Gözlem Yayınlarından çıkan Sanat ve Yaşam, DERGİ yazarlarımızdan Ester Almelek’in son kitabı. Uzun yıllar galericilik yapan Almelek’in, sanata gönülden bağlı olduğunun en yakın tanığı DERGİ okurlarıdır. Kitabın birinci bölümünde yer alan Gertrude Stein’dan Peggy Guggenheim’a renkli karakterler, Marc Chagall’dan Anish Kapoor’a büyük sanatçılar, Venedik bienalinden grafitiye uzanan sanat üretimleri, Almelek’in zaten bildiği konular. İkinci bölümdeki baston ya da memenin tarihi gibi ilginç başlıkların sunduğu hikâyeler, yine yazarın verimli merakının ürünleri.  Son bölümde dünya ve Türkiye yazılarıyla serüvenimiz tamamlanıyor. Sanat ve Yaşam gezen, okuyan bir sanatsever olarak Ester Almelek’in okuru yanına katarak çıktığı güneşli bir gezi…


Ester Almelek

Galericiliğe nasıl başladınız? Bu hayalinizdeki işti diyebilir miyiz?
Devam ettiğim iki yıllık bir kursta bitirme projem “galeri” idi. Bu proje için epey araştırma yapıp bir Sanat Galerisi maketi tasarlamıştım. Aslında her zaman sanata merakım vardı. İsviçre’de yaşayan ağabeyim Moiz Benezra resimle uğraştığından onun sergilerinin hazırlanmasında yardımcı olmuştum. Sergi gezmek hobimken profesyonel bir işe dönüştü. Bu işi her zaman çok ciddi bir şekilde yapmaya çalıştım. İstanbul’da ve Venedik’te aldığım Sanat Tarihi kurslarıyla kendimi bu konuda geliştirmeye özen gösterdim. Mesleğim dolayısıyla yurt dışında yıllarca pek çok müze, fuar ve bienal gezdim.

Sanatçıları ve sanatseverleri yakından tanıyorsunuz. Özetlersek biri “yapıyor” diğeri “bakıyor”. Siz bu karşılaşmayı sağlayan kişi olarak duygularınızdan ve deneyimlerinizden söz eder misiniz?
Galericilik mesleği öncelikle sanata ve sanatçıya karşı saygıyı gerektirir; tabii sanatçı ve sanatsever arasındaki köprü olduğu için karşılıklı sevgi ve güven şarttır. Galerimiz hiçbir zaman bir tablo mağazası olmadı. Düzenli olarak kaliteli sergiler düzenledik. Galerimizde eski ustalara yer verdiğimiz gibi her yıl açtığımız “Genç Yetenekler” sergilerinde yeni kuşak sanatçılara yer verdik. Bugün resim piyasasında ismi olan bazı gençlere ilk sergilerini açtırmış olmanın gururunu tattık. Aynı şekilde yontu sanatına da sık sık yer vererek “Yontu Dünyamızdan” sergilerimizde önemli heykeltıraşları ağırladık. Zaman zaman yabancı sanatçılara yer vererek onları Türk izleyici ile buluşturmaya çalıştık.

Piyasalardaki fiyat dalgalanmaları sanatseveri tedirgin eder; onun için, ticari kaygılara ödün vermeden, sanatçınızı en iyi imkânlarla tanıtmanız ve onun arkasında durmanız gerekir. Bu meslekte aslında (her meslekte olduğu gibi), iyi ve sağlam ilişkiler kurmak, insanın hayatını kolaylaştırır ve başarıya ulaştırır. Yirmi yedi yıllık galericilik hayatımda bunu sağladığıma inanıyorum. Bugün sanatçılarımla ve sanatseverlerle saygınlık ve dostluk çerçevesinde devam eden ilişkilerim bunun göstergesidir.

Kitabınızda ilginç insanlar, mekânlar ve olaylara yer veriyorsunuz. Sanatı seven, sanattan anlayan insanın dünyayı yorumlama şekli değişir mi?
Galericilikte her gün birlikte çalıştığınız kişiler, sanatçılar sıradan insanlar değillerdir, renkli kişilerdir. Mutlaka benim dünyama çok şey kattılar ve her sergi bana yeni ufuklar açtı. Sanatın bence en önemli özelliği, insanı sıradanlıktan, vasattan uzaklaştırması, dünyaya, doğaya bambaşka bir pencereden bakmanızı sağlamasıdır, kısacası yaşam sevincini canlı tutmasıdır.

Sanatla iç içe yaşamak beni yazmaya yönlendirdi. Makalelerimi ve denemelerimi topladığım bu son kitabım Sanat ve Yaşam’da 1990 yılından beri Şalom Dergi, Sanat Çevresi, Rh+ Sanat dergilerinde çıkan yazılarım yer alıyor. Galeriyi açtığımız 1988 yılında tanıştığım Sanat Çevresi dergisinin sahibi Hamit Kınaytürk, yazı yazmam konusunda her zaman beni teşvik etmişti. Daha sonraları tanıştığım duayen yazar Hıfzı Topuz da ilk kitabımın önsözünü yazarak beni çok desteklemiş ve onurlandırmıştı.

Bu Şehri Seviyorum - İstanbul, Viyana, Venedik, Paris isimli ilk kitabımda hayatımdaki önemli şehirleri konu olarak almıştım. Diğer kitaplarım kurgulanmış romanlardı. Bu son kitapta sanat yazılarımın dışında, farklı alanlarda yaptığım araştırmalar ve gezilerden notlar var. Kitabımın kapağına doğa tutkunu Claude Monet’nin bir resmini seçtim. Sanat’ın her dalının, doğan güneş gibi yaşamımızı aydınlattığını ifade ediyor.


Fuarda tango gösterisi

Çeşitliliğe merakla yaklaşıyor, yazarak merakı yayıyorsunuz. Bu yaklaşımınız işinizi ve hayatınızı nasıl etkiledi?
Sanat ile iç içe yaşayan bir ailem olduğu için şanslıyım. Eşim Yakup’un Edebiyat ve Tiyatro, oğlumun ise Müzik alanlarında eserleri var. Kızım İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar Bölümü’nde öğretim üyesidir.

Yeniliklere her zaman açık olmuşumdur. Değişik projeler üretmeyi seviyorum. Tabii bu, iş hayatıma da yansıdı. New York ve Zürih Sanat Fuarlarına Almelek Sanat Galerisi olarak iştirak ettik. İstanbul’daki fuarlara aralıksız her sene katıldık. Bazı seneler fuardaki stantlarımızda konser, tango gösterisi, mim ve happening gibi değişik performanslar sergiledik. Bir fuarda heykel sanatçımız yoktu; onun yerine, fuarın açılış gününde bir genç sanatçı çıplak bedenini tamamen maviye boyayarak, kaidenin üstünde saatlerce kımıldamadan durmuş, çok ilgi çekmişti. Bazı galerilerin şaka ile karışık “herkesi galerinin önünde topladın” tepkilerine, “siz de yapın” diye karşılık verdiğimi hatırlıyorum. Bu anlattığım 20 yıl evvelki olaydı. Şimdilerde çok daha çılgın şeyler yapılıyor sanat adına.


Ender Güzey ile teknede Bosphoros Efsanesi

İstanbul’un, “Avrupa’nın Kültür Başkenti” seçildiği 2010 yılında Boğaziçi’nde bir teknede, sanatçımız Ender Güzey ile Bosphoros Efsanesi’ni konu eden bir performans gerçekleştirdik. Güzel Boğaziçi’mizi galerimizin bir uzantısı gibi kullanarak bir sergi kurgulamak, Bebek’te deniz kenarına taşındığımız günden beri hayalini kurduğum bir projeydi.

Galeride otururken okumaya da vakit ayırabiliyorsunuz. Bu, büyük bir ayrıcalıktır. İnsan okumazsa tek satır yazamaz. Birkaç yıl evvel galeriyi kapatma kararı aldım. Sanat, sergi sevgisi yön değiştirdi, profesyonellikten tekrar hobiye dönüştü. Şimdilerde yine hem dünyadaki hemyurdumuzdaki fuarları ve bienalleri ziyaret ediyorum, yazılar yazıyorum.