Sarmaşık

Yekta Kopan (çizen: Levent Gönenç) / Can Yayınları (resimli roman)

Resimli kitaplar, günümüzde yeniden revaçta. Resimli roman değil sözünü ettiğimiz; daha öncelerde salt metin olarak kaleme alınan bir öykünün, romanın çizerler aracılığıyla resimlenmesi söz konusu olan. Batı’da hayli yaygın olan bu uygulamanın bizde de hayata geçirilmesi, resimli kitaplara meraklı okurlar için sevindirici bir gelişme olmalı. Metnin sunduğu olanakların dışına çıkarak, ressamın da imgelemiyle farklı bir öykü atmosferi oluşturulması, yepyeni türde bir okumaya da olanak tanıyor. Görsellik önemli bir unsur günümüzde. Kitapların, görsel medyayla baş edebilmesine yönelik arayışlar bu türden arayışların gerekçesi olabiliyor.
Can Yayınları’ndan çıkan “Sarmaşık” böylesi bir düşüncenin ürünü. Başarılı bir öykücü olan Yekta Kopan’ın daha öncelerde yayınlanmış bir öykü kitabından seçilen ve görselliğe hayli olanak veren aynı adlı öyküsü, Levent Gönenç’in başarılı uygulamasıyla resimli bir anlatıya dönüşmüş. Yekta Kopan’ın özenli ve duyarlı dili bu kez bir baba oğul çerçevesinde gelişen bir konuyu öykülüyor; Gönenç’in yine titiz çalışmasıyla bu öykünün belki de yediden yetmişe yeni bir okur kitlesiyle buluşma olasılığı ise bu türden yeni çalışmalara bir kapı aralıyor.
“Sarmaşık”ı alın okuyun; resimleri aracılığıyla da öyküyü boyutlandırın, kazançlı çıkacaksınız. Daha önce belki de okumadığınız bir yazarın keşfi ise sevindirecektir.

 


Mavi Sakal
Max Frisch (çeviren: Dürrin Tunç) / Yapı Kredi Yayınları (roman)

Max Frisch, İsviçreli bir yazar. Durrenmatt’la birlikte ülkesinin en önemli iki yazarından biri. Almanca yazıyor Frisch. Roman ve öykünün yanı sıra tiyatro metinleri de kaleme alıyor. “Stiller”, hatırlayacaksınız en önemli romanı. Frisch yapıtlarında çağdaş insanın tragedyasına dokunuyor ve onun yalnızlığından, günün değerleriyle yaşanan uyum problemlerinden hareketle bireyin umutsuz konumunu romanlaştırıyor. Kuralların, yaşamsal ilkelerin bireyi boyutsuz hale getiren konumunu yine mutsuz, umutsuz öyküler aracılığıyla okurlarına ulaştırıyor. Çağına karşı taşıdığı sorumluluk duygusuyla kalem oynatan bir yazar Frisch. Aynı yayınevinden daha önce çıkan günlükleri de onu tanımak isteyen okurlar için ayrı bir şans kanımca.
“Mavi Sakal”da ne anlatıyor Max Frisch? Doktor Schaad’ın ilginç ve buruk öyküsüne tanık oluyoruz bu kısa oylumlu romanda. Kahramanımız karısını öldürmekle suçlanmaktadır. Savcı ise onun kıskançlık nedeniyle cinayet işlediğini düşünüyor. Kitapta Schaad’ın zihninde süregiden yargılama sürecine ve bu sürecin ona çağrıştırdıklarına tanıklık ediyoruz. Bu ilginç romanın çağdaş bir yazarı tanıma konusunda okurlarımız adına iyi bir örnekleme olduğunu düşünüyorum.



Sahaf
Roald Dahl (çev: Elif Ersavcı) / İnka Yayınevi

Dahl’ı daha çok bir çocuk kitapları yazarı olarak tanıyoruz. (Özellikle, Charlie’nin Çikolata Fabrikası’nı duymayan yoktur) Oysa Dahl, aynı zamanda yetişkinler için de yazıyor! Dahl, özellikle birbirinden şaşırtıcı, usta işi öyküleri okumayı kısa süre içinde bir alışkanlığa dönüştürüyor. Şaşırtıcı sonlarıyla insanlık hallerinin bir portresini çıkarmayı başaran Dahl’ın dilimize daha önce kazandırılmamış öyküleri “Sahaf” adıyla meraklılarını bekliyor. Bir sahaf dükkânı ve iki “tuhaf” insanın, William Buggage ve yardımcısı Bayan Tottle’ın öyküsüne tanıklık ediyoruz öncelikle. Kahramanlarımız gerçekten de tuhaflar, çünkü ikisi de kitap satışıyla ilgilenmek yerine her gün, bir yandan gazetelerde çıkan ölüm ilanlarını okuyor, bir yandan da en sevdikleri kitabı, yani Kim Kimdir’i karıştırıyorlar. Niçin? Bu sorunun yanıtı elbette öykümüzde gizli ama okuyucuları hayli şaşırtacak bir içerik ve finalle, Dahl’ın bir kez daha ustalığını konuşturduğunu fısıldayıverelim.
Dahl, Poe ve O. Henry geleneğinin bir başka halkası. Kendine has kıvraklığı ve keskin dili ile çağımız insanına bir başka noktadan ayna tutarken, bir yandan da günümüz dünyasının da şaşırtıcı bir fotoğrafını çekiyor.

 

 
Benden’iz James Joyce
Fuat Sevimay / İthaki Yayınları

Memleketin kimine göre en güzel, kimine göre en karanlık zamanları olan Gezi Direnişi günlerinde James Joyce, birden karşınızda beliriverse ne hisseder, dahası ne yaparsınız? Tanınmış İrlandalı yazar İstanbul’a gelse ve orada çevirmeniyle karşılaşsa, sohbetlerinin konusu yalnızca edebiyat mı olur acaba?
Fuat Sevimay, edebiyatımız yeni ve parlak kalemlerinden biri. Aynı zamanda sıkı bir çevirmen. Daha öncelerde, söz konusu yazarın, yani Joyce’un iki yapıtını dilimize kazandırmış zaten. “Benden’iz James Joyce” adlı son yapıtında Sevimay, dünya edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan James Joyce’u ve eserlerini daha iyi anlamak, hatta onunla arkadaş olmak isteyenler için bir imkân sunuyor. Fuat Sevimay’ın kaleminden gizemli, eğlenceli ve tanıdık bir roman. Özellikle Joyce’a ve yapıtlarına bir parça yakın olan okurlar için sürprizlerle dolu bir yolculuk vaat ediyor.
Dünya edebiyatında bu ve benzeri türden denemelerin sıklıkla yapılmakta olduğuna tanık oluyoruz bir yandan da. Bir çeşit yapı söküm denemesi diye adlandırmak bile mümkün bu türden çeşitlemeleri. Amaç ise, soylu bir yapıta yeni bir açıdan göz atabilme yetisi kazandırabilmek ve algılama düzleminde çeşitliliğe olanak sağlamak.
En azından, bu türden bir deneyimin bizim bir yazarımızca ne ölçüde ele alındığına yakından tanıklık etmek için bile okunabilir bu anlatı. Öte yandan, kitabı bitirdiğinizde zihninize çakılacak olan Joyce imgesi ve bir yazar olarak onu keşfetmekle ilgili başlatacağınız yolculuk ise yanınıza kâr kalacaktır. Eline sağlık Sevimay diyoruz. Eh, şimdi sıra kitabın kapağını aralamaya geldi bile…