Gazeteci, yazar ve çevirmen Liz Behmoaras ile yollarımız 1980’li yılların sonunda Şalom Gazetesinde kesişmişti. O dönemin Şalom Gazetesi 6 sayfalık idi. Her sayfanın bir sorumlusu vardı. İçeriğinden mizanpajına, mizanpajından pikajına sayfanın her işini bu sorumlular hallederdi. Ben henüz üniversite öğrencisiydim. Sanat sayfasının sorumluluğunu üstlenmiş hem öğreniyor hem uyguluyordum. Sevgili Liz de arka sayfadan sorumluydu. Ve benim en büyük yol göstericimdi. O zamanın küçük bir gazetesinde açığa çıkan yazma aşkı da yıllar içinde gelişti. Liz romanlar, öyküler ve biyografi türünde eserlerden oluşan onlarca kitaplık bir zenginlik kattı kütüphanelerimize.

Liz Behmoaras, eserlerinde genellikle kimlik arayışı, toplumsal değişimler ve bireyin bu değişimler karşısındaki duruşu gibi temaları işlemiştir.


İlk romanı biyografik bir eser de olan “Kimsin Sen Jak Samanon”, yazarın anneannesinin yaşamından kesitler içerir. Bir aşk hikâyesi üzerinden Osmanlı İmparatorluğu’nun son çırpınışları sırasında yüreği ve beyni adalet, hürriyet, eşitlik düşünceleriyle dopdolu hukuk danışmanı Avukat Jak Samanon’un hayatını temel alarak, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin faaliyetleriyle, Jön Türk İhtilali ve uzantıları gibi imparatorluk içinde önemli siyasal ve toplumsal olaylarla yakından ilgilenmektedir. Bu romanında olduğu gibi Behmoaras tüm kitaplarında, kahramanlarının yaşadıkları zamanı günümüze taşımakta ve bizlere o dönem hakkında o günlerin gözüyle bilgi vermekte. Sevmenin Zamanı” romanında, farklı kuşaklardan gelen iki kadının kesişen hayatları üzerinden aşk, aile ve geçmişle hesaplaşma temalarını işlemiştir.


Yazarın diğer romanları arasında yer alan “Alman Subayın Evi” I. Dünya Savaşı sırasında İstanbul’da yaşanan bir aşk hikâyesini anlatırken, “Sen Bir Başka Gittin” bir ailenin geçmişiyle yüzleşmesini konu alır. “Lale Puding Shop” ise hippileri, Türkiyeli 68 kuşağının düşlerini ve serüvenlerini, dönemin önemli buluşma noktası Lale Puding Shop’u merkezine alarak okura taşır.

Belki genel çalışmalarından biraz daha farklı kabul edilebilecek “Köpük” ise duygusal bir köpekle (hayvansever yazarın kendi köpeğidir bu), çoğu zaman “O” diye söz ettiği kadın sahibi arasında yaşanan saf, katıksız, hesapsız bir sevginin hikâyesidir. 


Romanlarının yanı sıra, Liz Behmoaras’ın biyografi türünde de önemli eserleri bulunmaktadır. Türk edebiyatının önemli isimlerinden Suat Derviş’in hayatını ve eserlerini detaylı bir şekilde incelediği “Suat Derviş: Efsane Bir Kadın ve Dönemi”, Türkiye’de psikiyatri alanının öncülerinden Mazhar Osman Usman’ın hayatını ve çalışmalarını ele aldığı “Mazhar Osman: Kapalı Kutudaki Fırtına” ve yazarın kaybından birkaç ay evvel yayınlanan son eseri “Küçük Dev Kadın Azra” sayılabilir. Türkiye’nin önemli aydınlarından, yazar ve çevirmen Azra Erhat’ın etkileyici yaşam öyküsü olmanın yanında tarihe açılan koca bir penceredir.



Liz Behmoaras’ın eserlerinde işlediği temalar, günümüz toplumunun güncel sorunlarına ışık tutmaktadır. Yazarın kitapları, okurları hem düşündürmekte hem de keyifli bir okuma deneyimi sunmaktadır. Bir çırpıda okuyup bitirecek kadar merak içinde bırakan, ama bir o kadar da bu lezzet hiç bitmesin dedirten yazım stili ve okuru derinden etkileyen bir samimiyet ve içtenlikle yazılmış kitaplardır bunlar. Yazarın kendi yaşamından ve deneyimlerinden izler taşıyan bu eserler, sade ve akıcı dili ile okuru ilgili dönemde bir yolculuğa çıkarmakta, adeta Mardin’de, Büyükada’da, İstanbul’da hikâyenin geçtiği dönemin sokaklarında dolaştıran ve okurla arasında duygusal bir bağ kuran kitaplardır.


Liz Behmoaras’ın kitaplarıyla kurduğumuz bağ, onun aramızdan ayrılmasıyla sona ermeyecek. Hikâyeleri, karakterleri ve düşünceleri, okudukça bizimle birlikte yaşamaya devam edecek. Teşekkür ederiz Liz, bize bıraktığın miras için.