Haber resmi: Bedri Rahmi
2021-2022 sergi sezonu hızlı başladı. Akaretler’de 15 gün süren Art Weeks sergilerinden sonra 16. Contemporary Fuarı’nın yankıları devam ediyor. Kültür ve Sanat’ın nabzını tutmak isteyen sanatseverler bu iki organizasyonda coşkuyla buluştular. Pandemi şartlarında ziyaret edilen sergiler, sanatseverlere her şeye rağmen Sanat’ın aydınlık yüzünü göstermeye devam ediyor. İzmir’de de bu ay içimi kıpır kıpır yaşama sevinci ile dolduran bir sergi izledim: Alsancak Arkas’ta açılan “Doğa, Bahçeler, Düşler” sergisi.
“Bahçe dünyanın en küçük parçasıdır ve aynı zamanda tüm dünyadır. Bahçe, Antik Çağ’ın başından beri, evrensel, mutlu bir tür heterotopyadır.” Michel Foucault
Fernand Toussaint
Sanat, doğa, bahçe ve insan arasındaki ilişki
Küratörlüğünü Jean-Luc Maeso’nun üstlendiği bu muhteşem sergi, sanat, doğa, bahçe ve insan arasındaki ilişkiyi bizlere hatırlama fırsatını sunuyor. Sergide yer alan, resim, heykel, dekoratif sanatlar ve tekstil sanatı gibi sanatın farklı alanlarından seçilen eserler Arkas Koleksiyonu’na ait. Aralarında, Alfred Sisley, Maurice de Vlamick, Maurice Denis, Alfred de Breanski gibi Avrupa resim sanatının önemli ressamlarının eserlerinin yanı sıra Hoca Ali Rıza, Bedri Rahmi Eyüboğlu, İsmail Hakkı, Nazmi Ziya Gürkan ve Sami Yetik gibi önemli Türk sanatçıların peysaj konulu eserleri de yer alıyor. Sergide bahçe, kimi zaman mitler dünyasının ev sahibi, kimi zaman bir keyif mekânı, kimi zaman bir tarım alanı olarak tasvir edilmiş. Bir içsellik alanı olan bahçe, üç tek tanrılı dinin kutsal metinlerinde, ortak bir mutluluk imgesini, Farsça “pardez” kelimesinden türeyen “paradis” yani cennet kavramını yansıtır. Antik Dönem’in başından beri insanlar, bahçelerini, dış dünyayı unutarak, kendi içlerine döndükleri büyülü bir cennet gibi görmüşlerdir.
Emile Galle
Tablolara ek olarak, Cesare Lapini, Jean-Baptiste Carpeaux gibi önemli heykeltıraşların eserlerini de görmek mümkün. Bahçe temasında, Art Nouveau döneminin en önemli temsilcilerinden Emile Galle ve Daum Nancy atölyelerinden çıkan cam eserler sergiye ayrı bir zenginlik katıyor. Sergide ayrıca, 16. yüzyıl Flaman duvar halılarının yanı sıra, 19. yüzyıla tarihlenen ve Osmanlı Saray halıları geleneğini yansıtan Feshane ve Kumkapı halıları da yer alıyor.
"Kuyudaki Rebeka" - Cesare Lapini, Ester Almelek
İzleyen gözler için, adeta bir şölen olan bu sergi, doğanın henüz insan tahribatına uğramadığı dönemlerde üretilmiş eserlerden oluştuğundan, insanın doğanın bir parçası olduğunu ve ancak doğayla var olabileceğini hatırlattığı için çok önemli bir mesajı var.
Yolunuz İzmir’e düşerse, Ocak ayının sonuna kadar sürecek olan bu sergiyi kaçırmamanızı öneririm. Arkas Koleksiyonu’nda yer alan, titizlikle seçilen eserleri görmek her zaman bir ayrıcalıktır.
“Dünya bir bahçe ise, bunun sebebi bitkilerin onun içeriği olması değildir; tersine dünya bitkiler tarafından yaratıldığı içindir. Bu nedenle onlar, dünyanın bahçıvanlarıdır; bu dünyayı yapan, bu dünyayı canlı tutan onlardır. Biz insanlar ve diğer tüm hayvanlar, kozmik bitki bahçeciliğinin nesneleriyiz.” Emanuele Coccia