Haber resmi: Messalina neredeyse İmparatorluğu içeriden yıkmayı başardı, Vienna Müzesi

Antik Roma’da özgür doğmuş kadınlar (cives) vatandaş statüsüne sahipti. Ancak oy kullanma veya siyasi makam elde etme hakları yoktu. Kadınların kamusal rolleri sınırlı olduğundan, Roma tarihçileri tarafından erkeklere göre daha az yer verilmişlerdir. Ancak, Romalı kadınlar doğrudan siyasi güce sahip olmasalar da, varlıklı veya nüfuzlu ailelerden gelenler özel müzakereler yoluyla etki gösterebilmişlerdir. Bu açıdan tarihe damgasını vuran istisnai kadınlar arasında, hikâyeleri mitsel bir önem kazanan Lucretia ve Claudia Quinta, Cumhuriyet Dönemi’nin cesur kadınlarından Cornelia (bir orduya komuta etmişi), kendi imgesiyle para bastırmış olan Fulvia, Julio-Claudian hanedanından gelen ve Roma İmparatorluğunun More’sine (ahlak yapısı) katkıda bulunmuş Livia (M.Ö. 58 – M.S. 29) ve Julia Agrippina (M.S. 15-59), ve Hıristiyanlığı teşvik etmede öncü bir rol üstlenmiş Büyük Konstantin’in annesi İmparatoriçe Helena (M.S. 250-330) yer almaktadır.


Agrippina, İmparator Claudius’un üçüncü karısı Valeria Messalina’yı idam etmesinden sonra imparator ile evlendi


Roma toplumundaki erkeklerde olduğu gibi, tarihsel kayıtlarda soylu kadınlar ve yaptıkları siyasi eylemler, onlardan daha düşük statüde bulunan kadınların önüne geçmektedir. İmparatorluk genelinde çok sayıda kadının adı, yazıtlar ve özellikle mezar taşları üzerinde yer almakla birlikte, çoğunlukla onlarla ilgili başka bilgilere rastlanmamaktadır. Kadınların gündelik yaşamını yansıtan kesitler, Latin edebiyatı aracılığıyla, komedi, hiciv ve şiir gibi yazınlarla korunmuştur. Bunlar arasında, özellikle Catullus ve Ovidius’un şiirleri, Romalı kadınları yemek odalarında, yatak odalarında, spor ve tiyatro etkinliklerinde, alışveriş yaparken, makyaj yaparken, büyü uygularken, hamilelik konusunda endişelenirken gösteren kısa kesitler aktarmaktadır. Ancak tüm bunlar erkeklerin bakış açısından yansıtılmıştır. Söz gelimi Cicero’nun yayımlanmış mektupları, eşi Terentia ve kızı Tulia ile ev ortamındaki ilişkilerini resmî olmayan bir şekilde aktarırken, geçen konuşmaları da Romalı kadınların özgür cinsel ve sosyal yaşamlarını nasıl yaşayabileceklerini alaycı bir dille açıklar.


Livia, Augustusun ölümünden sonra Roma siyasetinde etkili olmaya devam etti. C George E. Koronaios


Toplumda kadınlara ayrılan en önemli rol, din alanındaydı: Vesta Rahibeliği. Otuz yıl boyunca evlilik ve cinsel ilişkiden uzak durmak zorunda kalan Vesta’lar, kendilerini, Roma’nın güvenliği ve hayatta kalması için gerekli olan, ancak erkek rahipler tarafından gerçekleştirilemeyen ritüellerin doğru şekilde uygulanmasına adamışlardı.

Çocukluk ve evlilik
Antik Roma’da çocukluk ve yetiştirilme, sosyal statüye bağlı olarak değişkenlik gösterirdi. Romalı çocuklar çeşitli oyunlar oynarlardı; bu oyuncaklar arkeolojik buluntular ve edebi kaynaklardan bilinmektedir. Hayvan figürleri popülerdi ve bazı çocuklar evcil hayvan olarak kuş beslerdi. Roma sanatında kızların top, çember çevirme ve aşık kemiği gibi birçok oyunu erkeklerle birlikte oynadıkları tasvir edilmekte. Ergenlik çağına gelmeden ölenlerin bazılarının mezarlarında oyuncak bebekler bulunmuştur. Bu oyuncak figürler genellikle 15-16 cm. boyutlarında, eklemli uzuvları olan, ahşap, terracota ve özellikle kemik ve fildişi gibi malzemelerden yapılmış. Ergenlik çağına erişen kızlar, oyuncak bebeklerini, özellikle kızlıkla ilgili olan Tanrıça Diana’ya ya da evlilik hazırlıkları sırasında Venüs’e adarlardı. Soylu kızların, 12 gibi genç yaşlarda evlendikleri bilinirken, alt sınıflara mensup kızlar daha ziyade ergenlik yıllarının biraz daha ilerleyen dönemlerinde evlenebiliyorlardı. Erkeklerin ise, en az 14 yaşında evlenmesine izin veriliyordu. Soylu kadınların evlilik yaşına bir örnek olarak, Cicero’nun hayat boyu arkadaşı Atticus’un kızı Caecilia Attica’yı, Marcus Vispanius Agrippa ile 14 yaşında evlendirmesi verilebilir.


Antik Roma guzellik sırları

Kızlardan beklenen, bekâretlerini, iffetlerini ve itibarlarını korumaları ve evliliğe hazırlandıkları dönemlerde bu değerleri gözetmeleriydi. Evlilik konusunda yasalarla getirilen hafif bir düzenleme (en az 12 yaş ve evlilik rızası) ailelere, özellikle babalara, kızlarını uygun gördükleri zamanda ve kişiyle evlendirme konusunda büyük bir özgürlük tanıyordu. Evlilik, babalar ve gelecekteki kocalar arasında bir ortaklık sağlıyor ve hem siyasi hem de ekonomik teşviklerle karşılıklı fayda sağlayan bir ittifakın oluşmasına olanak tanıyordu. Evlilikle birlikte kızlar kendi ailelerinden ayrılarak kocalarının ailesine katılıyorlardı.

Eğitim
Çocukların eğitimi ve yetiştirilmesi aracılığıyla uygulanan bu erken evlilik rejimi özellikle kızlar için oldukça kısıtlayıcı idi. Çoğunlukla kızlar bir kamu ilkokuluna giderdi. Kızların gördüğü eğitimin bu temel okul seviyesiyle sınırlı olduğuna dair bazı kanıtlar bulunmaktadır. Kızların evde bireysel olarak eğitimlerinin, karma sınıflarda iffetlerine yönelik olası endişelerle bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Romalı şair Ovidius ve Martialis, erkeklerle kızların birlikte ya da benzer şekilde eğitim aldıklarından söz etmekte. Diğer taraftan, filozof Epiktetos da dahil olmak üzere bazı filozoflar ve tarihçiler, eğitim sisteminin erkeksi erdemlerin geliştirilmesine odaklandığını ve genç erkeklerin Roma değerleri üzerine hitabet çalışmaları yaptıklarını belirtmekteler.


Francisco Maura y Montaner tarafından yapılan Fulvia’nın İntikamı. C Museo municipal de Bellas Artes de Santa Cruz de Tener


Sosyal davranışlar, her iki cinsiyetten çocuklara ya yemek davetlerinde ya da daha düşük statüdeki etkinliklere katılarak öğretilirdi. Her iki cinsiyet de dinî festivallere katılırdı. Söz gelimi, M.Ö. 17’deki Seküler Oyunlar / Yüzyıl Oyunları, Horatius’un yazdığı Carmen Saeculare adındaki ilahi, kızlar ve erkeklerden oluşan bir koro tarafından söylenmiştir. Çocuklar ahlaki öğretilerle dolu bir müfredatla, dil, edebiyat ve felsefe yoluyla erdemli yetişkinler haline getirilirdi. Elit kesimden olan çocuklar, küçük yaşlardan itibaren Grekçe ve Latince öğrenirlerdi. Üst sınıflara mensup kadınların iyi eğitim aldığı, bazı durumlarda oldukça donanımlı oldukları ve erkek tarihçiler tarafından öğrenim ve kültürleri için övüldükleri görülmektedir. Bazı kadınlar toplumsal olarak öne çıkmış, hatta nispeten bağımsız hale gelmişlerdir. Pompey’in ölümünden sonra genç karısı Cornelia Metella müzikal yetenekleri, geometri, edebiyat ve felsefeye olan ilgisi ile ün salmıştır. Bu düzeyde kapsamlı bir öğrenim, resmî bir hazırlığı işaret etmektedir, ancak alt sınıflarda eğitim sınırlı olup, büyük ölçüde evlilik ve ev işlerini yapma görevine yönelikti. Elit aileler kızlarını, potansiyel eşlere çekici kılacak becerilerle donatmak için edebiyat ve erdem eğitimine büyük yatırım yapardı. Epiktetos, kızların 14 yaşında kadınlığa adım atmak üzere olduklarını ve gelecekteki eş rolünü kaçınılmaz olarak anlamaya başladıklarını öne sürer. Kızlar, iffetli olmayı doğrudan eğitim ve yetiştirilme yoluyla öğrenirdi. Erkeklerin ve kızların hayatları, resmî olarak yetişkinlik çağına geldikten sonra kesin bir şekilde farklılaşmaya başlardı ve kadınlar için yapılan anıtlarda entelektüel başarılarından ziyade ev işlerine dair yetenekleri ve özellikleri daha sık övülürdü. Romalı bir matronun (evin hanımı) bir haneyi yönetmesi için gereken beceriler eğitim gerektirirdi ve anneler sahip oldukları bilgileri, muhtemelen yaşam koşullarına uygun şekilde kızlarına aktarırdı. Çünkü Roma toplumunda geleneksellik büyük önem taşıyordu. Bekâret ve cinsel açıdan saflık, hem ailenin hem de devletin istikrarı için hayati önem taşıyan, kültürel olarak değer verilen niteliklerdi. Evlenmemiş bir kızın tecavüze uğraması, itibarını ve evlenebilirliğini tehdit eder ve bazen iffetini kaybeden bir kıza ölüm cezası verilebilirdi. İmparator Augustus, evliliği ve çocuk sahibi olmayı teşvik eden ‘‘Lex Papia Poppaea’’ adında bir evlilik yasası çıkardı. Bu yasa, evlenmekte başarısız olmuş gençler ve zina yapanlara ceza uygulanmasını da öngörmekteydi. Bu nedenle, erkekler için 24 ila 60, kadınlar için ise 20 ile50 yaşları arasında evlenme ve çocuk sahibi olma yasal zorunluluk haline getirildi.

Ailede ve hukukta kadının konumu
Hem kızlar hem de erkek çocuklar, aile reisinin (pater familias) ev halkı (familia) üzerinde egemenliği olan patria potestas’ın, yani babalarının yetkisi altında bulunuyorlardı. Bir Roma ailesi, pater familias’ın egemenliğinde bir bütün corpus (tek beden) olarak kabul edilirdi. Yasal olarak hiçbir statüsü olmayan köleler de ev halkının bir parçası olarak mal, mülk kategorisinden sayılıyordu. Erken imparatorluk döneminde, kız çocuklarının yasal statüsü, erkek çocuklarınkinden pek farklılık göstermiyordu. Baba vasiyet bırakmadan ölecek olursa, bir kız çocuğunun aile malından pay alma hakkı oğlununkiyle eşit durumdaydı, ancak M.Ö. 2. yüzyılda bu hakkı sınırlamaya yönelik bazı yasalar çıkarılmıştı. Hukuki statüden bağımsız olarak, Roma ailesinde kızlar erkek çocuklarla eşit değerde görülüyordu, ancak oğullardan babalarının izinden giderek aile itibarını korumaları beklenirdi.

Kaynak:
https://tr.wikipedia.org/w/index.php?title:Antiqe Rome