Haber Resmi, Kaynak: shellypalmer.com
ALBERT EINSTEIN… Dünyamız, ondan önce de sonra da, bulgularıyla teknolojinin gelişmesine katkıda bulunmuş, yerleşik bakış açısını değiştirmiş bilim insanları gördü. Ama hiç birisi, 20. yüzyılın bu en etkileyici şahsiyeti kadar iz bırakmadı! Buluşlarıyla fizik ve astronomi bilimlerinde devrim yaratmış olan Einstein, yalnızca bilimsel yönüyle değil, karizmatik bir kültür ikonu olarak da hafızalarda yer etti. Fizikçi Brian Schwartz’a göre, “Eğer çocuklara, bir bilim insanı neye benzer diye soracak olursanız, size derhal dağınık beyaz saçlı birini çizeceklerdir…”
Zaman içinde ismi bilimle eş anlamlı hale gelmiş olan Albert Einstein, 14 Mart 1879’da, Almanya’nın Ulm şehrinde dünyaya geldi.
Princeton Üniversitesi’ndeki doğum günü kutlaması sonrası, basının ilgisinden bunalan Einstein’ın tepkisi ve ortaya çıkan ikonik fotoğraf; 14 Mart 1951 (Fotoğraf: Arthur Sasse)
Einstein’ın dünyamızı şereflendirdiği tarih olan 14 Mart, aynı zamanda Dünya Pi (π) günü… Ortaokul yıllarımızdan anımsayacağımız üzere, Pi bir dairenin çevresinin çapına oranı olup, bu oran her zaman “3,14….” değerine karşılık gelir. Fizikçi Larry Shaw, “3,14” rakamının Mart ayının 14’ünü düşündürmesinden yola çıkarak (Amerikan kullanımında tarihler, ay-gün-yıl olarak yazılır), 14 Mart’ın “Pi Günü” olarak, matematikle bağlantılı aktivitelerle ve meyveli turtalar (“pie”) yenilerek kutlanması geleneğini başlattı. Bu günün aynı zamanda Einstein’ın doğum günü olduğunun anımsanmasıyla, “Pi Günü” kutlamalarına, Einstein’ın doğumunun kutlanması geleneği de eklendi. Pi Günü’nün zaman içinde, dünya çapında matematik severler ve eğitimciler tarafından kutlanmaya başlanmasıyla, ABD Temsilciler Meclisi 2009’da, 14 Mart’ı “Ulusal Pi Günü” ilan etti. Acaba üstat Pi sayısı ile doğum günü arasında bir bağlantı kurmuş muydu? Tahminler aksi yönde… Avrupa kökenli olan Einstein’ın, o coğrafyada geçerli “gün-ay-yıl” sıralamasından yola çıkarak, Pi sayısı ile doğum günü arasında bir bağlantı kurmamış olması daha muhtemel…
Dâhi olunur mu, doğulur mu?
Dünyamızın bugüne kadar gördüğü en zeki insanlardan biri kabul edilen Einstein’ın kötü bir öğrenci olduğu iddiası, sayısız aileye umut ışığı olmuştur. Kim bilir, belki de “zeki ama haylaz” veya “çok çalışsa da sınavlarda başarısız” çocuk, zamanı geldiğinde Einstein gibi bir dâhiye dönüşecektir!
404 Einstein benzerinin bir araya gelmesiyle, Guinness Dünya Rekoru kıran “The Next Einstein” toplantısı; Toronto/Kanada (Fotoğraf: CFP)
Walter Isaacson, beğenerek okuduğum Einstein biyografisinde, Einstein’ın konuşmaya normalden daha geç başladığını; kuracağı cümleleri, fısıltıyla birkaç kez kendi kendine tekrar edip, ancak söyleyeceklerinden emin olduktan sonra konuştuğunu; bu sebeple de evdeki yardımcı tarafından “der Depperte” (aptal, sersem) olarak anıldığını yazıyor! Öte yandan, Einstein’ın özellikle matematik dersinde başarısız olduğu söylentisi, bir hurafeden ibaret… Notları her alanda yüksek olmamakla birlikte, matematik ve fen, Einstein’ın hep başarılı olduğu alanlar oldu. Henüz 11 yaşında yükseköğretime yönelik fizik kitapları okuyan Einstein, 12 yaşında geometriyi kendi çabasıyla öğrendi. 13 yaşında okuduğu “Saf Aklın Eleştirisi” kitabının ardından, Alman filozof Kant’ın en beğendiği yazar olduğu sonucuna vardı. 1935 yılında, Princeton’da bir haham kendisine, “Yaşayan En Büyük Matematikçi Matematikten Kalmıştı” başlıklı bir gazete kupürü gösterdiğinde, Einstein gülerek şu yanıtı verdi: “Matematikten hiç kalmadım! Diferansiyel ve integral kalkülüste ustalaştığımda, henüz on beş yaşımda değildim!”
Einstein hayranlarının görelilik teorisiyle imtihanı…
Tarih 9 Mayıs 1921… Dünyanın en ünlü bilim insanı Albert Einstein, Princeton Üniversitesi’nin en büyük toplantı salonu “McCosh 50”de kürsüye yöneldi. Üzerinde siyah bir pelerin, buruşuk bir pantolon vardı -ve yeşil örgü bir kravat… Oditoryum, dinleyiciler, bilim insanları, meraklı halk ve önde gelen gazetelerin muhabirleriyle hıncahınç doluydu! Einstein, “Bayanlar, baylar” hitabıyla konuşmasına başladı… Öncelikle dinleyicilerine, konuşmasının asgari düzeyde matematiksel unsur içereceğine dair güvence verdi. Yalnız, bütün bunları Almanca yaptı! (Başlangıç hitabı “Meine Damen und Herren” idi!) Aynı anda bir stenograf Almanca notlar almakta ve bunları Princeton fizik profesörü Edwin Adams’a vermekte, o da Einstein’ın konuşmasını sözlü olarak, İngilizce özetlemekteydi. Bu konuşma, Einstein’ın beş gün boyunca Princeton’da vereceği konferansların ilkiydi: İlk ikisinin halka yönelik, kalan üçünün bilim insanları için “daha teknik” (!) olması planlanmıştı. Ancak seyirci sayısının iyice azalmasıyla, Einstein son üç konferansını küçük bir sınıfta verdi. Görünen o ki, konuşma İngilizceye tercüme de edilse, birçokları için Almancasından daha anlaşılabilir olamamıştı!
Elsa ve Albert Einstein, Avusturya doğumlu Amerikalı kemancı ve besteci Fritz Kreisler ve çocuk oyuncu Karol Kay ile Los Angeles Filarmoni Oditoryumu’nda; 31 Ocak 1933 (Kaynak: Leo Baeck Enstitüsü, F 5340F)
Bir diğer anekdot, Kutsal Topraklar’dan… Prof. Einstein, bu bölgeye yegâne ziyaretini 1923 yılında gerçekleştirdi. 12 günlük bu seyahatin belki de en çok ilgiyle beklenen ayağı, Einstein’ın inşa halindeki İbrani Üniversitesi yerleşkesinde (Kudüs) yapacağı konuşmaydı. İbraniceye yeterince vakıf olmayan Einstein, bilimsel içerikli konuşmasını bu sefer de Fransızca yapmayı tercih etti! Dönemin Tel Aviv Belediye Başkanı Meir Dizengoff’un izlenimlerine kulak verelim:
“Konuşmanın tamamından tek bir şey anladım: kalabalık seyirci kitlesinden bir kişi dahi konuşmadan bir şey anlamadı!”
Einstein ve Chaplin: İki ünlünün unutulmaz diyaloğu
Nobel Komitesi’ne göre, Einstein Hollywood’da yalnızca tek bir kişiyle tanışmaya can atıyordu: Charlie Chaplin. Universal Studios turu sırasında, bu şansı yakaladı. Einstein ve Chaplin ilk andan birbirlerine ısındılar; takiben Chaplin, Einstein’ı ve eşini 1931 yapımı filmi “Şehir Işıkları”nın galasına davet etti. İki ünlünün arasında geçtiği rivayet olunan karşılıklı hayranlık ifadesi -farklı biyografilerde nüans farklarıyla yer almakla birlikte- ünlü aktörün kıvrak zekâsını göstermesi açısından anımsanmaya değer...
Charlie Chaplin “Şehir Işıkları”nın prömiyerinde, şeref konuğu Albert Einstein ile birlikte; Los Angeles; 30 Ocak 1931
Einstein: “Sanatınızda en çok hayran olduğum şey evrenselliğiniz… Tek kelime söylemiyorsunuz; ama yine de dünya sizi anlıyor!”
Chaplin: “Doğru! Ama sizin görkeminiz daha da büyük! Söylediklerinizin bir kelimesini dahi anlamasalar da, bütün dünya size hayran!”
“En ünlü Yahudi”ye cumhurbaşkanlığı teklifi…
Geleneksel anlamda dindar olmamakla birlikte, Einstein Yahudi kimliğine gönülden bağlıydı. Naziler ve Philipp Lenard, Johannes Stark gibi Nazi yanlısı Alman fizikçiler tarafından çalışmaları “Yahudi fiziği” olarak dışlanan Einstein, antisemitizme karşı tüm gücüyle savaştı. İsrail’in ilk Devlet Başkanı Haim Weizmann’ın 1952 yılında vefatının ardından, dönemin İsrail hükümeti, ünlü bilim insanına bir teklifle geldi: Acaba İsrail’in 2. Devlet Başkanı olur muydu? 73 yaşındaki Einstein, bu onuru şu sözlerle reddetti:
“İsrail Devletimizin teklifi beni ziyadesiyle duygulandırdı; bu teklifi kabul edemiyor olmamdan ötürü ise hem üzüldüm, hem de utandım. Hayatım boyunca nesnel meselelerle uğraştım; dolayısıyla gerek insanlarla layıkıyla ilgilenmek, gerekse resmi görevleri ifa etmek için zaruri olan doğal yetenek ve tecrübeden yoksunum…. Yahudi halkıyla olan ilişkimin, dünya ulusları arasındaki kırılgan durumumuzun tam olarak farkına varmamdan bu yana, en güçlü insani bağım haline gelmiş olması, bu koşullarda üzüntümü daha da fazla artıyor...”
İbrani Üniversitesi’nin 100. Yılında “Einstein Evi”…
1921 yılında Weizmann ile birlikte, ağırlıklı olarak Kudüs İbrani Üniversitesi için bağış toplamak üzere ABD’de görüşmeler yapmış olan Einstein, 1 Nisan 1925’te resmi açılışı gerçekleştirilen Üniversite’nin ilk icra kurulu ve akademik konseyinde yer aldı. Bu kurumla olan benzersiz ilişkisinin bir ifadesi olarak, tüm arşivini İbrani Üniversitesi’ne bıraktı. Bu emsalsiz arşiv, içinde bulunduğumuz yıl açılması planlanan “Einstein Evi”nde sergilenecek.
“Einstein Evi” modeli (Kaynak: Studio Libeskind)
İnşaatı İbrani Üniversitesi’nin Givat Ram’daki Safra yerleşkesinde devam eden “Einstein Evi”nin fikir babası, İsrailli diplomat (İsrail’in geçmiş dönem New York Başkonsolosu), markalaştırma uzmanı ve danışman Ido Aharoni. İsrailli sanat koleksiyoncusu Jose Mugrabi’nin, Aharoni’nin önerisiyle proje için gerekli bağışın ağırlıklı kısmını yapmasıyla birlikte, “Einstein Evi”nin temeli, İsrail Devlet Başkanı Isaac Herzog’un da katıldığı bir törenle, 2023 yılında atıldı. Tasarımı dünyaca ünlü mimar Daniel Libeskind tarafından yapılmış olan 2.700 metre kare büyüklüğündeki “Marie ve Jose Mugrabi” binası, Einstein arşivinin tamamına ev sahipliği yapacak. New York merkezli Studio Libeskind’in kurucusu ve Dünya Ticaret Merkezi Master Planı (New York), Berlin Yahudi Müzesi gibi çok önemli projelere imza atmış olan Daniel Libeskind, “Einstein Evi”nin karmaşık geometrik tasarımında, ünlü fizikçinin projektif geometri çizimlerinden ilham aldı.
Einstein arşivinin akademik direktörü, İbrani Üniversitesi eski rektörü (1990-93) ve başkanı (1992-97), dünyaca ünlü Einstein uzmanı Prof. Hanoch Gutfreund… “Einstein Evi”, Einstein arşivinin tamamına ev sahipliği yapmanın yanı sıra, halka yönelik bir eğitsel-bilimsel merkez ve bir akademik araştırma merkezi olarak planlandı. Einstein’ın İbrani Üniversitesi’ne miras bıraktığı 80.000’in üzerinde belge, 1920’lerin sonlarında Berlin’de yayınlanmış orijinal “Judaica” ansiklopedisi dâhil geniş kitap koleksiyonu, Nobel madalyası ve vinil plak koleksiyonu “Einstein Evi”nde sergilenecek. Arşivin en değerli parçası, Einstein’ın 1915’te kaleme aldığı, ünlü E=mc² denklemini tanıtan 46 sayfalık el yazması notlar... Prof. Gutfreund’a göre: “Bugün evren hakkında bildiğimiz her şey, Büyük Patlama (Big Bang), kara delikler, kütleçekim dalgaları, bu notların sonucu…”
“Albert Einstein Keşif Merkezi”
Studio Libeskind’in üstlendiği bir diğer proje, henüz tasarım aşamasındaki “Albert Einstein Keşif Merkezi”… Almanya’nın Ulm kentinde inşa edilecek olan bu merkezle, bilime, teknolojiye, pasifizme, hümanizme ve uluslararası anlayışa benzersiz katkılar sunmuş olan Einstein’ın, dünyaya geldiği şehirde onurlandırılması amaçlanıyor…