Bütün dünya, zorunlu bu evde kalma sürecini kolay atlatmak için çareler arıyor. Hem beden hem de akıl sağlığını korumak, insanların bir yıldır hedeflediği tek amaç neredeyse. Hepimiz online konferanslar ve atölyelerle zamanımızı ekran başında geçirir olduk. Kimimiz mutfakta, kimimiz sanatta yeni arayışlar peşindeyiz.
Tarihte karantina yaratıcılığı
William Shakespeare, Londra’da tiyatroların kapatıldığı veba yıllarında, “Macbeth”, “Kral Lear”, “Antonius ve Kleopatra” oyunlarını yazdı. Salgın hastalıkları konu alan kitaplar arasında, Boccaccio’nun 1345-1353 yıllarında veba salgınından kaçmak için bir şatoda toplanan insanları konu alan “Decameron”, Thomas Mann’ın Venedik’teki kolera salgınını anlattığı “Venedik’te Ölüm”, Albert Camus’nün yazdığı “Veba”, Türkiye’de Reşat Nuri Güntekin’in “Salgın ve Madalyonun Ters Tarafı” kitaplarını sayabiliriz.
Tifoya yakalanan Rus besteci Stravinsky “Bülbül” operasını karantinada besteledi. Norveçli dışavurumcu ressam Edvard Munch İspanyol gribine yakalandığı yıllarda “İspanyol Gribiyle Otoportre” tablosuna imza attı. Newton yer çekimi teorisi üzerine çalışırken karantinadaydı.
Karantina döneminde müzeler
Bu zor süreçte sanal fuarlar ve sergiler düzenleniyor. Instagram’da müzelerden canlı yayın sanal turları izliyoruz.
İnternette değişik ve ilham verici önerilere, “challenge”lere de (“meydan okuma”) rastlamak mümkün. Örneğin, kapalı olan müzelerin şöyle ilginç bir önerileri var. Getty, Metropolitan, Rijksmuseum ve Hermitage müzeleri izleyicilerine, koleksiyonlarında bulunan bir tablo seçip, tekrardan yaratmalarını öneriyorlar.
Bu çarpıcı teklifi gerçekleştirebilmek için yapmaları gereken tek şey, evlerindeki üç obje seçmeleri ve poz verip deklanşöre basıp fotoğrafı yollamaları. Tabi bunun için ihtiyaç duydukları en mühim şey yaratıcılık.
Bu fikir Amsterdam’dan bir Instagram hesabından geldi. Hesabın adı “between art and quarantaine” - “karantina ve sanat arasında”. Rusya’da bunun için, “izolasyonda sanat” (izoizilyatsia) adında bir Facebook grubu kuruldu. Grubun kuralları çok basit, evlerinde ne varsa onu kullanmak gerekiyor. Photoshop’a ise izin yok. Projeye günde 2 binden fazla paylaşım geliyormuş. Bütün dünya, bu ilginç “meydan okumayı” kabul edip ilgi gösterdi. Resimlerde görüldüğü gibi bazıları komik bazıları da oldukça estetik. Baskı altında bile yaratıcılık gelişebiliyor demek.
Karantinada açılan sergiler
Bu dönemde sosyal izolasyonun önemini anlatan sergiler açılıyor. Bunlardan biri de Jeff Roy ve Drake Paul imzalı “The Art of Quarantine” projesi Zorlu Performance Center’de açıldı. “Dünyanın en ikonik resimlerinin özneleri sosyal-izolasyona uyduysa, bunu siz de yapabilirsiniz” mottosuyla yola çıkan ikili Van Gogh, Edvard Munch, Edward Hopper, Grant Wood, Renee Magritte ve George Seurat gibi ünlü ressamların başyapıtlarını insanlardan arındırıyor.
George Seurat
Ukrayna Kültür ve Enformasyon Politikası Bakanlığı, sosyal mesafe, hijyen, maske takmak gibi konuları, dünyaca ünlü tablolardan ilham alarak, afişler hazırlayarak insanları uyarmaya çalışıyor.
Ankara’da bir alışveriş merkezinde pandemi döneminde evde kalanların, kâğıt ve diğer atık malzemelerden yaptıkları tablolar “Karantina sanat içindir” adlı sergide izleyicilere sunuldu. Ayrıca dünyanın birçok şehrinde, sokak sanatçıları, kentlerin sokaklarını ve binaların dış duvarlarını korana virüs konulu grafittilerle süsleyerek halkı uyarmaya devam diyorlar.
Bütün bu örnekler, yaşadığımız zorlu koşullar ne olursa olsun, üretmenin yaşamak için gerekli olduğunu, sanatın insana gelecek için umut kaynağı olduğunu gösteriyor.