Giriş resmi: Zülfü Livaneli, Yorgo Papandreou ve Kemal Kılıçdaroğlu


16 Ocak 2022 Pazar günü Çankaya Belediyesi’nin bu yıl ilk kez düzenlediği Çankaya Uluslararası Dostluk ve Barış Ödülü Yunanistan eski Başbakanı Yorgo Papandreou ile aydın, sanatçı ve yazar Zülfü Livaneli’ye verildi.

Çankaya Belediyesi’nin bu yıl birincisini düzenlediği Çankaya Uluslararası Dostluk ve Barış Ödülleri, TED Ankara Koleji ATA Sahne Sanatları ve Gösteri Merkezi’nde yapıldı.

Törenin açılış konuşmasını yapan Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, “Güçlü bir devlet olan Türkiye’nin Millet İttifakı iktidarında dış politikada temelleri Atatürk tarafından atılan, ulusal çıkarı, uluslararası hukuku ve meşruiyeti temel alan akılcı, barışçı ve yüzü batıya dönük Cumhuriyet felsefesine döneceği açıktır. Çankaya Uluslararası Barış ve Dostluk Ödülleri işte bu kurucu felsefenin ve Atatürk çizgisini bir simgesidir” ifadelerini kullandı.

Taşdelen, birincisi düzenlenen ödüller hakkında şunları söyledi:

Uluslararası Çankaya Barış ve Dostluk ödülleri vereceğimiz bu gecenin ev sahibi Çankaya. Çankaya, cumhuriyetimizin kurulduğu ilçe, ulu önde Mustafa Kemal Atatürk’ün var ettiği ve onun devrimlerine sıkı sıkıya bağlı ilçe ve öyle olmaya da devam edecek. Egemenliği kayıtsız şartsız millete veren cumhuriyetimiz, bağımsızlığını kazanmış bir millet olarak padişahın kulluğundan eşit yurttaşlığa, ümmetten ulusa geçerken her alanda devrimler ve atılımlar yeni devletin temellerini attı. Bunlardan birisi, dış politikaydı. Yeni devleti kuran Mustafa Kemal Atatürk ve kurucu kadro, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışına bizzat şahitlik etmiş, yapılan yanlışlardan ve çekilen acılardan büyük dersler çıkarmıştı. İşte bu yaşanmışlık ve çıkarılan bu dersler yeni devletin dış politikasının da temellerini oluşturmuştu.” Taşdelen, konuşmasını Nazım Hikmet’in ünlü dizeleriyle noktaladı:

Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim… Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...”

Zülfü Livaneli ve Papandreou’ya verildi
Konuşmanın ardından 1. Çankaya Uluslararası Barış ve Dostluk ödülleri sahiplerini buldu. Ödül, Yunanistan eski Başbakanı Yorgo Papandreou ve Zülfü Livaneli’ye verildi. Eski Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreou, ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmayı bu sözleriyle noktaladı:

Rahmetli İsmail Cem ile birlikte Türk-Yunan ilişkilerinin seyrini değiştirmeyi başardık. Biz ve insanlarımız birbirlerine ellerini uzattılar. İsmail’le Samos Adası’na diktiğimiz o zeytin ağacını dün gibi hatırlıyorum. Kendimizi, barış ve istikrara adamıştık. Sadece iki ülke için değil. Bütün bölge için bir vizyondu o ve Türkiye’nin güvenli bir Avrupalı geleceğe giden bir yoldu. Öyle bir Avrupa ki, daha fazlası bir değerler ailesi; demokrasinin, insan haklarının, hukukun üstünlüğünün ve adaletin işte ortak geleceğimiz için düşündüğümüz değerler…”

Sanatçı-yazar Zülfü Livaneli’nin ödül töreninde yaptığı teşekkür konuşmasında “Ömrü vefa etseydi kendisi yerine dostu İsmail Cem olacaktı” dedi ve ödülü İsmail Cem için aldığını belirttikten sonra yazacağı yeni roman hakkında şöyle bilgi verdi:

Geçenlerde Yunanistan’dan tarih kurumu beni aradı ve dediler ki; sizin bir Yunan yazarla ortak bir kitap yazmanızı istiyoruz. Konusu da şöyle: Nedir dedim konusu? 10 günün hikâyesi 19222’de Türk ordusu Ayvalık’a girdiği zaman, savaş şartları ve orada daha önce Türklerin hayatı tehlikedeydi, sonra Türk ordusu girince bu sefer oradaki Yunanların hayatı tehlikeye girdi. Orada bir Rum kızının hikâyesi bu... Artık hayatını kaybetmek üzereyken genç bir subay geliyor, alıyor üstüne bir çarşaf giydiriyor. Diyor ki, Sorarlarsa adını Zeynep de, sonra onu ağırlıyor, 10 gün ona yemek getiriyor ve gidişini ayarlıyor ve sonunda Midilli’ye yolluyor. Midilli’ye yollarken, bu tanımadığı hayat kurtarıcısına bu kadın diyor ki; ‘Adınız ne?’ Adım diyor Doktor Yüzbaşı Kemalettin. Peki, bana niye Zeynep dediniz ve kurtardınız? Ben Bursalıyım bütün ailem Yunan ordusu tarafından öldürüldü, en çok sevdiğim kız kardeşimin adı Zeynep, o da öldürüldü. Şimdi bu kadın Midilli’ye gittikten sonra bir daha hiç göremeyeceği Kemalettin’e mektuplar yazıyor. Muazzam mektuplar yazıyor. Ve sonra da bu kadının oğlu Yunanistan Dışişleri Bakanı Molivyatis oluyor. Şimdi biz bunun romanını yazacağız.”