminden başlayarak günümüze kadar İstanbul’da faaliyet gösteren Rum ressamların yaşamını ve sanatını inceleyen “İstanbullu Rum Ressamlar/Greek Painters of Istanbul” kitabı Türkçe ve İngilizce olarak yayımlandı. (Birzamanlar Yay., 2010)

“Son Arapkirli Varsen Oruncakçıel/The Last Remaining Arapgirtsi” adlı çalışması Türkçe ve İngilizce olarak yayımlandı. (Birzamanlar Yay., 2011)

Raymond H. Kévorkian - Paul B. Paboudjian’ın “Les Armeniens dans L’Empire Ottoman” kitabını, “1915 Öncesinde Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeniler” başlığıyla Fransızcadan Türkçeye çevirdi. (Aras Yay., 2012)

“Sürgünde Bir Ressam Jak İhmalyan/Jak Ihmalyan a Painter in Exile” kitabı Türkçe ve İngilizce olarak yayımlandı. (Birzamanlar Yay., 2013)