‘Bir umuttu yaşatan insanı,

Aldım elime sazımı…’

Bulutsuzluk Özlemi

‘1 saat içinde çıkmam gerekiyo.’

‘Yetişemeyiz öğle tatiline girerler.’

’Denemeden bilemeyiz. Belki yetişiriz.’

Ve yola çıktık. Nüfus müdürlüğüne zamanında varmıştık. Zihnimiz sıra yoksa tamam bu iş diye düşünüyordu. Girdiğimizde epey sıra vardı ve olmamız gereken yer burasıysa o gün işimizi halledemeyecektik. Ya burası değilse olmamız gereken yer? Gidip sorduk ve vardığımız yerde önümüzde sadece 3 kişi vardı ve sıra hemen bize geldi. İşlemimizi zamanında halletmiştik. Bir umuttu bizi harekete geçiren.

Bundan 2 sene önce Nana –yayın yönetmenimiz- bana ulaştığında çok heyecanlanmıştım. Zaten bir dergide yazıyordum ve beni o dergiden bulmuştu. Kimse okuyor mudur acaba diye düşünürken Nana okuyordu. Bana yazmam için verdiği ilk konu ‘umut’tu. 2 sene sonra yeniden aynı konuyu yazmamı istedi. 2 sene önce neler umut ediyordum kaçı gerçekleşmişti şimdi neler umut ediyordum onu gözden geçirdim bir süre.

Akıp giden zamanda eğer bir yere karalamamış veya umut ettiğin amacın doğrultusunda çalışmamışsan muhtemelen ne dilediğini unuttun. 2 sene önce yeni anne olmuş bir psikolog olarak daha önceki psikolog halimden farklı hissediyordum. Yaşadığım duygular –zorluklar atlatılmıştı tabii ki, en azından öyle olmasını umut ediyorduk- çok özeldi. Gözümdeki bir katman perde kalkmış gibiydi ve bu deneyimi her ebeveynin yaşamasını istiyordum. Öyle de bir yazı hazırlamıştım. O umutlar hala devam ediyor. Her ebeveynin çocuğuyla sağlıklı bağlanmalar gerçekleştirmesini, çok oyun oynamasını, her ebeveynin kendine zaman ayırmasını umut ediyorum. Çocukların sağlıklı olmasını, dünyanın her yerine yeterince yemek, su, ihtiyaç ulaşmasını diliyorum. Evlatların ailelere bağışlanmasını, sağlıklı yaşamlar, olumlu duyguların çoğalmasını, farkındalığın artmasını umut ediyorum. Şimdi yeni bir yola girdim; bebek yogası eğitmeni oldum. Bu yolu keyifle başarıyla çok kişiye ulaşarak sürdürmeyi umut ediyorum.

Yurt dışına göç eden çoğu genç daha güvenli, daha tatminkâr, çocukları için daha iyisini umut ederek yola çıktılar. Kocasından boşanan bir kadın çocuklarının bu durumdan en az etkilenmesini, kendi değerini bilmeyi ve huzurlu mutlu bir yaşam sürmeyi umut ediyor. İşinden yorgun eve dönen baba sıcak bir karşılamayı sarılan kucakları, piyango bileti alan biri paranın en azından birazının ona çıkmasını umut ediyor. Suriye’den savaştan kaçan insanlar yaşayabilmeyi umut ediyorlar. Dünyanın her yerinde bir şekilde az ya da çok imkânı olan insanlar hayatlarını bir umut doğrultusunda değiştirmeye çabalıyor. Yıllarca çocukları olmaya bir çift bu yolda yavrularına kavuşmak için adımlar atıyor. İstediği bölüme girmek için bir genç çabalıyor, üniversiteden mezun olan bir genç tatminkâr bir iş arıyor. İşe girmiş bir adam ailesini geçindirebilmeyi umut ediyor. Var olan ekonomik krizden sağ salim çıkabilmeyi umut ediyor çoğu insan. İşinde iflasa yaklaşan bir işadamı işine daha sarılarak bu süreci en rahat atlatabilmeyi umut ediyor. Evine işten yorgun gelen anne çocuğuyla yarın oyun oynayabilmeyi, bebek bekleyen bir anne çocuğunun sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesini, kanserle mücadele eden bir adamın kızı babasının sağlığına kavuşmasını, 98 yaşında bir kadın gece yattığında sabaha uyanmayı umut ediyor.

Ne zaman umut ediyoruz? Her zaman. Yaşamamız için gerekli bir besin kaynağı. Ruhumuzun besini. Peki, umudumuzu yitirdiğimizde ne hissediyoruz? Bir duygu olmadan karşıt duygu var olmuyor. Hayal kırıklığı hissettiğimizde seratonin (mutluluk hormonu) hormonu vücudumuzdan eksilirken umut ettiğimizde otomatik olarak geleceğe olumlu duygularla bakabiliyoruz. Ancak duygu ne zaman gerçekleşiyor? O anda! Hormon o anda. Biz geleceği şu anda kurarken hissettiğimiz duyguların tamamı şu anda. Hayal kırıklığı şu anda, mutluluk, kaygı, huzur şu anda. Ne kadar çok şükreder ve yaşamda hep var olacak hayal kırıklıklarımızın antikoru olarak yerine ‘umut’u koyarsak o kadar şuanda mutluluğu yakalarız. Hep hayal ettiğiniz bir projeniz, bir yatırımınız, bir beklentiniz hüsranla sonuçlandığında kendinize gününüzü zehir etmeniz de an meselesi; yaşadığınız dibe vurucu olaya yeniden deneme fırsatı olarak bakıp umut etmeniz de; sizin elinizde.

Bir nefes alın. Yaşamınızı istediğiniz duyguda şekillendirin.

Hayal kırıklıklarınızın çok kısa sürmesi, umudunuzun daim olması dileğiyle…

Sevgiler;

Ethel Kebudi

Uzm. Psikolog, Bebek Yogası Eğitmeni