Haber Fotoğrafı: Papa Franciscus (Francesco)


12 Mart 2013 öğleden sonrasında, 115 Kardinal, gösterişli bir törenle hepimizin bildiği ve Michelangelo’nun boydan boya dinî figürlerle donattığı ünlü Sistine Şapeli’nin içinde “ekstra omnes” [herkesin arasından (herkesten üstün)] kişiyi seçecek konseye (konklav’a) katıldılar. Konseyin her sonuçsuz toplantısının ardından, Vatikan bacasından siyah duman çıkıyordu; ta ki 19.06’da, beyaz duman, Papa seçiminin olumlu sonuçlandığını müjdelerken yazılı ve görsel basın da “Habemus Papam”(Bir Papa’mız oldu) diye Katolik dünyasına duyuruyordu.


Beyaz-siyah dumanlı seçim sonucu

Arjantinli Jorge Mario Bergoglio, “Kabul ediyorum, büyük bir günahkâr olsam bile” diyerek görevi kabul ettiğini ilan etti. Kilise misyonu için Assisi Azizi ve yoksulların koruyucusu Franciscus (Francesco) adını seçen Papa, gözyaşı odasında cüppesi, pelerini ve kuşağı ile yeni giysilerini giyidi.

Ad seçimi nedir?
Kilise, çok hiyerarşik, karmaşık, tarihî geleneklere dayalı kuralları olan bir dinî organizasyondur. Yukarıda değindiğim, ad seçimi geleneğinin de 533 yılına dayalı bir kökeni var. O yıl Papa seçilen kişinin adı Mercurius’tur. Katolik kilisesinin lideri olarak, çok tanrılı bir düzendeki bir Roma tanrısının adını taşımanın saçma olacağı karşısında, seleflerinden Papa John’u onurlandırmak amacıyla dinî görevdeki adının Papa John II olmasına karar verdi. Sonraki binli yıllarda gelen Papaların kimi değiştirdi adını, kimi de muhafaza etti. Bu ad değişimi, İncil açısından yeni bir misyon, Tanrı yolunda yeni bir yola girmenin sembolü oldu. Esasen adaylar, seçim öncesinden, ola ki seçildiler, geçmiş Papalardan kişiliğini veya misyonunu onayladıkları kişinin adını seçerek edinecekleri adı belirlemiş olurlar.


Papa Ratzinger
Selefi Josef Ratzinger… Benedict XVI adı ile bin yıllık bir aradan sonra ilk kez seçilmiş Alman kökenli Papa’nın geçmişi karanlıktır. Hitler’in “Hitler Youth” (Hitler Gençliği) hareketinde görevli olduğunu Vatikan yalanlasa da… Bu söylentiler dünya Yahudi liderleri arasında büyük tedirginlik yarattı. Rabbi Marvin Hier’in onunla yaptığı özel mülakat sonrası, dekanı olduğu Simon Wiesenthal Center tarafından açılan tahkikatta aslı olmadığı anlaşılınca sorun da ortadan kalkmıştı. Papalığı süresince Kilise içi bölünmeler ve seksüel istismar konularında mücadeleler vermiş olan bu Papa, yine 600 yıldır bir ilk, 85 yaşında sağlık nedenlerini öne sürerek görevinden istifa etmişti. Oysa Ortodoks Kilisesi kanunlarınca, Patrik seçilen, şartlar ne olursa olsun, ölene kadar Patrik kalır. Örneğin, aleyhinde komünist rejime hizmeti iddiaları ile Kilise içi bölünme yaşayan, ancak Ekümenik Partik Bartholomeos’un kendisine danışan isyankâr despotlara Kilise kanunlarını hatırlattığı gibi, Bulgar Patriği Maxim’i kendileri seçmişti, ölene kadar patrik kalacaktı. Aynen, fronto-temporal demans teşhisi konulduktan sonra altı yıl kadar görevini ifa edemeyen İstanbul Ermeni Patriği rahmetli Mesrob Mutafyan yerine yenisi değil, 2019’a kadar vekili atanan Aram Ateşyan’ın sürdürdüğü gibi.



Katolik Kilisesi
Katolik Kilisesi bu konularda çok daha reformist. Yukarıda bahsi geçen istifalar, farklı kökenli Kardinallerden seçilmiş Papalar mı istersiniz, zehirlenen Papalar mı… Napolyon’un papalık sarayında beş yıl hapsetmiş olduğu Pius VII gibi papaları bile var! İnsanların dinden uzaklaşmasının ardından, Kiliseye gençleri çekmek adına gitarla ayinlere açılması, Latin kökenli dillerden uzak yerlerde halkın anlaması için ayinleri yöre dillerine adapte etmesi gibi, Papa Francesco, “Katolik Kilisesi, 21. yüzyılın zorluklarıyla yüzleşmek ve ilerlemek için artık büyük fırsatlara sahip olan bir kilisedir” diyerek lüzumlu reformlara devam edeceğini ifade etmişti.
İster dinî olsun ister ticari, politik, her türlü organizasyonların içinde kaynayan türlü-türlü kazanlar vardır. Şok olmuştu mesela bir şirket ortağı arkadaşım şiddetli bir tartışmalarında şirketlerinin CEO’su, CFO’sunun ceket kolunu söktüğü haberine koştururken.

Papa hastalanıyor
Gel de inanma şimdi; epeydir, Astroloji iki büyük şahsiyetin yakın ölümünden bahsediyordu. Daha spesifik ifade ile ya Kral Charles ya Papa... 22 Şubat gecesi, yerel RAI haberleri, Papa Francesco’nun astımsı bir solunum krizi nedeniyle Gemelli Hastanesine kaldırıldığını bildiriyordu. Yapılan kan testleri sonucu, Vatikan sözcüsü, rahatsızlığının anemiye bağlı bir Trombositopeni (kanda trombosit eksikliği) olduğunu ve kan nakli gerekeceğini söylemişti. 21 yaşında iken geçirdiği bir akciğer iltihabı sonucu, o yıllarda henüz antibiyotik olmadığından, sağ akciğerinin üst bölümü alınmıştı. Dolaysıyla, kış vakti bronşit geçirmeye daha yatkındı. Ama genel olarak kendini iyi hissediyordu ve gününü koltuğunda oturarak geçirmişti. Sonraki günlerde çift taraflı pnömoni (zatürre) teşhisi geldi ve Papa’nın durumunun kompleks (karmaşık) bir vaka yansıttığı bildirildi. Papa’nın morali yerindeydi, hatta kiliseye (muhtemel hastanenin içinde) duaya gitmişti. Hasılı, Papa’nın kritik durumu devam ediyordu ama hayati bir tehlike arz etmiyordu. (“Situazione complessa ma non critica”)
Doktorların kaygısı, solunum yollarındaki ve ciğerlerdeki bakterilerin kana karışmasıydı. O zaman sepsis denilen tekli veya çoklu organ yetmezliğinden hasta kaybedilebilirdi.
25 Şubat itibariyle Papa için tehlike devam ediyorsa da, sağlık bülteninde modunun yüksek olduğu, artık öksürük nöbetleri geçirmediği, hatta öğleden sonra birkaç atama gerçekleştirerek iş bile yaptığı bildirilirken, muhtelif ülkelerden geçmiş olsun mesajları ve sağlık duaları olduğu, ayrıca yine Vatikan kardinallerinin kararı ile bu tarih itibariyle her akşam saat 21’de, San Pietro Meydanında Papa Francesco’nun sağlığı için “Rosario” duası yapılacağı duyuruldu. Rosario duası Katolik Kilisesi'nin Latin ayinine özgü, ellerinde belli sayıda boncuklu bir tespihle her türlü şerden, tehlikeden korunma istenen bir duadır. Gel gör ki, Papa Francesco’nun kaderi, ilahi program ne idiyse, olması gereken gibi yazılmıştı ve göklerin çağrısına “gelmiyorum” diyemeyecekti.


Papa Francesco Anıt Kabir'de

Peki şimdi ne olacak?
Papa Francesco, geçen yıl bir fırsatta kendisi için, yüzyılların geleneği teferruatlı ritüellerden uzak, sade bir cenaze töreni istediğini ifade etmişti. Geleneksel olarak bir papanın ölümünü doğrulamak Camerlengo’nun (kıdemli bir Vatikan yetkilisi) görevidir. Gelenek devam ederse, Camerlengo, Papa Francis’in cesedine gidip ona adı ile seslenecek. Günümüzde doktorlar ölümü daha standart tıbbi yöntemlerle doğruladıkları için bu hareket artık sadece törenseldir. Sık tekrarlanan bir efsaneye göre, Camerlengo ayrıca Papanın başına gümüş bir çekiçle hafifçe vurur. (Vatikan bunu uzun zamandır yapmıyor.) Papa doğal olarak yanıt vermeyeceğinden, resmi papalık belgelerinin mührü olarak kullanılan mühür yüzüğü imha edilecek ve papalık daireleri mühürlenecek.


Papa’nın ölümü önce Kardinaller heyetine, sonra da Vatikan tarafından medyaya yapılan açıklamayla dünyaya duyurulacak. Katolik dünyası bu teferruatları daha yakından izleyebilecek ancak genel bilgi olarak ilginçtir, Papa'nın ölümü, Antik Roma geleneği olan Novendiale olarak bilinen dokuz günlük yas dönemini başlatacak, İtalya da genellikle ulusal yas dönemi ilan edecek. Cesedi kutsanacak, papalık giysileri giydirilecek ve St. Peter Bazilikası’nda halka açık olarak sergilenecek. Geçmişte, Papanın naaşı katafalk adı verilen yükseltilmiş bir platformda sergileniyordu, ancak Francis’in arzusu uyarınca, muhtemelen fazla ihtişam ve gösteriş olmadan açık bir tabutta yatarken görülecek.
Tarihsel olarak, papalar sıklıkla mumyalanırdı ve bazılarının organları gömülmeden önce çıkarılıp, Roma’daki Trevi Çeşmesi yakınlarındaki bir kilisede 20’den fazla papanın kalplerinin saklandığı mermer küplerde kutsal emanetler olarak saklanır, ancak artık bu uygulamalardan vaz geçildi. Bu arada, Vatikan, kilise yönetimi “vacante” denilen “koltuk boş” anlamına gelen bir geçiş dönemine girecek ve varsa önemli kararlar geçici olarak Kardinaller Konseyi’ne devredilecek.


Papa Francesco, seleflerinin gömülü olduğu St. Pietro altındaki Grotte Vaticane - Vatikan Mağaraları'nda


Defin
Papa’nın cenazesi büyük ihtimalle, dört ila altı gün içinde Aziz Petrus Meydanı’nda yapılacak. Geleneksel olarak, papalar Aziz Petrus Bazilikası’nın altındaki crypte’ler “Vatikan Mağaraları”na gömülür. Sonuncusu dahil, yaklaşık 100 Papa orada gömülüdür ancak Francis, 2023’teki bir röportajında, Roma’daki Santa Maria Maggiore Bazilikasını son dinlenme yeri olarak seçtiğini ve bunun kendisini, bir asırdır Vatikan dışında gömülen ilk Papa yapacağını söylemişti. Geçmiş papalar üç tabuta gömülmüşlerdi: iç içe biri selviden, biri çinkodan ve biri karaağaçtan yapılmış, ancak Francis’in arzusu, tahta ve çinkodan yapılmış tek bir tabut ile gömülmekti.
Selefi, metal bir tüp içindeki rogito adı verilen bir ruloda hayatını ve misyonunu anlattığı metal bir tüple gömülmüştü. Francesco da büyük ihtimalle benzersiz papalık dönemini ayrıntılarıyla anlatan kendi rogito’suyla gömülecek. Yerli ve yabancı basından görebildiğimiz kadarını izleyeceğiz, ama anlaşılan, korkunç bir ritüeller ve kanunlar silsilesi içindeki Katolik Kilisesinde, Papa olmak kadar gömülmek de dert!
“Ne Arab’ın yüzü ne Şam’ın şekeri,” derdi babam!