Aniden gelişen olaylar sonucu, Afganistan, son haftalarda dünyanın gündeminde ilk sıraya oturdu. Yıllardan beri süregelen Afgan Paştunlarının kökenleri konusunda teoriler ve spekülasyonlar da tekrar su yüzüne çıkmaya başladı. Michael Freund’ün The Jerusalem Post gazetesinin 9 Eylül 2021 tarihli sayısında kullandığı “Taliban İsrail Soyundan mı?” başlığı ise spekülasyonların çıtasını bir kademe daha yukarı taşıdı.
Bu yazıda bu konuya biraz açıklık getirmeye çalışacağım.
Taliban=Paştun denklemi doğru mu?
Kurulduğu 1990’lı yıllardan itibaren Taliban bir Paştun hareketi olarak görülmektedir. Günümüzde dahi, Taliban’ın üst yöneticilerinin çoğunluğu Paştun kökenlidir.
Bu olgu, kuruluş amaçlarından biri miydi yoksa bazı mecburiyetler sonucu mu oluştu?
Taliban, başlangıçta, Afganistan’daki eylemlerini Pakistan toprakları üzerinden yönetiyorlardı, yani Paştun bölgesini ve dolayısıyla Paştunları kullanmak zorundaydılar. Ancak zaman içinde diğer Afgan azınlıklarının yaşadığı bölgelere sızmaya başlayınca, Paştun olmayanlar da kadrolara dâhil edilmeye başlandı. Son yıllarda ise, Tacik, Uzbek ve Hazara gruplarının da Taliban saflarına katıldığını ve hatta üst kademelerde koltuk sahibi olduklarını görmekteyiz. 2000’li yılların başında da Şii gruplardan da katılımlar gözlendi.
Diğer taraftan, Paştunların yaşam görüşü, Paştunvali olarak adlandırılan yarı seküler kabile geleneklerine dayanır. Bu gelenekte ise din adamlarına yer yoktur.
Yalnız bu iki olgu bile Taliban=Paştun denkleminin yanlış olduğunu ve hatta yersiz olduğunu söylememiz için yeterlidir.
Paştunlar kimdir?
Puştan, Paktun veya Pathan olarak da adlandırılan Paştunlar Afganistan’daki en geniş etnik gruptur. Kesin sayıları belirsiz olsa da tahminler toplam nüfusun %40’ını oluşturdukları yönündedir. Genelde, ülkenin güney ve doğusunda yaşarlar, Paştuca olarak adlandırılan bir dilleri vardır. Ayrıca, Hint-Avrupa dil grubuna giren Farsça lehçesi olan Pakto’yu da kullanırlar.
Kökenleri konusunda, daha ileride göreceğimiz gibi, birçok teori bulunmaktadır. İran kökenli olduklarını öne sürenlerle birlikte, aslında İsrail’in kayıp kabilelerinden birinden geldiklerini iddia edenler de bulunmaktadır.
Paştunlar, Sünni Müslümandırlar. Ayrıca Pakistan’ın Kuzey-Batı ve Hindistan’ın kuzey bölgelerinde de yaşamaktadırlar.
Tarihî Afgan Krallığı’nın kurucuları olarak tanınırlar ve yakın tarihlere kadar ülke yönetiminde baskın güç olarak karşımıza çıkmaktadırlar.
Paştunların sosyal yapısı, kabile onur yasaları ile şeriatın yerel yorumlarının bir karışımı olan Paştunvali veya Puktunvali kurallarına dayanmaktadır. Sosyal yaşam kurallarından en önemlileri arasında, Paştunca konuşmak, geleneklere uymak, misafirperverlik, misafirlerin korunması, mülkiyetlere saygılı olmak, aile namusu ve kadınların korunmasıdır. Aralarındaki anlaşmazlıkların çözümü ve yerel kararlar almak için Jirga adı verilen kabile konseyleri bulunmaktadır.
Tamamıyla ataerkil temelli olan Paştunvali kodu kişisel otorite ve özgürlüğü vurgulamasına rağmen, kadınların, ev dışı tüm faaliyetlerden tecrit edilmesi ve burka olarak bilinen tüm yüz ve vücudu kapatan giysiler giymesini öngörmektedir. Paştun kültürü, geleneksel müziği, dansı, şiiri ve hikâye anlatımı ile ünlüdür.
Paştunların geçim kaynakları genelde tarım ve hayvancılıktır. Ufak bir kesimi ise ticaret yapar. Siyasi istikrarsızlık, aşırı fakirlik, ülke içi mecburi göçler, toplumun bir kısmını uyuşturucu kaçakçılığına yönlendirmiştir. Merkezi kentler dışında yaşayanlar için, zor yaşam şartları, temiz su ve temel sağlık hizmetlerinin eksikliği nedeniyle yaşam beklentisi 50 yaşın altında seyretmektedir.
Geçmişteki siyasi hâkimiyetlerine rağmen Paştunlar hiçbir zaman homojen bir grup oluşturmadılar. Zaman zaman yalnız farklı kabilelere değil, aynı zamanda her biri kendi sınırları içinde izole edilmiş sayısız alt kabilelere de bölündüler. Tüm bu iç çatışmalara rağmen, dış tehditlerle veya Paştun olmayan merkezi bir hükümetin müdahalesiyle karşı karşıya kaldıklarında genellikle birleşik bir cephe oluşturmak için bir araya geldiler.
Paştunlar tarihsel olarak Afganistan’daki baskın etnik topluluktur ve Afgan tarihi boyunca baskınlıklarını korumak için aktif olarak savaşmışlardır. 1978’den önceki yıllarda Paştunlar, Afgan nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyordu. 1979’daki Sovyet işgalinden sonra, Pakistan’daki 3 milyondan fazla Afgan mültecinin yaklaşık yüzde 85’i Paştun’du. Afgan siyasetinde her zaman merkezi bir rol oynadılar ve baskın konumları, çatışmayı tetiklemede önemli bir katalizör oldu. Örneğin, Sovyet birlikleriyle savaşan ve Başkan Muhammed Necibullah rejimine karşı çıkan Mücahidin koalisyonundaki ortaklar arasında çatışma çıktı. Sovyetlerin geri çekilmesinin ve rejimin çöküşünün ardından, Başkan Burhaneddin Rabbani Tacik azınlığı temsil ederken, Gulbuddin Hikmetyar ve Taliban’ın liderliğindeki muhalefet birlikleri çoğunlukla Paştun’du.
Taliban yönetimi döneminde ise, bazı Paştun topluluklarına olumlu davranıldı ve korundu. Ancak, Paştunlar iktidarda olsa da, toplumun çoğunluğu yine de ayrımcılığa maruz kalmaya devam etti. Bu, özellikle devlet konsolidasyonu çabalarının bir parçası olarak Amir Abdur Rahman Khan tarafından 100 yıldan fazla bir süre önce kuzeye taşınan Paştun aileleri için geçerliydi. Bölgede baskın etnik gruplar olan Taciklerin ve Özbeklerin insafına bırakıldılar. Mazar-e-Sharif’te 1997 ve 1998’de etnik katliamlar ve Taliban rejiminin aşırılıklarının intikamı olarak Paştunları hedef alan şiddet yaşandı. 2001 yılında Taliban rejiminin yıkılması ile birlikte, Paştunların Afganistan’daki diğer etnik gruplar üzerindeki hâkimiyeti sona erdi. Yeni Taliban rejiminde durumlarının ne olacağı henüz netleşmedi.
Taliban’ın düşüşünden bu yana, geleneksel güç dengesinde köklü bir değişiklik oldu. Taliban sonrası ilk cumhurbaşkanı Hamid Karzai, Kandahar’dan önde gelen bir Paştun ailesine ait olmasına rağmen, merkezi hükümete büyük ölçüde Kuzey İttifakı’ndan Özbekler ve Tacikler hâkimdi. Yönetim ve iktidardaki bu daha az ayrıcalıklı konum, Paştunlar arasında bariz bir memnuniyetsizlik yarattı. En son 2010 parlamento seçimlerinin kesin sonuçlarının ardından, Herat ve diğer birçok ilden Paştun milletvekili adayları, sahtekârlık ve yıldırma yoluyla sistematik olarak seçim sürecinden dışlandıklarını iddia ederek protesto gösterileri düzenlediler. Karzai’nin halefi Cumhurbaşkanı Eşref Ghani de bir Paştun, ancak 2014’te göreve geldiğinde, kabile soyadını resmi belgelerden çıkararak etnik engelleri aşma niyetinin sinyallerini verdi.
Paştunların kökenleri konusunda teoriler
Bu konu, çok uzun süredir araştırılan ve tartışılan bir konudur. Paştunların kökenlerinin izini sürmek için bazı akademisyenler, araştırmacılar, tarihçiler ve dilbilimciler tarafından çeşitli teoriler öne sürülmüştür. Ancak, günümüze kadar hiçbir teori ispatlanmamıştır. Bu konuda en popüler teoriler ise,
1-Paştunlar’ın Aryan kökenli olmaları tezi,
2-Paştunlar semitik kökenlidir ve hatta İsrail’in kayıp on kabilesinin torunlarıdır tezi.
Paştunlar Aryan mıdır?
Bu teoriye göre, Paştunlar, tarihte Hint Aryan olarak anılan, Aryan kabilelerinin bir koludur. Aslında Hintliler grubu ikiye ayrılmaktadır: Hint-Avrupa ve Hint-Aryan kolları. Hint-Aryan grubunun da iki alt sınıfı vardır: Hint-İran ve öz-Hint-Aryan grupları. Söz konusu teoriye göre, Paştunlar Hint-İran grubuna dâhildir. Bu teori, kelime anlamı Afganistan’ın doğusunda yaşayan olan Pashtoon kelimesine dayandırılmaktadır. Hint uygarlığı tarihçileri, bu kelimeye Veda’larda, özellikle de Hinduların ve Aryan kabilelerin kutsal kitabı olan Rig-Veda’da sıkça rastlandığını tespit etmişlerdir. Rig-Veda’da, Paştunların yaşam bölgeleri için Phakt / Phakta isimleri kullanılmış, daha ileri dönemlerde bu kelime bozularak Paştin ve Paştun’a dönüşmüştür. Yine Rig-Veda’da Paştunların yaşadığı Baktar bölgesinden de söz edilmektedir ki bu bölge günümüz Afganistan’ında bir Paştun merkezidir.
Bu verilere dayanılarak, Paştun halkının Hint-Aryan grubunun bir kolu olduğu ve kullandıkları dilin de Aryan dilleri kolundan olduğu savı ortaya ve kısmen de olsa kabul görmüştür. Ancak görüldüğü üzere teorinin temeli kelimelere dayanmakta olup henüz bir maddi kanıta dayanmamaktadır.
Ben-i İsrail teorisi **
Paştun inancına göre, ataları Kays, Hz. Muhammed zamanında İslam’ı kabul etmiştir. Bir anlamda Paştun soyağacı İslam’a geçişi başlangıç noktası olarak alır, ondan öncesi yok varsayılır. Ancak birçok kaynak, Paştunların aslında Yahudi kökenli olduğunu, hatta Paştunların “Ben-i İsrail’in” kayıp on kabilesinden biri olduğunu öne sürmektedir.
Paştunların soyunun İsrailoğulları’na dayandığı iddiasına ilk olarak Babür Şahı Cihangir’in saray hizmetkârlarından olan Nimetullah Haravi’nin tahminen 1612 yılında tamamladığı Makhzan-i Afgani’de rastlanmaktadır. Buradaki anlatıma göre İsraillilerin kralı olan Şaul’un Yeremiah adlı bir oğlu vardır. Yeremiah’ın da Afghana adlı bir oğlu olur. Davud Peygamber’in krallığı esnasında Afghana İsrail ordusunun başkomutanlığına getirilmiştir. Süleyman Peygamber de Afghana’ya danışmadan hiçbir karar almamaktadır. Afghana’nın ölümünden sonra da soyu İsrail krallığında saygın konumunu korumaya devam etmiştir. Ancak, Nabukadnezar İsrail Krallığı’nı yıktığı zaman Yahudileri, Ghor, Gazne, Kandahar, Kâbil dolaylarına sürmüştür. Afghana soyundan bazı Yahudiler ise Mekke civarına sürülmüşlerdir. Rivayete göre, Afghana soyundan olan ve sonraları İslam’ın en büyük komutanlarından olacak Halid bin Velid, Müslüman olduktan sonra zamanında Afganistan’a sürülen akrabalarına bir mektup yazarak onları da bu dine davet emiştir. Mektup Peygamber Şaul’un 37. göbekten torunu olan Kays’a ulaştığında, Kays, Hz. Muhammed’le bizzat tanışmak için Medine’ye gelir. Burada Müslüman olur ve Peygamber tarafından olan adı Abdürreşid olarak değiştirilir. Kays’ın emrindeki Yahudi-Afganlar İslâm’a o kadar hizmet ederler ki bundan sonra onlara denizcilerin gemilerin omurgası için kullandıkları bir terim olan Pathan denilmeye başlanır. Bundan sonra Abdürreşid adını alan Kays Afganistan’a dönerek İslam’ı yaymak için savaşır. Bundan sonra Pathanlar olarak anılan Abdürreşid’in üç oğlu Sarban, Batan, Ghurghuşt ve onların soyundan gelenler günümüz Paştunlarının da ataları olmuşlardır.
Makhzan-i Afgani’de yer alan bu rivayetler sonraki dönemlerde az veya çok benzer şekilde tekrar edilmeye devam edilmiştir. Örneğin tanınmış Paştun yazarlardan Afzal Khan Khattak 1708 yılında kaleme aldığı Taarekh-e Murassa’sında, Hafiz Rahmat Khan da Peştunların kökenleriyle ilgili olan tarih kitabı Khulaasat ul Ansaab’ında hiç bir eleştiri ve inceleme gereği duymadan bu teoriyi yazılarının temel ve esas dayanağı kabul edilerek tekrarlanmışlardır. Paştunların İsrail soyundan geldiklerine dönük iddialar 19. yüzyılda Afganistan’a olan ilgileri giderek artan İngiliz araştırmacılar arasında da ilgi odağı haline gelmiştir. Hatta hikâye biraz daha ilginç hale getirilerek Paştunların Asurların İsrail Krallığı’nı yıktıkları zaman sürdükleri ve kendilerinden bir daha haber alınamayan Kayıp On Kabile’nin torunları olduğu ileri sürülmüştür.
Ben-i İsrail teorisine eleştiriler bu teorinin tanındığı ilk yıllara kadar geri gitmektedir. Bu varsayımlara karşı çıkan tarihçilerde olmuştur. Buna karşın Ben-i İsrail teorisinin destekçileri olanlar iddialarını farklı etnolojik ve biyolojik “kanıtlara” dayanarak da savunmaya çalışmışlardır. Sonuç olarak, ilkinde olduğu gibi, bu teoride kesin olarak ispatlanamamıştır.
DNA biliminin Ben-i İsrail teorisine katkısı
Ben-i İsrail teorisine bir katkı da DNA biliminden gelmiştir. Fazla detaya girmeden özetlemek gerekirse, ortak ataları belirlemek amacıyla incelenen gen serileri çalışmasında, Y kromozomunun G-M377 mutasyonuna, coğrafi uzaklıklarına rağmen yalnızca Paştunlar ve tüm Yahudi gruplarında rastlanmıştır.
Sonuç
Bu yazıyı yazmak için temasa geçtiğim iki akademisyenle yaptığım görüşmede, ilki, Ben-i İsrail savını desteklediğini, kanıt vermek gerekirse, Paştunların Cuma akşamı mum yaktıklarını ve etle sütü karıştırmadıklarını söyledi. Diğer akademisyen ise bunlara cevaben, Paştun bölgesinde sık elektrik kesintisi yaşandığını, yalnız Cuma değil herhangi bir gece de mum yakabildiklerini, fakirlikleri nedeniyle de pek et yemeye güçleri yetmediğinden etle sütlüyü karıştırmadıklarını belirtti.
Anlaşılan, bu teoriler bir süre daha spekülasyon aşamasında kalacaklardır.
Bazı kaynaklar:
Michael Freund, “Are the Taliban descendants of Israel?”, The Jerusalem Post, 9 Eylül, 2021.
Bilquees Daud, “Project Taliban: An anti-Pashtun Initiative?”, The Diplomat, 27 Temmuz 2021.
Antonio Guistozzi, “The Taliban Beyond the Pashtuns”, The Center for International Governance Innovation, The Afghanistan Papers, No. 5, Temmuz 2010.
Zaman Stanizai, “Are Pashtuns the Lost Tribe of Israel?”, Department of Political Science, California State University.
Gökhan Erden, Ulaş Töre Sivrioğlu, “Paştunların Kökeni: Bene İsrail Teorisi/ Etnolojik, Tarihi, Dilbilimsel ve Genetik Kaynakların Işığında bir Tartışma”. İsrailiyat: İsrail ve Yahudi Çalışmaları Dergisi, no. 5 (Kış 2019): 23-39. ** bu bölüm kısmen bu yazıdan uyarlanmıştır.
Dr. Hanif Khalil, Javed Iqbal, “An Analysis of the Different Theories About the Origin 0f the Pashtoons”, Quaid-e-Azam University Islamabad.
Aaron Feigenbaum, “The Jewish History of Afghanistan”, Aish.com
Haplogroup G-M377, Wikipedia
The Pashtun Society, https://pashtunsociety.cfsites.org/