İstanbul doğumlu, küratör sanatçı TERRY KATALAN uzun yıllar Barselona’da yaşamış, günümüzde Londra’ya yerleşmiş ve Türkiye’nin yurtdışında kültür sanat elçisi olarak çalışmalarına devam etmektedir. Bir doğa aşığı olan Terry, tabiatı sanatla birleştirerek çevrecilik ve doğal kaynakları korumak için gerçekleştirdiği enstalasyon çalışmaları ile de tanınıyor. Sanatçının eserleri, Dünya Kadınlar Günü kutlamaları ile iklim değişikliği farkındalığını pekiştirmenin yanı sıra vakıf ve hayır kurumlarına destek vermek amacıyla, dünyanın birçok yerinde ve müzelerinde de sergileniyor. Sanatçı ile, Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü’nde, Sepharad “Traces of a Multicultural Heritage” başlığı altında gerçekleşen Türk-Sefarad Sanatçılar sergisi hakkında bir söyleşi yapmak üzere bir araya geldik, sergi hakkında derinlemesine bir sohbet gerçekleştirdik.

 

Sevgili Terry, küratörlük çalışmalarınızı sanatçı kişiliğinizle beraber başarılı bir şekilde yürütüyorsunuz. Geçtiğimiz senelerde tarihe damgasını vurmuş büyük sanatçıların sergilerini de yurt dışında gerçekleştirdiniz. Benzeri Sefarad sanatçılarının sergilerini geçmiş yıllarda da Barselona ve Londra’da gerçekleştirdiğinize tanık olduk.

Amsterdam Yunus Emre Enstitüsünde 2020 senesinde açılması beklenen ve pandemi sebebiyle 2021 senesine ertelenen Türk Sefarad Sanatçılar Sergisini bize tanıtır mısınız?
Belirttiğiniz gibi Sefarad Sanatçılar Sergisini 2014 yılında Barselona’da düzenlemiştik. Sergimize, Katalan Hükümet’inin yanı sıra Türkiye Başkonsolosumuz da sponsor olmuştu. 2018 yılında Sefarad sergisinin benzerini Londra Yunus Emre Enstitüsü (YEE) ev sahipliğinde, Cervantes Enstitüsü ile T.C. Londra Büyükelçiliği ve THY’nin sponsorluğunda gerçekleştirmiştik. Yurt dışında Sefarad kültürünü ve sanatını başarıyla temsil eden sanatçıların değerli çalışmaları sanatseverler tarafından çok beğeni kazandı. 2020 yılı için Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü’nden sergi teklifi gelince hiç tereddüt etmeden kabul ettim. Geçmiş yıllarda, YEE ile gerçekleştirdiğimiz tüm sergiler çok başarılı oldu. YEE, yurt dışında Türk kültür sanatını çok güzel bir şekilde tanıtıyor, sanat ve sanatçıya çok önem veriyor. Hollanda’nın başkenti Amsterdam’ın tarihini de göz önüne alarak, Sefarad sanatını sergilemek için mükemmel bir platform oluşturacağını düşündüm. Sergi, medeniyetlerin beşiği, kültür belleğimiz olan İstanbul ile geçmişin görkemini bünyesinde barındıran Amsterdam arasında sanat köprüsü oluşturarak Osmanlı’dan günümüze kadar gelmiş zengin bir Sefarad yansımasını Amsterdamlı sanatseverlerle buluşturmayı hedefliyor.

 
Bahriyeli, BUBİ (1992-2006 Mixed Media Material 46 X 40 X 07 cm)

Amsterdam sergisini, Londra ve Barselona Sefarad sergilerinden ayıran bir özellik var mı?
Evet var. Serginin ilk başta, 2020’nin Cumhuriyet Bayramı kutlaması onuruna açılması öngörülüyordu. Eşzamanlı olarak sergi, Hollanda’da, büyük zarar ve acılara neden olan Holokost’un 75. Anma Yılı ile II. Dünya Savaşı’nın son buluşunun senesine de denk düşürülecekti.
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid 19 ile hayatımıza pandemi ve karantina kavramı girdi. 2020’de tüm dinamikler değişti, tüm bilinenler bilinmez oldu. Bu zorlu süreç içinde sergimiz iki-üç kez ertelendi. Sonuç itibarıyla 2021 için programa alındı.
Sergiyi gerçekleştirme nedenlerimiz aynı kalırken, 2021 senesinin Unesco Yunus Emre Yılı olarak seçilmesi, YEE’nin ev sahipliğinde gerçekleşen Sefarad sergisine hayli anlam kattı. Amsterdam sergisini diğerlerinden farklı kılan da bu oldu.

Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü’nün ev sahipliğinin yanı sıra sergiye destek verenler var mı?
Sergimize, İstanbul’dan 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi, Amsterdam’dan Cervantes Enstitüsü, Lahey T.C. Büyükelçiliği, Amsterdam T.C. Başkonsolosluğu, AB Başkanlığı Kültür kurumlarının yanı sıra ACB Danışmanlık ile Amsterdam Yahudi Müzesi de destek veriyor.


Göç, Eti Koen (Kumaşla Tasvir 100 X 153 cm)

Sefarad “Traces of a Multicultural Heritage” sergisi hangi sanat dallarını kapsıyor? Sanatçıları kimler? Kaç eser yer alıyor?
Sergimiz çok yönlü… 33’ü aşkın, Türk Sefarad sanatçısı, 60 kadar eserle katılıyor. Seramik, yağlıboya, kolaj, akrilik, suluboya, kumaşla tasvir, fotoğraf, ebru ve mine sanatları ile rölyef çalışmalarıyla, 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi’nden alınan replikalar ve eserler… Müzeden dijital fotoğraflar da sanal olarak sergileniyor.


Habib Gerez (Mixed Media Yağlı Boya 33 X 28 cm)

Sergimizin onur sanatçıları arasında, duayenimiz ressam, şair, yazar Habib Gerez, çağdaş resim sanatının öncülerinden Bubi ve fotoğraf sanatında duayenimiz, Türkiye Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülü’ne layık görülen İzzet Keribar yer almakta.


Yeşil Türbe - Bursa, İzzet Keribar (Fotoğraf Kolaj 70 X 100 cm)

Sergide yer alan değerli sanatçılar: resim sanatında, Esti Saul, Eti Koen, Seyfi İşman, Moris Sabaner, Lina Basmacı, Sara Özsarfati, Milen Franko, Perlet Boveland, Şeyla Gülman Niyego, Suzi Mitrani, Verda Habib; seramik sanatında Sara Aji, Mara Gülerşen, Dalya Anter Baruh, Sera İllel; rölyef sanatında Rosy Maçoro, Nelly Yaffe, Elda Fresko, Hilda Uziyel; fotoğraf sanatında Niso Maçoro, Jak Baruh, Salvator Barki, Henri Kandiyoti, Tuna Angel, Tania Sisa, Sibel Razon, Lidya Kohen; mine sanatında Rozita Kasuto ile ebru sanatında Jinet Halyo Toledo’nun yanı sıra ben de bir enstalasyon çalışması olan “Earth Carpet” projesiyle sergide yer alıyorum.


Büyük Atatürk, Esti Saul (Yağlı Boya 75 X 56 cm)

Sergide yer alan eserleri online platformda da hazırladınız, böylece sanatseverler dijital ortamda da izleyebilecek. Normalleşme başladığında fiziksel ziyaretler yer alacaksa da sergi eserlerini anlatabilir misiniz?
Serginin ruhunu oluşturan eserlerle birlikte eserleri anlamlı kılan, bünyelerinde taşıdıkları öykülerdir. Sergide geçmiş, gelecek, günümüz iç içe yer alıyor. Aslında sergi, hayatın tam kendisini, Sefarad kültürü ile yansıtıyor.
Pandeminin getirisi olarak son bir seneyi zamansızlık içinde yaşadık. Amsterdam’da sergi sandıklarını açtığımızda, eserleri fiziksel olarak görüp dokunduğumuzda ekipçe çok duygulandık. Her eser ayrı bir hikâyenin ürünü, dolayısıyla eserleri seyrederken sanatçının ruhuna da dokunuyorsunuz.
Sergimizin Cumhuriyet Bayramı onuruna hazırlandığını yukarıda belirtmiştim, sanatçıları kısıtlamamak için eser seçimlerini onlara bıraktım. Sergi gerçekleşince ne kadar doğru bir karar olduğunu gördüm. Türk Seferadlarının Türkiye sevgisi, Cumhuriyetimizin kurucusu büyük Atatürk, kelime anlamı barış vahası olan Neve Şalom Sinagogu, geçmiş ve bugünü yansıtan saklı İstanbul manzaraları ile aile bağlarımız, gelenek, göreneklerimiz, İber Yarımadası’ndan çıkışımız ve Osmanlı İmparatorluğu’nun bize kucak açması gibi konular sanatseverlerle buluşurken sergimizin tarihî zenginliğini de gösteriyor.


Kan İftirası  Fermanı, 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi

500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi’nden alınan Budin Fermanı, Kan İftirası Belgesi, Ketuba, Osmanlı döneminde Sefaradların giyim tarzını gösteren çizimler sergilenen eserlerden sadece bazıları...

Size göre, Pandemi sergiyi ve sanatı nasıl etkiledi? Bu süreçte zorluklarla karşılaştınız mı?
Dünyamız ve ülkemiz zor zamanlar geçiriyor, kültür ve sanata her zamankinden daha çok ihtiyacımız var, zira günümüzde sanat ve kültür, şehir ve milletlerin önüne geçmiş durumda. Sanat, toplumsal barış, insanların birbirlerine özveri ile yaklaşma, evren sevgisi ve doğa sevgisi aşılayan duyguların öne çıkmasını sağlıyor. 29 Ekim 2020 tarihinde açılacak olan sergi Pandemi sebebiyle birçok kez ertelenmek zorunda kaldı. Hayatın her safhasında olduğu gibi sanat kültür olayları da büyük bir belirsizlik ve sessizlik içine girdi. Yaşadığımız Pandemi süreci, sergilerin sadece sanatsal değil, aynı derecede sosyal bir olgu olduğunu hatırlattı. Tabii ki bu süreçte her şey günümüz teknolojisi ile online yürütüldü.
Amsterdam YEE müdürümüz her zaman çok pozitif ve sanatçının yanında yer aldı. Aynı topraklarda, farklı mezheplerden ve inançlardan olan insanların iç içe yaşamaları, büyük bir zenginlik kaynağı. Amacımız kültür sanatı tanıtırken, aynı zamanda farklı coğrafyalarda ama benzer kültürlerde yaşayan sanatçıları YEE çatısı altında toparlamaktı. Bu sebeple, her ne kadar online sergiyi hazırladık ise de, paylaşımını YEE kapılarını açınca yapmak istedik.
Sergi eserleri diplomatik kargoyla gitti. Gelen sandıklar Pandemi sebebiyle açılmadan uzun süre beklemek zorunda kaldı. Birçok kez erteledikten sonra mekânın kullanılabilmesi için sandıkları açalım dedik. Ekipteki diğer arkadaşlar Covid geçirmişti. Müdürümüz de ben de çok dikkatli olmamıza rağmen Covid olduk, tabii bu kısımlar herkesin bildiği taraflar değil ama, mecazi anlamda sanat aşkı bizi hasta etti. Arthur Schopenhaurun, “Sağlık her şey değildir, ama sağlık olmadan her şey bir hiç” deyişi tüm dünyaya doğruluğunu Pandemiyle gösterdi.

Serginin Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü içinde yer alması küratör olarak size ne ifade ediyor?
Sefaradlar, Osmanlı’dan günümüze, çok iyi entegre olarak gelmişler, kültürlerini, gelenek, göreneklerini kaybetmeden tarihleriyle birlikte taşımışlardır.
Sefaradların 15. yüzyılda İber yarımadasında yaşadıkları acılar ve sonrasında kendilerine kucak açan Osmanlı İmparatorluğu’nun yardımları unutulamaz.
Yunus Emre Enstitüsü gibi din, dil, ırk ayırt etmeksizin tüm Türkiye’nin ve dünyanın kültür sanatını, sevgi ile birleştirerek Türkiye dışına taşıyan değerli bir kurumun sergiye ev sahipliği yapmasından büyük mutluluk duyduğumu belirtmek isterim. Uzun süren bekleme sürecinde, serginin hafızasını kaybetmemek için çok çaba sarf ettik.
Tüm YEE ekibi canla başla serginin gerçekleşmesi için insanüstü bir çaba sarf ettiler. Başta müdürümüz olmak üzere herkese çok müteşekkir olduğumu bir kez daha belirtmeliyim.
Pandemi sebebiyle bir sene ertelemek zorunda kaldığımız serginin; Yunus Emre’nin ölümünün 700. yıl dönümü olan 2021 yılına denk düşmesi de Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü’nde büyük bir organizasyon içinde gerçekleşen sergimiz için gurur kaynağı oluşturuyor.

Sevgili Terry keyifli söyleşimiz biterken ilave etmek istediğiniz bir şey var mı?
Öncelikle bu serginin gerçekleşmesini sağlayan Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü’ne, İstanbul’dan 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi’ne, Amsterdam Cervantes Enstitüsü’ne, Lahey T.C. Büyükelçiliği’ne, Amsterdam T.C. Başkonsolosluğu’na, AB Başkanlığı Kültür kurumlarına, ACB Danışmanlık ile Amsterdam Yahudi Müzesi’ne ve sergiye katılan tüm değerli sanatçılara, Pandemi gibi dünyayı sarsan bir dönemde sergiye gönül verdikleri, umutlarımızı tazeledikleri, bizimle yürüdükleri ve her şeye rağmen sanattan ve bizlerden kopmadıkları için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü’nde 15 Kasım 2021’e kadar sürecek olan sergimize, tüm sanatseverleri bekleriz.

500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi Müdürü Nisya İşman Allovi
“Müzemiz Anadolu coğrafyasında tarih boyunca sosyo kültürel ve sanatsal etkinlikleri ile Türk Musevi Toplumu’nun Anadolu coğrafyasında 2600 yıllık tarihini, gelenek ve göreneklerini ayrıca etkileşimlerini anlatmak amacıyla kurulmuştur.
Yurtdışında Türkiye’yi temsil eden Yunus Emre Enstitüsü ile Amsterdam’da açılan Sefarad Sergisi’nde müzemiz olarak işbirliği yapmaktan mutluluk duymaktayız.
Müzemizde sergide yer alan 1866 tarihli Abdülaziz’in yazdığı kan iftirası fermanı, Budin Yahudilerine verilen 1526 tarihli vergi muafiyeti fermanı, Müzenin etnografya bölümünde yer alan Tekirdağ 1916 yılından ay yıldızlı Ketuba, Gerez tabloları ve Osmanlı’da Yahudi Kıyafetleri sergisine ait çeşitli tablolar bu sergi içinde yerini almıştır.”