Halen Göztepe’de oturduğumdan mıdır bilemem, Beti Bali’nin “Göztepe’de Kalan Çocukluğum” adlı kitabını elime alır almaz çok heyecanlandım. Belki yazarı ve ailesi ile olan anılarımı hatırladım, belki de kendi çocukluğum geldi gözlerimin önüne...

Sevgili Beti, öncelikle bu kitabı yazarken hissettiklerini okuyucuyla paylaşır mısın?
Anılarımı yazmaya başladığımda kitap olmasını hiç planlamamıştım. Sadece ileride çocuklarıma, torunlarıma anlatabileceğim birşeyler olması için çalakalem yazmıştım. Aslında anılarımı 20 yıl önce yazmaya başladım, her yeni bir şey hatırladığımda ya da hatırlatıldığında ekleme yaptım, çok düzensiz bir şekilde ilerledim. Toparlanması epey zaman aldı. Çok güzel bir çocukluk geçirdiğime inanıyorum, hissettiğim sadece özlemdi.

Değişen semtler hakkında neler düşünüyorsun. Sadece Göztepe değil, Ortaköy de değişti Balat da değişti. Bu değişimler her zaman ilerleme midir?
Hayat tarzlarının değişmesiyle semtler de değişiyor tabii ki. Ne yazık ki, büyük şehirlerde artık komşuluk denen bir olgu kalmadı. 1960’larda 2 milyon olan İstanbul nüfusu bugün 15 milyonu geçti. Maalesef apartmanımızda yaşayan insanları bile tanımıyoruz artık. O zamanlar daha iç içe yaşanırdı, bugün böyle bir yaşam sadece küçük şehirlerde var. Benim özlemim biraz da buna…



Kitapta komşularından okul arkadaşlarından bahsediyorsun. O dönemde azınlık olarak hiçbir zorluk çekmemişsin. Göztepe’nin bu kozmopolit halinden bahsetmek ister misin?
Evet, hiçbir zaman azınlık olduğumu hissetmedim. Okulda da yaşadığım mahallelerde de böyleydi. Göztepe kozmopolit bir mahalle değildi, tek gayrimüslim biz ve Ermeni komşularımızdı ama diğer komşularımız bize hiçbir zaman onlardan farklı olduğumuzu hissettirmediler, hep çok yakın ve samimi ilişkilerimiz oldu.

İstanbul’un her iki yakasında ikamet etme şansına sahip biri olarak Anadolu Yakası’nın daha samimi, bir anlamda banliyö gibi olduğunu söylemek mümkün mü?
Anadolu yakasında bir dönem sadece yazları yaşadım, bugün oranın hayatı nasıldır hiç bilmiyorum. O zamanlar yazlık bir banliyö gibiydi doğru ama bugün artık öyle değil. Anadolu yakasının birçok semti (benim yaşadığım Göztepe dâhil) artık İstanbul’un en kalabalık semtlerinden. O gün artık bugün değil maalesef.

Bu kitap bir dönemi anlatıyor, devamı olacak mı?
Yok, devamı gelmeyecek. Ben sadece çocukluğumu ve 60’lı yılların atmosferini anlatmak istedim. Devamını yazacak kadar ne sabrım ne de isteğim var. Bırakalım tadında kalsın…

Beti S. Bali
1951 yılında İstanbul’da doğdu. 1972’de Robert Kolej’den mezun olduktan sonra iş hayatına atıldı. 1983-84’te eşi Rıfat’la çalışmaya başladı ve birlikte bugün devam ettirdikleri Libra Kitap’ı kurdular. Beti Bali’nin bir oğlu, bir kızı ve iki torunu var.