Faik Sabri Duran’ın ünlü Büyük Atlas’ını anımsamayan var mı aranızda? Hani, coğrafya derslerine çalıştığınız veya arkadaşlarla haritada şehir bulma oyunlarıyla güzelce zaman geçirdiğiniz o güzelim kitap… ve de tarihçi-coğrafyacı-eğitimci Faik Reşit Unat’ın Tarih Atlası… Bu Atlaslar yeni kuşaklar için belki birer masal gibi, ama daha öncekilerin çocukluk hayallerinin, soyut seyahatlerin beşiği…

Bu eşsiz Atlasları ve daha nice kitabı yayımlayan kimdi? Sirkeci’den İstanbul Valiliği binasına doğru yükselen bugünkü Ankara Caddesi, dünkü Babıali Yokuşu’nun sağ kaldırımında 133 numarada uzun yıllar yer alan KANAAT KİTABEVİ’ne doğru geçmişte bir gezintiye var mısınız?

 

İlyas Bayar

1934 yılında yayımlanan Soyadı Kanunu ile Bayar soyadını alan İlyas, mütevazı gelirli esnaf Yako Behar’ın oğlu olarak 1880 yılında İstanbul’un Balat semtinde, Kefevi Mahallesi Salma Tomruk (İstipol) Sokağı’ndaki evlerinde doğdu. Balat Alliance Israélite Universelle okulunda başlayan eğitimini, okumaya çok meraklı olmasına rağmen, aile geçimine destek olabilmek için henüz 14-15 yaşında iken terk etmek zorunluluğunda kaldı ve Babıali’de Darüşşafaka Kütüphanesi’nde çırak olarak çalışmaya başladı.1 Orada tanıştığı kâğıt ve mürekkep kokusunun bağımlısı olarak da gönül verdiği mesleğini seçti.

Kanaat adını verdiği Kitabevi’ni 1905 yılında, Babıali’de o zamanki adıyla Reşit Efendi Han olan binanın altında açarak Sahaflar Çarşısı’ndan seçtiği kitapları satmaya başladı. ‘Kanaat’ yani ‘düşünce’ sözcüğü bir bakıma kişilerin olaylara bakış açılarına verdiği önemi ve saygıyı özetliyordu. Yayımlarında ‘kurt başı’nı simge olarak seçti ve kullandı.

Yayıncılığa, kendine yaşamı boyunca sadık kaldığı bazı ilkeler saptamakla başladı: Milli Kütüphane’de yer alabilecek ciddi eserlere odaklanmak, ilim ve edebiyata saygı gösteren yazarlarla çalışmak, yayınlayacağı eserlerin gerektirdiği masraftan kaçınmamak, ancak maliyetini bir an önce çıkarması için acele etmeden ağır satmak ve telif haklarına saygı.2

Öncelikle ansiklopediler, sözlükler, Atlaslar, ders kitapları, ciddi tarihi eserler, klasik ve güncel Türk Edebiyatı eserleri veya çeviriler gibi ağır ancak her zaman satılan yayınlara odaklandı. Daha sonraki yıllarda, özellikle oğlu Yakup’un da işe dâhil olduğu dönemde Avusturya’daki ünlü harita yayıncısı Ed. Hoelzel ile anlaşarak duvar haritaları yayımlamaya başladı.

İlyas Bayar’ın ilk bastığı kitap Ali Reşad Bey’in ‘Tarihi Siyasi’ eseridir. Kısa zamanda ülkemiz yayıncılık alanında ön saflara geçen Bayar’ın vefatından önce son bastığı kitap da Abdülhak Hamid’in ‘Tezer’idir.3

Pek çok kişiye destek oldu

İlyas Bayar, aralarında Namık Kemal ve Yusuf Ziya Ortaç’ın da bulunduğu nice mütefekkire ve araştırmacıya kapılarını açtı, Sürgündeki Namık Kemal ve arkadaşlarının eserlerini gizliden gizliye basarak dağıttı. Jön Türkler’e verdiği aktif destek yüzünden de bir süre hapiste yattı.

Babıali’de dolaşan yazarları yakından tanımaya çalışan İlyas Bayar onlara yakın ilgi gösterir, kucak açardı.4 Hayata yeni atılan, gelecek vaat eden ancak olanakları kısıtlı olan birçok gence işlerini düzene koyuncaya kadar hanın ikinci katında boş bulundurduğu birkaç odayı, zaman zaman yazıhane veya ikametgâh olarak tahsis ederdi. Erol Simavi, babası Sedat Simavi’nin gazeteciliğe soyunduğu ilk dönemlerde İlyas Bayar’dan gördüğü maddi ve manevi desteği yıllar sonra bizzat torun (Aslan Bayar’ın kızı) Lüset Bayar’a anlatmış ve şükran duygularını iletmiştir.5

1928 Harf Devrimi’ni ilk uygulayan yayıncı olup bu değişim yüzünden önemli maddi hasara uğradı ise de bu davranışı kendisine ve yayınevine bir ayrıcalık kazandırdı.

1939 yılında Maarif Vekâleti [Millî Eğitim Bakanlığı] tarafından düzenlenen Birinci Türk Neşriyat [yayım] Kongresi’ne İstanbul kitapevlerini temsilen katıldı ve “yarım asra yakın tabilik [yayıncılık] hayatının verdiği tecrübeye dayanarak neşriyatın [yayınların] dağıtım ve tanıtımının daha verimli bir hale ifrağı [şekillendirilmesi] hakkında düşüncelerini” bir rapor halinde sundu.6

İlk cep ajandası Takvim-i Ragıp

Kanaat Kitabevi’nin önemli bir klasiği de ilk cep ajandası Takvim-i Ragıp’dır. Mehmet Ragıp Uluğ tarafından hazırlanan ve bir kültür-bilgi hazinesi olan bu eser, Cumhuriyet’in ilanı ile yaşıt olup günümüze kadar kesintisiz her yıl yayınlandı. İçinde neler yoktu ki? Kıyılarımızın uzunluğundan her ilin ilçelerine, tüm dinlerin bayram ve önemli günlerinden günlük meteoroloji tahminlerine kadar, Google’un henüz hayal bile edilmediği bir dünyada hemen hemen akla gelen her soruya cevap. Hele hava tahminlerinde yüksek isabet oranı dillere destandı. Takvim-i Ragıp, Kanaat Kitabevi’nin kapanmasına rağmen, bir dede ve baba yadigârı olarak torun İlyas Bayar tarafından yayınlanmaya devam edilmekte olup 2020 yılı baskısı için de gerekli hazırlıklar yapılmaktadır.

Nevsal Yıllığı

Kanaat Kitabevi’nin pek bilinmeyen önemli bir yayınını da belirtelim: 1324 (1907-1908) yılında Nevsal-i Ragıb ve 1325 (1909-1910) yılında Nevsal-i Osmani’nin ilk cildini basan Kanaat Kitabevi 1922 yılında başladığı Milli Nevsal’ın yayımını 1925 yılına kadar sürdürdü. [Nevsal’ın sözlük anlamı ‘Yeni (Nev) Yıl (Sal), yani yıllık, almanak’dır] Eserin künyesi şöyle belirtilmiştir: Kanaat Kütüphane ve Matbaası. Sahibi İlyas. “Arz-ı Maksut”. “1338 Sene--i Maliyesine Mahsus Nevsal”, İstanbul, 1922. Daha sonraki üç yıllık da aynı başlığı taşımakta, ancak senesi (1339, 1340, 1341) değişmektedir.7

İlyas Bayar 1942 yılında Varlık Vergisi uygulamasından da nasibini aldı. Bu orantısız uygulamayı hazmetmediği halde koyu bir milliyetçi ve idealist olduğundan ve kendisine tarh edilen orantısız meblağı karşılayabilmek için gayrimenkullerini ve stokundaki bazı değerli kitapları değerlerinden çok düşük fiyatlarla satarak tamamen ödedi.

Ünlü bir kâğıt tüccarı olan Haim Fresko’nun kızı Zümbül Lucie Fresko ile 1915 yılında evlenen ve Yako (Yakup) ile Yuda Leon (Arslan) adında iki erkek çocuk babası İlyas Bayar, ani bir kalp krizi sonucu 26 Ocak 1945 tarihinde vefat etti. 28 Ocak 1945 günü Şişhane’de Kenesset Israel Sinagogu’nda8 düzenlenen cenaze törenine ailesi ve kalabalık bir cemaat topluluğunun yanı sıra Basın Birliği İstanbul Başkanı Hakkı Tarık Us, gazete sahipleri ve Ankara Caddesi’ndeki tüm kitap ve yayınevleri sahipleri de katıldılar. İlyas Bayar Ulus Musevi Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Oğulları Yakup ve Arslan Bayar

İlyas Bayar’ın vefatından sonra oğulları, Saint Benoit ve Galatasaray Lisesi mezunu Yakup (1918-1985) ile Saint Benoit Lisesi ve İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu Arslan (1919-1995) kendi aralarında yaptıkları bir iş bölümüyle Kanaat Kitabevi’ni geliştirip yaşatmaya devam ettiler. O dönemde yayımladıkları ilk kitap ‘Türkçeden İngilizceye’ sözlüğüdür.

Biraz toplu olduğu için Babıali Yokuşu’nda ‘şişman’ lakabıyla anılan Yakup, şirketin bir anlamda ‘girişim beyni’ idi. Yılların deneyimi, yurt içinde ve dışında kurup sürdürdüğü dostane ilişkiler, etrafa neşe saçan ve devamlı gülümseyen nüktedan kişiliği, olaylara olumlu ve pratik yaklaşımıyla karşısındakini rahatlatır, güven telkin ederdi. Millî Eğitim Bakanlığı ile de ilişkileri sürdüren Yakup, aynı zamanda Kitapçılar Derneği başkanlığını da yürütüyordu. Ürün geliştirme, matbaa ve edisyon alanları ise Arslan’ın uhdesinde idi.9

1948 yılında Raşel Rahimof ile evlenen ve dedesinin adı İlyas verilen bir oğlu olan Yakup Bayar, mensubu olduğu Türk Musevi Toplumuyla da yakinen ilgiliydi. Kendini belli etmeden bazı ihtiyaç sahibi ailelere düzenli yardımda bulunur, hayır kurumlarına ilgisini esirgemezdi.

Yakup 25 Ocak 1985 tarihinde vefat edince kardeşi Arslan işi 1990’lı yılların başına kadar tek başına yürütmeye gayret etti.

Arslan Bayar 1943 yılında Regina Kalma ile evlendi ve babaannesinin adı Lüset verilen bir kızı oldu. Geleneklerine bağlı bir kişi olan Arslan, Türk Musevi Toplumu’nun değişik kurumlarında görev aldı. Yıllarca Büyükada Hesed Leavraam Sinagogu Vakfı başkanlığını yüklendi. Son olarak Sinagogları ve Dini Eserleri Onarma ve Yaşatma Derneği’nin başkanlığını yürüttü.

Arslan Bayar alçak gönüllü, fakir babası, nüktedan, hayatı seven, kısaca, kaybolan bir İstanbul beyefendisi idi. Kuledibi’ndeki ihtiyaç sahipleri onu tanır, zaman zaman dağıttığı zarfları dört gözle beklerdi.10 Arslan Bayar 1995, kızı Lüset de 2015 tarihinde vefat etti.

Arslan Bayar’ın vefatından sonra Kanaat Kitabevi tasfiye edilerek kapandı ve Türk Basın ve Yayın Tarihi’ndeki yerini aldı.

Kanaat Han

Kanaat Kitabevi’nin Ankara Caddesi’ndeki binası ‘2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası’ gereğince İstanbul 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 17 Ocak 1996 tarihinde ‘korunması gerekli kültür varlığı’ olarak tescil edildi. Varislerin ‘binanın taşıdığı tarihi ve kültürel değeri ile korunarak yenilenmesi’ talebi üzerine bina güçlendirildi. Bu arada, Kanaat Kitabevi’nin simgesi metal plaket (rozas) hanın giriş holüne çakıldığı gibi Takvim-i Ragıp yazısı da binanın cephesine işlendi.11 Ailenin 2013 yılında sattığı, ancak Kanaat Han adını taşımaya devam eden bina halen bir bankanın hizmet ünitesi olarak işlev görmektedir.12

 

Dipnotlar

1 Bazı kaynakların ileri sürdüğü 1895 ve benzeri tarihler, İlyas Bayar’ın henüz 15 yaşında iken gönül verdiği mesleğe çırak olarak başlama dönemidir.

2 Reşad Ekrem Koçu, “İlyas Bahar Bayar”, İstanbul Ansiklopedisi, Fasikül 50, s. 2214-2215, 1960.

3 Reşad Ekrem Koçu, adı geçen eser.

4 Yakim Bahar, Avukat - “Acı Bir Ölüm. Nâşir İlyas Bayar Vefat Etti”, La Boz de Türkiye, 1 Şubat 1945, S. 126.

5 Torun Lüset Bayar’ın anlatısı (2014).

6 Rifat Bali, “Mazide kalan üç kitabevi: Kanaat Kütüphanesi, Kohen Hemşireler ve Tünel Kitap Evi”, Toplumsal Tarih Dergisi, Sayı 196, Nisan 2010.

7 Hadiye Yılmaz Odabaşı, The First Yearbook of the Republican Era: Milli Nevsal [The National Yearbook] academia.edu/30666471.

8 Büyük Hendek Caddesinde, Kal de Apollon olarak da bilinen Sinagog.  Bkz. Naim A. Güleryüz, Tarih Boyunca Trakya ve Anadolu’da Yahudi Yerleşim Yerleri, Gözlem Gazetecilik, 2019, C.1, s. 185-186.

9 Torun İlyas Bayar’ın anlatısı (Ağustos 2019).

10 Cenaze töreninde Rav Moşe Benveniste’nin konuşmasından.

11 Gülferah Çorapçıoğlu, Yrd. Doç. Dr., “Bab-ı Ali’de Yenileme”, ABMYO Dergisi, Sayı 46, 2012, 113-123.

12 Aile ve kişilerin kişisel yaşamları hakkındaki bilgiler için torun İlyas Bayar’a teşekkürlerimizle.