Haber Fotoğrafı: Andrea Arroyo


“Umutluyum! Karamsar olma lüksümüz yok. Her gün dünyayı daha iyi hale getirmek için ne yapabileceğimi kendime soruyorum.”


Dünyaca tanınmış Amerikalı resim, heykel ve enstalasyon sanatçısı Andrea Arroyo, Nisan ayında İstanbul’da Schneidertempel Sanat Merkezi’nde bir sergi açtı. 26 Mayıs tarihine kadar açık kalacak sergide, sanatçının “ImagiNATIONS” adını verdiği çalışmalarından bir bölüm yer alıyor. 

Meksika kökenli Arroyo’nun ImagiNATIONS (Dayanışma Olarak Sanat) başlığını taşıyan kitabı, 2024 yılında Uluslararası Latin Amerika Kitapları kategorisinde “En İyi Sanat Kitabı” olarak altın madalya ile ödüllendirilmişti.

Sergisinin açılışı için İstanbul’a gelen sanatçıyla kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.


Sergi ve iki yıl önce Amerika’da yayımladığınız kitabın başlıkları aynı; “ImagiNATIONS: Art As Solidarity”, İngilizcedeki kelime oyununu Türkçe’ye uyarlamak zor, belki şöyle diyebilirim: “BEYNELMİLEL hayal: Dayanışma Olarak Sanat”. Burada göç, mülteciler, savaşlar, kadın ve cinsiyet hakları, silahlı şiddet, iklim krizi vb. gibi gündemimizden hiç düşmeyen önemli sorunları işliyorsunuz. Sanatın dünyayı değiştirebileceğine gerçekten inanıyor musunuz
?
Evet, sanatın içimizdeki insanlıkla bağlantı kurma ve yoğun duygular uyandırma gücü vardır; değişime ilham verdiği gibi, farklı bakış açılarını da bir araya getirebilir.
Bir sanat eseri, kişinin algısını önemli ölçüde değiştirebilir. Hatta o kişinin şefkat duygusunu ateşlediğinde, dünya çapında olağanüstü bir dalgalanma etkisini tetiklemiş olur. Bu dönüştürücü deneyimler içimizde derin bir şekilde yankılanır, empatiyi harekete geçirir ve toplumu yükselten, herkes için daha parlak bir gelecek yaratan eylemlere ilham verir.

Bu serginin kapsamlı versiyonunu New York’ta açtınız, izleyiciler bunu nasıl karşıladılar, tepkilerden memnun musunuz? Aynı sergiyi Türkiye’de tekrarlamanızın özel bir amacı var mı? Beklentiniz nedir?
New York’taki sergime üç farklı kurum ev sahipliği yaptı. Sergi açık havada ve kapalı mekânda olmak üzere geniş bir alanda gerçekleşti. Tepki mükemmeldi. Fakat benim için en güzeli, sergi süresince gerçekleşen söyleşilerin, karşı karşıya olduğumuz temel sorunlar hakkında yapıcı tartışmalara yol açmış olmasıydı. Anlamlı diyaloglara girmek bakış açılarımızı geliştirdi. Daha önemlisi, bu zorlu yolculukta daha iyi bir dünya inşa etme çabalarımızı birleştirmenin acil bir ihtiyaç olduğu görüldü.
Çalışmalarımı Türkiye’de sergilemek benim için bir onur. Sanatımın sınırları ve dilleri aşan bir köprü görevi görmesini, dolayısıyla yerel izleyiciyle barış, sevgi ve dayanışmanın evrensel diliyle bağlantı kurmamı sağlamasını umuyorum.

Son küresel politik gelişmelere bakılırsa, Dünya’nın geleceği için umutlu musunuz?
Evet, umutluyum, acil çözümler zor görünse bile... Umut sadece bir his değil, bireylerde ve toplumlarda dayanıklılığı besleyen güçlü bir hayatta kalma stratejisidir. Umudu benimseyerek, güç kazanır ve iş birliğini teşvik ederek zorlukların üstesinden birlikte gelmemizi sağlarız.
Önemli engellerle karşılaştığımızda, karamsar olma lüksümüz yoktur; kendimizi ve başkalarını harekete geçmeye teşvik etmek için güçlendirmeye odaklanmalıyız. Her gün dünyayı daha iyi hale getirmek için ne yapabileceğimi kendime soruyorum. Çevremizde anlamlı bir değişim yaratma gücüne sahibiz.
Sonuçta, sanat eserimi yaratmak, eylem halindeki bir umut pratiğimdir.