Haber fotoğrafı: Mari Gerekmezyan
Ekim 2024 tarihli bir yazımda, 1922 yılında dünyaya gelen İvi Stangali’nin hazin hikâyesini aktarmıştım. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun sağ kolu olan İvi, ünlü gazeteci Çetin Altan’la ilişkisinden doğma kızı Maya ile (henüz bebek yaşta iken) Türkiye’den sınır dışı edilir ve Atina’da depresif bir yaşam sürerek yalnızlık içinde ölür.1
Bedri Rahmi’nin İvi Stangali eskizi
İvi Stangali’nin bohem bir yaşamı vardı, aile kurmayı hiç düşünmedi. Bedri Rahmi’nin sanatından o denli etkilenmişti ki, yurt dışına çıkarmasına izin verilmeyen eserlerinden bazılarının hocasının imzasıyla satıldığı da söylenir. Aralarında bir aşk ilişkisi yaşandı mı bilinmez, ancak derin bir duygusal bağın olduğu kesin.
Heykeltıraş Mari Gerekmezyan da İvi Stangali gibi Cumhuriyet öncesi dönemde, 1913 yılında Kayseri’de dünyaya geldi. Bu iki sanatçının yaşam çizgilerinin bu denli benzer olması oldukça şaşırtıcı.
Bedri Rahmi Eyüboğlu ve ilişkileri
Kayseri’de ilkokula başlayan Mari Gerekmezyan daha sonra İstanbul’a taşınarak Yesayan Ermeni Okulu’nda eğitim gördü. Lisede okuduğu sırada, ünlü yazar Ahmet Hamdi Tanpınar’la tanışma fırsatını buldu ve Tanpınar kendisini felsefe eğitimi almaya yöneltti. Bunun üzerine İstanbul Üniversitesi’nde felsefe öğreniminin ardından, Mari 1940 yılında Güzel Sanatlar Akademisi heykel bölümünde misafir öğrenci olarak eğitim aldı. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun asistanı olarak çalıştığı bu dönemde ünlü sanatçının büstünü yaptı.
Her iki sanatçının -İvi ve Mari’nin- Güzel Sanatlar’da misafir öğrenci olarak öğrenim gördükleri yıllarda, farklı dönemlerde, Bedri Rahmi’nin asistanı olmaları ilginç bir rastlantı. İvi’nin yanına alamadığı kayıp resimleri arasında hocasının resimleri var mıydı bilmiyoruz, ancak Bedri Rahmi İvi’nin bolca eskizini çizdi.
Eren Eyüboğlu (Ernestine Letoni)
Bedri Rahmi 1932 yılında, Paris’te yaşadığı kısa süre içinde, Rumen asıllı Ernestine Letoni ile tanışır ve 1936 yılında bu arkadaşlık evlilikle sonuçlanır. Ernestine, Eren adını alır.
Ne var ki, Bedri Rahmi evliliğinden dört yıl sonra atölyesine gelen “esmer” bir kıza çarpılır ve birbirlerine deli gibi âşık olurlar, sık sık gizlice atölyede bir araya gelirler. Eyüboğlu evli olduğu için bu ilişki Ermeni cemaatinin tepkisini çeker ve Mari (Gerekmezyan) çevresi tarafından dışlanır.
Mari Gerekmezyan
İlhan Berk şöyle demiş bir keresinde: “Resimler, Bedri Rahmi’nin Talaslı’sını (Talas: Kayseri’de bir ilçe) anlatmasına yetmemiştir. Onun için sıraya girmiştir şiir…”
Atölyedeki gizli buluşmalar zamanla Eren Hanım’ın kulağına kadar gider. Kızlarının bu yasak tutkunun pençesinden kurtulmasını isteyen ailesi, Mari’yi bir başkasıyla evlenmeye zorlar.2
Mari -Bedri Rahmi
Türkiye’nin ilk kadın heykeltıraşlarından biri olarak kabul edilen Mari Gerekmezyan, 1945’te yaptığı ve günümüzde kayıp olan, Yahya Kemal büstü ile heykel dalında Ankara Güzel Sanatlar birincilik ödülünü kazandı.3 Ancak Gerekmezyan’ın yaptığı eserler hiç ön plana çıkmadı. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ve Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde pek azı sergilendi.
Mari Gerekmezyan 1946’da verem hastalığına yakalandı. Henüz sona eren 2. Dünya Savaşı nedeniyle ilaç çok pahalıydı. Bedri Rahmi birçok tablosunu sattı ama sevgilisini kurtaramadı. Mari, 29 Ekim 1947 yılında 34 yaşında öldü. Naaşı Şişli Ermeni Mezarlığı’na defnedildi.
Mari Gerekmezyan’ın ölümünden birkaç gün önce Alman Hastanesi’nde yatarken kaleme aldığı son sözler şöyleydi:
“Ben çok acı çektim. Ben çok yandım. Ben kendimi öldürmek istiyorum. Ama nasıl? Bıçakla mı? Zehirle mi, yoksa hissetmeyle mi...? Zaten her gün, her saat, her dakika, her an hissediyorum... Hiç, hiç, hiç. Hayatım birden sonuçlanacak bir hiçlik zincirlemesi.”
Gerekmezyan’ı anmak üzere 2012 yılının aralık ayında, öğretmenlik yaptığı Getronagan Ermeni Lisesi’nde, ünlü fotoğrafçı Ara Güler’in küratörlüğünü yaptığı bir sergide eserleri sergilendi.
2012 yılında Ara Güler’in düzenlediği sergide Gerekmezyan’a ait heykeller
Karadutum, çatal karam, çingenem
Yasemen Çavuşoğlu, “Yasak Aşk: Bedri Rahmi Eyüboğlu ile Mari Gerekmezyan” başlıklı incelemesinde şu duyarlı sözlere yer verir:5
“Bu hikâye, her biri duygu yüklü üç tane büyük aşkı anlatır. Bir adam, o adamı görür görmez sevdalanmış bir kadın. Ve arada ailesi uğruna kara sevdaya saplanmış başka bir kadın. İlk kim görmüş, kim sevmiş. Bu aşkın terazisinde hangisi galip gelmiş. Ne fark eder… Bana göre sadece biri büyük bir aşkı yaşamış, diğerleri yaşadığını sanmış. Peki size göre hangisi gerçekten sevmiş?”
Karadut şiirini yazdıran aşkın kadınının hayatı roman oldu
Eren Eyüboğlu’nun, eşinin bu gizli aşkından haberi vardır, ancak sabreder, bir gün kocasının kalbindeki bu ateşin söneceğini umar. Yıllar sonra Bedri Rahmi vefat ettiğinde, oğlu Mehmet’e, “Babanı uğurladık, ama şunu bil ki, ona çok kırıldım. Yaşadığı ilişkiyi unutmadım. Buna katlandımsa, sadece senin içindi” diyecektir.
Mari’nin ölümünden iki yıl sonra Büyük Kulüp’te Bedri Rahmi’den bir şiir okuması istendiğinde, ünlü sanatçı gözleri yaşlı “Karadut” şiirini okurken, Eren bunu kendisi için değil, ölümünden sonra dahi unutamadığı Mari için yazdığını bilir.6
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın ağulum
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.
Mari, aşkını anlatmak için sevdiği adamın; Bedri Rahmi’nin büstünü yapar. Bedri Rahmi de aşkını yazdığı şiir ve çizdiği portrelerle ölümsüzleştirir.
Dipnotlar:
1 Şalom Dergi, “Kayıp Tuallerin Ressamı: İvi Stangali”, Ekim 2024, sayı 147
2 https://egoistokur.com/bedri-rahminin-karadutu-kirik-bir-ask-hikayesi
3 Akgün Müge, “O sadece karadutum, çatalkaram değildi…” Radikal, 15 Nisan 2017
4 Yazının tamamı 1951 yılında Toros Azaryad Dergisi’nin ilk sayısında yer almış olup Sevan Değirmenciyan tarafından Ermeniceden tercüme edilmiştir. Agos Gazetesi, Kültür Sanat, 22.11.2020
5 arttv.com.tr
6 “Bedri Rahmi’nin ‘Karadutu’ Mari için sergi”. Sabah, 14 Nisan 2013






