Ara verme anlamına gelen “mola” ile belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni anlamına gelen “modanın” aslında tek ortak noktaları kelimelerinin ses benzerliği değil… Bu sayfalarda; soluksuz koştuğumuz hayatımıza kısa bir “mola” verirken; en beğendiklerimizi, nam-ı diğer en “modayı” yanı başımıza alıyoruz.

2020 yılında malum sebepten evlerimize daha çok kapandığımızdan, içimize döndüğümüzü sansak da, bence kabuklarımızdan sıyrıldığımız, kendimiz olduğumuz, asıl olanı kabul ettiğimiz bir dönemden geçtik ve geçmeye devam ediyoruz.
Belki de hayatın anlamının ilk defa farkına varıyor ve yeni şeyler keşfetmeye gerek duymadan, var olan durumla yetinerek mutlu olmanın yollarını arıyoruz.
Öyleyse, 2020 nasıl başladıysa, öyle bitsin diyelim ve gelin yılın son koşturmalarına, malum mücadelesinin yankılarına Aralık ayında kısa bir mola verelim. Dünyadan farklı kültürlere ait en moda mutlu yaşam felsefelerine kulak verelim.
Hatta hayatımıza misafir edelim. Haydi, mutluluk ilhamlarına kapımızı açmaya hazır mıyız?

Moda
Modanın anavatanı İtalya olunca en trend mutlu yaşam felsefesi de ‘Dolce Far Niente!’ olarak İtalyanlardan geliyor. ‘Tembellik tatlıdır’ anlamına gelen bu felsefeyle İtalyanlar, tembellik haline yaşamında yer verenlerin, keyifli ve uzun bir hayat yaşadığına inanıyor.
‘Dolce Far Niente’ diye cümleyi kendi kendime tekrar ederken, gözümün önüne nedense kült bir filmden sahne belirdi.
‘Eat, Pray, Love’ (Ye, Dua et, Sev) filmini izleyenler hatırlayacaktır. Bir kadının kendini yeniden keşfetmesini anlatan bu filmde, başrol oyuncumuz tatilde tek başına hiç bir şey yapmamanın keyfine varıyor. İtalya’da bir kafede yalnız başına pizza yerken, gelip geçeni seyrediyor. 2020 bana tatile çıkmadan da aslında hayat düzenimde kendimi tatile çıkarmanın mümkün olduğunu gösterdi. Mahallemdeki kafeye daha çok uğramak, semt marketinden alışveriş yapmak ve çevremdeki parkları, bahçeleri daha çok ziyaret etmek bile kendimi tatilde gibi hissettirdi. Hatta bazen de hiç bir şey yapmadan pencereden dışarı bakarken buldum kendimi, ‘Durmak da tatil değil mi?’ diye düşümdüm defalarca. Öyleyse, siz de doldurun en sevdiğiniz kupanıza sevdiğiniz sıcak içeceğinizi, pencereden dışarı bakın ve camda yansıyan yüzünüze bir kadeh kaldırın. ‘Dolce Far Niente’ diyerek!

Mola
Kitabı çok satanlar listesinde olan, ‘Hüge’ diye okunan ‘Hygge’, aslında Danca bir kelime... Telaffuzu konusunda her kafadan bir ses çıksa da bildiğimiz şudur ki, Danimarkalılar Hygge kelimesini rahatlık, mutluluk, sıcaklık ve huzur anlamında kullanıyor. Biz her ne kadar tercüme etmeye çalışssak da, bana göre kelime tercümeyle değil ancak hissedilerek anlaşılabilecek bir kavram.
Lütfen; sizin için mutluluk, sıcaklık, rahatlık, huzur neyi ifade ediyor ise onu yapmak için evinizde kendinize vakit ve alan ayırın. Sıcak çikolata, zencefilli kurabiye, odanızı aydınlatan mumlar, bol desenli yünlü çorap, ekose battaniye, elinizde kitabınız, favori bitki çayınız, size ışık tutan mumunuz her ne ise hazırlayın. Sizi adeta karda yuvarlanır gibi evinizde kendinize özel zaman ayırabileceğiniz Hygge anlarında yuvarlanmaya davet ediyorum. Özellikle teknolojiden arınmış bu zaman diliminde, unutmayın televizyon, bilgisayar, telefon yok... Huzurlu mutluluğun sıcaklığını hissetmeye hazır mısınız?


Moda
Koltuklarınıza yerleşin, bu sefer Netflix izlemiyoruz, internetten kolaylıkla bulabileceğiniz 90’lı yılların favori ‘Aslan Kral’ animasyon filmini açın, patlamış mısırlarınızı hazırlayın ve filmin keyfini çıkarın. Sinemada yavru bir aslan olan Simba’nın maceralarını konu eden bu filmi gösterime girdiği yıl heyecanla izleyen çocuklar şimdi 30’lu yaşlarındalar.
‘Aslan Kral’ filmi, hepimizin hafızasına kazınan ve izleyince yeniden hatırlayacağınız ‘Hakuna Matata’ şarkısı ile gönüllerimize taht kurmuştu. Peki, nedir Hakuna Matata? Afrika’da Swahili dilinde ‘problem yok’, ‘endişe yok’ anlamı taşıyan bu felsefe, hayatın karşımıza çıkardığı zorluklar ne olursa olsun, nefes aldığımız sürece şükretmemiz, rahat olmamız ve hayatın tadını çıkarmamızı tavsiye ediyor.
Bu filmi yeniden izledikten sonra, kendinize ve sevdiklerinize söz verin. Zor anınızda birbirinize bu iki sihirli kelimeyi parolanız olarak hatırlatın. Hatta günde bir doz Hakuna Matata dinleyin. İşte mucizevi şarkının sözleri:
Ne güzel bir söz bu
Hakuna Matata
Geçmez bu moda
Üzülme sakın
Her şey hayatta
Dertsizlik demek bu felsefe
Hakuna Matata

Mola
Söylerken bile yüzünüzde gülümseme oluşacağına emin olduğum Hawaii’den ithal ‘Ho’oponopono’ felsefesini hiç duymuş muydunuz?
Ho’oponoponosıfırlanmak, zihinsel temizlik’ olarak tanımlanıyor ve özellikle insan ilişkisinde yaşanan sorunlu bir durum varsa gözden geçirilerek, özür dilemek, teşekkür etmek gibi davranışlar samimiyetle gerçekleştiriliyor. Öyleyse, telefonlara sarılalım. 2020 yılı ilişki muhasebemizi yapalım ve bu yıl boyunca bizi üzen, kıran kim varsa onlara açılalım. Ya da üzdüğümüzü düşündüğümüz kişilere özrümüzü dileyelim, akabinde rahat bir nefes alalım.
Bu görüşmeleri yaptıktan sonra da elinize dilediğiniz sıcak bir içeceği alalım, müziğimizi belki de son ses açalım. Fonda Şebnem Ferah’ın şarkısı “Sil baştan başlamak gerek bazen…” çalsın. Bu yol gösterici şarkının sözlerine de kulak verdikten sonra, durup kendimize düşünmek için mola verelim. ‘Ho’oponopono’ kelimesini ve o günün tarihini bir kâğıda not edelim, başucumuza alalım... Sizce de bazen “sil baştan başlamak” gerekmiyor mu?



Moda
2020 yılına, her konuda sadelik, netlik, özlük damgasını vurdu. Kabul edelim, az daha çoktur felsefesi özellikle herkes tarafından benimsenir oldu. Bu yüzden İsrail’den Tachles, nam-ı diğer ‘Sadede gelelim’ felsefesi de benim gönlümde taht kurdu.
Tachles, İsrail kültüründe oldukça yaygın olan ‘Sonuca gelme, lafı gevelememe ve söylemek istediğimizi dolandırmadan az cümlelerle söyleme tutumu’ anlamına geliyormuş.
Alttan mesaj verme tutumundan uzak duran bu felsefeyi benimsediğimizde, ilişkilerimizde daha dürüst, fikirlerimizi beyan ederken daha rahat olduğumuzu ve özellikle hislerimizi açıklamaya çekinmediğimizi fark edeceğiz. Kısaca, “Bam bam bam…”, “Tak tak tak…”, aklımızdan geçeni, gönlümüzde hissettiğimizi anında ve olduğu gibi paylaşmak en Moda!

2020 yılının sonuna yaklaşırken size çok eskilerde yaşamış, komşumuz Sisam Adası’nda M.Ö yıllarda doğmuş Helenistik filozof Epikür’ün huzurlu hayat felsefesinden bahsetmek isterim.
Epikür’e göre, “Gelecek günden en az şey bekleyen, onu en büyük sevinçle karşılar.” Özellikle ‘korkuyu’ yenmek için hayattaki beklentilerimizi de en aza indirmemiz gerektiğini de ekler...
Umarım gününüzde kısa bir mola vererek okuduğunuz buluşma noktamızda, kültürler farklı olsa da aslında aynı amaç için benimsenmiş mutlu yaşam vaat eden bu felsefelerden ilham alırsınız.
Sevgili okuyucularım; 80’li hatta 90’lı yıllarda yaşayan olgunlardansanız J Aralık ayında sokaklarda mağazaların vitrinlerine, okullarda pencere camlarına, evlerde büfe aynalarına kardan spreylerle yazılan şu basit cümleyi hatırlarsınız.
Güle güle eski yıl, hoş geldin yeni yıl
Aslında her şey bu cümle kadar basit! İşte...

Kalpten sevgiyle…