İlk yolculuğunda batan bir gemiden bahsetsem, aklınıza ne gelir? Zamanımızda yaşayan birisinin aklına herhalde ilk olarak Titanik gelir.
İngiltere’deki Southampton limanından kalkıp ABD’nin New York kentine ilk seferini yapan yolcu gemisi Titanik, 14 Nisan 1912’de bir buzdağına çarpmış ve üç saatten kısa bir süre içinde batmış, bin beş yüzden fazla yolcu ve mürettebatıyla birlikte sulara gömülmüştü.

Peki, Vasa yahut Wasa desem aklınıza ne gelir?
Dünya mutfaklarına aşinaysanız, belki aklınıza kıtır kıtır, kalın yapılı, gevrek bir İskandinav ekmeği gelir. Wasa klasik bir İsveç ekmeğidir.

1919’dan beri Wasa ekmeği yapan Wasa firması, 1950 yılında İsveç Kralı tarafından resmî kraliyet fermanıyla onurlandırılmış.

Ancak, ben size ekmeklerden bahsetmeyeceğim. Denizde battığı yerden neredeyse eksiksiz çıkarılmış 400 yıllık bir kalyondan ve Stockholm’ün en iyi müzesinden bahsedeceğim.


Vasa, sorunsuz yelken açabilseydi, gerçekten yıkıcı bir savaş makinesi olurdu…
1626-1628 yılları arasında yapılmış, bir İsveç İmparatorluğu kalyonu olan Vasa ya da Wasa, 10 Ağustos 1628 tarihindeki ilk yolculuğunda, limandan ayrıldıktan hemen sonra, henüz 1.300 metre bile gitmeden, su alarak battı. Gemideki çok değerli bronz topların çoğu, daha gemi battığı zaman kurtarıldı. Geminin yeri kaydedildi ve arşivlendi. Ancak arşivler yangınlarda kül oldu, böylece geminin yerine dair bilgi de yok oldu. Geminin yeri 1950’li yıllarda yeniden keşfedildi. Stockholm limanının giriş ağzında yoğun deniz trafiğinin olduğu bölgedeki batık, 1961 tarihinde kurtarıldı ve su yüzeyine çıkartıldı.

 
“Kuzeyin Aslanı” lakaplı II. Gustaf Adolf

1500’lü yıllarda görece önemsiz bir krallık olan İsveç, 1620’lerden itibaren, Baltık denizine hâkim olmaya başlamıştı. Bu dönemde “Kuzeyin Aslanı” lakaplı II. Gustaf Adolf başa geçmiş ve İsveç’i Avrupa’nın en korkulan güçlerinden biri haline getirmişti. Buna karşılık İsveç donanması, Polonya-İsveç Savaşları ve sürmekte olan Otuz Yıl Savaşları sebebiyle yorgun düşmüştü. II. Gustaf Adolf güçlü bir savaş gemisi istiyordu. İsveç, 1627’de Danimarka ile Danzig’in hemen dışında yaptığı bir deniz savaşında iki gemi kaybetmişti. Kral, gemi de değil, bir savaş makinesi istiyordu. Bu gemiye bakanlar İsveç’in askeri gücünü görüp, korkudan titreyeceklerdi.

Vasa gemisinin içi ve silah gücü


Geminin her iki tarafındaki toplar, 1620’lerdeki tipik bir İsveç savaş gemisinin yaklaşık dört katı ve diğer kuzey Avrupa donanmalarındaki en büyük gemilerin iki katı kadar geniş bir alana ateş edebilecekti. Vasa, eğer sorunsuz yelken açabilseydi, gerçekten yıkıcı bir savaş makinesi olurdu…

İsveç tarihinin belki de en büyük fiyaskosu
Vasa deniz savaşı taktiklerinin değiştiği bir dönemde inşa edilmişti. O zamana kadar klasik taktik düşman gemisini bordalamak iken, artık uzak mesafeden top ateşiyle düşmana üstünlük sağlamak önem kazanıyordu. Bu yüzden gemiye ağır silahlar, toplar yüklendi. Ayrıca Polonya, iki katlı top güvertesi olan bir gemiye sahipti. İsveç kralı, Vasa’nın da iki kat top güvertesi olmasını istedi.


Vasa gemisinin iki top güvertesi vardı

Böylece gemi yükseldi. Eklenen her ağırlık, geminin yüksekliğindeki her değişiklik, gemiyi daha dengesiz hale getiriyordu. O zamanlarda gemiler matematik ile değil, tecrübe ile yapılırdı. 1628 yılında geminin inşasından sorumlu Kaptan Söfring Hansson, Amiral Clas Fleming’in katıldığı bir deneyle geminin performansını ölçmek istedi. Otuz askerin güvertede ileri geri koşarak geminin dengesini bozmaya çalıştığı deneyler, Amiral tarafından geminin devrileceği endişesiyle durduruldu. Kral ise, geminin bir an önce suya indirilmesini istiyordu. Hiç kimse krala geminin dengesiz olduğunu söylemeye cesaret edemedi! Baskı altındaki Amiral, projenin devamını emretti. Vasa yelken açacaktı. Yüzlerce zanaatkâr yaz boyunca gövde ve arma işlerini bitirmek için çalıştı.


Vasa gemisi aslan kabartmaları ve heykelleriyle kraliyetin sembolüydü


Dönemin savaş gemilerinde âdet olduğu üzere Vasa da monarşinin gücünü, ihtişamını simgelemek amacıyla süslemeler, heykellerle bezenmişti. Hatta 17. yüzyıl İsveç’inden muazzam bir bütçeye sahip bir pazarlama kampanyası diyebiliriz. Toplam sayıları 500 civarında olan heykeller geminin kıç kısmında toplanmış, Roma imparatorlarından İsveç krallarına kadar çok sayıda önemli tarihî kişiliğin büstleri heykeller arasında yer almıştı. Gemi, göz alıcı şekilde kırmızı ve altın rengi ağırlıklı süslenmişti. Bir aslan, ön pençelerinde Vasa hanedanının armasını tutuyordu. Verilmek istenen mesaj, II. Gustaf Adolf’un Roma İmparatorluğu gibi bir imparatorluk kuracağıydı…

Vasa gemisi çeşitli heykellerle süslüydü

Artık geminin ilk ve son yolculuğuna geçebiliriz…
Kilise ayinleriyle başlayan şenlik havası, denizin dibindeki mezarda sona erdi. Baltık’ın en güçlü savaş gemisi Vasa, ilk kez yelken açtıktan kısa bir süre sonra, kalabalık bir izleyici kitlesinin ve yabancı elçilerin gözleri önünde Stockholm limanında battı. Stockholm’den ayrılan gemi top atışıyla şehri selamlamak için hazırlanıyordu. Rıhtım insanlarla doluydu, deniz de dev geminin Stockholm’den yelken açmasını izlemek isteyen insanları taşıyan küçük gemilerle doluydu. Geminin ilk yolculuğu olduğu için mürettebatın ailelerini ve misafirlerini getirmelerine izin verilmişti. Ancak, Vasa şehirden ayrılmak üzereyken aniden değişen rüzgâr yelkenlerini doldurunca sağa, sola doğru yalpaladı, topların lumbar kapaklarının açıklığından su almaya başladı, kısa süre sonra da battı. Gemi mürettebatının ve misafirlerin çoğu etraftakilerin yardımıyla kurtarıldı ancak 30 ila 50 kişi hayatını kaybetti.

Vasa battıktan bir gün sonra soruşturma başladı. Kazadan kurtulan Kaptan Hansson derhal hapse atıldı ve mahkemeyi beklemeye başladı. Hayatta kalan mürettebat üyeleri, felaket anında geminin nasıl kullanıldığı konusunda tek tek sorgulandı. Geminin ilk baştaki tasarımcısı, Hollanda doğumlu gemi ustası Henrik Hybertsson zaten çoktan ölmüştü. Suçun çoğu onun üstüne atıldı, geri kalanı için de “Tanrı’nın takdiri” denildi. En sonunda İsveç’in başına gelen bu büyük felaket için hiç kimse cezalandırılmadı. Büyük ihtimalle aslında kral, olaydaki kabahatinin farkına varmıştı.


Anders Franzén
Gemiye özel olarak yapılan Vasa Müzesi
1950’lerin başında İsveç donanmasında yakıt mühendisi ve aynı zamanda amatör bir arkeolog olan Anders Franzén, İsveç donanmasının kayıp gemilerini aramaya başladı. Uzun bir araştırma sürecinden sonra batık savaş gemisi Vasa’nın yerini 1956’da keşfetti. Ayrıca gemiyi denizden çıkarmak gibi devasa bir görev için gerekli olan kişileri ve kurumları böyle bir iş için ikna etti… O olmasaydı bugün bir Vasa Müzesi olamazdı.


Vasa gemisi yüzeye çıkarılırken

Batığı çıkarmak için geminin altına altı tünel açılmış, tünellere çelik halatlar geçirilmiş ve bu halatlar mavna vinçleriyle kaldırılmış. Kazılar sırasında toplam 1.300 dalış yapılmış, bu kazılar tehlikeli olsalar da kazasız atlatılmış. Vasa 8 Nisan 1961 tarihinde, battıktan 333 yıl sonra yeniden su yüzüne çıkmış. Tersaneye çekilen Vasa, 1988 yılında geçici olarak sergilendiği müzeden alınmış ve gemiye özel olarak yapılan Vasa Müzesine konmuş. Müze, 1990 yılında halka açılmış.


Vasa Müzesi

Şayet müzeye giderseniz, karanlık ve soğuk olduğunu fark edeceksiniz çünkü çevresel etkilerin en aza indirilmesi için müze sürekli olarak 18,5 °C sıcaklıkta ve %53 nem oranında tutulmakta.

Vasa, neredeyse tamamı orijinal olan tek 17. yüzyıl savaş gemisi. Dünya genelinde başka batık gemiler çıkarılmış olsa da, bu kadar büyük, ayrıntılı ve orijinal parçalarıyla günümüze ulaşmış başka bir örnek yok. Normalde böyle büyük ahşap gemiler denizin dibinde çürürler. Oysa Vasa’nın tahtaları Baltık Denizi’nin soğuk ve az tuzlu yapısı ve Stockholm’ün liman sularındaki özel çevresel koşullar sayesinde deniz canlıları, gemi kurtları ve bakteriler tarafından yenmeden, çürümeden korunmuş.

Vasa sadece bir gemi değil, bir arkeoloji hazinesi
Uppsala Üniversitesi uzmanları, gemide korunan kalıntılar üzerinde yaptıkları incelemelerde 17. yüzyılda yaşama ve savaşa dair çok şey öğrenmişler. Vasa biraz daha açık denize çıkıp sonra batsaydı, binlerce obje ve denizcilerin iskeletleri bu şekilde korunamazdı. Bu yüzden Vasa, sadece İsveç’in değil, denizcilik tarihinin de en özel eserlerinden biri. Karayip Korsanları filmlerinde kullanılan gemiler tasarlanırken, Vasa gemisi örnek alınmıştır. Her ne kadar İsveç tarihindeki en kısa gemi yolculuğunu yapıp, 10-15 dakika içerisinde rıhtıma yakın bir noktada batmış olsa da, Vasa bugün İsveç’in ulusal simgelerinden biridir. Vasa Gemisi Müzesi milyonlarca ziyaretçi ile rekorlar kırmıştır ve TripAdvisor’a göre dünyanın en iyi müzeleri arasında onuncu sırada yer almaktadır.

KISA KISA
-Vasa’nın yapıldığı devirde Hollandalı gemi ustaları geminin planını bile çizmiyorlardı. Geminin omurgasından başlıyor, baş ve kıç direğini yerleştiriyor, geçici kelepçeler kullanarak direkt kalasları yerleştirmeye başlıyorlardı.

-Vasa gemisi çabuk yetiştirilmek istendiği için geçici işçiler alınmıştı. Hollanda kökenli marangozlar ve İsveç kökenliler birbirleriyle konuşamıyordu. Üstelik kullandıkları ölçü birimleri de farklıydı. Bu yüzden geminin şekli asimetrik olmuştu, detaylar da birbirleriyle tutarsızdı.


-Vasa’nın topları çok değişik gülleler atıyordu. Bazı güllelerin iki yanında mızraklar vardı, bazıları ise hedeflerine değdikleri anda açılıyorlar, içlerinden makas gibi bıçaklar çıkıyordu. Bunlar karşıdaki geminin iplerini kesiyor, yelkenlerini yırtıyorlardı. 

-Vasa yapıldığında henüz gemi dümeninin icadına 75 yıl vardı. Gemi yelkenlerini kontrol eden bir direk vardı, ama direğin başındaki kişi önünü görmeden, yetkili kişinin komutlarına uyarak bir o yana, bir bu yana koştururdu. 

Gemi yelkenlerini kontrol eden direk

-Vasa denizlere açılsaydı, 450 kişilik bir mürettebatı olacaktı. 133 denizci ve 300 askerden ayrı olarak rahip, berber, aşçı, davulcu, mesajcı, tamirci, marangoz gibi kişiler de gemide görev alacaktı. Bunların bazıları kadındı.

Kaynaklar:
https://en.wikipedia.org/wiki/Vasa_(ship)
https://www.freyartt.com/tarih/savas-makinesi-vasa-gemisinin-dramatik-tarihi/
https://www.barillagroup.com/en/stories/stories-list/wasa/#:~:text=It is 1919, and we, a company destined for greatness.
https://ailecegezginler.blog/2025/04/15/vasa-muzesi-batmayan-geminin-hikayesi-stockholm/
The Story of Vasa - kitap - Vasa Museet www.vasamusset.se