“Çiçekler ağaçlarda kalsın, uçurtmalar göklerde. Haziran, temmuz, ağustos birbirine sokulsun. Ne olur bu böyle olsun,” demiş Edip Cansever. Bilmem katılır mısınız bu sözlerine? Bana kalsa, mevsim hep yaz olsun. Deniz, kum, tatil, eğlence hepsi olur yaz mevsiminde, yeni denizlere yelken açılır yeni umutlar eşliğinde… Tabii eğlence demişken, izlenecek tiyatrolardan, gidilecek konserlerden, uğranacak sergilerden, denenecek restoranlardan söz etmeden olmaz. Ne duruyorsunuz öyleyse, Temmuz ajandası sizleri bekliyor.
Ne izleyelim ǀ SİNEMA
The Ritz-Carlton, İstanbul bünyesinde bulunan The Roof, açık hava sineması etkinliklerini bu yaz da katılımcılarıyla buluşturuyor. Film gösterimlerinde The Roof’un benzersiz dekorasyonu ile keyifli anlar sunarken sinema biletinin yanında patlamış mısır ikram ediliyor. Anlayacağınız, sinema severleri güzel yaz akşamları bekliyor. 11 Temmuz saat 21.00’de Bohemian Rhapsody filmini bu kez de yıldızların altında izlemek isterseniz, biletlerinizi Biletino’dan satın alabilirsiniz. Çok sayıda Oscar ödülüne layık görülen film Queen grubuna, müziklerine, klişelere meydan okuyan ve kuralları yıkarak dünyanın en sevilen sanatçılarından biri haline gelen ikonik solistlerine bir saygı duruşu niteliği taşıyor. Film, simgeleşmiş şarkıları ve devrimci sesiyle grubun yükselişine, Freddy Mercury’nin yaşam tarzının kontrolden çıkması ile çıkan iç çatışmaya ve yaşamını tehdit eden hastalığına rağmen Mercury’nin rock müzik tarihinin en büyük performanslarından birinde gruba liderlik ettiği Live Aid konserinin arifesinde birleşme sürecine yayılıyor. Bu süreçte de her zaman bir aile gibi olan ve günümüzde dışlanmışlara, hayalperestlere ve müzikseverlere ilham vermeye devam eden bir grubun mirasını süslüyor.
Ne dinleyelim ǀ KONSER
Yaz demek, Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu demektir. İstanbul’da kaç yer kaldı ki böyle keyifle konser izleyebileceğiniz? Günün bunaltıcı sıcağının ardından, hafif bir akşam serinliğinde ferahlamak için esintili bir konserin tadını çıkarmak amacıyla gidebileceğiniz en keyifli yer bence. Özellikle de yılın en uzun günlerini yaşadığımız temmuz ayında, kimi zaman konser saati geldiğinde dahi hava karamamış olur ya, işte tam da o anda farkına varırsınız yazın diğer mevsimlere göre neden çok daha keyifli olduğunu. Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu dopdolu bir programla yeni sezona başladı bile! Temmuz ayı boyunca Mabel Matiz’den Kenan Doğulu’ya, Erol Evgin’den Göksel’e, Sıla’dan Candan Erçetin’e, Şevval Sam’dan Karsu’ya o kadar çok ünlü sanatçının konseri var ki, burada saymakla bitmez. Mutlaka zevkinize göre bir konser bulursunuz nasılsa, ama yerlerinizi bir an önce ayırtmakta yarar var. Biletler Biletix ve Passo’da!
Nereye gidelim ǀ FESTİVAL
Şimdiden gelenekselleşen yazın yeni etkinliği +1 Sunar: Gezgin Salon Festivali, 29-30 Temmuz’da tüm hafta sonu sürecek iki günlük müzik maratonuyla bu sene de yeşilliklerle çevrili Parkorman’da. 1. avantajlı dönem biletleri hızla tükenen festivalin 2. avantajlı dönem biletleri de yoğun ilgi üzerine tükenmek üzere. Salon İKSV’nin iyi müziği Beyoğlu’ndaki evinden doğanın içine taşıdığı etkinliği +1 Sunar: Gezgin Salon Festivali ikinci yılında da dünyaca ünlü grup ve isimlerin yanı sıra Türkiye’den de en sevilen sanatçıların yer aldığı programı ile bu sene de dopdolu. İlk gününde sahnede Satori, L’Imperatrice, Agar Agar, Sylvie Kreusch ve Emir Taha’yı; ikinci gününde Jon Hopkins, Büyük Ev Ablukada, Warhaus, Still Corners ve Tsar B’yi ağırlayacak festival için yeni isimler de kapıda. Bu sene de festival alanını renklendirecek Sephora, Philips Ev Aletleri ve yakın zamanda açıklanacak festival sponsorlarının gerçekleştireceği birçok aktivite de katılımcılara unutulmaz bir festival deneyimi sunacak. Festivalle ilgili gelişmeleri Salon İKSV’nin web sitesi ve sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz.
Nereye kaçalım ǀ SEYAHAT
Gün geçmiyor ki şu sıcak yaz günlerinizi “Daha iyi nasıl değerlendirebiliriz acaba?” sorusuna cevap aramayalım. Uçağa binmeden, fazla yorulmadan, kaliteli zaman geçirebileceğiniz güzel bir hafta sonuna hazır mısınız? Öyleyse size bu ayki önerim: İğneada. İğneada genellikle deniz severlerin özellikle tercih ettikleri bir yer. Hem kalabalıktan uzak hem de masmavi denizinin olması aynı zamanda İstanbul’a bu denli yakın olması burayı tercih etme sebeplerinin başında geliyor. Ancak buralara kadar gelip de sadece deniz keyfiyle yetinmek olmaz. Dupnisa Mağarası’nı, Longoz Ormanları’nı gezmeden dönmeyin. Koruma altındaki 7 adet gölü, gelenlere kartpostal benzeri bir manzara sunuyor. Limanköy’deki deniz fenerinin önünde verdiğiniz pozları Instagram’a post ederseniz, like’lar ardı ardına gelir. Şaka bir yana, zamanınız kalırsa mutlaka Karadeniz’in batıya doğru en uç noktasında bulunan, organik ballarıyla nam salmış Beğendik Köyü’nü de gezin. Ve tabii Trakya’nın İncisi diye bilinen İğneada’da balık yemeden dönmeyin. Rota Balık ilk tercihlerinizden biri olabilir.
Nereyi gezelim ǀ SERGİ
Şehirde farklı disiplinlerden üretim yapan uluslararası ve yerel sanatçıların buluşması noktası olan İstanbul Modern, çok yakın bir zamanda Karaköy’deki eski binasında gerçekleştirdiği yeni bir tasarım ile kapılarını açtı. Yeni binasının tasarımında Centre Pompidou, Whitney Müzesi, Beyeler Vakfı Müzesi gibi uluslararası pek çok sanat kurumunu tasarlayan Pritzker ödüllü mimar Renzo Piano’nun imzası bulunuyor. İstanbul Modern’in bu yaz gezebileceğiniz sergileri arasında, Türkiye sinemasının usta ismi Nuri Bilge Ceylan’ın seyahatlerinden geriye kalan fotoğraflarını bir araya getiren Başka Bir Yerde, müzenin kadın sanatçıları desteklemek adına yüz yıllık bir mücadeleyi merkeze aldığı Hep Buradayız, Renzo Piano tarafından tasarlanan müzenin yapım aşamasını gözler önüne seren Mimarinin İnşası ve Renzo Piano: Yerin Ruhu, aralarında Refik Anadol ve Sibel Horada da olmak üzere 250’ye yakın sanatçının hayal güçleri ve ayrıştırıldıkları noktalar ile yan yana geldikleri Yüzen Adalar yer alıyor.
Ne okuyalım ǀ KİTAP
Yaz akşamlarının vazgeçilmezi kokteyllerdir. Kokteyl hazırlamak karmaşık olmamalı. Ancak miksolojiyle ilgilenenlerin gizemli ve egzotik karışımlara olan tutkuları arttıkça siz evdeki barmenler, kafanızın karmakarışık hale geldiğini hissediyor olabilirsiniz. Shane Carley’in kaleme aldığı, Cemil Üzen’in Türkçeye çevirdiği, Epsilon Yayınlarından çıkan Evinizdeki Barmen: Çok az malzemeyle muhteşem kokteyller adlı kitap votka, rom, cin, tekila ve viski gibi temel içkilerin kullanıldığı 175’ten fazla tarif içeriyor. En sevdiğimiz Cin&Tonik, Cosmopolitan, Martini, Margarita, Old Fashioned ve Manhattan gibi kokteyllerin Mükemmel, Klasik ve Bütçe Dostu versiyonlarına bu kitap sayesinde ulaşabilirsiniz. Kokteyl repertuarınızı geliştirmeniz için elma şarabı ve kombuça kullanabileceğiniz yenilikçi tarifler arıyorsanız, içkiler, kokteyl malzemeleri, bar aletleri ve bardaklar hakkında kolay anlaşılır açıklamalar ve ipuçları istiyorsanız bu kitap tam size göre. Evinizdeki Barmen, en fazla dört malzeme kullanarak hazırlayabileceğiniz kokteyl tariflerini bir araya getiriyor. Lezzetli bir kokteyl için en önemli oranın ne olduğunu unutmayalım: Çok içmek, az karıştırmak! Arkadaşlarınızı iyi ağırlamak için yeterli zamanınız veya beceriniz olmadığını düşünmeyin. Evinizdeki Barmen ile ev partilerinin odağında siz olacaksınız.
Nereye uğrayalım ǀ TADIMLIK
Sıcak bir temmuz öğleden sonrasında yolunuz Ulus civarına düşerse, kahvenizin yanında şöyle güzel bir cookie ya da Pastel de Nata (Portekiz usulü hem de) yemek isterseniz, size harika bir “köşe” tavsiye edeceğim. Üstelik de yaz günlerinde bile püfür püfür esen bir köşe. Dükkânın adı 240 Derece Ulus – isim tanıdık geldi değil mi? Ama genellikle oraya ekmek almaya uğradığınızı biliyorum… 240 Derece markasını tanımayan kalmamıştır zaten. Dünyada gittikçe yükselen dengeli beslenme bilincinin en önemli öğelerinden biri olan ekşi mayalı ekmeğin lezzetinin oldukça sade ve doğal yöntemlerden geçtiğini keşfedenlerin yöneldiği bir marka. Türkiye’de üretilen ekmeklerin üretim tekniklerinin ticari amaçlar uğruna sıradanlaştığını fark edenler ve daha lezzetli ve sağlıklı ekmekler denemeyi sevenler, son dönemde artisan ekmeğe yöneldiler. Ama dediğim gibi, 240 Derece ekmeğin sınırlarını aşarak hayatınızda yiyebileceğiniz en lezzetli kurabiyelere, keklere, simitlere, kruvasan ve bagel’lere de el attı ve hepsini de sağlıklı bir şekilde üretmeyi başardı. Tek sakıncası, onca güzellik karşısında gözünüz dönüyor, her gördüğünüzü satın almak istiyorsunuz. Benden uyarması!