Haber Fotoğrafı: Reha ve Ahmet İsvan çifti yıllar süren ayrılıklar yaşadılar...

Nereden başlamalı diye düşünürken Psikiyatrist Arif Verimli imdada koştu. Şöyle diyor: “… insanlar 35 yaşına kadar Hedonik, 35 yaşından sonra ise Eudaimonik olma eğilimindeler. Hedonik haz kısa ömürlüdür. … Eudaimonia ise; kendi hazlarını ikinci planda tutup yakınları, ailesi, toplum, dünya, dezavantajlı gruplar... için çalışmalara katılmak, gönüllü olmak, dernek ve vakıflarda görev almanın yaşattığı hazdır. Eudaimonik mutluluk kalıcıdır, …”

Dünyanın veya birilerinin faydasını gözetmeyi fedakârlık sanan insanlar çoğalıyor, aslında mutlu olmak adına yapıp ettikleri kendi faydalarına da değil ama neyse… Biz yakın geçmişten olumlu örneklere bakalım; AHMET ve REHA İSVAN çiftinin, siyah-beyaz soluk fotoğraflardan bile belli olan iyiliklerinin, içine düştüğümüz bu kavram karmaşasında kalbimizde bir umut kıvılcımı yakmasına izin verelim.

Cumhuriyetle birlikte doğan Ahmet İsvan 1973 yerel seçimlerinde CHP’den aday olmuş, oyların yüzde 64’ünü alarak İstanbul belediye başkanı seçilmişti. 1977’de koltuğu Aytekin Kotil’e devretti. Başkanlığı sırasında yetkisizlik, parasızlık, Milliyetçi Cephe hükümetinin uyguladığı mali ambargo ve çeşitli engellere rağmen başarılı işlere imza attı.


İnönü ve İsvan

Siyaset konusunda netti: “Şehir ya da şehirleşme olgusu, taşınmazlara çok büyük bir değer artışı sağlar, bir kaynak oluşturur. Bu kaynağın ne kadarının kimin elinde kalacağı, bir temel tartışma konusudur ve bu tartışma siyasetin ta kendisidir.”

İlkelerine bağlı, herkese saygılı bir başkan olarak tarihe geçen İsvan’ın icraatı pek çok kişinin asabını bozmuş. Örneğin İstanbul’un değerli arazilerine el koymuş veya düşük fiyatlara kiralamış kişilerle mücadele etmiş. Divan Oteli tarafından etrafı çevrilerek kendine özel bir bahçe haline getirilen alanı halka açmış. Uzellerin yeşil alan olarak belirlenen yere inşa ettiği fabrikaları iki defa yıkmış, yıkım masraflarını şirkete ödetmiş. Belediye arsaları üzerinde spor kulüpleri tarafından yasaya aykırı bir şekilde yapılan inşaatların üzerine gitmiş. Bunlar arasında FB, GS binaları, Yelken Kulübü ve Elmadağ’daki Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü varmış. Ama herhalde sonuç alamamış.

İmar planına ve kanuna aykırı hiçbir yapılaşmaya izin vermeyen Ahmet İsvan, Başbakan Süleyman Demirel’in ricasına rağmen Sheraton Oteli’ne iskânı olmadığı için elektrik bağlatmamış. Taksim Meydanı’nda Zafer Anıtı’nın yanındaki yeşil alanı işgal eden Eftalapulos Gazinosu’nu yıktırmış. Yeni inşaatı izinsiz bitiren Fahrettin Aslan’a ruhsat vermemiş olsa da yargıda güçlü dostları olan gazinocular kralı, yürütmeyi durdurma kararı almış. İsvan peşini bırakmamış, yıkım kararını ancak üç yıl sonra çıkarabilmiş.

Saraçhane’deki belediye binasında Belediye Mallarına Tecavüz sergisi açmış, işgal edilen araziler fotoğraflarıyla kamuoyuna gösterilmiş; Mensucat Santral Fabrikası, Puro Sabun Fabrikası, Eczacıbaşı Fabrikası, Kazım Tabak Kâğıt Fabrikası gibi… Belediye tarihinde ilk kez belediyenin mülkleri kamuoyuna açıklanmış, borçlar ödenmiş.

Tanzim satış dükkânları açmış. Toplu taşımaya öncelik vermiş. Türkiye’nin ilk tercihli yolunu kurdurmuş. Levent-Taksim arasındaki tercihli otobüs yolu ile yolculuk süresi yarıya düşmüş ve taşınan yolcu sayısı iki buçuk katına çıkmış.


Halk Ekmek; İlk deneme 1977’de yapıldı, 1978’de üretime geçildi

Bugün hâlâ hizmet veren Halk Ekmek onun hayata geçirdiği bir uygulama. Proje 1977’de başlamış, ilk ekmekler 1978’de çıkmış. Ucuz ve kaliteli ekmekler tabii ki büyük talep görmüş. Ne uzak görüşlü bir projeymiş ki, o zamandan bu zamana kulübelerin önündeki uzun kuyruklar bitmedi.

Engeller
Göreve gelir gelmez, belediyenin dernek ve vakıflarla ilişkisini kesen Ahmet İsvan’ın işi hiç kolay değildi; pek çok alanda yetkisi yoktu, var olan yetkiler de Ankara’daki muhtelif bakanlıkların vesayeti altındaydı. 1975’te iktidara gelen MC Hükümeti, ödenekleri kesip Ahmet İsvan’ı iyice köşeye sıkıştırdı. Belediye maaş ödeyemez hale geldi. İşçiler greve çıktı, halk tepki göstermeye başlayınca İsvan hakkında halkı isyana teşvikten soruşturma açıldı.


İstanbul’da 20 gün çöpler toplanmadı


Üstelik sorun sadece hükümetle sınırlı değildi. İsvan’ın kanun dışı uygulamalara izin vermemesi ülkenin en büyük rant merkezinde pek çok düşman kazanmak demekti. “Esnek” davranmaması yüzünden kendi partisiyle bile karşı karşıya geldi. İsvan’a göre belediyecilik ile demokrasi arasında doğrudan bir ilişki vardı. Ancak bu yaklaşım Genel Başkan Bülent Ecevit ve diğer yöneticiler tarafından sahiplenilmedi. O dönemde yaşadığı en büyük hayal kırıklıklarından biri, lisedeki yakın arkadaşı Ecevit’e İstanbul sorunları üzerine bir kez bile brifing verememesiydi.

Ahmet İsvan ve liseden arkadaşları Rahşan-Bülent Ecevit

Kolejli çiftçiler
Ahmet İsvan’ın büyükbabası Mektebi Tıbbiye-i Şahane’ye giren ilk dört Müslümandan biri. Babasının arkadaşları Melih Cevdet, Nurullah Ataç, Yahya Kemal, Orhan Veli … İdealist aydın tipinin en renkli örneklerinden akrabası Sakallı Celal onu çok etkilemiş. Annesi Gazi Enstitüsü’nde İngilizce öğretmeni... 1940’lı yıllarda Robert Kolej’den mezun olduktan sonra Kaliforniya Üniversitesinde ziraat okuyor. Ahmet İsvan’ın hayat felsefesi lise yıllığında şöyle anlatılmış: “Bir gün gelecek, fen yapacak şu siyah toprağı altın!”

Lise yıllarında tanıştığı eşi Cumhuriyet Reha İsvan da Arnavutköy Kız Koleji’nden sonra Ankara Ziraat Fakültesini bitirmiş. 1950’de evlenmişler. Türkiye’ye dönünce Ahmet-Reha İsvan çifti Yalova’ya yakın Taşköprü’de yıkık dökük, elektriği-suyu olmayan bir çiftlik evinde, bir inek, beş manda ve koyunlarla işe girişmiş.


Bilimsel araştırmalara konu olan Taşköprü’deki çiftliğini 2009’da yazdığı Köprüler Gelip Geçmeye kitabında anlattı


Başlangıçta köylü kadınlar şehirli Reha Hanımı merak etmiş; karşılıklı ziyaretler başlamış, tuvaletin evin içinde olması, fazlasıyla garipsenmiş. O zamanlar İstanbul’un tarım ilçesi olan Yalova’ya ilk traktörü Ahmet İsvan getirmiş. Burada modern ilaçlama, damla sulama, soğuk hava deposu gibi uygulamaları hayata geçirmişler. Ayrıca Reha İsvan ile birlikte Türkiye’nin ilk köy kadın derneği olan Taşköprü Kadın Derneğini kurmuşlar.

Gazeteci Hakkı Devrim meyveliği anlatıyor: “Termal yolu üzerinde, asfalta iki yandan cepheli, bakımlı, büyük bir meyvelikti. Gördüğüm en düzenli meyve bahçesiydi. Elma ve armut ağaçları bir boyda, bırakmamışlar alabildiğine uzasın. Yaprakları, meyveleri tek tek silinmişçesine pırıl pırıl... Bodur denebilecek boydaki bu ağaçların bazı dalları, içe doğru kıvrılarak birbirine aşılanmış; kollarını kavuşturarak ayakta durmuş yan yana bir sıra insan gibi...
– Sahibi kimdir, dedik.
– Adı Ahmet İsvan. Amerika’da okumuş bir ziraat mühendisidir. Burada yaşar, zaten Yalovalı, dediler.”


Açık görüşte


Hapishane
12 Eylül darbesi İsvan ailesini darmadağın etti. Ahmet İsvan, 1 Mayıs 1977 katliamından sorumlu tutularak yargılandı ve 27 ay tutuklu kaldı. Kendisinden sonra eşi Reha İsvan da Barış Derneği Davasından tutuklandı, 36 ay hapis yattı.

Barış Derneği Davasının tek kadın tutuklusu Reha İsvan, 1925’te İstanbul’da doğmuş, babasının görevi nedeniyle Anadolu’nun her köşesini dolaşmıştı. 1960’lardan itibaren birçok dergi ve gazetede insan hakları ve işçi haklarına dair yazılar yazmış, evrensel hukuku savunmuştu. Daha güzel bir dünya için mücadelesi hiç bitmedi.
Şair Sennur Sezer diyor ki: “Sevgili Reha İsvan, davranışlarınızdaki kibarlığı eğitiminizle yorumlarlardı daha çok (Koskoca Robert Koleji mezunu Amerika’da okumuş kadın.) Ama bence doğuştandı. Eşiniz Ahmet İsvan’ın inceliği bir tür soğuklukla birleşmiş, ona iyice Anglosakson asili havası vermişti. Sizse hep cıvıl cıvıldınız; şenliklerde, halaylarda...”

Ali Sirmen ise onları şöyle anlatıyordu: “Her iki İsvan da, her türlü zulme, baskıya karşı yiğitçe direnmişler, kibar, nazik olduğu kadar sapasağlam dirençli kişiliklerine toz kondurmamışlardı.”
Reha İsvan ABD’de, İngiltere’de ve Türkiye’de kadın örgütlerinde görev almıştı; yurtiçinden ve yurtdışından çok desteklendi. Kitaplarında ısrarla vurguladığı tema, korkunun insanın özgürlüğünü elinden almasıydı. Genç koğuş arkadaşlarının Reha Hanımdan öğrendiği en önemli yaşam felsefesi “umudunu yitirme, yeter”di.

Her ikisi de yıllar süren yargılanmalarının ardından beraat ettiler.


Tahliyesinin ardından sevdikleriyle Reha Hanım

Reha İsvan 2013’te vefat ettiğinde 63 yıllık hayat arkadaşı Ahmet İsvan, “Son derece değerli bir kadındı. İkimiz bir bütün gibiydik. 1950 yılında birbirimizle isteyerek evlendik, müstesna bir kadındı. Hep mutlu olduk, beni hep mutlu etti. Baskı ve zulme hiçbir zaman boyun eğmedi” dedi.

Ahmet İsvan 1 Mayıs 2017’de eşine kavuştu.

Sevdiler, çalıştılar, mücadeleden vazgeçmediler, gülüşleri hiç eksilmedi. Ne demişti Arif Hoca: “Eudaimonik mutluluk kalıcıdır.”

Kaynaklar:
https://www.gazeteduvar.com.tr/forum/2019/01/18/ahmet-isvan-chpden-onurlu-belediyecilik
https://research.sabanciuniv.edu/id/eprint/33721/1/Ahmet_%C4%B0svan'%C4%B1n_Ard%C4%B1ndan.pdf
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/sedat-ergin/ahmet-isvana-veda-ederken-40448822
https://www.gazetekadikoy.com.tr/gundem/istanbulun-eski-baskani-isvana-veda
https://www.evrensel.net/haber/16314/reha-isvana-mektup
https://www.birgun.net/makale/belediyeler-ve-isvan-pratigi-527653
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/sen-de-bunu-yikabilir-misin-kadir-agabey-316491
https://www.5harfliler.com/reha-isvan-i-insanlar-asil-korkuya-yenik-dusunce-tutsak-oluyor/
https://www.milliyet.com.tr/gundem/dik-vakur-ve-zarif-bir-direnisciydi-1706247
https://www.tarlasera.com/haber-11174-turkiyeden-bir-ahmet-isvan-gecti
https://www.sozcu.com.tr/rekoru-kirilamayan-halkci-baskan-wp6362452