ŞEBNEM DİLER, iki buçuk senelik atölye çalışmalarının sonucunda tarzı, sanatsal, biçimsel ve kurgusal yaklaşımı ile kalbinden geçenleri tablolarına aktardığı, üçüncü kişisel sergisi “Veee Perde” ile Galeri Art212, Nişantaşı’ndaydı. Kullandığını teknik ve malzeme ile yakaladığı derinlik ve ışık oyunlarını yansıttığı büyülü sergisini birlikte gezelim.

Ne zamandır resim yapıyorsunuz? Daha önceki sergilerinizden bahsedebilir misiniz?
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi, Sahne Dekor ve Kostüm Tasarımı Bölümü’nden mezun oldum. On bir senedir kendi resim atölyemde dersler veriyorum. Tablodansa duvarlara, mobilyalara, kaşıklara, çanlara resim yapardım. Son yedi senedir kendi geliştirdiğim teknikle tablolar yapmaya başladım. Karma sergilerden sonra ilk kişisel sergim “Hologramik Renkler”i 2017’de açtım. Daha sonra 2019’da “Kabil” sergim oluştu. Şimdi ise iki buçuk yıllık bir çalışmadan sonra “Veee Perde” ile sanatseverlerle buluştum.


Yeni serginiz “Veee Perde”nin hikâyesini öğrenebilir miyiz?
Sergilerimi oluştururken isimleri kulağıma fısıldanıyor adeta. Kullandığım tekniğin sonucu tablolarımın içindeki yansımalar, içinde dans eden ışık görüntüleri hologram yaratıyor. Bunu keşfedince ilk sergimin adı “Hologramik Renkler” oldu. “Kabil” sergim ise tablolarımda yaratabileceğim görüntüleri çalışırken istediğim efektleri yakalayabildiklerim, yani mümkün olanlar, başarabildiklerim “Kabil” olanlar oldu. “Veee Perde” ise pandemi döneminde sahne sanatlarına hasret olduğumuz sırada doğdu. Resimlerimde her zaman yakalamaya çalıştığım derinlik duygusunun, formasyonum gereği sahne yaratma çabası olduğunu fark edince, kostümleri ile eserlere imzasını atmış performansları kendime tema edindim. Hiçbir mesaj kaygısı taşımadan yapmama rağmen sonunda gördüm ki tablolarımdaki seçimler manidar bir şekilde yaşamımla paralel gitmiş.

Eserlerinizde yansıttığınız heyecanınızı kullandığınız değişik teknik ve materyallerden, yine bir ‘yeniyi’ yaratmanızdan, hayal gücünüzü, renkleri ve kanvasınızı farklı kullanmanızdan görebiliyoruz. Duygularınızla fikirlerinizin harmanlandığı üretim sürecinizde size neler ilham verdi? Simlerle dans edebilen renklerle çizdiğiniz sahne sanatlarından kareler ve kostümlerle ilgili çıkış noktanız için neler söylemek istersiniz?
Karantina dönemlerinde çevrimiçi izlediğim performanslar, bir de akademi yıllarımdaki projelerimi arşivlerden bulmam, sahne ve kostüm hasretimle birleşince böyle bir ilham geldi. Resimlerime derinlik kazandırma obsesyonum, sahne yaratma çabamın sonunda bazı tamamlanmamış hissettiğim tablolarımın bu kattığım karakterlerle evrimini tamamladığını hissettim. Simler, ışık oyunlarıyla büyülü atmosferler yakaladığıma inanıyorum.

Serginize hazırlanma sürecinizi, etkilendiğiniz sahnelemeleri, eserlerinizdeki renklerin de danslarına eşlik eden müzikleri ve çalışma ortamınızı merak ediyoruz…
Bu sergimde tercih ettiğim bütün eserlerde ikonik karakterleri seçmek istedim. Kuğu Gölü,
Phantom of the Opera, Fındıkkıran, Karmen, Şehrazad, Madam Butterfly gibi. Bir yandan da her zaman koreografisini, makyajlarını, kostümlerini hayranlıkla izlediğim Cirque de Soleil sahnelerini işledim. Bunlar, örneğin kurdele dansçıları, o dönemde çok ihtiyacımız olan özgürlük arayışımın simgesi oldu. Bedenlerini çalıştırarak geldikleri nokta, uçarcasına havada yaptıkları danslar benim simli parıldayan tablolarımla büyülü bir atmosfere dönüştü. Akrobatlar ise bir yandan bedenlerini eğitip birlik olup birbirine güvenerek neler yapılabileceğinin sembolleri. Bütün bu eserlerin müziklerini dinleyip, o sahnelerin içine dalarak bir üretim süreci yaşadım.

Üzerinde çalıştığınız tablonun tamamlandığına nasıl karar verirsiniz? Arzuladığınız ve kurguladığınız noktada biter mi? Yoksa o son noktayı daha da parlatacak simler mi eklersiniz? Ya da belki yeni projenizin nüveleri mi olur o simler?
Tamamlandığını hissetmediğim eserleri paylaşamıyorum, bazı resimlerimi ise çalışmaya doyamadığım için farklı renklerde, farklı figürlerle tekrar çalışıyorum. Bazen simler, bazen renkler atıp onların doğal akışkanlığına kendimi kaptırıyorum çoğu zaman. Sürpriz sonuçları yakalamaksa benim için adeta meditasyon oluyor. Aynısını tekrar etmek pek mümkün olmasa da yeni çalışmalar yeni maceralar gibi beni heyecanlandırıyor.