Haber Fotoğrafı: Jean Paul Gaultier korsesiyle Madonna

Herkesin malumu; üstünüz başınız sosyal sınıfınızın göstergesidir. Elbisenin altındakiler bile hakkınızda çok şey anlatır; genç, yaşlı, fakir, zengin, köylü, kentli, Asyalı, Afrikalı... Giyimin üretim faslı bir o kadar karmaşık. Firavunun 165 külotuna yetecek ipeği nereden bulacağız? Madonna’ya korse giydirsek satışlar patlar mı? Bangladeşli tekstil işçileri grevde, üretimi nereye kaydıralım? Gibi…
İç çamaşır ihtiyaçtan doğmuş, zamanla çeşitlenmiş, rafineleşmiş, bazıları için fetişleşmiş... Pamuklu kuşaklardan dantelli satenlere giden yola şöyle bir bakacağız, ama önce belki takılan çıkar diye kelime seçimlerinden bahsedelim. Metinde “sütyen” değil, “sutyen” geçiyor, bu editörün notu. “Göğüs” değil “meme” deniyor, bu benim seçimim. Çünkü göğüs vücudun boyun ve karın arasındaki bölümü, meme ise memelilerin göğsünde türlü biçim ve sayıda olabilen bir organ. Öyle işte…

Antik Dönem
Asya’dan Afrika’ya, Amerika’dan Avrupa’ya kadar birkaç şekilde bağlanan peştamal asırlarca iç veya dış giyim olmuş. Hindistan’da hâlâ kullanılıyor ve “langoti” deniyor.
Eski Mısır’da kadınlar omuzdan tutturulan keten tunikle dolanırlardı. M.Ö. 1500’lere uzanan kazılarda, aristokrat kadınların kıyafetlerinin altına slip benzeri şeyler giydikleri ortaya çıkmıştı. Firavunlar, prensler ve komutanlar kemerle bağlanan “şenti” kullanırdı. Beyaz ve havadar keten şentinin üstüne bazen uzun transparan etekler giyilirdi. Tutankhamun’un mezarındaki şık örnekler, tabii ki değerli kumaştandı.

Şenti

Giritli kadınların memelerini saran üstlükler, bilinen ilk kadın iç çamaşırıymış. Antik Yunan’da da kadınlar elbisenin altına deri veya kumaş kuşak bağlarmış. Romalılar bugün kullanılanlara benzer tasarımlara imza atmış. “Subligaculum” adı verilen, bebek bezleri gibi bacak arasından geçirilerek kalçalara bağlanan, bir çeşit külot kullanmışlar. Erkekler tuniklerin altına bir şey giymez, kadınlar sarkmasın diye bantları memelerin altından sararmış. İlk jartiyer Roma İmparatoru Şarlman Carlo Magno’ya ait; M.S. 800’lerde çorapların düşmesini engelleyen bu aksesuarı özel yaptırıyormuş.
Çin’de vücudun görünmesi ayıp karşılanırmış. Önce “pa” 17. yüzyılda “du dou” adı alan iç çamaşırı, kadın-erkek-çocuk herkesin giydiği, göğsü örten, boyun ve sırttan dört bağcıkla bağlanan bir parçaymış. İşlemeli, keten veya ipekten, bu önlük benzeri parçanın ceplerinde mücevher saklanır veya hastalıklara karşı baharat koyulurmuş.

Orta Çağ
Orta çağda iki cins gömlekler ve dize kadar uzanan külotlar kullanılırdı. Zengin erkekler bacakları örten “chauss” giyerdi. “Braies” önce Kelt ve Cermenler, daha sonra Avrupalılar tarafından giyilen bir pantolondu ve orta çağ sonunda iç çamaşırı olarak kullanıldı. Rönesans döneminde, “braies” kısaldı, “chauss” uzun çoraba dönüştü. Söylentiye göre Kral III. Edward, dans sırasında sarkan “chauss”unu eşlikçisi kontesin yardımıyla toparlarken yükselen kahkahaları susturmak için “İç giysisi hakkında kötü düşünen herkes utanmalı” diye bağırmış. Böylece İngiliz şövalyeler çorapları düşmesin diye jartiyer kullanmaya başlamışlar.


“Braies”

14. Yüzyılda memeler gizleniyordu. Kadınlar, düz bir karın ve göğüs, ince bir bel için uğraşıyordu. Giysilerin altına, gerektiğinde yıkanan keten kombinezon giyilir ve böylelikle daha pahalı olan elbise temiz kalırdı. Korseler birinin yardımı ile arkadan bağlanıyordu. Sıkı korseler kaburgalar ve iç organlara zarar veriyor, vücudu deforme ediyor, kadınların sık sık bayılmalarına yol açıyordu. Buna rağmen korsenin saltanatı yaklaşık 350 yıl sürdü.
1500’lerde kalın bel düşmanı Fransa Kraliçesi Catherine de Medici, nedimelerine korseyi mecbur tutardı. Amaç memeleri belirginleştirmek olunca, korse ölümcül bir işkence aracına dönüşmüştü. Bir ara dinen sakıncalı bulunarak yasaklandı. Tabii moda yasak dinlemez! Muhtemelen doktorların 20. yüzyılda yükselen feryatlarına da kimse kulak asmayacaktı, neyse ki, artık moda değişmişti.

Fransız Devrimi
Fransız Devrimiyle rahatsız iç çamaşırı meselesi rafa kalktı. Bu dönemde erkekler üşümedikçe zaten pantolonla aralarına mesafe koymuyorlardı. Kadınlar iç çamaşırları dahil toptan isyan halindeydiler. İnce beller yerine memeler odak oldu, elbiselerin altına korsesiz iç çamaşırılar giyilmeye başlandı. Ancak ince bel kısa zamanda tahtını geri alacaktı.


Spor yaparken giyilen korse, 1875

1825’te ortada yine kum saati vücutlu kadınlar dolaşıyordu. Küçük kızlar bile fiyonk ve fırfırlarla süslü uzun korseler giyiyordu. Metal kopçalar sayesinde kadınlar korseyi yırtmadan sıkıca bağlayabiliyor, uzun çoraplar jartiyerle korseye takılıyordu. Eziyet 19. yüzyıl boyunca sürdü.
Muhafazakârlığıyla ünlü Kraliçe Viktorya döneminde seksi iç çamaşırlarının gördüğü teveccühe şaşıracak değiliz. Dışa yansıyan ve içeride saklanan arasındaki mesafe muhafazakârlığın alametifarikası çünkü… Elbisesinin altında çingene pembesi saten korse saklayan kadınlar piyano bacaklarına pantolon giydirdiler yani… İşte, fıkırdayan duyguların coşkusuyla korse, jartiyer kemer, çorap ne varsa hepsi işlemeler, danteller ve fiyonklarla süslendi. Bu süs-püs boşa gitmemeliydi, ilk striptizciler böylece sahne almaya başladı. “Can Can” kızlarının havadar eteklerinin altından jartiyer ve çorapların görünmesi büyük olaydı.

Sutyen sahnede
19. Yüzyıl sonlarında korseler küçülerek yerini sutyenlere bıraktı. 1869’da Fransız Herminie Cadolle korseyi ikiye ayırmış, sutyen bağımsız bir parça olmuştu. Fransızca “soutenir” “alttan tutmak, desteklemek” fiilinden türetilen “sutyen” kelimesi, 1911’de Oxford Sözlüğüne eklendi. ABD’li Mary Phelps Jacob, 1913’te iki mendili birbirine bağlayıp eş dost için üretime geçti, bir yıl sonra patent aldı.


Bir kadın gazeteci 1902’de “güzel bir iç çamaşırına sahip olmak ahlaksızlık belirtisi değildir” diye yazmıştı

19. Yüzyıl başlarında Fransa’da ortaya çıkan, Britanya ve ABD’ye de yayılan “pantalette” belden düğme veya bağcıkla tutturulan, kasık kısmı açık, bir tür pantolondu. Bisikletin yaygınlaşmasıyla, çamaşır tasarımı yine değişti. Elastik bel bantlı mayolar ve boks şortları iç giyime ilham verdi, ancak popülerleşmesi 100 yıl alacaktı. 19. Yüzyılın sonunda herkese yönelik bir diğer yaygın iç çamaşırı da kovboy filmlerinden aşina olduğumuz tulumdu. ABD’de icat edilen bu çamaşır, kol ve bacakları bileklere kadar uzanan, önden düğmeli, arkası kapaklı bir giysiydi. 1900’ün başlarında, tulum atlet ve külot olarak bölündü.

Sanayileşme
Dokuma işi fabrikalara taşınırken, çalışmak için şehre göçen köylüler bile ucuz bezlerden yapılan külotlar alabiliyordu.
1920’lerde abartılı kavisler miadını doldurmuştu, moda kadınlar lehine değişti. İç giyim biraz bollaşıp rahatlamış, küçülmüş; korseler sadece kalçaları toplar hale gelmişti. Etekler kısaldı, göğüs kısmı boşaldı. Boru gibi elbiselerin altına giyilen tek parça, uzun paçalı “cami-knickers”, popüler oldu. Özgürlük kısa ömürlüydü, 30’larda memeler yine balenli ve dolgulu sutyenlere tıkıldı.


2. Dünya Savaşı sırasında kadınlar çorap görünümü vermek için bacaklarını boyuyordu

İç giyim 1930’larda reklamlarda boy gösteriyordu. 1932’de sutyen kapları esnek kumaşlarla, A, B, C, D gibi farklı boyutlarda üretilmeye başlandı. 2. Dünya Savaşı sırasında fabrikalarda çalışan kadınlar için Torpedo denilen dolgulu, kalın askılı ve korumalı modeller üretildi.
40’larda bedenler konik sutyenlerle hareketleniyordu. Külotlu çorap henüz icat edilmediğinden, kadınlar hâlâ çorapları korseye bağlı klipslerle sabitliyordu. Jartiyerli külotlu kuşaklar beli inceltiyor, uzun çorapları tutuyordu. Değişe-dönüşe günümüze kadar geldiler ve o gün bugün tahttan inmediler.
Erkek cephesi tabii ki rahatlıktan yanaydı. Askerlerin benimsediği boksör şortlar 2. Dünya Savaşı’ndan sonra popülerleşti. Sağlığa yararları sorgulanınca devreye dar boksör şortlar girdi.


İlk askısız sutyenler 1947’de icat olmuş

Çılgın yıllar
Fransız İhtilali’nden sonra ikinci devrim 60’larda gerçekleşti. Sıska kadınlar 10 yıl önce alenen gösterilmesi ayıp karşılanan sutyeni sokaklarda yaktı. Mini eteğin altına ince veya kalın rengârenk desenli külotlu çoraplar çekildi. Dış giyimde özgürlük rüzgârları eserken iç çamaşırlar da küçülmüştü. Yumuşak ve balensiz sutyenler en azından kadın dostuydu.
1980’lerde “push-up” sutyenler rengârenk bikiniler, ipli tangalar ve diğer şık aksesuarlar vitrinlere yerleşti. Madonna ve Cyndi Lauper gibi sanatçılar iç çamaşırıyla sahne aldılar. Bugünlerde de sutyenden hallice crop üzeri ceket giyme modası var.

Kısa ekonomi dedikodularıyla bitirelim…
Savaş zamanlarında metal kıtlığı çıkınca sutyen üretimi azalmış. 80’lerde yapılan araştırmalara göre, erkek çamaşırlarının %60-80’i kadınlar tarafından satın alınıyormuş.


Külot satışlarını etkileyen Bond

Eski FED Başkanı Alan Greenspan’in teorisine göre, erkek iç çamaşırları satışlarının azalması kötü ekonominin, artması ise büyüyen ekonominin belirtisiymiş. Daniel Craig, James Bond filminde hipster şort giyince kısa boksörlerin satışı düşmüş.
Biz çamaşır asarken külotları çarşafların arkasına saklayan nesiliz, ama adapte oluruz.

Kaynaklar:
https://eksiseyler.com/ekonominin-iyi-olup-olmadigini-anlamanin-ilginc-yolu-erkek-ic-giyim-indeksi
https://arkeofili.com/ic-camasirinin-tarihi-hakkinda-ne-biliyoruz/
https://t24.com.tr/yazarlar/irfan-yalin/koleksiyoncunun-kaleminden-orta-cag-dan-gunumuze-ic-camasirin-kultur-tarihi,42826
https://t24.com.tr/yazarlar/irfan-yalin/koleksiyoncunun-kaleminden-ic-camasirinin-kultur-tarihi,42739
https://www.kutanum.com/blog/eskiden-gunumuze-ic-camasiri