Sigaranın zararlarının artık herkesçe kabul edildiği ya da öyle sandığımız bir gerçek. Kalp, damar ve akciğer sistemlerinde yarattığı hasarlar binlerce bilimsel araştırmaya konu olmuş durumda. Bu konuda pek incelenmeyen bir yapı olan sinir sistemimize ait çalışmalar ise son dönemde artış göstermeye başladı. Yeni yayınlanan bir makaledeki çarpıcı sonuçlar tehlikenin boyutunu bir kez daha görmemizi sağlıyor.

Tütün kullanımı beyinde hacimsel bir küçülmeye yol açıyor
Çalışmaya göre, tütün kullanımı beyinde hacimsel bir küçülmeye yol açmakta ve bu da sigara içme süresi ile orantılı bir şekilde artmaktadır. Beynin gri madde olarak adlandırılan ve ana fonksiyon gören bu hücrelerdeki azalma, sigaranın bırakılması ile beraber durmaktadır. Ancak trajik olan ise, beyin artık hiçbir zaman eski hacmine geri dönememektedir. “Ne var bunda, mühim olan halen işlev görebilmesi” dense de bu küçülmenin bilişsel bozulmalar, demans ve Alzheimer ile de ilişkisi olduğu gösterilmiştir.



Başta, kapalı yerlerde sigara içme yasakları olmak üzere alınan önlemler ve toplumu bilinçlendirme programları sayesinde konunun artık halledildiği düşüncesi ise maalesef bir rehavet yaratmaktadır. Bunun en önemli göstergelerinden biri ise, sigaranın zararlı olduğunun kabul edilmesi ile beraber daha güvenli bir alternatif olan elektronik sigaraya geçiş, başlama hızı ve toplu mekânlardaki kullanım serbestisidir. Ülkemizde yapılan bir araştırmada, kronik bronşit ve KOAH (kronik obstrüktif akciğer hastalığı) gibi iki müzmin hastalık grubundaki hastalar ev içi ortamında elektronik sigarayı daha zararsız gördükleri için rahatça içtiklerini belirtmişlerdir. Bu tür yanlış algılar insanlar arasında “kendi işine yarar bilgiyi otomatik doğru kabul etme” dürtüsüyle yayılmaktadır.

Ancak böyle bilgilerin sadece insanlar arasında kulaktan kulağa değil, bilim dünyası aracılığıyla da aktarıldığı sigara endüstrisinin sicilinin bozuk noktalarından biridir. 1950'lerin ortalarında epidemiyoloji, hayvan deneyleri, klinik patoloji ve kimyasal analizlerden elde edilen kanıtlarla, sigaranın akciğer kanserinin önde gelen nedeni olduğu konusunda bilimsel bir fikir birliği ortaya çıkmıştı. Sigara endüstrisi buna büyük bir inkâr kampanyası başlatarak yanıt verdi. Yüzlerce bilim adamına, çıkan kanser vakalarının salt sigaradan değil, özellikle yapısal yatkınlıklar, viral ajanlar, psikolojik stres, hava kirliliği, mesleki maruziyetler veya dikkati “sigara hipotezinden” uzaklaştırabilecek herhangi bir şeyden kaynaklanabileceği görüşlerini destekleyici çalışmalar için paralar ödendi. 1964'ten 1970'lere kadar sigara üreticileri, Amerikan Tabipler Birliği’ne (AMA) yaklaşık 20 milyon ABD doları ödedi. Bunun karşılığında AMA, dönemin en önemli raporlarından olan ve sigarayı kanser nedeni olarak suçlayan 1964 Surgeon General’s Raporu’nu (Tıp Konsensus Raporu) veya sigaranın üzerine konması planlanan uyarıları onaylamayı reddetti.


Bir dönem sigara tanıtımında doktor tavsiyeleri ön plandaydı; “20.679 Doktorun görüşüne göre Lukies sigarası daha az tahriş edicidir.”

“Elektronik” sigara
Günümüzde sigara endüstrisi, klasik tütün kullanımını özendirmekten vazgeçmemekle birlikte dijital çağa uygun bir adlandırmayla elektronik sigara (e sigara) kavramına ağırlık veriyor. Elektronikle ya da dijitalizasyonla hiçbir alakası olmayan bu ürün, yeni dönemin trend kelimesini kendine ön ek yaparak bir nevi “çağı ve nesli yakalama” hedefini gerçekleştirmeye çalışıyor. Bir dönem tütün kullanımını güç, özgüven, karizma ve hatta sağlıkla ilişkilendirdikleri gibi…

Elektronik sigara, içerisinde yer alan sıvı maddeyi buharlaştıran bir mekanizmaya sahiptir. Çubuk yapı içinde yer alan içi sıvı ile dolu bir kartuşta esas madde olarak propilen glikol ve/veya gliserol bulunmaktadır. Buharlaştırılan bu sıvı içerisine nikotin, çeşitli aromalar ve farklı maddeler eklenebilmektedir. Çalışmalara göre, sadece su buharı çıkardığı iddia edilen bu cihazlar genç yaş grubunda kronik bronşit ve astımla, ileri yaş grubunda akciğer fonksiyonlarında düşüşle ilişkilendirilmiştir. Ayrıca, elektronik sigara sıvısı içerisinde yer alan propilen glikolün ısıtma ve buharlaştırma sonrası glikojen oksite dönüştüğü ve bu maddenin kanserojen grupta yer aldığı bilinmektedir.



Gerçek şu ki, sigara kullanımı her yıl yaklaşık 6 milyon insanın ölümüne yol açarak dünyanın önde gelen önlenebilir ölüm nedeni olmaya devam ediyor.
Küresel sigara içimi şaşırtıcı bir şekilde yılda 6 trilyon sigara civarına ulaştı. Sadece ABD’de ölüm oranları her gün düşen dört Boeing 747 dolusu insana (2.000-2.500 kişi) yakındır. Bu sayı 40 yıl öncesine göre neredeyse iki kat artış demektir. Yani sanıldığı gibi önlenmiş bir tehlike yok. Bahsettiğimiz beyin hasarı, kalp, damar ve akciğer problemleri yanında sertleşme bozukluğuna, makula dejenerasyonuna, spontan düşüklere, birçok organdaki kanserlere ve ayak kangrenlerine yol açmaktadır. Bu konuda insanoğlunun daha savaşacak çok cephesi olduğu açıktır.

Referanslar:
Chang Y, Bio.Psych. VOLUME 4, ISSUE 1, P74-82, JANUARY 2024
Proctor RN, The Lancet, VOLUME 385, ISSUE 9972, P938-939, MARCH 14, 2015