Ağustos 2016’da, Roma’da orta sınıftan ailelerin yaşadığı Appio semtinde büyük bir apartmanda bir sabah duyulan çığlık sesi o gün işe gitmemiş bir daire sakininin tüylerini diken diken etti. Kulak kabarttı ve bir kadının oldukça acıklı bir ses tonuyla hıçkırarak ağladığını anladı.
Endişe veren sesleri duyan kadın, günümüzde büyük şehirlerde dev apartmanlarda oturan herkes gibi, dairesinin hemen yanındaki kapı komşusunu bile tanımıyordu. Tabi ki yapabildiği tek iş polise haber vermek oldu.
Polis merkezindeki yetkili, bölgede dolaşan devriyeye telsizle haber verdi ve iki polis memuru apartmana gelip seslerin geldiği dairenin kapısını çaldılar. Kapıyı açan 84 yaşındaki yaşlı kadının gözyaşları halen gözlerinden sicim gibi dökülüyordu. İçeride televizyonun karşısındaki kanepede de 94 yaşındaki kocası merak, endişe ve şaşkınlıkla polislere bakıyordu.
Polisler bir cinayet, şiddet ya da hastalık / ölüm olmadığını görünce ne olup bittiğini öğrenmek için yaşlıları konuşturdular. Yaşlı kadın o çığlıklarının nedenini şöyle açıkladı;
- Aylardır kapımızı kimse çalmıyor. Biz de dışarı çıkmakta artık çok zorlanıyoruz. Tek eğlencemiz televizyon. Onu da açtığımızda duyduğumuz haberler o kadar kötü ki, moralimiz bozuluyor. Bu sabah televizyonu açtık…



Ve kadın o an hıçkırarak ağlamaya başladı
Yaşlı adam da karısını görünce gözyaşlarını tutamadı. Kadın hıçkırarak, şaşkın polislere o sabah izlediği, kötü, ümitsizlik verici, üzücü haberleri sıraladı. Belli ki ikisi de ağır depresyondaydılar. Polisler ambulans çağırdılar ve ambulansı beklerken yaşlı çifte bir şeyler yedirebilmek için buzdolabını açtılar. Buzdolabı neredeyse bomboştu. Kadıncağız bunalımdan günlerdir yemek yapmamıştı. Polislerden biri koşarak markete gitti ve hemen pişirmek için spagetti satın aldı. Ambulans geldiği zaman pişirilen yemek hazırdı. Görevliler şakalaşarak ve bol bol konuşarak yaşlı çiftin kendilerini doyurmasını beklediler ve sonra da onları hastaneye götürdüler.

Bazen yalnızlık gözyaşlarına dönüşür
70 yıldır evli olan çift, pek az tartışan nahif insanlardı. Onları o gün tanıyan polis memuru Roma polis teşkilatının Facebook sayfasına resimlerini ve öykülerini koydu. Sonuna da şöyle bir yorum yazdı;
“Jole ve Michele birbirlerini seviyorlar. Ancak yalnızlık kalplerine yük olduğunda, umutlarını kaybettiler. Umutsuzlukları onları o kadar yüksek sesle çığlık attırdı ki, bizlere ulaştılar.
Bazen yalnızlık gözyaşlarına dönüşür. Bazen de bir yaz fırtınası gibidir, aniden sizi alt eder.”


Saatler içerisinde Facebook sayfası on binlerce kez paylaşıldı

“On Aging” (Yaşlanmak)
Maya Angelau’nun, ismi “Yaşlanmak” olan çok güzel bir şiiri var. Birkaç dizesini Türkçe paylaşayım;
İnanın ki, ben bir zamanlar olduğum aynı kişiyim.
Belki biraz daha az saç, biraz daha az gerdan.
Çok daha güçsüz bir soluk, 
ve çok daha az esinti.

Belki anımsarsınız, İngiltere’de 2018 yılında “Yalnızlık ve yaşlılık bakanlığı” kuruldu. Yapılan araştırmalara göre ülkede aylarca hiç kimseyle konuşmadan yalnız yaşayan 2 milyondan fazla 75 yaş üstü yaşlı insan var. Bu insanlar bu duruma düşmeden önce ümitsizce sosyal çevrelerini yanlarında tutabilmek için çabaladılar. Ait oldukları sosyal konumun ellerinden kayıp gittiğini gördüler. Sonunda kendi kabuklarına çekildiler ve büyük kalabalık şehirlerde dehşet verici karanlık bir yalnızlığın içine düştüler.
Ne yazık ki günümüzde artık hiçbir yer İtalya’dan ya da İngiltere’den farklı değil. Ben, kimi yaşlı insanların, bir zamanlar kalabalıkların yaşamış olduğu, artık bomboş sessiz ve büyük evlerinde, onları ziyaret eden arkadaşlarımızın ellerine sarılıp birkaç dakika daha orada kalıp kendileriyle konuşmaları için yalvardıklarını duydum. İçine düştükleri zindanda olmalarının tek nedeni yaşlanmış ve yazgılarını değiştirebilecek enerjilerinin kalmamış olmasıydı.
Üstüne üstlük bugün yaşları çok daha genç olanlar bile televizyonlarda duyulan günlük iç karartıcı haberlerden, anlamsız çekişmelerden, sefaletten ve ümitsizlik aşılayan yorumlardan yılmış durumda. Hele yalnız yaşlıların durumlarını bir düşünün!

Onların seslerini duymamakta olmamız, sesi duyulamayan çığlıklar atmadıkları anlamına gelmez.