Eserleri ile ölümsüz büyük besteci!

250. Yaş Günün kutlu, insanlığa armağan olsun!...

17. ve 18. yüzyıllarda yaşamış olan büyük deha Ludwig Van Beethoven’ı anlamak için Avrupa Müzik Tarihi gelişimini de takip etmiş olmak gerekir. Beethoven, Romantik Dönemin kapılarını açan devrimci bir Klasik Dönem bestecisidir. Peki, nedir bu dönemler ve ne zaman gelişmişlerdir?

Kilise müziği

Avrupa, 5. yüzyıldan başlayarak 15. yüzyıla kadar “Ortaçağ” dönemini yaşamıştır. Ortaçağ dönemi, Kilisenin her türlü yönetime hâkim olduğu bir dönemdir. Halkın, bireysel olarak hiçbir kimliği yoktur. Müzik ve resim ancak ve ancak kiliseler için yapılır. Müzik, dinsel amaçlar için bestelenmekte ve besteleyen kişilerin kesinlikle ismi geçmemektedir (1). Kilise müziği, kilise modları (makamları) sistemi üzerine kurulmuştur. Birçok rahip kendi modlarını oluşturmuş, modlar giderek zenginleşmiştir. Bugün bile caz müziği bu modlar üzerine kuruludur. Resim ise yine Hıristiyanlık dinini tasvir etmeli ve sadece misyonerlik amacı ile kullanılmalıdır. Ve tabi ki, yine bu tasvirleri yapanların ismi kesinlikle geçmemelidir. Bu 10 yüzyıl, yani yaklaşık 1.000 sene süren süreç, en nihayet halkın ayaklanması ile kapılarını bambaşka bir döneme açar.

“Yeniden Doğuş”

 “Yeniden Doğuş” anlamına gelen Rönesans Dönemi 15. ve 16. yüzyıllara hâkim olmuştur. Kilisenin yönetimde halk üzerindeki etkisi yıkılmış, insan değerinin tekrar önem kazandığı çağın başlangıcı olmuştur. Müzik alanında, eserler besteci isimleri ile anılmaya, resim alanında ressamlar kendi imzaları ile tanınmaya ve anılmaya başlamışlardır (2). Hatta henüz fotoğraf makinesi bulunmadığı için, resim evlere girmiştir. Çünkü soylular, kendilerinin ve ailelerinin portrelerini ressamlara tablo olarak yaptırmışlardır. Demek ki, insanın görsel olarak ölümsüz olma isteği aslında belki de kendi doğasında yatıyor. Bu dönemde müzik ve resimde çok ciddi buluşlar yapılmaya başlanmıştır.

Müziğin daha süslendiği dönem, “Barok Dönem”

Rönesans’ın ektiği tohumları 16. - 18. yüzyıllar arası gelen Barok Dönem yeşertmeye devam eder. Barok Dönem, çizgilerin daha yuvarlaklaştığı, müziğin daha süslendiği bir dönemdir. Büyük deha Johann Sebastian Bach sayesinde müzik, şimdiki Klasik Batı Müziğini oluşturan yapı taşına kavuşur.

Sayısı epeyce fazla olan Kilise makamlarını sadece Majör ve Minör olarak iki diziye indirgemiştir Bach; bu şüphesiz dâhiyane bir buluştur. Bu arada saraylardaki davetler dolayısıyla besteciler “Saray Müziği” de bestelemektedirler. Böylelikle birçok dans formu usta bestecilerin kalemlerinden çıkan müthiş zarafet içeren müzik eserleri haline gelmişlerdir (3).

Ve, Beethoven’ın yaşadığı “Klasik Dönem”

Barok Dönemden sonra gelen Rokoko Dönemini işte Beethoven’ın yaşadığı Klasik Dönem izler.

Klasik Dönem stilinin, Barok Dönem stilden farkı, eserlerin daha sade olmasıdır. Barok Dönemin kapanmasına yol açan etkenlerden biri de daha evvel olmayan Piyano enstrümanının icadıdır. Daha evvel klavyeli çalgı olarak klavsen, çembalo ve org vardı. Dönemi seçkinleştiren bir başka unsur ise daha geniş bir orkestra düzeni isteyen Senfoni’nin yaygınlaşması olup, Sonat formu ise kesin ve net hatlarını çizmiştir. Müzik yazımında kurallar çok sıkılaşmış, zarafet, incelik ve mükemmeliyetçilik ön plana çıkmıştır. Müzik biçimlerinin daha akademik bir form kazanmasında çok faydalı bir dönem olmuş olsa da, duyguların ifadesi arka plana atılmıştır.

Ludwig van Beethoven Romantik Dönemin kapılarını açtı

İşte büyük besteci, devrimci L. V. Beethoven, 16 Aralık 1770 yılında tam da bu dönemin içine Almanya’nın Bonn kentinde dünyaya geldi. Ona “devrimci” denilmesinin sebebi müzikte Romantik Dönemin kapılarını açması oldu.

Halk ayaklanması ile birlikte meydana gelen Fransız İhtilali ile birlikte başlayan Romantik Dönem artık duyguların, özgür düşüncelerin ifadesine izin veren bir dönemdir ve Sanat Tarihinin de yönünü tamamen değiştirmiştir.

Büyük bir deha

İşte Beethoven bu dönemin kapılarını açan büyük bir dehadır. Küçük yaşlardan itibaren müziğe karşı olan yeteneği, babası ve ilk müzik öğretmeni olan Johann van Beethoven tarafından fark edilir. Daha sonra Gilles van den Eeden’den org ve aile dostu olan Tobias Friedrich Pfeiffer’den klavye dersleri, aynı zamanda Franz Rovantini’den keman ve viyola dersleri alır. Bu dersleri, besteci ve orkestra şefi olan Christian Gottlob Neefe ile yaptığı çalışmalar takip eder. İlk bestelerini doğduğu kent olan Bonn’da yapmaya başlar. Burada yaşadığı sürece birçok konser verir.

Besteci 1787 yılında, Wolfgang Amadeus Mozart ile çalışma umuduyla Viyana’ya gittiyse de, annesinin vefatı üzerine iki hafta sonra tekrar Bonn’a döner. Ancak bundan 3 sene sonra 21 yaşındayken Viyana’ya gider ve ölene dek yaşamını bu kentte sürdürür. Orada, Klasik Dönemin önemli bestecilerinden olan Joseph Haydn ile çalışır (4). Beethoven Viyana’da virtüöz piyanist olarak ta şöhret kazanır. Joseph Haydn, Beethoven’ın üstün yeteneğini hemen fark eder.

TÜM MÜZİSYENLERİ ETKİLEDİ...

Piyano yapımcılarını yönlendirdi

L. V. Beethoven verdiği eserlerle 19. yüzyılın sonuna kadar yaşamış olan tüm müzisyenleri etkilemiştir. Piyano enstrümanın bugünkü haline gelmesinde de Beethoven’ın çok büyük etkisi vardır. Piyano için ve Piyanolu eserlerini bestelerken, duymak ve duyurmak istediği tınıyı, duymak ve duyurmak istediği ses niteliğini elde etmek için Piyano yapımcılarını yönlendirmiştir. Romantik Dönemin kapılarını açtığı devrimci besteciliği, sadece müziği değil Piyano enstrümanının da gelişimini ciddi ölçüde etkilemiştir.

Klasik Dönemin en usta bestecilerinden olan Haydn ve Mozart’tan devraldığı prensipleri çok titizlikle yaptığı çalışmalarla geliştirdi. Onlardan daha uzun eserler yazdı. Daha dramatik ve tutkulu eserler oluşturdu. Müziği, ifade gücü ve tekniği çok üst seviyedeydi.

Sayısız eser

32 Piyano Sonatı, 5 Piyano Konçertosu, 1 Keman Konçertosu, 1 Piyano-Keman-Çello için 3’lü Konçerto (5), birçok Oda Müziği eseri, 9 Senfoni, “Fidelio” adında 1 Opera bestelemiştir. Piyano için yazdığı 32 Sonatın içinde yer alan “Op. 109” piyano sonatıyla, Klasik Müziğin Romantik Dönemini başlatmıştır (6).

1800 yılında ilk Senfoni’yi bestelemiştir. “Eroica” olarak bilinen 3. Senfonisini, Avrupa’ya demokrasi getirdiği için Napolyon’a ithaf etmiştir.

Tamamen sağır durumdayken 9. Senfoni

Beethoven, yirmili yaşlarının sonlarına geldiğinde işitme sorunları yaşamaya başlamış ve hayatının son zamanlarında neredeyse tamamen sağır olmuştur. 1811 yılında, 41 yaşındayken orkestra şefliğini bırakmıştır. Halka açık konserler vermeyi bıraksa da büyük dehası ile beste yapmaya devam etmiştir. En çok takdir edilen eserlerini hayatının son 15 yılında bestelemiştir.

Yaşamı boyunca sağlık problemleri olan Beethoven 1817 yılında artık tamamen sağırdır. Bu dönemde, notalarını senelerdir ara sıra defterine yazdığı Senfonisi olan büyük 9. Senfonisini yazmaya karar verir. Artık tamamen sağır olmuş büyük besteci, bu büyük yapıtını bu dönemde yine aynı titizliğiyle çalışarak yazar. Üstelik bu Senfoni sadece orkestrayı değil, insan seslerinin çok büyük bir ustalık, zarafet ve derinlikle işlendiği olağanüstü bir koroyu da içerir. İnsan seslerinin sanki melekler dünyasından sesleniyormuşçasına tüyler ürpertici güzelliği adeta Tanrı’ya bir köprü kurar. Kral Friedrich Wilhelm’e ithaf edilmiş bu muhteşem Senfoni koro ile birlikte görkemli bir şekilde sonlanır. Bu görkemin dizeleri ise Schiller’in “Neşeye Övgü” satırlarıdır.

Bu başyapıt ilk defa 1824 yılında Viyana’da Karntnerthor - Theather’da seslendirilecektir. Beethoven artık hiç duymaz... Buna rağmen tam 300 kişiden oluşan orkestra ve koroyu kendisi yönetecektir. Seneler sonra tekrar 9. Senfoninin ilk seslendirilişini yapmak üzere şeflik yapacaktır. Artık dışarıdan hiç ses duymadığı ama seslerin mükemmel bir şekilde nakşolduğu kendi dünyasında müziği duyar ve enstrümanların hareketlerinden orkestrayı takip ederek yönetir.

Müziğe titizlikle adanmış bir hayat...

Beethoven eserin sonunda çok büyük bir coşku ayakta alkışlanır. Neredeyse tiyatroyu yıkacak gibi olan bu coşku karşısında besteci gözyaşlarını tutamaz ve bayılarak yere yığılır.

Müziğe titizlikle adanmış bir hayat... Öyle ki, tamamen sağırlığında bile iç sesinin, iç kulağının duyuşuyla asırlar boyu bestelenmiş en mükemmel eseri bestelemiş bir büyük deha... Üstelik bu eser sadece müziği ile değil insanlık için verdiği mesajlarla da büyük bir başyapıt; Tanrı’ya yaklaştıran, Tanrı’nın bakış açısı ile insanlığı gören, sağırlığında tamamen ruhunu duyan, Kardeşliği, Neşeyi öven bir başyapıt... Eserleri ile ölümsüz büyük besteci! 250. yaş günün kutlu, insanlığa armağan olsun!

Büyük Saygı ve Şükranla…

Dinleme Listesi

(1) Chant Grégorien (Gregorian Chant) - Agnus Dei

https://www.youtube.com/watch?v=_YZI4cyBkvI

(2) Monteverdi – “Si dolce è’l tormento” - Accordone

 https://www.youtube.com/watch?v=g6e43zjwGr8

(3) Mischa Maisky plays Bach Cello Suite No.1 in G

 https://www.youtube.com/watch?v=mGQLXRTl3Z0

(4) Wynton Marsalis Haydn Trumpet Concerto

 https://www.youtube.com/watch?v=vpFaWJQHwbA

(5) Beethoven: Triple Concerto in C Major, Op. 56 - 2. Largo - attacca (Live)

https://www.youtube.com/watch?v=37QvvJIaDnM&list=RD_swQY-xxIA4&index=2

(6) Artur Schnabel plays Beethoven Piano Sonata No.30, Op.109

https://www.youtube.com/watch?v=5eKGHvoh93M

Şef Leonard Bernstein yönetiminde Berlin Filarmoni Orkestrası’ndan Beethoven’ın 9. Senfoni’sini (1989) aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.