Uzun zaman öncelerinde sosyal medyada turlar atarken, kendimi Amerikalı efsane hâkim Frank Caprio’yu takip eder bulmuştum. Onun mahkeme salonlarından yayınlanan ve viral olan videolarının meraklısı olmuştum.  Geçtiğimiz ay yaşama 88 yaşında veda eden Frank Caprio’yu köşemden selamlamak istiyorum.

Hayatın bazı anlarında, çok uzak bir ülkeden gelen bir insanın varlığı, bana kendi adalet anlayışımı sorgulattı. Caprio, benim için böyle bir figürdü. Adaletin yalnızca kanun maddelerinden ibaret olmadığını, insanın yüreğine dokunan bir adaletin de mümkün olabileceğini kanıtlayan bir isimdi, Hâkim Caprio. Onu ilk kez izlediğimde, bir mahkeme salonundan çok, bir insan kalbinin yankısını duymuştum. Çünkü o, kürsüye çıktığında yalnızca yasa maddelerini değil, hayatın kırılganlığını, insanın çaresizliğini ve umudunu da görebiliyordu.

Küçük bir İtalyan göçmen ailesinin oğlu olarak başladığı hayat yolculuğunu, Amerika’nın en sevilen yargıçlarından birine dönüştüren şey, yalnızca hukuki bilgisi değildi. Onu farklı kılan, kürsüye oturduğunda yasaların soğukluğunu yumuşatan merhamet ve empatisiydi. Karşısına çıkan insanların hikâyelerini dinledi, onların gözlerine bakarak karar verdi.

 Bir ceza dosyasına bakarken, “Bu kişi neden bu noktaya geldi? Onu buraya getiren hayat şartları neler?” diye sordu. Çünkü biliyordu ki, adalet yalnızca suç ve ceza arasındaki mekanik ilişki değildir. Bir trafik cezasını ödeyemeyen yoksulun gözyaşında, sabah okula yetişmeye çalışan bir çocuğun telaşında, yaşlı bir kadının unutkanlığında gördüğü şey, bir suçtan öte, insana dair hakikatti. Ve o hakikati yargılamadı; bir ihlalin ardındaki insani yanılgıyı gördü ve anlamaya çalıştı. Onun duruşu bana şunu hatırlatıyor: Adalet, yalnızca mahkemelerde aranacak bir şey değil. Bizim birbirimize bakışımızda, hayatlarımızı nasıl paylaştığımızda, güçsüze nasıl yaklaştığımızda da sınanıyor. Caprio, adaletin insana dokunan yanını canlı tuttu. Kürsüsünden yükselen Caprio’nun sesi artık yok. Ama onun insana dair bıraktığı iz, toplumsal hafızamızda adeta şu öğüdü fısıldıyor: Adalet, sevgiden ayrı düşünülemez! 

Hindistan – Bombay menşeli, ‘2023 Sosyal Adalet için Rahibe Teresa Ödülü’ sahibi olan Caprio’nun “Compassion in The Court” (Mahkemede Şefkat) adlı kitabı olduğunu da belirtmek isterim. “Daha iyi bir dünya yaratma” arzusu taşıyan Caprio’nun duruşmasında bir karar sadece suç ya da ceza değildi; aynı zamanda umut, şefkat ve anlayış taşıyordu. O, hukukun insana yabancılaşmasını engelleyen bir köprüydü. İnsan sevgisini adaletle buluşturarak, dünyaya “merhametin de adaletin bir parçası” olduğunu hatırlattı. Bugün ona veda ederken aslında bir hâkime değil, adaletin insani yüzüne, yargının kalbindeki şefkate, toplumun özlediği bir ses tonuna da veda ediyorum. Onun mirası, mahkeme salonlarının çok ötesine taşarak hepimize şu soruyu bırakıyor: Biz, kendi hayatımızda ne kadar adil ne kadar anlayışlı ne kadar merhametliyiz?

Frank Caprio, kürsüden indi ama insanlığa dair mesajı yaşamaya devam ediyor.