Fotoğraflar: Teri Erbeş

Lian Penso Benbasat’ın, Aralık 2022’de, Mundi Yayınevi’nden çıkan “KÖKLERE DÖNÜŞ” adlı kitap ve video projesi ile İstanbul, Mersin, Diyarbakır, Girit, Bulgaristan, Boşnak gibi farklı yörelerden Sefarad, Arami, Ermeni gibi çeşitli etnik kökenli kişilerin aile mutfaklarına girerek bu kültürleri ve onlara ait yemek tariflerini genç nesillere aktarıyor. Bu özel projesini gerçekleştirerek aslında nesiller arası kalıcı bir köprü de kuruyor.

Üsküdar Amerikan Lisesi mezunu LİAN PENSO BENBASAT, Galatasaray Üniversitesi’nde Sosyoloji bölümünü tamamladı. Roma’da European School of Economics’te pazarlama ve etkinlik üzerine kısa bir eğitim alıp iş hayatına başladı. Dört yıl kadar Doğuş Yayın Grubu dergileri özel projeler ekibinde çalıştı. Bu süreçte Vogue, GQ, Glamour, Condé Nast Traveller, National Geographic gibi dergilerde editörlük yapıp yaratıcı proje ve iş birlikleri geliştirme fırsatı buldu. 

Bugün kariyerine kreatif marka iletişimi alanında devam ediyor; ortağı olduğu Coffee Department’ta nitelikli kahve kültürü ve iletişimi üzerine çalışıyor. Yemeğe olan özel merakı sayesinde 2018’den beri farklı mecralarda yeme içme üzerine yazıyor. “Bu Kız Hep Aç” adlı Instagram hesabından keşfettiği lokal lezzetleri ve kendi tariflerini paylaşıyor.

 

Bazıları projeleriyle başkalarını kendilerine hayran bırakıyor. Tıpkı Lian’a duyduğum hayranlık gibi. Anneannesiyle başlıyor; halasının ardından, ailesi dışında kişilerin evlerinin mutfağına da giriyor. Onlarla kendi etnik kökenlerine ait yöresel yemek tarifleri almak için buluşsa da, aslında o mutfak tezgâhının başında, tatlı sohbetiyle, her birinin hikâyesinin de içine dalıp bizlerle paylaşıyor. YoutTube’da Bukızhepaç kanalına art arda yeni tarif videoları eklerken, bir yandan da “Köklere Dönüş” adlı kitabını çıkartarak, hobi olarak başlattığı çalışmalarını profesyonelleştiriyor. Çok samimi, keyifli ve başarılı bir proje. Lian Penso Benbasat’ın Nesilden Nesile Geçen Yemekler “Köklere Dönüş” her evin mutfağına lazım bir kitap. Kendisi ile Şalom DERGİ okurları için söyleştik.

Bize kendi gözünüzden Lian’ı tanıtabilir misiniz?
Ben İstanbullu, yazları Burgazadalı Sefarad bir ailenin kızıyım. Kocaman bayram sofraları ve yemekle iç içe büyüdüm. Hatta, sofralarımızda masanın bir ucundan diğerini duymak güçtü. Ailemin kadınları yemeğe meraklı ve mutfağı güçlü kadınlardır. Geleneksel yemekleriyle anneannem, samimi sofralarıyla halam ve babaannem, yaratıcı dokunuşlarıyla teyzem, annem mutfakta ilham aldığım kadınlardan. Ben her zaman yemek konuşan biri oldum, iş hayatımda da, ofis arkadaşlarım iyi bilir, gün boyu her daim ya yerim, ya konuşurum. Yeni lezzetlere çok meraklıyım. Bunun yanı sıra, yeni açılan lokantalara, arka sokak lezzetlerine, keşfetmeye, yapan kişiden yemek tarifini dinlemeye ve denemeye de… Kısaca, yemek için yaşayanlardanım. Bir seyahate çıkıyorsam önce yiyecek yerlerini araştırırım, neresi lokal, neresi iyi; ardından rotamı belirlerim. “Bu Kız Hep Aç” lakabı boşuna değil.


Lian P. Benbasat ve Miryam Şulam

Farklı bir alanda kariyer yaparken, yaşayan bir kitap olan “Köklere Dönüş” hayalinizi gerçekleştirmeye sizi motive eden neydi?
En son moda, güzellik sektöründeydim ve bilmem neden, bana uzak ve anlamsız geliyordu. Hem hayatımın içinde olan bir konu istedim, hem de iş yerimde memnun olmadığımdan işi bırakıp başka bir şeyler yapmak istedim. İlgim olan alana doğru bir yolculuğa çıkmak istedim. 30 yaşındaydım; ‘ya şimdi ya hiç’ti benim için. “Bu Kız Hep Aç” adlı Instagram hesabım zaten vardı, onu daha profesyonelleştirmeye ise “Köklere Dönüş” ile başladım. Yemek yazıları yazdığım platformlar da vardı; zaten dergiden gelen yazı yazma, proje ve etkinlik geliştirme tecrübelerimle, korkmadan freelance çalışmaya başladım. Tek başıma yola çıkmak gerçekten korkutucu ve zordu; ancak bir gün bile pişman olmadım.

Bu projenin başlangıcında kendi köklerinizin peşine düştünüz. Anneannenizle yaptığınız ilk yemek çekiminden kısaca bahseder misiniz?
Anneannemin, çocukluğumdan beri en sevdiğim yemeği domatesli pilavıdır. Anısı bende çoktur o pilavın. “Köklere Dönüş” için önce onu bu yemek için ikna etmeye çalıştım ancak bir türlü kabul etmedi. Hatta ben vazgeçip çok yakın bir arkadaşımın anneannesiyle tarif çektim. Ardından anneannemi aradım ve anlattım, “Bak seninle çekemiyoruz; bu da başkalarının kapısını açtı”. Sonra bana kıyamadı ve “Hadi gel, pilavı önünde yapacağım” dedi. Böylelikle ilk yayınladığım tarif olan domatesli pilav tarifi çekildi. Çekimi tabii profesyonel olmadığımızdan eşim ve kardeşimle yapmıştık.

Bu süreçte, farklı kültürlerden kişilerle tanışmak sizin hayat görüşünüzü nasıl etkiledi?
Bizzat kendi Yahudi kimliğimden dolayı, ülkemizde yaşayan ve kendi varlıklarını, geleneklerini kapalı kapılar ardında sürdüren farklı etnik kültürlere karşı ilgiliyim. Aynı zamanda sosyoloji mezunu olduğumdan, bu ilgim bana daha profesyonel ya da bilinçli bir bakış açısıyla yaklaşmamı sağlıyor. Tarif deyip geçmemek lazım; tarifleri alırken hayat hikâyeleri, aile kimliği, geleneklerle ilgili birçok farklı veriye sahip oluyorsunuz. Mutfaklarına girdiğiniz kişilerin buzdolabındaki magnetlerden tutun, tarif defterinde bulunan davetiyeler, notlar, şekiller, kimlere kredi verdiklerine kadar uzanan alt metinler var. Bunları okudukça daha da derinlere dalıyorsunuz.

“Köklere Dönüş”te, fotoğraflar ve QR kodları sayesinde ulaştığımız tarif videoları kitabınıza zenginlik katmış. Bunları yaparken sizi en çok zorlayan neler oldu?
Aslında bu işin en kolay kısımlarından oldu çünkü 3 senedir süregelen proje dijital bir arşiv niteliğindeydi. Son bir senedir hazırlandığım kitaba da senkronize bir şekilde videoları ve podcastleri bağladık.

Farklı etnik kökenli yemek tariflerini incelerken, birbirine benzeyen yemeklerle karşılaştınız mı? Örnek verir misiniz?
Aslında çoğu yemek benim kendi kültürümün dışında ve yeni tanıştığım lezzetler; o yüzden, bağlantı kurmam çok kolay olmadı. Ancak ne oldu biliyor musunuz? İnternette yayınladığım tariflerin farklı isimleri, farklı yöre, kültür, ailelerdeki versiyonlarıyla ilgili bol bol yorum aldım. Haliyle bu yorumları araştırarak farklı aidiyetleri de anlamış oldum. Mesela Takuhi Tovmasya’nın anlattığı Ermeni mutfağının sembolik bir bayram tatlısı olan petaluda tarifi bir Purim tatlısı olan mafiş, mahfiş ile paralel hatta Balıkesir, Ardahan gibi farklı yörelerde de bu hamur tatlısı mayasız pişi olarak da geçiyormuş.

Projenizde, kendi yemek kitaplarını yazmış yazarları da konuk ettiniz. Onlarla yaşadığınız farklı deneyimleri ve paylaştığınız ortak duyguları bize aktarır mısınız?
Aslında projedeki herkes gönüllüydü; adeta bir sosyal sorumluluk projesi gibi oldu. Gerçekten kimse beni kırmadı, hatta aksine, destek olmak için videoda vakit harcadı. Kendi tariflerinin ötesinde hikâyelerini anlatırlarken, birlikte çok duygusal anlar yaşadık.

Bu kitapta pek çok yemek ve meze tarifi mevcut. Kendi sofranızda olmazsa olmazlarınız nelerdir?
Bizim çekirdek aile soframıza “Köklere Dönüş”te öğrendiklerimden mercimekli bulgur, naneli kuru fasulye yeni katılan vazgeçilmezlerden. Ancak içerideki kaşkarikas, pırasa köftesi, annemin pastası, anneannemin halva di bimbriyo’su ile borekitas’ı aile sofralarının vazgeçilmezlerinden.

Son olarak, nesilden nesile geçen bu lezzet fırtınasını yeni kişiler ve tariflerle devam ettirmeyi düşünüyor musunuz?
Tabii ki, proje dijitalde devam ediyor; bu, çok uzun bir yol ve sınırsız. Tarifler birikince ikinci bir kitap için de çalışmayı çok istiyorum.

Lian, kitapta olmayan fakat videosunu #bukızhepaç ta paylaştığı iki anneanne tarifini Şalom Dergi okurlarıyla paylaşmak istedi:

SU MUHALLEBİSİ
3 bardak süt ve 4 bardak suyu tencereye koyun, 2 yemek kaşığı şeker ve
1 bardağın yarısı un, yarısı buğday nişastası olacak şekilde ekleyin.
Soğukken spiral karıştırıcı ile karıştırın. İyice homojen olsun.
Orta ateşte sürekli karıştırmaya devam ve göz göz olunca kapatıp
ıslattığınız borcama muhallebiyi dökün.
1 gün buzdolabında bekleyecek.
Kesilince ters olarak servis edin ki, parlak parlak olsun!
Gül suyu ve pudra şekeri ile süsleyin.
Afiyet olsun.

ERİK MARMELATLI TART
Tart hamuru malzemesi:
125 gr. tereyağı / margarin (oda sıcaklığında)
1 çay bardağı sıvı yağ
2 yemek kaşığı yoğurt
1 paket kabartma tozu
1 çay bardağı pudra şekeri
Aldığı kadar (2,5-3 bardak) un
Hepsini karıştırıp ele yapışmayan hamur haline getirin. Üzerine marmelatı sürüp çapraz hamurlarla döşeyip 180 derecede yaklaşık 40 dk. fırınlayın.

Marmelat tarifini de Instagram’da #bukızhepaç kanalında bulabilirsiniz.