Aslı Tohumcu’nun yeni kitabı Aç Koynunu Ben Geldim okurunu zaman, mekân, boyut gözetmeden bir aşk hikayesinin peşine takıyor. Aynı demirden dövülmüş iki hançer, birbirini tutturacak iki ruh, mitolojiyle, efsunla örülmüş bir masal…

Şaşırtıcı bir kitap, Aç Koynunu Ben Geldim… Konusu ve kahramanları gibi dili, kelimelerin cümlelerdeki yeri, kullanılış şekli de sıra dışı. Aslı Tohumcu dünyeviyle uhreviyi, barizle gizliyi, acıyla mizahı, dünle bugünü “el alem ne der” diye ikirciklenmeden, sözü her kitabında olduğu gibi sakınmadan dizmiş sayfalara.

Fantastik bir masal gibi akan romanın ana kahramanları aslında iki adet hançer; öyle ya, Bursa Kapalı Çarşı’nın hançer ustası Kançıkarmaz Memet onları birinin sapına toprak, diğerine ateş işleyip sapları dışında birbirinin eşi olacak şekilde demirden özenle dövmemiş, karısı Feraye de yanlışlıkla üstlerine efsun üflememiş olsa ortada anlatı olmayacaktı. Bu iki hançer efsunlu olduklarından aşkı (veya aşk kavramını) iki ölümlüye (veya varlığa) yakıştırıp onları buluşturmaktan sorumlu. Onlar işe koyulunca Bursa’dan çıktığımız yol bizi İstanbul, Çanakkale, Sicilya, Napoli, Roma, Arnavutluk, Şeytan Adası derken savurup duracak; tabii bir de Pınarbaşı Mezarlığı var, orası mühim. Bakır saçlı, beyaz tenli, çilli Rüya, bir gözü yeşil bir gözü mavi Mutlu, dilbazlıkta cümle aleme tozunu attıran Kıvılcım, Bursa’nın kayda geçen ilk dansözü Cavidan, Mürşide isminde bir karga, dehlizlerdeki gizli kütüphanenin gizli sakinleri, yolculukta tanışacaklarımızdan bazıları. Kitabın bir bölümü bana Yoko Ogawa’nın Hafıza Polisi isimli romanını anımsattı ama bizimki daha neşeli, sanki yazılırken yazarını da eğlendirmiş bir roman; sondaki Teşekkür sayfasında belirttiği üzere Aslı Tohumcu’nun, sevgili annesini kaybettiği bir dönemde yazılmış olmasına rağmen. Edebiyat hayat kurtaramasa da hayatı dayanılır hatta yaşanası kılabiliyor, demek ki…


Aslı Tohumcu


Leverkusen’de doğup Bursa’da büyümüş, İngiliz Dili ve Edebiyatı okumuş Tohumcu, çeşitli yayınevlerinde editörlük, TRT2’de sunuculuk ve danışmanlık yaptığı, kitap ekleri çıkardığı uzun yıllardır yazının pek çok haliyle hemdem... 2003’te yayınlanan ilk (öykü) kitabı Abis’ten 2022’de basılan Cevizin Şarkısı’na, bu son romanıyla birlikte toplamda on kitabı var. Aryıca ona yakın çocuk kitabının da yazarı.

Arka planda İskandinav ve Yunan destanlarının aktığı, eski zamanlara ait bir masal anlatacak gibi davranan Aç Koynunu Ben Geldim bizi sıklıkla ters köşeye yatırıyor. Karşımıza birden, “Bir trans kadın bu ülkede ne yaparsa insan olmaktan gelen haysiyetine saldırılmadan yaşayabilir?” diye soran Yıldız Tar’ı, İzmir’de konteynerde kalan depremzedelerin polis zoruyla tahliye edilmesini, ağaçlar kesilmesin diye sokaklara düşen eylemcilerin arkasından atılan bir gaz fişeğinin mutfak camına saplanması gibi güncel olayları çıkarıyor. Kısalığına inat durmadan seyahat ettiğimiz kitapta Ray Bradbury’den Ursula Le Guin’e, Tanpınar’dan Tomris Uyar’a pek çok edebiyatçının, sanatçının ruhu da geziniyor fakat Virgina Woolf’un Orlando’suna ayrı dikkat kesilmeli. Neden mi? Şundan:
Çünkü tarih değildir gerçek aşk, sırayla ya da sizin aşina olduğunuz yollardan gitmek veya aktarılmak zorunda değildir, tek bir yerde durmak zorunda olmadığı gibi.”