Berta Penso’nun evine gidip de birbirinden lezzetli böreklerin ve tatlıların süslediği balkon masasına oturduğumda, lezzetlerin kokusu adeta bir zaman yolculuğuna çıkacağımın bir habercisiydi. Berta Hanım anlattıkça, Çanakkale’nin geçmişteki sokakları, çarşıları, dükkânları, sinagogu, çeşit çeşit yemekleri zihnimde birer birer canlanmaya başladı. Sohbetimiz boyunca Berta Hanım anlattı, ben dinledim ve tattım. Yemek tarifleri “deva reçetesi” gibi düşüncelerime yelken açtırdı, açıldık da açıldık… Nihayet sohbetimiz bir limana vardığında geriye Berta Hanım’ın olmazsa olmaz Türk kahvesi içimi sonrası ritüelini uygulamamız kalmıştı:
- Kafe de alegriya.
- Tengaz gusto i alegriya.
- Beveremoz en kada diya, diyerek söyleşimizi en güzel temenniler ile bitirdik…

Berta Penso ve Betül Özberk

“Çanakkaleli Berta'nın Mutfağı” adlı yeni kitabınız hayırlı olsun. Yemek kitabı çıkartma fikri nasıl ortaya çıktı ve bu süreci nasıl deneyimlediniz?
Öncelikle çok teşekkür ediyorum. Bu kitabı yazmamdaki en önemli etken, ailemizin akıl hocası sevgili annem Fortüne Kumru’yu anmaktır. Ben, Çanakkale’de doğup büyüdüm. Çocukluk ve gençlik dönemimin en güzel yıllarını Çanakkale’de geçirdim diyebilirim. Beni bu projeye ilk Göztepe Kültür Başkanı Teri Yıldız Levi teşvik etti. Akabinde bir gün Silvyo Ovadya Büyükada’daki evimde beni ziyarete geldi. Çanakkale’de yaşamış ve bağlarını hiç koparmamış biri olarak bana Çanakkale yemekleri üzerine bir kitap yazmamı teklif etti. Beni tanıyan ortak arkadaşlarımız Silvyo Ovadya’ya, “Bu iş için biçilmiş kaftan” demişler. Bu güzel sözler üzerine çok gururlandım.

Berta Penso Gözlem'de, Bella Parlakşimşek ile kitabın tasarımı üzerinde çalışırken

Bir yıl boyunca yemekler pişirildi. Fotoğraf çekimi ise Rubi Asa, Alberto Modiano ve Tania Sisa tarafından gerçekleştirildi. Kitap iki dilde olduğu için metinler Vivian Kohen tarafından İngilizceye çevrildi. Gözlem’den Gila Erbeş ve Karen Şarhon düzeltmeleri, Bella Parlakşimşek de tasarımını yaptı ve en nihayet baskıya gitti. Benim için çok heyecanlı bir süreçti, yazın kitabı elime aldığımda çok mutlu oldum.

Çanakkale’nin geleneksel mutfağından bize bahseder misiniz diğer mutfaklardan ayıran özellikleri nelerdir?
Çanakkale, şarabıyla, domatesiyle, verimli toprakları, kekik kokan kuzu ve oğlak etleriyle, meşhur sardalyasıyla başlı başına bir mutfak şölenidir. Ben bu lezzetlerle büyüdüm. Tadını kaybetmeyen, az malzemeyle ve karmaşık olmayan taze ürünler ile yemekler pişirilir. Zeytinyağı ile kolay yapılan yemeklerdir. Yemeklerde katı yağ veya tereyağı bulunmaz. O zamanlar sebzeler et ile pişirilip yenilirdi. Ailemden gelen bu yemeklerin torunlarım tarafından yapılması da benim için büyük bir mutluluk kaynağı.

Berta Penso torunu Betsi ile borekitas yaparken

Kitabınızda yemek tariflerinin yanı sıra Çanakkale anılarınız da yer alıyor, birini bizimle paylaşır mısınız?
İyi bir tüccar olan babam parasını altına yatırmıştı. Ancak, altının değeri epey bir zaman artmadı, aksine geriledi. Bu kez babam altınları satıp yerine bir depo susam aldı. Ne yazık ki, depo Sarıçay’ın kenarında idi. Bir gün büyük bir yağmurdan sonra Sarıçay anormal derecede taşma yaptı ve depodaki bütün susamlar çaya gitti. Taşan sular bir koldan hastane bayırına diğer koldan Kordon boyuna doğru patlak verdi. Evlerin içindeki eşyalar, kapı önünde duran arabalar sele kapıldı. Buna karşılık, yakın olan oturma alanlarına bir şey olmadı. O taşan çayın sesi gürül gürül hala kulağımdadır.



Kitap çıktıktan sonra aldığınız geri dönüşler nasıl oldu? Bu sürecin sizin için en heyecan verici kısmı neydi?
Öncelikle kitabımda bana destek olan Selma Penso, Jak Penso, Güneş Penso, Fortün Saül, Ester Demetgül, Zelda Kaspi’ye sonsuz teşekkür etmek isterim.
Kitap çıktıktan sonra aldığım tepkiler unutulmaz. İnsanların yüzlerinde gördüğüm mutluluk beni çok heyecanlandırıyor. Toplumumuzdan, yazın Büyükada’da rastladığım tanıdıklarımdan ve ayaküstü sohbet ettiğim arkadaşlarımdan aldığım övgüler beni hem çok şaşırttı hem de zaman zaman gözlerimin dolmasına vesile oldu. Hatta beni çok mutlu eden birkaç tane mesajı sizinle paylaşmak istiyorum.
Teyzenin kitabına da kendisine de bayıldım. Ne güzel yalın ve samimi yazmış. Özellikle de anılarını. Zelda’nın salıncaktan bakla bahçesine düşmesi harika. Ne güzel günlerdi, bende de benzer anılar çok, kitapla eskiye gittim bir güzel. İnşallah bir gün tanışırız.” Hakkı Bey
Sevgili komşum, arkadaşım, seni en içten duygularımla kutluyorum, çok güzel bir proje olmuş. Kitabın kendisi ve gayesi harika, okudukça hem çok duygulandım hem de çocukluğumu, gençliğimi yaşadım. Ben Emirgan’da çoğunluğumu Rum ve Ermeni dostlarım ile hep beraber kardeşçe geçirdim. Şimdiki gibi ayrımcılık yoktu. Tekrar seni kutlar çalışmalarının devamını dilerim.” Güler Sarıoğlu
Bana imzalamış olduğun kitabın elime geçti. Benim için çok değerli bir kitap. Senin gibi kıymetli komşumun emeği ile oluşmuş. En ince detayına kadar okuyacağım ve tariflerinden yararlanacağımdan emin olabilirsin. Ellerine, emeğine ve bilgine sağlık.” Güler Mocan