Toplumun en büyük amacının insanların kim oldukları, nereden geldikleri, kimi sevdikleri ya da nasıl dua ettikleri yüzünden tedirgin edilmemesi, hedef alınmaması ve öldürülmemesi olmalıdır.” Sacha Baron Cohen

Sacha Noam Baron Cohen 1971 yılında Londra’da doğdu. Öğrenimini Cambridge Üniversitesi’nde Tarih dalında yaptı. Yahudi bir ailenin oğludur. Aktör ve komedyen olan Cohen,  çeşitli karakterler yaratarak topluma karıştığı televizyon programları ve sinema filmleriyle ünlendi. Ali G. karakteriyle hip hop bir gazeteci olduğunu politikacılara ve tanınmış kişilere inandırarak söyleşiler yaptı. Bu insanların önyargılı hatta cahil olduklarını ortaya çıkardı. Daha sonra Kazak gazeteci Borat, Avusturyalı gay moda muhabiri Bruno karakterleriyle insanların içindeki ırkçılığı, homofobia’yı, antisemitizmi göz önüne serdi. 2001 yılında BAFTA ödülünü aldı. 2007’de Borat rolüyle Komedi dalında en iyi aktör seçilerek Altın Küre ödülüne hak kazandı.

2018’de “Who is America?” adlı televizyon serisine başladı. Yine çeşitli karakterlere bürünerek Amerikalı politikacılar ve üst düzey yöneticilerle görüşüp hiciv yoluyla gerçekleri gösterdi. Performansıyla Altın Küre ödülüne aday gösterildi.

Sacha Şaşırtıyor

Cohen, Cohen’i canlandırdı “The Spy-Casus”

Bir zamanların komik adamı İngiliz aktör Sacha Baron Cohen, “The Spy-Casus” dizisindeki rolü ile Altın Küre ödülüne aday. İsrailli Eli Cohen’in gerçek yaşam öyküsünü anlatan altı bölümlük mini dizide, efsaneleşmiş Mossad ajanını canlandıran Sacha Cohen aynı zamanda dizinin yapımcısı.

“The Spy”, Eli Ben-Hanan’nın yazdığı, “Şam’daki Adamımız “adlı kitaptan uyarıldı. Eli Cohen’in yaşamını, ailesini, inanılmaz deneyimlerini anlatan kitap, İsrailli usta yönetmen ve senaryo yazarı Gideon Raff tarafından televizyon dizisine uyarlandı. Mısır doğumlu İsrailli Eli Cohen, 1961 yılında İsrail gizli sevisi Mossad tarafından düşman ülke Suriye’ye yollandı. Arjantin’den ülkesi Suriye’ye dönüş yapan varlıklı iş adamı Kamel Amin Thaabet sahte kimliğiyle Şam’da yaşadı. Suriyeli politikacı ve askerlerle dostluk kurdu, hatta savunma bakanlığına danışman olmayı başardı. Bu şekilde ülkesi için çok önemli askerî bilgiler sağladı. 1965 yılında gerçek kimliği ortaya çıkınca Şam’da asılarak öldürüldü.

Sacha Cohen’in Eli Cohen ile ilk tanışması çocukluğunda evlerinin oturma odasında gördüğü, onun yaşamını anlatan “Şam’daki Adamımız” adlı çok etkilendiği kitap sayesinde oldu. Belki de bu yüzden, ilk defa komedi türünde olmayan bu rolü ve dizinin yapımcılığını kabul etti. Rolünün hakkını vermek için üç lehçe öğrendi, dört ay boyunca Kazablanka’da yaşadı.

Altın Küre ödülüne aday gösterildi

Sacha Baron Cohen, Eli Cohen rolüyle ilk defa komedi olmayan bir filmde başarıyla oynayarak Altın Küre ödülüne aday gösterildi. Twitter mesajında Cohen, “The Spy” ile çok büyük gurur duyduğunu, dizinin dünyaca izlenip benimsenmesinin heyecan verici olduğunu belirtti. Bu takdiri başta Eli Cohen’in ailesi ve dizide emeği geçen herkesle paylaştığını ifade etti.

Cohen’lerin ortak özelliği sadece soyadı benzerliği mi?

Eli Cohen kuşkusuz çok cesur, ülkesi için kendini feda etmiş bir insandı. Sacha Cohen de kılıktan kılığa girerek, İngilizceyi değişik şivelerle konuşarak, insanları sahte kimliğine inandırıyor. Dahası kendini tehlikelere atıyor. Örnek vermek gerekirse, Avusturyalı gay modacı Bruno kimliğiyle bir terör örgütünün liderlerinden biriyle konuştu. Yine Bruno kılığında Arkansas’ta bir kafes dövüşünü seyrederken erkek arkadaşını öpüyormuş gibi yapınca kargaşa koptu. Kırsal bir yerde girişimci kimliğiyle orada cami yapmak istediğini söyleyince sert tepkiler aldı. Kazak gazeteci Borat’mış gibi yaparak Arizona’da bir barda söylediği “Yahudiler kuyuya atılmalı” şarkısını insanların coşkuyla nasıl tekrarladıkları, çekilen videoda izlendi.

Amacı ırkçılığın, eşcinsellik fobisinin şiddete yol açabileceğini, İslamofobinin kabul edilebilir hale geldiğini, antisemitizme karşı olan ilgisizliği ortaya çıkarmaktı.

Sacha, “Who is America?” adlı televizyon serisinde, İsrailli terör uzmanı Erran Morad kimliğiyle birçok parlamento üyesiyle görüşerek tuhaf önerilerde bulunuyor. Bu şekilde, Amerika’daki silah düşkünlüğünü, İslamofobya’yı açığa çıkardı. Bu insanları söylediği her şeye inandırarak, onların ne kadar ‘bilgisiz’ ve kibar bir deyimle ‘akılsız’ olduklarını gösterdi. Bu şekilde sadece ülkesine değil, insanlığa hizmet veriyor.

Aile yaşamı

Şacha Baron Cohen’in eşi aktris Isla Fisher, Sacha ile evli olmanın piyango kazanmak gibi bir şey olduğunu söylüyor. Fisher ilişkilerinin karşılıklı mizah anlayışı ve evlilik arzusu üzerine kurulduğunu belirtiyor. Toplam on sekiz yıldır beraber olan çift, 2010’da yaşamını birleştirdi. Isla Fisher’in Yahudiliğe geçmesi zaman aldığı için ancak seneler sonra evlenebildiler. Esiyle gurur duyduğunu açıklayan Fisher, Sacha’nın “Spy” dizisi için geliştirdiği kaslarını çok çekici buluyor. O kadar ki, eşinin üstsüz spor yaparken görüntülendiği sahneleri paylaşmakta bir sakınca görmüyor.

(Sacha Cohen eski rollerinde, vücudu bu kadar kaslı olmasa da, komik mayolar giyerek vücudunu sergilemişti…)

Fisher’in doğduğu yer olan Avustralya’da bir partide tanışan çift sadece altı davetlisi olan çok sade bir törenle Paris’te evlendi. İkisi kız, üç çocukları var. Isla Fisher bir dergiye verdiği söyleşide, kocasının eve geldiği zaman, “Bugün dayak yedin mi? Hakkında dava açıldı mı?” gibi sorular sorduğunu anlattı. “Bruno” filminin çekimlerinden sonra eve sırtı kanlar içinde, başparmağı kırık döndüğünde, Sacha Baron Cohen durumu “iş kazası” olarak açıklamış. Sacha Baron Cohen uzun süre oynadığı karakterde kaldığı için, kocasının bıyığına ve diğer hallerine severek katlanmış.

“Uluslararası Liderlik” gecesindeki unutulmaz konuşması

Sacha Baron Cohen olarak -kendi gibi- çok nadir ortaya çıkan, söyleşilere katılan, ödül törenlerine gelen aktör, sevenlerini bir kez daha şaşırttı. Bu kez sahnedeki Sacha Baron Cohen idi, üstelik unutulmayacak bir konuşma yaptı. O kadar ki, usta komedyen Charlie Chaplin’e benzetildi. Komik ve derin...

Nefrete karşı savaşan ADL organizasyonu tarafından gerçekleştiren “Uluslararası Liderlik” gecesinde açış konuşmacısı olan Sacha Baron Cohen sözlerine şöyle başladı: “İlk kez en az popüler karakterim olan Sacha Baron Cohen olarak konuşma yapıyorum. İtiraf etmeliyim korkutucu.”

Sosyal medyayı yerden yere vurarak tarihteki en büyük propaganda aracının Sosyal Medya olduğunu iddia etti. Yalan, nefret, komplo teorilerinin bu yüzden arttığını belirterek sosyal medyadaki söz özgürlüğünün tehlikelerini anlattı.

En vurucu cümlelerinden birisi de; “Toplumun en büyük amacının insanların kim oldukları, nerden geldikleri, kimi sevdikleri ya da nasıl dua ettikleri yüzünden tedirgin edilmemesi, hedef alınmaması ve öldürülmemesi olmalıdır.”

Konuşmasında akademisyen olmadığını, sadece bir komedyen olduğunu belirtse de söyledikleri, açıklamaları, verdiği örnekler oldukça etkileyici. Bunda, deneyimlerinin yanı sıra Cambridge gibi bir üniversitede tarih okumuş olmasının büyük etkisi olabilir.

Sacha Baron Cohen, yarattığı karakterlerle gerçek yaşamları mizah ve hiciv yoluyla ekrandan yansıtıyor. İnsanlarda var olan ırkçılığı, önyargıları, antisemitizmi, İslamofobiyi, homofobiyi ortaya çıkarmaya devam ediyor. “Güleriz ağlanacak insanlık halimize” dedirtiyor. Son günlerde ise gerilim filmindeki güçlü oyunculuğuyla ve ayrıca “kendi” olarak yaptığı etkili açılış konuşmasıyla hem şaşırttı hem büyük takdir gördü...