Söz uçar, yazı kalır

Bir AVM uzmanı olarak ün yapan Avi Alkaş yeni basılan kitabında, hayattan aldıkları ve hayata, çevresine vermeye çalıştıkları, hayalleri, arzuları, sayısız başarıları, yaşamındaki acıya rağmen hayata nasıl tutunduğunu yazdı. Kitabın ismi, rahmetli Hıncal Uluç’un adının neden Avi olduğu sorusundan çıkarak; “Avraam, babanın babası adına verilmiş olabilir, Avi de onun kısaltması diyorsun… Yok oğlum, senin işin adında zaten” şeklinde geçen konuşmalarından kaynaklanıyor.
Avi:
A-lış
V-eriş
İ-işleri


Elda Sasun ve Avi Alkaş

Kitabın ilk sayfalarında yer alan “SunulAN” önsöz bölümünde, Avi Alkaş okuyuculardan gelecek birçok soruyu cevaplandırarak bizlere bu sıra dışı kitabını şöyle anlatıyor…

Alkaş, “Niçin Yazdım?” sorusunu;
“Çok sevdiğim büyüğüm, rahmetli Bensiyon Pinto “Anlatmazsam Olmazdı” kitabını yayımladığında ona çok imrenmiştim. ‘Böylece, bir zamanlar…’ diye paylaşarak ve geçmişten geleceğe köprü oluşturarak, sektörümün gelecek kuşaklarına önder olmak, ilgilenecek yaşamlara kalıcı dokunmak, zoru başarabileceğimi önce kendime göstermek, öğrenmek isteyeceklere bazı öz notlarımı bırakmak, içimdeki çocuğun hala dipdiri canlı olduğunu dışa vurmak, şu âlemde fani adımı gelecekte de bir eserle hatırlatmak, sonsuzluğa uğurladığımız küçük oğlum Alp’imin anısını yaşatmak, çekirdek ailem eşim Gina ve Emir’ime bir övünç vesilesi sunmak, beni ben yapan yoldaşlarıma ve can dostlarıma kalıcı şükranlarımı dile getirmek için yazdım” diyerek yanıtlıyor.

Nasıl yazdım? kısmında;
“Kendimle konuşarak, yalın, samimi, olduğum gibi, bir nehir söyleşindeymişçesine akarak, özel hayatıma ve bana emanet edilmiş sırlara özenli, onları kalbimin derinliklerinde koruyarak, yaşadıkça Tanrı’nın bahşedeceği ömür doğrultusunda, teknolojinin nimetlerinden olabildiğince yararlanarak yazmaya çalıştım” şeklinde açıklamış.

Avi’nin uzunca anlattığı Ne yazdım? kısmından ise şunları paylaşabiliriz;
“Hayat hikâyemi anlatmayı, kendi yazı aracılığımla hem geleceğe hem gelecek kuşaklara taşımayı uzun müddettir düşünüyordum ancak sıra gelmiyordu. Altmış beş yaşını geride bıraktığım yıl aynı zamanda Alkaş Group’un da 25. kuruluş yıldönümünü kutlayınca ‘artık yaz kitabını’ diye kendimi yüreklendirdim. Bu ilk kitabımda, salt bir anılar dizini değil; hoşça ve kolayca okunabilecek, kimi zaman bir başucu kitabı görevi de görecek bir deneyim yazarlığı, değişik türde bir hibrit kitap yazmaya soyundum.

Üç artı bir kısımdan oluşan kitapta SunulAN ile özetlenen önsözden sonra, hayatıma ilişkin iz düşlerimi MekANlar bölümünde kaleme aldığım otobiyografik bir anlatı var. İkinci kısım olan ZamANlar bölümünde ise gazeteci dostum Yaprak Çetinkaya’nın yönelttiği sorularla kariyerimi keşfe davet ettiğim bir nehir söyleşi okuyacaksınız. Üçüncü kısım olan İnsANlar’da ise kendime has bir düzyazıyla makaleler formatında kariyer, başarı, mutluluk, kişisel gelişim ve ailem, hocalarım, mentorlarım, çalışma arkadaşlarımdan oluşan bana yakın, yoldaş can dostum insanlardan, ilişkilerimden edindiğim bazı reçeteleri, arada sırada aslında ve genelde kendim için yazdığım mısralardan birkaçını paylaştım. Kitabımın son bölümünde ŞükrAN kısmını ve içindeki şiiri de, benim yaşımdaki bir bireyin dahi ve herkesin artık kullanması gerektiğini savunduğum Yapay Zekânın bir yöntemi olan ChatGPT ile oluşturdum.
Bu kitap, hayat hikayemi ve hayat üniversitesinden de mezun olurken öğrendiğim deneyimleri paylaşarak hep başarılı olmalarını dilediğim gençliğe, gelecek kuşaklara hizmet etme arzumun, hedefimin ve hatta misyonumun bir parçasıdır…”