1958’de Ankara’da doğan Ahmet Erhan, Adana Erkek Lisesi’nden sonra, Gazi Eğitim Enstitüsü’nü bitirdi. Edebiyat ortamına girdiği yıllarda ülkemiz tam bir “provokasyon” ortamı yaşıyordu. Her gün insanlar, özellikle üniversite öğrencileri öldürülüyordu. Ahmet Erhan’ın “Bugün de ölmedim anne” dizesinin kaynağı olan yıllardı. Bazı gazeteler her gün ölüm bilançosu yayınlıyordu. Ülke “sağ-sol” olarak keskin biçimde ayrılmıştı. Hükümetler ülkeyi yönetmekte yetersiz kalıyor, bir türlü Cumhurbaşkanı seçemiyordu. Karanlık güçler kahvehane, dernek, öğrenci yurdu basıp bombalıyor, silahla tarıyordu.
Ahmet Erhan 1970 ortalarından sonra, Ataol Behramoğlu’nun yönettiği Militan dergisinde yayımladığı şiirlerle dikkat çekti. Onun şiirlerinde adeta ne kadar çok hayatla yaşarsa, o kadar çok ölümle ölen bir şair birey vardır. Onun yaşayan yanını “anne” figürü temsil eder. Ahmet Erhan’ın şiirlerinde “anne” figürü yaşayan, hep orada duran bir figürdür. Evden çıkıp çıkıp giden ve günlerce gelmeyen, biraz sorumsuz, biraz karanlık bir oğulun özlemini sessizce yaşayan bir anne figürüdür. Bir şair birey olarak Ahmet Erhan’ın da yaşayan, hayatta olan yanıdır. Yaşama sevincinin kaynağı, en karamsar zamanlarda başını koyduğunda her şeyi unutturacak bir “diz”dir.
“Bırak kalsın masada ekmek,
testide su
Ayna puslu, pencere camı kirli
Bırak kalsın saçların dağınık,
Gözlerin uykulu.
Saksıdaki çiçek susuz, kedi
yalını bekler bir köşede
Bırak kalsın meyve ağaçta,
kırlangıç havada
(…)
Anne, gel yanıma otur.”
Ölüm ise “baba” figürüyle temsil edilir. Yaşayan anneye karşın “baba” figürü Ahmet Erhan’da hep ölüme gönderme yapar. Belki de bir şair olarak varoluşunun asıl sorunsalı, asıl çelişkisi bu ölmüş olan babadır. Onun geride bıraktığı büyük ve karanlık oyuk, Ahmet’in hiçbir zaman dolduramayacağı, onu içine çeken, mutlu olmayı hissettiği anda teninde tutuşarak ona acı çektiren bir yangın gibi saracaktır. Bu bağlamda Ahmet’i biraz Sylvia Plath’ın erkek karşılığına benzetirim.
“Senin ölümün baba, bende
Bir anafora kapılarak
Yeniden doğuma dönüşüyor
Köklerini toprak altında saklama
Baba, oğlun daha yaşıyor...”
Ahmet Erhan, 2013’de, İstanbul’da yaşamını yitirdi.
ANNE
Bırak kalsın masada ekmek
testide su
Ayna puslu, pencere camı kirli
Bırak kalsın saçların dağınık,
gözlerin uykulu.
Saksıdaki çiçek susuz, kedi
yalını bekler bir köşede
Bırak kalsın meyve ağaçta,
kırlangıç havada
Dama düşen ince bir yaz yağmuru...
Yoruldun artık, bütün gün
didinip durdun
Toprak bile, gök bile, deniz bile
bir yerde yorulur.
Bırak kalsın süpürge duvarda,
sabun kovada
Anne, gel yanıma otur.
Ahmet Erhan